• "frank capra nın yönettiği, basrolünde james stewart ve jean arthur un oynadığı genç bir senatörün hikayesinin anlatıldığı film"
  • "mr. smith'in azminin clarissa'nın içtüzük bilgisinin birleşimiyle ortaya çıkan final sahnesi, hafiften kamer genç'in tbmm'de tek başına verdiği mücadeleyi de anımsatmaktadır."
  • "(bkz: mrs. washington goes to smith)p.s. iğrenç espiri yapmıyorum böyle bir film var gercekten..."
  • "tüm milletvekillerinin izlemesi gereken ba$yapit."
  • "11 dalda oscara aday olup en iyi orijinal senaryo dalında bu ödülü kazanan efsane film.hem siyasetin çirkin yüzünü yansıtan hem de siyaset hakkında umutta aşılayan ilginç bir filmdir."
  • "hakan şükür'ün (nedense) izlemesini çok arzu ettiğim filmdir."
  • "(bkz: filibuster)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    saf mr. smith'in, washington'da kurtlar sofrasında siyasetçiler arasında verdiği dürüstlük mücadelesini anlatan bir dram.
    amerikan parlamentosunda işlerin nasıl yürüdüğüne dair kafanızda fikir oluşturmaya yarayan güzel bir film. işin ilginç yanı ise 1939 yapımı olan bu filmde bahsedilen political machine kavramının günümüzde de hala geçerliliğini korumasıdır malesef!
    politikacılar mı siyaset yapıyor yoksa işadamları mı bu işlere yön veriyor acaba? diye üzerinde tekrar düşünmek gerekiyor filmi izledikten sonra.


    (slam drunk - 21 Kasım 2007 21:24)

  • comment image

    frank capra nın yönettiği, basrolünde james stewart ve jean arthur un oynadığı genç bir senatörün hikayesinin anlatıldığı film


    (bluesman - 16 Ağustos 2002 12:38)

  • comment image

    film mr. smith'in karakteri üzerinden saflığı ve masumiyeti simgeleyen bir kara mizah örneği esasında. filmde reel politik hesaplarla hesap kitap bilmeyen entrikadan habersiz başroldeki mr. smith'in idealist dünyasının acımasız çıkarcı siyaset atmosferi içindeki çatışması oldukça güzel bir kurguyla ele alınmış.
    filmin en çarpıcı yanıysa 70 yıl geçmesine rağmen politik sinema sanatı içindeki duruşu, anlatmak istedikleri ve filmin eleştirel yapısı itibariyle günümüzde bile oldukça cesur, bağımsız ve eleştirel bir duruş özelliği göstermesidir.


    (afrozist - 18 Haziran 2010 20:49)

  • comment image

    resimli örneklerle amerikan politik sistemini öğreniyorum kitabı tadında capra'nın capra'lığını yaptığı, yine gerip gerip finalde coşturduğu bir başka güzel film. en son ne zaman bir filmin sonunda bu kadar coşkulanmıştım hatılamıyorum bile. belki olmadı ondan

    ayrıca casablanca'daki kaypak başkomser amca bunda kaypak senatörü oynuyor. peki bu bilgi gerçek hayatta ne işinize yarayacak?


    (uzun house efendi - 15 Ağustos 2011 05:46)

  • comment image

    11 dalda oscara aday olup en iyi orijinal senaryo dalında bu ödülü kazanan efsane film.
    hem siyasetin çirkin yüzünü yansıtan hem de siyaset hakkında umutta aşılayan ilginç bir filmdir.


    (betatron - 25 Ağustos 2011 00:56)

  • comment image

    frank capra için bir kaç bir şey diyeyim öncesinde. 94 yıl yaşama şansına (?) sahip olan capra bundan ötürü çoğu meslektaşından daha fazla film çekti. 22'de başlamış kariyerine, 64'te noktayı koymuş, bir daha da dönmemiş sinemaya. bu süre zarfında sağlam filmler çekti. kariyerine başladığı dönemlerde amerika büyük buhran'ı yaşıyordu. herkes fakirdi, herkes açtı, açıktaydı. bu adam kendisine bir görev biçti: film çekeceğim ve bu filmlerle amerikan halkına umut aşılayacağım. merak etmeyin, şimdi acı çekiyoruz ama bu acılar dinecek, tekrar gücümüze kavuşacağız. bunları anlatacağım. kariyerini bu söylemler üzerine kurdu. çektiği filmleriyle büyük amerikan halkına umut aşıladı ya da amerikalıları uyutmaya çalıştı (bu açıdan da bakanlar var, bu açıdan da bakılabilir bence filmlerine) amerika'nın ne denli büyük bir ülke olduğunu anlattı durdu kariyeri boyunca. frank capra başlığında birisinin yazdığı gibi "düş sattı". filmlerine şöyle bir baktığımızda gerçekçi olmadıklarını görürüz. capra'nın gerçekçilikle ilişkisi yok. o gerçek olamayacak kadar saf karakterlerin peşinde.

    bu filmi de bu söylemler üzerine kurulmuş bir film. daha başlar başlamaz midemi kaldırdı. idealist, çömez, cahil, saf, çekingen ve daha onlarca sıfatı karakterinde buluşturmayı başarmış (o kadar çok sıfatı var ki smith'in bir süre sonra yönetmenin de amacı anlaşılıyor: ne kadar çok beceriksiz gösterirsen smith'i finalde bir superman'den daha kahraman birisi haline gelir) smith washington'a gider gitmez ilk işi abraham lincoln'ı görmek olur. bu sırada capra oradaki yazılardan kareler alır. beş dakika boyunca smith hayran hayran sırıtıp lincoln'le iftihar ederken arkadan amerika'nın büyüklüğünü ifade eden bir müzik eşlik eder bu sırıtışa. amerikan bayrağı dalgalanmaya başlar. bunu izleyen türk evladının aklına şu sıralar suriye'de yapılan katliamlar gelir ve midesi daha da bulanır. neyse ki bu sekans sona erer ama bitmez. film boyunca "amerika şöyledir, amerika böyledir" nutukları atılır. çömez smith tekrar dışarı çıkıp tekrar sırıtır. capra elinden geldiğince amerika'nın tarihine göndermeler yapmaya çalışır. halka gaz vermeye çalışır bu sahnelerle. sanırsın amerikalı amk. italya'da doğmuş büyümüş ama amerikan propagandası yapıyor kariyeri boyunca.

    neyse bunları geçersem mutlu sonla bitiyor ama bitmemeliydi. bir de gözüme çok battı o mutlu son. film boyunca köpekliğinden ödün vermeyen senatör paine'in finalde "o suçlu değil. ben suçluyum. rüşvet verdim, şunu yaptım, bunu yaptım, beni suçlayın, onu suçlamayın" demesi inandırıcı değil ama pardon, filmdeki karakterlerden ve olaylardan kaçı inandırcı idi ki? sadece şu şerefsiz iş adamı gerçekti. smith benzeri kişiler var şüphesiz ama bu kişilerin kahraman olmaları imkansız. sünepe bir adamın meclisi 23 saat esir tutması imkansızdan da öte. ama capra bu filmi ile kahramanlığı da satıyor. tıpkı batman'de, spider-man'de falan söylendiği gibi "hepiniz kahraman olabilirsiniz. kahramanlık tek bir kişiye ait bir şey değil. herkes kahraman olabilir" demeye getiriyor capra. veriyor gazı amerikalılara. ne senatör smith, ne senatör paine, ne de senatonun başkanı gerçekçi idiler. ama capra'nın bu zaafiyeti (gerçekçi karakterler yaratmamak) ne kadar eleştirilir, eleştirilmeli mi, pek bilemiyorum. ama amerika'nın siyasi politikalarının midemi bulandırdığı şu dönemlerde propaganda filmlerine ve amerikalı kahramanlara dayanamıyor midem. bunlar dışında kaliteli bir yapım. capra yozlaşmışlığa başarıyla değiniyor. koskoca senatoyu bir iş adamı yönetiyor. belli ki capra da bu duruma oldukça şaşırmış. şaşırmasın. şimdi bütün dünyayı iki şirket yönetiyor. kıçıkırık bir senatoyu mu yönetmeyecekler!? etkileyici tarafı aradan neredeyse 80 sene geçti, hala bir değişiklik yok. sadece daha berbat bir durumdayız. amerika'nın senatosu da öyle, türkiye'nin meclisi de öyle. kanıt için ülkenin hayrına olmayan, bazı kişilerin hayrına olan yasaların nasıl hızla onaylandığını görmek için trt'yi izlemeniz yeterli. yasa onaylanacağı sırada "ilk önce ben elimi kaldıracağım" yarışına giren akp milletvekillerine denk gelmek mümkündür.

    bu filmde de bunlara değiniliyor. ülkenin lehine olmayan yasaların nasıl hızla yürürlüğe girdikleri, senatonun arkasındaki güçleri, suçlu durumunda olmayan bir adamın nasıl birden suçlu durumuna düşürüleceği (ergenekon-balyoz-oda tv-...), halkın beyinlerinin nasıl yıkanacağı, gerçeği gören insanların polis gücü ve tabi ki tazyikli su ile nasıl durdurulacakları, çıkarları için halka ve ülkeye değil de iş adamlarına, ve kendilerinin sahiplerine yardımcı olan milletvekillerini anlatıyor film. çok sağlam. her diyalogundan, sahnesinden dersler çıkarılır. o baştaki sahneler olmasaydı iyiydi. amerikan bayrağını dalgalandırmaya gerek yoktu.


    (sherlock holmes 90 - 3 Ağustos 2012 00:41)

  • comment image

    bir dürüstlük ve demokrasi başyapıtıdır.

    --- spoiler ---

    james stewart, genç senatör jeff smith rölüyle filmin genelinde çok iyi oynamıştır. özelikle son sahnede 'gazete' küpürlerine bakarken satın alınmışlığın verdiği çaresizliği hissettiği ve hissettirdiği anlarda, gözlerinin içi umutsuzlukla belki de haksız yenilginin verdiği o son haykırışla dolup taşmıştır. ta ki senatör paine'nin jeff smith'in haykırışlarını duyduğu ana kadar. tüm insanlığa izletilmeli ve lincoln gibi, bu filmde emeği geçen herkesin heykeli dünyanın dört bir yanına dikilmelidir. özellikle de içinde bulunduğumuz üç yanı sularla çevrili demokrasiden yoksun ülkemize.

    ---
    spoiler ---


    (dire straits - 15 Nisan 2013 22:37)

  • comment image

    --- spoiler ---

    baştan sona orantılı dozda ilerlemesine karşın çat diye bitirilen sonuyla hayal kırıklığına uğratan film. sanırım bu filmin en klişe eleştirisi günümüze hala ışık tutmasıdır. klişe olmasına karşın iştirak etmemek elde değil.

    ---
    spoiler ---


    (hristos petridis - 15 Haziran 2013 00:54)

  • comment image

    sanılanın aksine demokrasiyi değil cumhuriyetçiliği savunan ve nasıl olması gerektiğini yani kurtuluşun ne olduğunu anlatan filmdir. tabi buradan demokrasiyle filmin hiç ilgisi yoktur sonucu da çıkmaz fakat mr. smith' in asıl simgelediği şey demokrasi değil cumhuriyetçiliktir.

    capra' nın gerçeküstü karakterlerinin filmlerine kattığı masalsı hava, insanın üzerinde seyri hoş bir okyanus manzarası etkisi bırakıyor:) sinemanın o büyüleyici dünyası; hayatın gerçeklerini anlatan başyapıtların haricinde, sinemayı bize sevdiren ve her insanın içinde bulunan o naifliği ortaya çıkaran bir yapı olması sebebiyle, önemli ve değerlidir. scorsese' ni hugo' su neden bu kadar ilgi gördü sanıyorsunuz. çünkü insanın hissettiği duyguları boş bir etkileyicilik arayışına girmeden(yani entellektüel birikimlere veya şovenist tavırlara dayandırmadan) doğrudan aktarmak sinemanın en büyük mucizesi olmuştur her zaman.

    filme tekrar dönecek olursak, capra' nın bu 74 yıllık filmi bugün çok daha taze duruyor. yozlaşmış politikacılar ve bunları yöneten güçler. çok acı ama insanlık devam ettikçe insanoğlu da yönetilmeyi isteyecektir. devletlerin de ötesinde yönetilmek de böyle mümkün oluyor zaten. film özelinde çıkar sağlama durumu da bunun bir sonucu. bugün ülkemizde bir tane milletvekili var mıdır ki pastadan payını almayan. seçilmek için harcadıkları onca paranın kat be kat fazlasını alırlar her zaman. aksi de düşünülemez zaten. arada mr. smith gibiler çıkar onlar da iftiralarla harcanır gider. keşke capra' nın o masalsı dünyasını gerçek hayata taşıyabilsek de, o çocuk ruhumuzu acı gerçeklerin ötesinde de var edebilsek.

    bunların haricende james stewart' ın olağanüstü oyunculuğuna da değinmezsek olmaz. saf ve erdemli genç senatör rolünde, laf cambazı politikacılara karşı savaşan bir adamı heyecanla ve bu rol için doğmuşçasına oynuyor.


    (xcays - 10 Temmuz 2013 03:57)

  • comment image

    politikanın ve ekonomik sömürgenin kişiler üzerinde nasıl etkili olduğunun göstergesi niteliğinde film. iyiliğin, doğruluğun siyasette asla yeri olmayacağının ışığı bana göre. saf bir insanın temiz duygularını kullanmaya çalışan maske takmış sürüyle insan var. ve ne olduğundan habersiz sadece başkalarının iyiliği, yaşadığı ülkenin idealleri adına hareket eden biri. aslında filmin iletmek istediği asıl mesaj ne kadar zor da kalırsanız kalın, inandığınız fikirler uğruna sonuna kadar savaşın oluyordu. çünkü sizi dinleyecek bir insan bile varsa, fikirlerinizde bir değer var demektir.

    james stewart ve jean arthur çok iyi bir ikili olmuşlar. bir adamın menfaatçi bir kadını da kendine nasıl bağladığını gördük ya başka birşey demiyorum.. ayrıca normalde film uzunken sona saklanan kısımlar silinmiş. final o yüzden biraz fazla yangından mal kaçırır gibi gözükmüş, kötü olmuş. ayrıca filmde sürekli patlayacak bir tempo bekliyoruz o gelmeyince de finaline kadar beklemek zorunda kalıyoruz. sahneleriyle sanki bir hediyeyi gösterip de vermezmiş gibi gözüküyor film..

    izlemeniz gereken bir yapım, özellikle oyuncular bazında. ha bu arada frank capra'nın yaptığı hatalardan biri de gereksiz abd propagandasını filmin başına işlemesi olmuş...


    (edwood10 - 12 Eylül 2013 18:32)

  • comment image

    az önce bitirdiğim 1939 yapımı film.

    yönetmen capra'nın biraz daha umut dolu filmlerinden bir tanesi fakat kesinlikle ve kesinlikle günümüz politik yapısını da çok güzel yansıtan bir film.

    şiddetle tavsiye edilir.


    (ramesses - 17 Eylül 2013 20:33)

  • comment image

    özellikle türkiye'nin şu anki durumunu da yansıttığını düşünmekteyim. spoilera geliniz.

    --- spoiler ---

    özellikle basını sindirme, eyalette eylem yapanlara sulu yapılan müdahale. özellikle o sulu müdahale çok hoşuma gitti. fakat taa 39 senesinde çekilmiş bir filmdeki olay bu zamana kadar saçmalığının farkına varılamadan bugün dahi tekrar edilebiliyor. türkiye, avrupa, amerika farketmez.
    ---
    spoiler ---


    (mechanica - 17 Kasım 2013 16:48)

  • comment image

    izledigim en iyi politik taslama filmlerinden biri. ayrica senato sahnelerindeki espriler de cok iyiydi, ozellikle james stewart in kanun taslagini okumak icin soz almak istemesi ve baskanin ona cevabi...


    (ekruli - 27 Mayıs 2004 10:10)

  • comment image

    meclis'in ve onları secen insanların bilincsiliğinin dünyanın her yerinde aynı olduğunu ta 1935lerde söyleyen film. isimleri değiştir, türk filmi diye yayınla. bir kişiden senaryoya itiraz çıkmaz türkiye'den. siyasi partiler izlemeli, acık vermemek için..


    (daha - 4 Eylül 2005 17:40)

  • comment image

    köyden indim şehire tadında idealist bir oymakbaşı senatör olur. ilk iş, kutsal mabet ziyaret eder gibi us capitol'u, lincoln heykelini falan görmeye gider. lincoln heykelinin olduğu salonda büyük yazılı tabletler vardır. babasının elini tutmuş küçük bir çocuk bu yazıları okur. ordaki yaşlı bir adam duygulanır. mr smith adeta kendinden geçer. amerika'nın şanlı tarihini düşünüp, gurur ve hüzün ile titrer. senatoya gider. olaylar gelişmez.

    benim anlamadığım, amerika hangi kötü düşmanlara karşı bağımsızlığını koruyup da, memorial'lere yazılacak şanlı bir tarih öyküsü yaratmıştır. yıllar boyu kızılderilileri boğazlayarak mı? iç savaşta kuzeylileri yenerek mi?


    (axellennox - 12 Ağustos 2006 20:07)

Yorum Kaynak Link : mr. smith goes to washington