Süre                : 1 Saat 10 dakika
Çıkış Tarihi     : 13 Temmuz 2008 Pazar, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Drama,Savaş
Ülke                : ABD,İngiltere
Yapımcı          :  Boom , Blown Deadline Productions , Company Pictures
Yönetmen       : Susanna White (IMDB)(ekşi), Simon Cellan Jones (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Ed Burns (IMDB)(ekşi),David Simon (IMDB)(ekşi),Evan Wright (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Alexander Skarsgård (IMDB)(ekşi), James Ransone (IMDB)(ekşi), Lee Tergesen (IMDB)(ekşi), Jon Huertas (IMDB)(ekşi), Stark Sands (IMDB)(ekşi), Billy Lush (IMDB)(ekşi), Jonah Lotan (IMDB)(ekşi), Wilson Bethel (IMDB)(ekşi), Pawel Szajda (IMDB), Marc Menchaca (IMDB), Rey Valentin (IMDB), Kellan Lutz (IMDB), Mike Figueroa (IMDB), Rudy Reyes (IMDB), Rich McDonald (IMDB), Eric Ladin (IMDB), Chance Kelly (IMDB), Eric Nenninger (IMDB), Brian Patrick Wade (IMDB), Neal Jones (IMDB), Michael Kelly (IMDB), David Barrera (IMDB), Benjamin Busch (IMDB), Owain Yeoman (IMDB), J. Salome Martinez (IMDB), Nabil Elouahabi (IMDB), Langley Kirkwood (IMDB), Stefan Otto (IMDB), Sal Alvarez (IMDB), Daniel Fox (IMDB), Bjorn Steinbach (IMDB), Sydney Hall (IMDB), Justin Shaw (IMDB), Sean Brosnan (IMDB), Theo Landey (IMDB), Kyle Siebert (IMDB), Jeffrey John Carisalez (IMDB), Darron Meyer (IMDB), Eric Kocher (IMDB), Denton Douglas (IMDB) >>devamı>>

Generation Kill (~ 40 meres sto Iraq) ' Dizisinin Konusu :
Generation Kill, 2008 HBO yapımı bir savaş mini dizisidir. Bir savaş muhabiri olan Evan Wright'ın aynı isimli romanından uyarlanmıştır. Generation Kill, Amerika'nın Irak'ı işgalini konu alan, gerçek hayatta yaşanan olayları konu alan bir savaş dizisidir. Dizi, Rolling Stone adlı bir dergi muhabiri olan Evan Wright'ın Amerikan ordusuna ait keşif birliği ile birlikte geçirdiği 21 günü tüm gerçekliğiyle anlatıyor. Olayların siyasi yönünden daha çok askerlerin savaşta yaşadıklarına, savaş hakkında ki düşüncelere, yaşadıkları sıkıntılara değinilmiş. Dizinin en çarpıcı özelliklerinden biri de Amerikan propagandasının yapılmaması ki ordunun başarısızlıkları ve öldürülen masum siviller, çocuklar, bombalanan köyler tüm gerçekçiliğiyle anlatılıyor. Generation Kill, konusu ve görsel efektleriyle Band of Brothers tadında başarılı bir savaş draması.


  • "the wire'in yaraticilari david simon ve ed burns'den irak savasi uzerine bir mini dizi. temmuz ortasi gibi hbo'da baslayacak. cok cok iyi olacaga benzer."
  • "ikinci bölümünün (cradle of civilization) soundtrackinde dj kambo'dan beyoğlu yer almaktadır."
  • "her şey bir yana, marine'lerin söylediği şarkılar bir yanadır. hele ki ray'in avril lavigne cover'ları tapılası. ama benim favorim, teenage dirtbag olmaya devam edecek.."
  • "su ana kadar bir dizide gordugum en saglam ozel efktlere sahip mini-series."
  • "kurgusundaki yahudisi gunnery sgt. "iceman" brad colbert, gercek hayattaki yahudisi navy petty officer 2nd class robert timothy “doc” bryan'dir."
  • "savaşı estetik kaygısıyla ekrana yansıtmadığı için olsa gerek diğer savaş filmi veya dizileri kadar rağbet görmemiştir. ama savaşı tam da olması gerektiği gibi göstermiştir."
  • "askerligini yapmis erkek bireylerce dudaklarinda hafifi bir tebessumle izlenebilecek pek cok sahneye sahip hbo dizisi would you please, back the fuck up!!! ispi editi"




Facebook Yorumları
  • comment image

    dizide normalde oldurulenden daha az masum oldurulse bile, yine de irak'i istila etme kararini vermeyen fakat orada bu isi bizzat uygulayan amerikan askerlerinin de normal insanlar olabilecegi vurgusu yapiliyor. evet kesinlikle pis bir propaganda ama yine de bir cesit oz elestri denilebilir. zaten the wire dizisinde de amerikadaki uyusturucu trafigi ve topluma yaptigi golden shot etkisi gayet durust bicimde gosteriliyordu. bunun haricinde bu dizide her orduda olan emir komuta zincirindeki zayif halkalar gozler onunde. iyi komutan kotu komutan, komuta zincirinin ustune dogru ilerledikce daha zalimlesen emirler, tamamen sivillerin oldugu bir yerlesim birimini gozunu kirpmadan yok eden kobralar havada ucusurken, bizim marineler her ne kadar icten protesto etseler bile, emir demiri keser usulu devam etmeleri. dizinin bir yerinde albay godfather buraya gelmemiz icin kimse kafamiza silah dayamadi, hepimiz gonullu olduk diyerek oyle bir hancer sapliyor ki izleyicinin gogsune, iyi ki amerikali degilim dedim bir kez daha. tabi olaylari izleyen gazetecinin ilk bolumlerde olaya hep muhalif sessizken, savas ortamina girince taraf oldugunu daha net hissediyor ve hissettiriyor. gercekten zevkle izlenilen bir dizi. nasil devam edecegini merak ettiriyor.


    (katmer - 29 Ağustos 2008 00:09)

  • comment image

    çok çok başarılı. normalde 3. entrysi olacaktım, üşendiğimden -yada güzel yazmak istediğimden- altlara düştüm. dayanamadım, fazla detaya girmeden tavsiye ediyorum.

    özellikle cephe askerini psikolojisi çok güzel anlatılmış. askerlerin kendi aralarındaki ilişkileri, muhabbetler süper.

    --- spoiler ---

    bir sahnede yerde yatıyorlar, gece yarısı. embedded gazeteci ile birlikte. tanklar geçiyor. asker eleman, hemen yüz üstü dön, şeyini yere değdir, acayip zevk veriyomuş diyor. eleman yiyor.

    ---
    spoiler ---


    (anoktale - 7 Eylül 2008 20:35)

  • comment image

    full metal jacket, jarhead gibi filmlerin 2 saatte yaptığını yedi sekiz saatte yapamıyor. yapmak istiyor mu dersen, evet öyle bir niyeti de yok gibi. askerlerin nasıl koşullandırıldıklarını ve amerika olarak gittikleri yere nasıl 'özgürlük' götürdüklerine inandırılmalarını göstermesi açısından değerli ama diğer taraftan da bulunduğumuz birlikte kimse ölmüyor, malum askerlerin morallerini bozmak istemiyoruz. madalyonun öteki yüzü yok yani. (bkz: redacted)

    dizinin objektif kalarak askerlerin insani yönüne bakıp bir drama yaratma çabası var ama böyle bir savaşta 'tarafsızlık' kisvesini herhangi bir political agenda göz önünde bulundurmadan değerlendirebilmek mümkün mü? o yüzden de keyifli muhabbetlerle eğlenmek yerine, askerlerin evlerinden binlerce kilometre uzaklardan gelip tanımadıkları insanları öldürmesinin nedenlerini daha ayrıntılı görmek isteriz. yine de hakkını vermek lazım; oyunculuk, mekanlar ve diyaloglar birinci sınıf.


    (shocktheworld - 26 Aralık 2008 20:15)

  • comment image

    sözlük formatına uygun olması açısından -ki pek de bi tarafımda değil aslında 6 yılda 100 civarında entry girmiş biri olarak, yine de söz sahibi olmayı sevdiğim için kıçı kollayarak- "full metal jacket, jarhead gibi filmlerin 2 saatte yaptığını yedi sekiz saatte yapamadığına" inanmadığım bir eserdir. elbette ki siz portakalda vitaminken çevrilmiş ve kanıksanmış full metal jacket"la ya da son dönemde savaş karşıtı olarak sunulmuş tektük filmlerden biri olan jarhead'le kıyaslamak kolaya kaçıyor. lakin izlediğiniz ya da izleyeceğiniz irak'ın "işgal"inden beri yapılmış en ayrıntılı ve en detaylı yapım bana kalırsa. ve sonuna kadar da özeleştiriyle dolu.bunun için satır aralarını okumanıza bile gerek yok. önyargılarından biraz sıyrılan ve askerlik denen deneyimi ucundan bile olsa biraz tadan her insan evladının söyleyebileceği şeyleri söylüyor aslında.
    savaş tü kaka bi şeydir, insanı insanlıktan çıkartır çok kolay bir söylem zaten. önemli olan bunun ötesine geçmek.. bana kalırsa generation kill bunu ziyadesiyle başarıyor.
    diziyle ilgilenmem aslında david simon'ın yazarlar arasında yer almasıyla başladı. the wire'da bu kadar büyüleyici, ve hayran kalınası bir iş çıkarttığı için bu kadar zor bir konuyla nasıl başa çıktığını görmek istedim. biraz tembellikten biraz da iş güç derken diziyi ancak bugün bitirebildim. şimdilik son sözüm, ki ilk iki bölümde aklıselim her insan evladı bu dizinin amacının propagandadan uzak olduğunu anlayacağıdır. üşenmezsem daha da derine inebilirim ama 2009'un ilk saatlerinde böyle bir çaba göstermek bile tabiatıma aykırı olduğundan şimdilik ara veriyorum...


    (ferrante - 1 Ocak 2009 01:53)

  • comment image

    dediklerimden öyle mi anlaşılıyor bilmiyorum ama bence de propaganda yapmıyor ya da daha doğrusu derdi o değil, bazı noktaları tartışmalı, onu diyorum. sevdim de sevdiğimi anlatmak için illaki aşmış, yarmış mı demem lazım?

    elbetteki amerikanların içinde de muhalif, duyarlı insanlar var. son dönem ırak savaşıyla ilgili yapımlar artmaya başladı malum, hollywood işi saçma aksiyon klişelerini geçiyorum da böyle generation kill gibi gerçekçi estetiği, aksiyondan ziyade bekleyişi şiar edinmiş anlatımları olan 'iyi' yapımlar da var; son zamanlarda gösterime girmiş the hurt locker var aklıma gelen yine benzer minvalde, bir de in the valley of elah var biraz daha hollywood işi.

    the hurt locker'ın da, generation kill'in de ilk önce yola çıktıkları nokta politik tarafsızlık ya da apolitiklik, hatta generation kill ekibinden biri şöyle diyor: "no agenda, no ax to grind or a desire to make political points about the war."* şimdi böyle bir şey mümkün mü ben onu soruyorum, yani ırak'a uzaklardan gelmiş insanların neden orada olduğundan azade olayı bir nevi meşru kılarak içinde bulundukları durumun eleştirisini yapıyorsun. her yapım redacted gibi saldırgan olmak zorunda değil elbet, kaldı ki generation kill ya da the hurt locker'ın sanatsal değeri yüksek yapımlar olduğunu da söylemek lazım. bir de işin içinde david simon gibi sevdiğimiz bir abimiz var. bunları ben de görüyorum, tamam da bu dizi 7 saat boyunca çeşitli şeylerden bahsederken daha önce bahsettiğim yapımların üzerine ırak savaşıyla ilgili spesifik ve sağlam detaylar dışında ne ekliyor, sevdiğimiz eserleri kültleştirip körü körüne savunmak yerine biraz onlardan bahsetsek daha iyi olur gibi geliyor bana. önyargılarınızdan sıyrılın da bakın denmiş; ben bazı önyargılarımdan belki portakalda vitaminken sıyrılmış olabilirim ama başkalarının yazarken hala nasıl bu kadar ironik olabildiklerini çözemedim gitti.

    * http://www.usatoday.com/…7-09-generation-kill_n.htm


    (shocktheworld - 25 Temmuz 2009 12:35)

  • comment image

    ilk iki bölüm itibariyle değerlendirmek gerekirse, gerçekten masraftan kaçınılmadığı belli, gerek kurugusu gerekse de karakterleriyle sangi gerçek hayattan fırlamış gelmiş bir anlatı gibi duruyor. elbette ki amerikan propagandası bu tür filmlerin çoğunda az ya da çok mevcut, o yüzden izlerken insan o bölümleri direk siliyor zaten kafasında, yine de öyle saf bir propagandaya henüz rastlamadım. bana garip gelen bir yan takip ettiğimiz askerlerin çatışmalardan genellikle kayıpsız çıkmaları oldu; tamam senaryo ani dönüşler olmasın ama bu kadar olunca da sanki terminatör oluyor bu askerler.


    (aegeus - 11 Mart 2010 11:37)

  • comment image

    iki günde bitirdiğim ve sonunda nato fonetik alfabesi, amerikan ordusu telsiz kodları ve amerikan argosu konusunda diplomamı yetkili mercilerden beklediğim dizidir. en zayıf noktası çatışmalardır. dizide topu topu iki tane esaslı çatışma oluyor ve bunları gösterirken yarattıkları ateş yoğunluğu ve pusuların saldırı açıları göz önüne alınırsa "dikkat! sopiler alert!!!" o tarz saldırılardan kayıp vermeden çıkmaları imkansız.

    iyi tarafları ise oldukça fazla. bir defa olanların bu kadar içerden anlatılması pek rastlanılmış bir durum değil. kesinlikle marine ve dolayısıyla amerikan hayranlığı aşılamıyor insana. aksine tiksindirecek kısımları çok daha fazla. savaş suçu ya da ordu içi skandallar patlak verdiğinde hep gündeme gelen amerikan askerlerinin işsiz, suçlu ve psikopatlar arasından seçildiği konusu birebir gerçek hayattan örneklerle anlatılıyor.

    ırak-amerika savaşı üzerine yapılan tartışmalar yeterince bol, o nedenle mesaj kaygısı, dünya düzeni vs. konularına girmeden; bu diziyi izlemeyi düşünenlere bir çeşit faq olsun entrynin kalan kısmı:

    dikkat edilmesi gereken karakterler:

    liutenant (teğmen) nathaniel fick: soyadı itibariyle alman olmaması isabet olmuş bu teğmen, aşmış bir adamdır. band of brothers’i bilenler için bir richard winters potansiyeli var kendisinde. gerçek hayatta harvard’dan mba falan almış, güvenlikle alakalı bir şirkette ceo’luk yapmış ya da yapmaktadır. tugay’ın en kaliteli adamı kesinlikle.

    sergeant major (başçavuş) john sixta: başçavuşun kralı, muhteşem içtima alan adam. mriiieeeeeeeaaaannns! deyişine kurban. köşede sıkıştırdığına fırçayı basar ama kimse pek siklemez kendisini.

    corporal (onbaşı) ray person: bütün dizi boyunca humvee kullansa da aynı zamanda rto, (radio telephone operator)’dür. geyik potansiyeli, olayı anlatan gazeteci nam-ı diğer "rolling stone"’un da araçta olması nedeniyle tavana vurmuştur. iğrenç yemek yer, pistir ve hafif sapıktır.

    sergeant (çavuş) brad-iceman-colbert: iyidir, hoştur, “cool”dur ama arada ray’in gazına gelip şebeklik yapmadan da duramaz. esas oglandır, “stay frosty gents!” trademark cümlesidir.

    lieutenant colonel (yarbay) stephen -gotfather- ferrando: babacan tribindedir ama biraz altı boştur kendisinin. öğretilmiş gazların adamı. karizması varsa %50'si sesinden % 50'si rütbesinden gelir.

    lance cpl. (erbaş) harold james trombley: rahatsız psikopatın tekidir. marine olmasa başka bi bok olmayacak bir adamdır. o kadar başarılı bir karakter ki, nefret ediyor insan.

    sergeant (çavuş) rudy reyes: dizide kendisini oynamaktadır bu abimiz.

    en çok duyulan “keyword”ler:

    haji: ıraklılara bu şekilde hitap ediliyor bütün dizi boyunca.
    interrogative: telsiz konuşmalarında soru sorulacağını belirtmek için kullanılır.
    dawg: sürekli “dog” dediklerini sandığım için ekliyorum. eşittir “dude”.
    ripped fuel: yağ yakıcı ve enerji veren bir içecek. vücut geliştirme işiyle uğraşanlar bilir.
    cleared hot: atış serbest gibi bir anlamı vardır.
    roe (rules of engagement)
    klik (kilometre, amerikan ordusu neden kilometre kullanıyor bilen mesaj atsın)
    zulu time : (bkz: zulu time)
    air: çoğu yerde hava desteği için kullanılıyor.

    whiskey tango (bkz: white trash) (bkz: nato fonetik alfabesi)

    hitman: dizideki tugayın (battalion) alt bölüklerinden biri. nathaniel fick ve colbert’in birimidir. "hitman two two, hitman two one vs." hep alt birimin kodlarıdır.
    assassin: hitman gibi diğer bölüğün adı, hitman kadar çok geçmez.
    actual: o bölüğün ya da birimin emir yetkili subayı. “hitman actual” dediklerinde o birime kumanda eden subayın telsizde olduğu anlamına gelir.

    oscar charlie (oc= operations center) (bkz: nato fonetik alfabesi)
    oscar mike (om = on the move) (bkz: nato fonetik alfabesi)
    mike (minutes) (bkz: nato fonetik alfabesi)
    mike mike (mm milimeter) (bkz: nato fonetik alfabesi)
    misfit (kobra helikopter)
    clear hot (clear to open fire)
    victor (v = vehicle) (bkz: nato fonetik alfabesi)

    echo 4 (e-4 = corporal) amerikan ordusunda rütbelerin e-1, e-2 diye kodları vardır. echo diğer hepsi gibi fonetik alfabeden gelir. "echo 3 lima is down!" dendiğinde soyadı "l" ile başlayan "private first class" bir asker yaralanmış demek oluyor bu durumda.
    http://en.wikipedia.org/…rmy_enlisted_rank_insignia

    pfc (private first class)
    awacs (airborne warning and control system)
    aks ("muhtemelen" ak-47=kalaşnikof)
    sit-rep (situation report)
    bda (battle damage assessment)
    msr (main supply route)
    sop (standard operating procedure)
    rtb (return to base)
    rct (regimental combat team)
    cas evac (casualty evacuation)
    px (post exchange)
    lsa (logistic support analysis)
    he (heavy equipment)
    lav (light armored vehicle)
    mre (meal ready to eat)
    fac (forward air controller)
    asr (air support request)
    rto (radio telephone operator)


    (winters - 22 Nisan 2010 11:15)

  • comment image

    ikinci körfez savaşı ile ilgili izlemeye değer bir dizidir.

    şöyledir ki, bir savaş filmi çekildiği zaman genelde film bir tarafa oturtulmaya çalışılır. bu film elbette ıraklılar cephesinden savaşa bakmamıştır. ırak tam manasıyla özgürleşene kadar ki, bu kendi sineması ve kendi yönetmenleriyle çekilecek filmlere kadar da imkansızdır.

    ancak film hurt locker faciası gibi bir film kesinlikle değildir. askerler kendi içlerinde geçen bazı konuşmalarında savaşı ve bazı angajman kurallarını sorguluyorlar. çünkü her girdikleri çatışmalarda farklı farklı angajman emirleri veriliyor. kimisinde "size ateş edilirse ateşle karşılık verin", "silahlı kimi görürseniz ateş edin" veya "uyarı ateşi açın olmazsa ateş serbest" gibi ve bu arada pisi pisine siviller ölüyor. dizideki karakterler bu ölümleri sorguluyorlar ama aralarında gerçekten olmadığımız için burada ne kadar samimi olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. genel hava bu tür "kaza" ile sivillerin ölmesini james trombley gibi redneck, amerikanın orta ve güney eyaletlerinden gelen call of duty gibi bilgisayar oyunlarıyla büyümüş bir nesile suçu atıyor. bu öldürmeyi seven bir nesil. işte generation kill.

    bundan başka tam donanımlı olacağını farz ettiğimiz amerikan ordusunun, savaşa haritasız, pil bataryasız (gps, nvg vb. için) ve keşif birliği olmasına rağmen teneke humvee lerle girmesi başka şaşırtıcı durum.

    en son çatışmada ölen direnişçilerden birinin elinde ingilizce "love" yazılı bir dövme görüyorlar. ölen direnişçiyi üst aramasında suriye pasaportu buluyorlar. bir de üniversite öğrenci kimliği. istila başladıktan sonra ırak 'a giriş yaptığı anlaşılan direnişçinin ziyaret sebebi pasaportunda "jihad" olarak yazması askerler için başka bir şok oluyor. bir arabın eline rolex i yakıştıramayan askerler o saati ezip kırıyorlar.

    dizi 60 'ar dakikalık 7 bölüm. bir izleyin derim.


    (noel gallagher - 20 Mayıs 2011 00:03)

  • comment image

    kurgusundaki yahudisi gunnery sgt. "iceman" brad colbert, gercek hayattaki yahudisi navy petty officer 2nd class robert timothy “doc” bryan'dir.


    (madf - 5 Şubat 2012 13:02)

  • comment image

    savaşı estetik kaygısıyla ekrana yansıtmadığı için olsa gerek diğer savaş filmi veya dizileri kadar rağbet görmemiştir. ama savaşı tam da olması gerektiği gibi göstermiştir.


    (jessica abla - 24 Mart 2012 15:59)

  • comment image

    arz-i endam eden neredeyse butun karakterleri ayri ayri incelenebilecek, savasa dair kocaman buyuk politize laflar etmek yerine, cok siradan, basit bir sekilde, bizi soz konusu askeri birlikle birlikte bir yolculuga cikartan ve hayatlarindan bir kesiti bizlere izleten, hbo mahsulu mini seriesdir.

    kisisel bir dip not, bu diziyi izleyip de, ordu, askerlik gibi kavramlari, din, ulke gibi kavramlardan bagimsiz olarak, oturup bir dusunmeyecek cok fazla insan olmasa gerek. bu dizinin yanlis anlasilma sebeplerinden bir tanesi de zannimca budur. dizi savas karsiti degil, daha cok anti militarist bir tarafsizlik icinde. velhasilyaklasik 7 kusur saatlik, izlenebilecek, guzel bir dizidir. tavsiyem, kiz arkadasla izlenilmemesi yonunde.


    (mtb - 15 Mayıs 2012 21:37)

  • comment image

    askerligini yapmis erkek bireylerce dudaklarinda hafifi bir tebessumle izlenebilecek pek cok sahneye sahip hbo dizisi

    --- spoiler ---

    would you please, back the fuck up!!!

    ---
    spoiler ---

    ispi editi


    (mtb - 16 Mayıs 2012 20:57)

  • comment image

    amerikalıların yaptığı amerikan dizisi.

    garip gelebilir bu tanımlama ama bu diziyi bizimkiler asla yapamaz ("o şimdi asker" tarzı komedilerden bahsetmiyorum). düşünün, her şeyi olabildiğince gerçekçi yansıtmak iddiasındaki bir dizide türk ordusu, farzedelim, kuzey ırak'a girecek, askerlerin kimi laubali, kimi piskopat, bilerek veya bilmeyerek çoluk çocuk demeden siviller ölecek, kimi buna kızacak, kimi umursamayacak... hele de dünyanın teknolojik açıdan en gelişmiş ordusundaki askerler, kendi genelkurmayına ve kendi komutanlarına saydıracaklar ellerindeki teçhizatın hakikaten de zaman zaman ne kadar yetersiz olduğuna dair.

    daha bitmedi, düşmanla çatışmaya girip galip çıkacaklar, ama karşılarında doğru düzgün bir ordu olmadığı, hatta cihat için savaşmaya gelmiş siviller olduğunu farkedip, kendilerini sorgulayacaklar. karakterlerden bazıları ucuz kahramanlık yapmayıp aslında yaptıkları mücadelenin o kadar da çetin olmadığını itiraf edecek.

    ve bütün bunlar yapılırken, tüm sahneler, tüm oyuncular, tüm figüranlar, kısacası her şey o kadar yerli yerinde gözükecek ki, seyirci bunun gerçek mi yoksa kurgu mu olduğunu anlamayacak.

    açıkçası her açıdan hayranlıkla izlediğim bir yapımdı. genelde savaşın acı gerçeklerini, özelde ırak'taki amerikan işgalinin ne derece boş olduğunu da ayan beyan ortaya koydu.

    (tabi amerikan politikasının ülkenin doğal kaynaklarına, petrol yataklarına el koyma hedefini gerçekleştirdiğini ve bunu yaparken de milyonlarca sivil öldürdüğünü de belirtmek gerek)


    (kal ho naa ho - 17 Mayıs 2012 09:55)

  • comment image

    daha ilk bölümünde ortadoğunun, ortadoğulunun tüm sorunlarının asıl kaynağının açıklandığı dizidir.

    --- spoiler ---
    it's lack of pussy that fucks countries up. if more hajis were getting quality pussy, there'd be no reason for us to come over here and fuck them up like this.

    ---
    spoiler ---


    (pai mei - 28 Ağustos 2012 09:31)

  • comment image

    2003 ırak işgalinde bağdat'a giren ilk marine'lerin çarpıcı hikayesinin anlatıldığı; harika efektlere sahip gayet düşündürücü mini dizi.

    ülkesinde çoğu bir baltaya sap olamamış adamların içleri kimi zaman el vermese de emir altında; asker-sivil umursamadan öldürmesinin hikayesi.

    olayın özünü çok güzel anlatmış kesinlikle:

    - hey haji dostum; ırak'a demokrasi getirmek için buradayız. kafandan her ne geçiyorsa söylemekte özgürsün. ama ben de fikirlerini beğenmediğim zaman suratının ortasına patlatmakta özgürüm!

    --- spoiler ---

    herşeyden önce whooper jr tabiri çarpıcıydı: walt; develere ateş açıp
    onlara bakıcılık yapan çocukları vurunca whooper jr. lakabını alıyor hani.
    whooper jr.; bir burger king ürünü. b.k: baby killer

    ---

    bağdat'a giriş öncesi kampa sahra kantini kurulduğu haberi askerlere verilir. askerlerden biri:

    - niye kantin kurmuşlar?! önümde istediğimi alabileceğim koca bir şehir varken neden kantine para vereyim?!

    ---

    askerlerden biri; bir köy evinin bahçesinde çarşaflı kadınların önünde işemektedir:

    - hey dostum; haji'lerin bizim ülkeyi işgal edip arka bahçene sıçtıklarını düşünsene!
    ---
    spoiler ---

    bu adamlar senin ülkeni niye işgal ediyor biliyor musun? oturduğun sokakta bir mcdonalds bir starbucks daha açıp seni de kendi obez vatandaşlarına benzetebilmek için!

    entry bitti; toplanın hareket ediyoruz. we are oscar mike!


    (godot yu hacklerken - 24 Şubat 2013 12:55)

  • comment image

    birkaç kere baştan sona izleyip, evan wright'ın rolling stone için yazdığı makale olan the killer elite'i de okuduktan sonra en sonunda kitabını da okumaya karar verdiğim dizi. daha başlarındayım ama şu an dizide olan olayların arkasını açıklaması açısından güzel bir kaynak oldu. son iki bölümde biraz açıklanan, ama sahadayken kimsenin uygulandığını pek bilmediği savaş taktiğinin (maneuver warfare) başından anlatılması ve olayların bu bilgiyle verilmesi, biz bravo 2 ile hareket ederken sahada olanları ve bunu emirleri nasıl etkilediğini göstermesi hikayeye yeni bir boyut katıyor.

    sanırım en ideali dizi-kitap-dizi şeklinde gitmek. kitabı okurken dizinin görselleri çok yardımcı oluyor, kitaptan sonra da dizide olanları daha iyi anlıyorsun. dizinin sonsuz izlenebilitesi olduğu için sorun yok.*

    edit: kitabı bitirdim. hala tavsiye ederim. bulabilirsem fick'in one bullet away'ini de okuyacağım bir ara.


    (peki madem - 12 Temmuz 2013 23:58)

Yorum Kaynak Link : generation kill