Süre                : 1 Saat 45 dakika
Çıkış Tarihi     : 23 Şubat 2011 Çarşamba, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Ülke                : Türkiye
Yapımcı          :  Demtas Film , Dnz Film , Renkli Filmler

Ya Sonra? (~ A posle?) ' Filminin Konusu :
Adem - Özcan Deniz Didem'le evliliğinin yedinci yılını yaşamaktadır. Birkaç ticari denemesi olmuş ama başaramamış ve boyunun ölçüsünü almıştır. Veterinerliğe devam etmektedir. Arkadaşlarıyla vakit geçirmek, maça gitmek, müzikle uğraşmak ve ara da sırada hep beraber dışarı çıkmak haricinde hayatın rutin akışına kendini kaptırmıştır. Ama bencilliği ve hep arkasından sürüklediği karısının uyarılarını dikkate almaması kabusu olacaktır… Karısına olan aşkını hatırlaması için büyük bir sarsıntı onu beklemektedir     YA SONRA?..MUTLU SONLA BAŞLADI HER ŞEY...Bir varmış, bir yokmuş ile başlayan masallardaki gibi yaşayan iki aşık...Unutulmayan o ilk dokunuş, asla yeri dolmayan sözcüklerin bir bir aşka gelişi ve göz gözegeçen gecelerin sonunda; aşk masalının mutlu kahramanları oldular.Uyuyan Güzel ve Beyaz Atlı Prens gibi, Külkedisi ve hayalindeki sevgilisi gibi... Onlar daevlendiler.Peki, mutlu sona ulaşanlar, hep mutlu yaşarlar mı?Gerçeğe dönüşen hayaller değerini yitirdiğinde, Uyuyan Güzel hiç uyanmamayı dilemişolamaz mı?Mutluluk; masalın bittiği yerde son bulur.Masalları kıskandıracak bir aşk yaşadılar, kimsenin hayal edemeyeceği kadar çokistediler ve ; evlendiler. Ama bilmedikleri bir şey vardı: Biten bir masaldan geriyekalan, hayatın gerçekleri olacaktı...Masallara bakılırsa sona geldiler... Ve işte; bu MUTLU SONLA BAŞLADI HER ŞEY... YA SONRA?..


  • "fragmandan anlaşıldığı kadarıyla dönem filmidir; zira profesyonel mimarlar ancak 15-20 yıl kadar önce "çizim masasında paralel cetvel ile" proje yapıyordu."
  • "özcan deniz burnunu çekmeden oynadıysa ne olayım...(bkz: özcan deniz'in burun çekme tribi)"
  • "simetri hastalarının izleyemeyecegi filmdir. saç için kimle çalışılmıs bilmiyorum, ama fazlaca futuristik olmuş."
  • "ajda pekkan çok güzel söylemiştir, levent yüksel de güzel söylemiştir.belki inanmayacaksınız ama en güzel ben söylüyorum çünkü en içten ben söylüyorum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bu filmden birkaç gün önce magazin programlarından birinde haberim oldu. deniz çakır karakteri için ''didem, aşkı uğruna işinden kariyerinden vazgeçmiş şehirli modern bir kadın'' dedi. özcan deniz ise 'kabuklarını kıramamış bir anadolu erkeğiyim' dedi. bu bilgiler ışığında fragmanı izledim. ''eaşk! bu bizim eaşkımız'' diye başlıyor fragman. her masal en güzel yerinde biter, prenses beyaz atlısını bulur, ya sonra? diyor. özcan deniz, galata kulesi manzaralı evinde, boş zamanlarında arkadaşlarıyla müzik yapmak gibi sanatsal faaliyetlerle uğraşan, sporuna sıhhatine düşkün, göğüs kıllarını ağdalamaktan imtina etmeyen bohemden daha bohem bir doktor. bir de karısı var, diplomalı mimar ama aşkı uğruna evinin kadını olmuş, 7 senedir 'kabuğunu kıramamış' (gavurların in closet dedikleri hadise olsa gerek) bir anadolu erkeği ile evli olmanın verdiği huzursuzluğu asimetrik saç modelleriyle dışarıya yansıtmaya çalışıyor. fragmanda yani hep senin hayatın hep senin arkadaşların mütemadiyen patlıyor, tırnaklarını falan yiyiyor, bu esnada özcan deniz, karısının yaşadığı frustrationa tepki olarak balkonundan galata kulesine 'ya ne olacağdı?' bakışları atıyor. şehirli modern kadınımız didem kendisi gibi vogue advertorial takipçisi arkadaşıyla karşılaşıyor istiklalde, sonra iş hayatına geri dönüyor anladığım kadarıyla. 7 yıl işinden uzak kalsa da naifliği, designer kıyafetleri ve asimetrik saçlarıyla ortamın 1 numerosu oluyor. renkli gözlerinden ve yanında taşıdığı barbie modeli kadınlarlardan 'şehirli' ve 'ıssız' olduğunu anladığımız patronu ise bu 'anadolu erkeği'nin karısından çok etkileniyor, post modern köle kıvamındaki didem'e 'sen benim içimde varlığını hiç bilmediğim yerlere dokundun' falan diyerek ilan-ı aşk ediyor. (toprağımsın ama pilates yapıyorsun dese ne güzel olurdu.) bu sırada zevcesinin çalışıyor olmasına dayanamayıp depresyona giren, bakımsızlıktan keçi sakalları uzayan vefakat kasları büyümeye devam eden anadolu erkeği galata manzaralı evinden çıkıp duruma müdahale etme gereği duyuyor. bambide ayna karşısında bir varoluşunu sorguluyor falan. ya sonra? çok ilgilendiriyor mu gerçekten? sonrasında tahminimce bu renkli gözlü patronla kabuğunu kıramamış anadolu erkeği sevişiyor ve 'şu kadınları bi rahat bırakalım?' demiyor tabii. olay, patron ve anadolu erkeği doktor kocanın, moderen mimar didem'in içindeki gundiye en etkili yoldan ulaşma çabasına dönüşüyor. e bundan sonrasını tahmin etmek zor değil.
    bütün filmi, daha kurgusu bitmeden spoiler ettim bu arada galiba ya. pardon. iyi seyirler.

    dipnot: tabii hayatımıza ''mimar da olsam ben senin karınım'' repliğini kazıyan bu filme ne kadar teşekkür etsem az. mesela ciddi bi tartışma yapıyoruz, sıkıştığım yerde 'ben mimar da olsam senin karınım tabii' diyip bütün muhabbeti sulandırıyorum, sonra gidip çokonat yiyiyorum. gerçekten çok faydalı.


    (the rebel - 29 Ocak 2011 00:12)

  • comment image

    özcan deniz'in özgün senaryosu olarak lanse edilen film.

    --- spoiler ---
    mamafih mutlu son ile başlayan bu hikayenin benzerini 1994 yavuz özkan yapımı bir sonbahar hikayesi adlı şâhâne filmde izlemiştik. çok orijinal bir fikir değil yani.
    ---
    spoiler ---

    ayrıca ya sonra adlı efsane şarkıyı ve ajda yorumunu aşırı severdim. artık bunu da herkes diline dolayacak. pek bi yazık oldu. yurdum gencoları ümüğünü tüketene kadar sömürecek ve ayağa düşürecek ya bu şarkıyı. işte ben ona yanıyorum. la fa la sol.


    (cobongo - 27 Şubat 2011 02:31)

  • comment image

    -----spoiler-----

    filmin ana karakterlerinden adem tam bir beyinsizdir. iq'sü 60 ile 80 arasında gidip gelmektedir. öyleki 2 eliyle bir yüzüğe sahip olamaz, yüzüğü futbol sahasının içine düşürür. düşürmekle kalmaz yüzüğün peşinden sahaya girmeye çalışır, geceyi karakolda sonlandırır. eşinin çizim tahtasının üzerine kahve döker, eşiyle barışmak üzere yola çıkmak üzereyken yolda yiyeceği köfteyi düşünür, kah beyaz atın üstünde, kah tekneyle yanında 3 çapulcuyla hep bir yerleri basar. nerde boş iş adem ordadır. adem tam bir beyinsizdir.

    adem'in eşi didem bu salaktan zamanla soğur, hafiften cem denen bi multimilyonerle yakınlaşır. ama cem onca paraya ve bütün denemelerine rağmen 2 eliyle bi siki doğrultamaz ve didem'e bir türlü çakamaz.

    sonunda ademle didem tekrar kavuşur.

    ----spoiler----


    (slevinkelevra - 27 Şubat 2011 23:32)

  • comment image

    simetri hastalarının izleyemeyecegi filmdir. saç için kimle çalışılmıs bilmiyorum, ama fazlaca futuristik olmuş.


    (fisiyfisiybej - 1 Mart 2011 00:24)

  • comment image

    ajda pekkan şarkısı:

    nedir derdin söyle diye
    bir gün bana sormadın
    yüzüme bakmadın

    bilsen nasıl acı çektim kendim
    kimse görsün istemedim
    candan seven birini bekledim

    sen yoktun ki o kara günlerde
    başkası vardı gönlünde
    gerçekleri gördüm yeter dedim

    ah bugünün bir de yarını var
    mutluyduk belki bugüne kadar
    ya sonra

    ne yaparım senden sonra
    acımadan geçer yıllar
    zamanla yalnızlık başlar
    yola çıkar pişmanlıklar

    kal sevgini de al
    gidiyorum ben sen hoşçakal
    bugünlerin bir de yarınları var
    gidiyorum ben sen hoşçakal


    (sephrenia - 7 Eylül 2003 15:31)

  • comment image

    ajda pekkan'nın en güzel şarkılarından biri...bana göre en guzeli,en özeli!
    şarkının heryerinde hisedersiniz vermek istenilen o karısık duyguyu çelişkileri; bir gitmek istersin güçlenirsin gidemezsin sonra dibe vurursun...bu şarkı ilk olarak turk popunun gelmiş geçmiş en iyi albümü olan superstar 2'de yer almıstır . the best of ajda da tekrar yorumlanmıstır bambaska bir düzenlemeyle ama tabiki de ilk hali daha bi güzeldir ama tabiiki en güzeli ajda'dan canlı canlı dinlemektir...yok böyle bir şarkı ya! (bkz: ajda pekkan şarkıları)


    (corpus juris civilis - 24 Mayıs 2004 03:24)

  • comment image

    giderken söylenecek bildiğim en güzel şarkının baştan sonra kesintisiz, eksiksiz sözleri şu şekildedir;

    nedir derdin söyle diye
    bir gün bana sormadın
    yüzüme bakmadın

    bilsen nasıl acı çektim kendim
    kimse görsün istemedim
    candan seven birini bekledim

    sen yoktun ki bu kara günlerde
    başkası vardı gönlünde
    gerçekleri gördüm "yeter" dedim

    bugünün bir de yarını var
    mutluyduk belki bugüne kadar
    ya sonra

    ne yaparım senden sonra
    acımadan geçer yıllar
    zamanla yalnızlık başlar
    yola çıkar pişmanlıklar

    kal sevgini de al
    gidiyorum ben sen hoşçakal
    bugünlerin yarınları var
    gidiyorum ben sen hoşçakal

    bilmem nasıl yaşarım ben
    böyle karşılıksız severken
    kopmalıyız iş işten geçmeden

    alışkanlık betermiş hepsinden
    korkuyorum her biten günden
    bırak kalbini sen şimdiden

    anla beni sevgili
    bıraktım seni kal

    bugünlerin yarınları var
    gidiyorum ben sen hoşçakal

    ayrıca, levent yükselin enfes yorumu da playlistinizi günlerce işgal edebilir *


    (biligak - 26 Mayıs 2006 13:38)

Yorum Kaynak Link : ya sonra