Süre                : 2 Saat
Çıkış Tarihi     : 01 Mart 2002 Cuma, Yapım Yılı : 2002
Türü                : Drama,Gizemli,Bilim Kurgu
Taglar             : Dünya dışı,Bilim,yabancı,akıl hastanesi,gezegen
Ülke                : ABD,Almanya
Yönetmen       : Iain Softley (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Gene Brewer (IMDB)(ekşi),Charles Leavitt (IMDB)
Oyuncular      : Kevin Spacey (IMDB)(ekşi), Jeff Bridges (IMDB)(ekşi), Mary McCormack (IMDB)(ekşi), Alfre Woodard (IMDB), David Patrick Kelly (IMDB)(ekşi), Saul Williams (IMDB)(ekşi), Peter Gerety (IMDB)(ekşi), Celia Weston (IMDB)(ekşi), Ajay Naidu (IMDB), Tracy Vilar (IMDB), Kimberly Scott (IMDB), Conchata Ferrell (IMDB), Vincent Laresca (IMDB), Mark Christopher Lawrence (IMDB), Brian Howe (IMDB), Mary Mara (IMDB), Aaron Paul (IMDB), William Lucking (IMDB), Peter Maloney (IMDB), Lance E. Nichols (IMDB), Paul Linke (IMDB), Greg Lewis (IMDB), Clarke Peters (IMDB), Olga Merediz (IMDB), Joe Holt (IMDB), Lola Pashalinski (IMDB), Kateri Walker (IMDB), Scott Lincoln (IMDB), Norman Alden (IMDB), Rawle D. Lewis (IMDB), Erik LaRay Harvey (IMDB), Zofia Borucka (IMDB), Vince Cupone (IMDB), Lisa Cohen (IMDB), William Godbolt (IMDB), Joseph Steven (IMDB), Julie Sands (IMDB), Curt Clendenin (IMDB), Frank Collison (IMDB), Ted Hollis (IMDB) >>devamı>>

K-PAX ' Filminin Konusu :
Prot isimli esrarengiz bir adam, tuhaf tavırları nedeniyle bir psikiyatri kliniğinde stabilize hale getirilmeye çalışılmaktadır. Prot, K-PAX isimli bir gezegenden geldiğini iddia etmekte ve doktorların tüm karşı çıkışlarına rağmen sunduğu bu geçmişinde diretmektedir. Onunla ilgilenen doktor olan Mark Powell ise bu adamın sadece kendisini değil, diğer insanları da anlattığı hikayelerle etkilediğini fark eder. Prot'un tüm anlattıkları insanların kafasını günden güne biraz daha kurcalamaya başlayacaktır.


  • "özellikle film bittiğinde insanların uzaylıydı, hayır değildi şeklinde tartışmaları sanırım filmin senarosunun amacına ulaştığını gösteriyordu ki oldukça hoşuma gitti..."
  • "açılır-kapanır evren modelinin desteklendiği bir film. duygusallığın içine edicem ama sonunda cidden jesse pinkman var.(bkz: aaron paul)"
  • "" you humans, sometimes it's hard to imagine how you've made it so far.""
  • "kabugu ile muz yiyen bir uzaylinin dramini anlatan ilginç film."
  • "(bkz: vitamini kabugunda)"
  • "çıkarılmış sahnelerinin birinde prot'un uzaylı olduğunun bilimadamlarınca da teyid edildiği filmdir"




Facebook Yorumları
  • comment image

    çok tutarlı mantıklı ve keyifli bir film. ilk sahnesinden sonuna kadar sürüklüyor ve bitmesi gereken en güzel son ile bitiyor. saçma ütopik bir şeye dönüştürmeden, ya da birden bire ortadan kaybedip soru işaretleriyle bırakmadan bitiriyor.

    cok güzel işlemiş konuları felsefeleri. lost dizisi geldi aklıma ister istemez. ne malzeme olurdu onlara, bizi meraktan çatlatırcasına uzatır 50 kişi daha ekler olaya, k-pax ten flashbackler sonra o delilerin hayatı vs bi sürü hede hödö yine de böyle güzel işleyemezlerdi duyguyu aile sevgisini ve kevin sipeysinin karizmasını. bu yüzden sinema her zaman dizilerden daha etkili ve daha keyifli gelmiştir.

    --- spoiler ---

    ah be prot öğretseydin ya ışık hızını geçmeyi ve ışınlanmayı ordaki adamlara da bahsettiğin evrim öncesi sınıfı bir kaç sınıf atlasaydık diyemeden edemedim yani.

    olabildiğine sakin olmasına rağmen her an patayabilecekmiş hissi uyandı kimi zaman içimde, özellikle o lise yıllığını gördüğünde aha dedim doktor ayvayı yedi, adamın ifşa etti, bi de kalem istemez mi doktordan, böyle inceleyip bi de hoşçakal dedi ya, kalemi boğazına saplıycak diye beklemedim değil. ama yanılttı beni şeker adam prot

    gözlükle dolaşması için dünyanız cok aydınlık diyor ama iki tane güneşi olan gezegen kendisinin ki, be adam iki güneş karanlık da bir güneşimiz mi aydınlık geldi sana. tamam görmezden geliyoruz böyle şeyleri.

    edit: öğreniyoruz ki önemli olan güneşe uzaklıktır. iki tane bile olsa uzakta olduğundan yeteri kadar aydınlatamayabiliyor ve filmde de geçtiği üzere alacakaranlık bir gezegen orası. teşekkürler quaalude ve comptrol

    ---
    spoiler ---


    (efruz - 7 Nisan 2007 15:04)

  • comment image

    özellikle film bittiğinde insanların uzaylıydı, hayır değildi şeklinde tartışmaları sanırım filmin senarosunun amacına ulaştığını gösteriyordu ki oldukça hoşuma gitti...


    (hmmm - 3 Mart 2002 17:39)

  • comment image

    aslinda bazi tartismalar bir yana insani acidan cok guzel anlatimli filmdir.prot uzayli midir degil midir bir yana su monolog bile filmi izlenebilir kilmak icin yeterlidir saniyorum;

    "sana birsey soylemek istiyorum mark,henuz bilmedigin birsey, ama biz kpax liler bunu kesfedecek kadar uzun suredir variz.evren genisleyecek ve sonra tekrar icine cokecek,sonra tekrar genisleyecek.bu islemi sonsuza dek tekrarlayacak.ama bilmedigin; evren tekrar genislediginde hersey yine simdiki gibi olacak.bu arada ne hata yaptiysan bir sonraki gecisinde tekrar yasayacaksin.yaptigin her hatayi tekrar yasayacaksin.tekrar ve tekrar,sonsuza dek.sana tavsiyem bu sefer dogru olani yapman.cunku bu an,elindeki tek sey."


    (lemre - 16 Kasım 2007 23:37)

  • comment image

    "sen sevgi nedir, aile nedir bilir misin prot" gibi bazı kıro replikler ve düşmüşlere hayat aşılayan adam klişeleri barındırsa da işlediği öykü ve de özellikle oyuncularıyla öne çıkan güzel bir filmimizdir kendisi. en akılda kalıcı sahnesi tabii ki kevin spacey'in muz yediği sahne olsa gerektir.. bir de jeff bridges scotch'u açarken "oley" çektirir izleyene. baba içkiyi yine şahane yudumlar. içmiş kadar oluruz..

    --- spoiler ---
    bu arada bunca yıl sonra hala şüphe duyan var mıdır bilmiyorum ama prot bariz uzaylıdır. izleyenleri muallakta bırakan tek nokta ışınlanmayı fiziken değil, zihin ya da enerji olarak yapması ve istediği insanın vücuduna*girebilmesidir.
    ---
    spoiler ---

    son olarak gereksiz bir bilgi olabilir ama prot'un taktığı gözlükler u2 solisti bono'dan ödünç alınmıştır.


    (sir gawain - 24 Eylül 2008 23:37)

  • comment image

    the man from earth ile shutter island benzerliği taşıyor.

    --- spoiler ---

    filmin başında terminalde belirmesi aslında birden ortaya çıkma falan değildir. gayet robert havaalanına iniş yapıp gelmiştir. fakat terminaldeki ışık oyunu ile izleyicinin gözleri boyanır. yine oradaki dilencinin hayran bakışıyla da.

    terminalde prot'u birden bire tutuklamaları oldukça anlamsız. hangi suçlamayla geldikleri bile muallak. orada senaryo zayıf bence.

    ardından o hastahaneye geliş süreci de öyle.
    hastahanede insanları k-pax gezegeninden olduğuna inandırır. senaryo uzaylı olduğunun kanıtlarını artırmak için morötesi ışığı görmesinden bahseder ki bu uzaylı olduğuna yeterli bir kanıt gibi görünmektedir çünkü insanlar morötesi ışınları göremezler. ancak, "aslında robert'in bedenini kullanıyordu, zihinsel olarak ışınlanıyordu" diyen arkadaşlara bu bir cevaptır çünkü robert'in bedeni de morötesi ışınları göremezdi.
    hipnoz esnasında robert'in babasının robert'e teleskop aldığı ve tüm yıldız sistemlerini öğrettiğini söyler prot. bu prot'un uzaylı olmadığına çok iyi bir kanıttır. yine tanıyanların robert'in zekasına yağdırdıkları övgüler hakeza.

    ancak, gözlemevinde bilimadamlarının ağzına sıçtığı sahne işi yeniden tersine döndürür. bilimadamlarına muhteşem bir doğrulukla çizdiği yol haritası uzaylı olduğuna yeterli bir kanıttır. çünkü bir tokmakçı ne kadar hobi olarak öğrenirse öğrensin o pratiklikte ve doğrulukta gökyüzü adresi çizemez. zira, sanki yüzlerce defa yapmış gibiydi.

    ancak sudan duyduğu korku tam olarak açıklanmamış zira sudan mı korkuyordu yoksa fıskiyeden mi korkuyordu pek belli değildi. fıskiye olursa kızının anılarını çağrıştırır, eğer su olursa nehirde boğulma çağrışır.

    hipnoz esnasında başlangıçta sanki normal bir insanmış gibi davrandı. ama şahsen "oh my god" demesi bile insan olduğu için yeterli bir kanıttı. k-pax sistemi gayet komünal anarşik sistem gibiydi ki rahatlıkla bir yerlerden okuyabilirdi.

    ama gel gör ki tam söylediği vakitte kameranın bozulması uzaylı olduğunun ana kanıtını teşkil ediyor. ayrıca yanında götürdüğü kız olayı da muallak, kimilerine göre yanında götürdüğü kişi robertti, bu yüzden bedeni katatonik durumda. ancak bana sorarsanız eğer uzaylıysa yanında kızı götürmüştür çünkü onun essey'ine duyduğu ilgi bunu belli ediyordu.

    mavi kuş çılgınlığı gerçekten dikkat çekiciydi.

    muzu kabuğuyla yediği sahnede tüm izleyiciler etkilenmiştir elbette. kevin spacey'in oyunculuğu şahaneydi. sürekli gülümsüyordu.

    uzaylı gibi davrandığı sahneler çok fazla. baş hareketleri, ışıklara bakışı ve elbette köpekle iletişimi. ayrıca uyuduğunu hiçbir şekilde göremedik.

    "hızlı olmak"la ilgili espri öyle muhteşemdi ki espriyi anlamam için filmin bitmesinden bir süre geçmesi gerekti. üzerinde birkaç defa düşününce anladım.

    sözün özü, ortalamanın üstünde, ama vurucu noktaları da var.

    ---
    spoiler ---

    kısacası: imdb'de 8 puanı hak ediyor.


    (mbaran - 14 Haziran 2010 02:52)

  • comment image

    prot'un havaalanına soundtrack eşliğinde geldiği ilk sahne bile bu filmi sevmenize yeterli sebeptir. asalet akar spacey babadan. yakalanıp rehabilitasyon merkezine götürülmesi sanki olması gereken bir süreç gibidir. öyle olmasa bu kadar gözlemi nasıl yapacaktır diye düşündürtür. gene brewer güzel yazmış, robert ın bedeninde gelip bess in bedeninde dönmesi kolay çözülebiliyor. kitapta uzaylı olduğu daha fazla belli oluyormuş galiba. ama bence filmdeki bu hali daha iyi. çünkü son saniyeye kadar olay hala gizemini koruyordu. tüm bunları bir şekilde biliyor olabilirdi. insan üstü birşey pek olmamıştı. hatta hipnoz olup robert e dönüşmesi iyice düşündürttü olabilir mi acaba diye.


    (feritezgi - 11 Mart 2012 16:37)

  • comment image

    tam anlamıyla nefes kesen şaheser. prot un gerçekten dahi bir deli mi, yoksa uzaylı mı olduğu tartışılsa da, bence bunun cevabının aranmadan, cevabın her ikisi de olacak şekilde seyredilmesi kanaatindeyim.

    filmin her kısmı ayrı bir efsane olsa da en sevdiğim iki kısmı ve bir sahnesi vardır, ve yıllardır aklımdan çıkmaz.

    ilki, prot a doktor "madem uzaylısın, nedne insan şeklindesin" sorusuna, "sabun köpüğünün alabileceği en uygun form bir baloncuksa, sizin dünyanızda en uygun alabileceğim şekil bir insandır" cevabı,

    ikincisi, doktorun "bizim gezegenimizde einstein denilen bir adam, ışık hızında gitmek imkansızdır diyor, sen nediyorsun" sorusuna, "einstein ışık hızında gidilemeyeceğini söylemiyor, dediğini yanlış yorumluyorsunuz. einstein in dediği, ışık hızına yaklaştıkça kütlenin sonsuza varacağını söylüyor. ışık hızında veya ötesinde gitmekten bahsetmiyor" cevabıdır.

    en sevdiğim sahne ise k-pax in olduğu yeri kanıtlarken girdiği değerler ve herkesin ağznın açık kalışıdır.

    bu filmi efsaneleştiren diyaloglarının üstüne bir de kevin spacey in inanılmaz mimik ve jestlerle, cümleleri yerine göre kesip vurgulamasıyla öte bir hal alır.

    cgi den bıktıysanız ve oyunculuk nedir, film nedir diye hatırlamak istiyorsanız, arada soluk almak için ideal filmlerden biridir.


    (sozlukte bulunmayan kelime - 1 Temmuz 2012 02:37)

  • comment image

    --- spoiler ---

    prot adlı karakterin hiçbir eğitimi olmaksızın 3 tane astrofizikçiyi hayrete düşürmesine filmin en kötü kısmı denilmiş ancak film tam anlaşılmamış sanırım. filmin baş karakteri prot söylediği gibi k-pax'ten geliyor ve arkadaşı robert'la bir çeşit telepatik bağla haberleşiyor. gel zaman git zaman bunlar görüşüyor, fakat son görüşmeleri malum. prot bir sonraki gelişinde robert'ın bedeninde geliyor, olaylar gelişiyor ve söylediği gibi(yanına ismini unuttuğum hatunu da alarak) 27 temmuzda k-pax'e geri dönüyor. fakat robert'ın bedenini doğal olarak geride bırakıyor. geride kalan robert başına gelen vahim olaydan ötürü akıl hastası olmuş durumda olduğundan konuşamıyor ve hatta yürüyemiyor. yaşamak için bir amacı dahi yok. filmin son karesinde robert'ın yüzündeki tebessüme bakınca prot'ın şu anda k-pax'te ayaklarını uzatmış çayını içiyor olduğunu görebilirsiniz.

    ---
    spoiler ---


    (elitist berdus - 27 Nisan 2014 02:22)

  • comment image

    yalnızca insanlığın ve insanlık kontrolündeki "dünya" nam gezegenin bugünü hakkında değil, insanlığın ve elbette dünya'nın "olumlu geleceği" hakkında da söyleyecekleri olan bir film k-pax.

    öncelikle "earth" yani "dünya" nam gezegenin karşısına konan gezegenin adına bir bakalım: "k-pax". yıllar önce radioheadbanger'ın da imlediği gibi, "k" harfi, "temel unsur"/"çözüm" gibi mecaz anlamlarda kullanabileceğimiz "key"* kelimesiyle eşsesli bir harf. "pax" ise latincede "barış" anlamında kullanılan bir kelime. bunları bir arada okuduğumuzda elde ettiğimiz formül şu: "temel unsur/çözüm: barış". görüldüğü gibi bu k-paxian'lar, o denli barışçı varlıklar ki, karakterlerindeki pasifizm gezegenlerinin adına dahi sirayet etmiş.

    ama biz, ekşi sözlük yazarları olarak bununla yetinemeyiz, öyle değil mi? yani sonuçta, istesek biz de gezegenimizin adını "t-barış" olarak değiştirebiliriz. peki bu eylemimiz, "t-barış" adlı gezegende yaşayan insanları "dünya" adlı gezegende yaşayan insanlardan daha barışçıl varlıklar yapmaya yeter mi? yetmez elbette. o halde bakalım, bakalım; bu k-paxian'ları bu kadar barışçı varlıklar yapan unsurlar nelermiş...

    --- spoiler ---

    filmin en güzel sahneleri, hiç kuşkusuz, dr. mark powell ile prot arasındaki diyaloglarla şenlenen sahneler. bu sahnelerde, biz dünyalıların kendi gezegenimizi şenlendirebilmemiz için pek çok "temel unsur" vurgulanıyor. mesela bunlardan biri, şu diyalogda saklı bulunuyor:

    ~~
    mark : bana gezegeninizdeki sosyal yapıdan bahsedebilir misin? orada hükümet var mı?
    prot : hayır, yok. gerek duyulmuyor.
    mark : yasalarınız yok mu?
    prot : yasa yok. avukat yok.
    mark : doğru ile yanlışı nasıl ayırıyorsunuz?
    prot : kainattaki tüm varlıklar, doğru ile yanlışı ayırabilirler, mark.
    mark : peki... ya birisi kötü bir şey yaparsa? yani cinayet ya da tecavüz gibi... onu nasıl cezalandırıyorsunuz?
    prot : sana bir şey söyleyeyim, mark. siz insanlar; büyük çoğunluğunuz, «göze göz, dişe diş» politikasını savunursunuz... fakat bunun çok aptalca olduğu tüm kainat tarafından bilinmektedir. hatta buda'nızın ve isa'nızın bu konuda çok farklı görüşleri vardı. fakat kimse o görüşlere dikkat etmedi; buna budistler ve hristiyanlar da dahil. siz insanlar... nasıl bu kadar zaman hayatta kalabildiniz, bazen aklım almıyor.
    ~~

    prot'un burada ifade etmeye çalıştığı, en genel anlamıyla bir «yaşa ve yaşat» öğretisi olan ve kelime kökünü —tıpkı "k-pax" gezegeni gibi— latince "barış" anlamına gelen "pax" kelimesinden alan pasifizm'dir. ki prot'un diyalogda kullandığı «göze göz, dişe diş» ile isa-buda referansları da bunu açıkça ortaya koyuyor. hatırlayalım; isa, "matta 5:38-39"da şöyle diyordu: «"göze göz, dişe diş" dendiğini duydunuz. ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin.» işte, prot da diyor ki, «biz isa'nın "diğer yanağı çevir" öğretisini o denli kusursuz bir şekilde uyguluyoruz ki, ne yasalara ihtiyacımız oluyor, ne avukatlara, ne de bir hükümete.»

    sanıyorum prot'un, daha doğrusu filmin tezi, buraya kadar sağduyuya sahip hemen her insan tarafından anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir tez olarak görünmekte. fakat bu diyalogların bir de öncesi var ki, işte amerikalı, amerikancı ve de "gerici" sinema yazarlarını bu güzide filme karşı cephe almaya iten sebep de aslında tam olarak bu:

    ~~
    mark : k-pax'de bir ailen var mı?
    prot : k-pax'deki işleyiş, buradaki gibi değildir, mark. k-pax'de, bildiğin aile yapısına benzeyen aileler yoktur. diğer pek çoklarında olduğu gibi, bizim gezegenimizde de aile kavramı, saçma kaçacaktı.
    mark : ebeveynlerinizi hiç tanımadığınızı söyleyebilir miyiz?
    prot : k-pax'de, çocuklar ebeveynleri tarafından değil, mark, herkes tarafından yetiştirilir. onlar aramızda dolaşımdadırlar, herkesten bir şeyler öğrenirler.
    mark : senin bir çocuğun var mı?
    prot : hayır.
    mark : seni k-pax'de bekleyen bir karın var mı?
    prot : mark... mark... mark... sana anlattıklarımı aslında dinlemiyordun, değil mi? k-pax'de evlilik yoktur. karı yoktur. koca yoktur. aile yoktur.
    ~~

    sorulabilir: «ee? ne var ki burada? amerikalılar bu diyalogdan neden rahatsız olsunlar ki?» bu sorular sorulabilir fakat kısa süreli bir cevap arayışının akabinde, gözlerimizin önüne, on dokuzuncu yüzyılda avrupa'da dolaşmaya başlayan o korkunç hayaletin adı gelecektir: «komünizm

    karl marx ile friedrich engels, ilk kez 1848 yılında yayınlanan (dünyanın tüm proleterlerini birleşmeye davet eden fakat proleterler tarafından pek okunmayan) "manifest der kommunistischen partei" adlı ortak eserlerinin "proleterler ve komünistler" başlıklı ikinci bölümünde şöyle diyordu:

    ~~
    «ailenin ortadan kaldırılması! en radikaller bile komünistlerin bu utanç verici niyetlerine ateş püskürüyorlar.
    «günümüzdeki aile, burjuva ailesi, neye dayanıyor? sermayeye, özel kazanca. tam gelişmiş olarak yalnızca burjuvazi için var; ama proleterin ailesizliğe zorlanması ve kamusallaşmış fuhuş bütünlüyor onu.
    «bu bütünleyicileri olmadı mı burjuva ailesi de olmaz kuşkusuz ve sermaye olmadı mı her ikisi de olmaz.
    «ana babanın çocukları sömürmesini ortadan kaldırmak istiyoruz diye mi suçluyorsunuz bizi? bu büyük suçumuzu itiraf ediyoruz.
    «ama ev içi eğitimin yerine toplumsal eğitimi getirerek en sıcak ilişkileri yok ettiğimizi söylüyorsunuz.
    «peki eğitiminizi bu toplumsal koşullar içinde yapmanızla olsun, toplumun doğrudan ya da dolaylı müdahalesiyle olsun, okul kanalıyla olsun, vb. sizin eğitiminiz de toplumca belirlenmiyor mu? toplumun eğitimi etkilemesi komünistlerin buluşu değil ki; komünistler yalnızca bu etkinin karakterini değiştiriyorlar, eğitimi egemen sınıfın etkisinden koparıyorlar.
    «aile ve eğitim üstüne, ana baba ile çocuklar arasındaki kutsal ilişkiler üstüne burjuva söylemleri, büyük sanayi yüzünden proleterlerin tüm aile bağları parçalandıkça ve çocuklar adi ticaret metaına ve çalışma araçlarına dönüştükçe bir o kadar iğrençleşiyor.»
    ~~

    fakat yine tam bu noktada, bir k-paxian'ın sözleri ile dünya barışına giden yolun aydınlanmakta olduğunu sanan biz dünyalıların kafaları birden bire karışmaya başlıyor: çünkü belli ki, prot'a göre insanın sosyal varlığının barışçıl bir tekamüle ermesinin yolundaki engellerden biri de "aile". fakat karl marx bize diyordu ki, egemen sınıfa hizmet eden kurumlar, silahlı mücadele olmaksızın devrilemezler. öyleyse biz insanlar, karl marx ile meryemoğlu isa'yı nasıl uzlaştıracağız? "dünya barışı"na giden yolda "dünya savaşı"yla beslenen erklerle savaşmadan nasıl olur da barışa ulaşabiliriz? bu soruların cevaplarını ben de henüz bilmiyorum.

    ---
    spoiler ---


    (siyah giysili adam - 9 Temmuz 2014 19:36)

  • comment image

    --- spoiler ---

    filmin sonunda robert porter'ın prot tarafından kurtarıldığına ve dünya üzerindeyken onun vücudunu kullanıp 27 temmuz 2001 tarihinde saatler doğu saatiyle 05:51'i gösterdiği sırada yakaladığı ışık huzmesiyle yanına kompozisyonunda evi olmadığını söyleyen bess'i de alarak k-pax'e gittiğine kanaat getirdiğim film.

    robert porter'ın bedenini kullandığına doktorun prot'a sen robert porter'sın dediği ve prot'un cevap olarak robert porter'ı bulmuşken ona iyi bak demesinden anladığımı belirtmekte fayda var.

    ---
    spoiler ---

    edit: ek olarak şunu yazmasam olmaz. prot'un tasvir ettiği k-pax büyük oranda ursula le guin'in the dispossessed kitabında konu edindiği anarşik bir yapıya sahip anarres gezegeninin gelişmiş halini gözler önüne getirmektedir.


    (seven seas of rhye - 9 Ekim 2014 02:05)

  • comment image

    -----------------------spoiler--------------------

    bilim-kurgu etiketi taşıyan limitless ve source code gibi izlemesi zevkli ama derinliği az, çerezlik filmlerden sonra ilaç gibi gelmiş filmdir. sözlükte zaten düşündüğüm şeylerin hepsi yazılmış. blue bird sahnesiyle ilgili bişeyler söylemek istiyorum.

    bu sahnede hastalar bir tane mavi kuş gördüler diye sevinçten havalara uçuyorlar. dışardan bakıldığında ne kadar saçmaymış gibi görünüyor. peki ya bir top kale çizgisini geçince çıldıran, o anda kendini mutlu hisseden futbol seyircisinin ordaki hastalardan gerçekten ne farkı var? ben inanın arada bir fark göremiyorum. bu bağlamda blue bird'e, insan zihninin mutluluğa ulaşmak için yarattığı sembolik bir metafor olarak bakabiliriz muhtemelen. ve çoğunlukla da bu mutluluk kriteri, manipüle edilme zaafımızı bilen başkaları tarafından belirleniyor. tıpkı prot'un howie ve diğerlerine yaptığı gibi.

    sonuç: müthiş sol ayağımla imdb'de 9 puanı yapıştırdım.

    -----------------------
    spoiler--------------------


    (espirituel healing - 24 Ekim 2014 23:53)

  • comment image

    filmini izlerken bu adam hakkaten uzaylı mı yoksa deli mi sorularının kafayı meşgul ettiği halde, kitaplarında (bir tane değil), yüklü kanıtlarla prot'un uzaylılığının kanıtlandığı öykü. (örneğin prot'la robert'ın farklı kan gruplarına, ten renklerine ve göz bebeklerine sahip olması, prot'un 100 kadar insanı tanıkların gözü önünde ışınlaması, filmin sonunda olan bir olayın -spoiler yapmanın alemi yok- kitapta daha bariz ve farklı bitmesi gibi olaylar var) ama her halükarda kitap hayal gücüne bu açıdan bir sınırlama getirdiği ve "acaba?" sorusuna izin vermediği için, film kitaptan daha iyidir zannımca..


    (cointreau - 29 Eylül 2004 01:40)

  • comment image

    --- spoiler ---
    prot filmde basbaya uzaylıdır.. açık ve net verilmiştir bu ama yönetmen filmi o kadar değişik çekmiştir ki 2 sonuca da inanan insanlar çıkmıştır ortaya.. ailesi öldürülerek psikolojik travma yaşayan adam zaten prot'la daha önceden iletişim kurmuştur, bu devamlı da olmaktadır.. yine o gelişlerden birinde prot adamın nehrin orda olay sonrası intihar edeceğini anlayıp içine girerek onun hayatını kurtarır.. yani filmin uzaylılara bakış açısı maddesel değil enerji düzeyindedir.. prot adamı kurtardıktan sonra içinde kalır.. ve doğal olarak bazı özellikler kazandırır o insana.. birden tren istasyonunda ortaya çıkması ki filmin açılış sahnesidir, bir nevi ışınlanma olayına delalettir, k pax hakkında bilim adamlarına verdiği bir insanın hiçbir surette bilemeyeceği bilgiler(beni en etkileyen sahnelerden biridir çok klişe olmasına rağmen) ve hatta köpekle kurduğu çok bariz iletişim de örnek oluşturabilir.. cinayetler sonrası travma geçiren adam bir anda akıl hastanesinde herkesi tedavi edebilen çok zeki bir adama dönüşmüştür ki kendisi son derece sıradan bir yaşama sahip olan sıradan bir insandır.. ve prot adamın güvenliğinden emin olduktan sonra geri dönüşün geldiğini anlamış, hastaneden de yaşama amacını tamamen kaybetmiş birini götürme kararı almıştır.. tam dönüş saati geldiğinde çıkan enerjiyle kayıt alınamaması, k pax'e gidecek kızın ortadan kaybolması ve psikolojik travma yaşayan adamın eski haline dönerek resmen bir deliyi andırması prot'un uzaylı olduğunu ve geri döndüğünü çok net bir şekilde ortaya koymaktadır kanımca.. nitekim iletişim kurduğu arkadaşının can güvenliği sağlanmıştır.. yani prot vardır, insan değildir.. ama içine girdiği kişi de canlı kanlı bir insandır.. yani ortada 2 kişilik vardır..
    ---
    spoiler ---


    (parma maniac - 18 Kasım 2004 22:41)

  • comment image

    ---spoyler içerebilir, içerir---

    film boyunca ciddi merak konusu bir sorunun (prot nedir, deli mi uzaylı mı) cevabı arandığı halde sakin sakin ilerlemesiyle bana kara kitap'ın akışını hatırlattı ve bu gibi bir sebeple de tekrar tekrar izlenebiliyor (kara kitabı da tekrar tekrar okurken benzer izlenimler alınmıştır).

    klasik tartışmayı uzatıp naçizane müdahil olmak gerekirse, prot uzaylıdır, robert porter'da bir insandır. muhtemelen intihar girişiminden sonra sağ bulunmuş, gezegenimize gelen prot tarafından bedeni, beyni ve hafızası da dahil olmak üzere kullanılmakta, prot'un memleketine avdeti akabinde, bedeni terki neticesinde de intihar girişimi sonrası içinde bulunduğu katatonik haline geri dönmek durumunda kalmaktadır. elindeki kurşun kalem herhangi bir çelişki oluşturmaz (madem soyunup atladı nehre kalemi nerden buldu deniyor), çünkü prot zaten porter'in intiharından beş yıl sonra bu bedende tecelli etmiştir. bence bu arada şahsımız aklı yerinde olmadığından sağda solda dolanmış, belki de bu sebeple kendisi böyle bir taşıyıcılık için tercih edilmiştir. hipnoz sırasında bedenin ve beynin üzerinde prot'un kontrolü kısmen ve geçici olarak sona ermekte, onun hatıralarını hatırlamakta veya porter dile gelmektedir. psikiyatristin ailesi, köpeği ve astronomiyle ilgili normalde bilinemeyecek şeyleri bilmesi gibi ipuçları seyirciye durumu izah etmektedir. sonunda gitmezden önce de zaten prot porter'i psikiyatriste emanet etmektedir, "ona iyi bak" şeklinde.

    filmin yine de böyle açık uçlu bitmesi, tarihte göğe yükselme, kaybolma gibi tüm olağan üstü dinsel olaylarda görülen kesin delillerden yoksun olup inanmak isteyenin inanmasına istemeyenin de inanmamasına izin veren muğlaklıklar ve zıt açıklamaları içerme özelliğini iyi yakalamış. bir amerikan filminde her zaman görülebilecek kişisel gelişim kitabı yüzeyselliğinde kendinle barışık olma, dünyanın yaşamın kıymetini bilme meşazları da daha kötü bir film olsa banal bulunabilirdi. diyalogları hepten hikmetli söz yoksunu ilan etmek de haksızlık olur (ne nalına ne mıhına).


    (poturgilinpotur - 2 Aralık 2005 02:26)

  • comment image

    kesinlikle boş olmayan bir film. evet, bir film için "boş olmayan" demek göreceli de olsa, birçok amerikan filmiyle mukayese edilince boş olmadığı rahatlıkla söylenebilen bir film. en azından; düşünmeye zorlayan, akıl hastalıklarının ve böylesi özel bir ruhsal hastalığın (ki o da muallak) ne gibi sonuçlarla ortaya çıkabileceğine dair küçük örnekler sunan bir film. haliyle de, birçok romantik komediden, ağdalı dramdan ve aksiyon filminden çok daha dolu duran bir film.

    kevin spacey amcam gerçekten döktürmüş; özellikle de hipnoz sahnelerinde. jeff bridges amcam da, dedektifimsi psikolog rolünde ortalamanın üzerinde bir oyunculuk sergileyerek filme iyi bir katkıda bulunmuş. evet, senaryoda bazı klişeler var ve bu klişeler, oyunculuklara da klişe olarak yansımış. bunları göz ardı edince, küçük rollerde bile (akıl hastaları) oldukça etkileyici oyunculuklar (özellikle howie isimli karakter) olduğunu düşünüyorum.

    "prot uzaylı mı, akıl hastası mı" muallaklığına körükle giden çok etkileyici bir sahneyi aktarmazsam çatlarım (hayır, benden başka fark eden birçok kişi vardır elbette; ama gözden kaçıranlar için aktarmak istedim) öncelikle, o etkileyici sahneyi anlaşılır hale getiren başka bir enstantaneden bahsetmek lazım:

    --- spoiler ---
    prot, astronomi merkezinde soruları cevaplarken, k-pax’lilerin ışıktan defalarca hızlı bir yöntemle yolculuk ettiklerini söyler. astronomlar, bunu kanıtlanmasını isterler. prot kabul eder; "adios" der ve hemen ardından durur. astronomlar, başlayabileceğini söylediklerinde "bitti bile" der. bunun üstüne astronomlar inanmamış bir tavırla gülümserler ve yaşlı olan müstehzi bir ifadeyle "vayy! ‘batının en hızlı silah çeken kovboyu’ olayı" der.

    (şimdi gelelim vurucu sahneye)

    prot ilk kez hipnoz edilecektir. psikolog, hipnozu yapar ve sonuna gelince parmaklarını şıklatarak prot’u hipnozdan çıkarır. bu esnada gözleri açılan prot "hadi başlayalım" der. psikolog "bitti bile" diyerek karşılık verir. işte o anda prot’un söylemi çok vurucudur:

    - vayy! ‘batının en hızlı silah çeken kovboyu’ olayı.

    evet, bu söylemin akabinde sol elimi yumruk şekline getirip, sağ elimin avucuyla sol elimdeki işaret parmağının kıvrımına vurmak suretiyle "şakkk" sesini çıkarttım (yav bu hareketin adı yok mu?) ve "bu da kapak oldu" dedim içimden. sonra fark ettim ki, o lafın cuk oturmasından dolayı gaza geldiğim için yaptım bunu; çünkü gerçekten cuk oturan bir söz ve sadece bu filmdeki muallaklığı değil, uzaydaki yaşam muallaklığını da tetikleyen ve düşündürten bir sahne olmuş bence (muallaklığı tetiklemedeki göreceli yaklaşımımı kabul etmeme rağmen, oldukça etkileyici bir sahne olduğunda ısrarlıyım; en azından, bu saydığım gerekçelere dayanarak ısrarlıyım).
    ---
    spoiler ---


    (fenman - 2 Aralık 2005 15:47)

Yorum Kaynak Link : k-pax