Süre                : 1 Saat 37 dakika
Çıkış Tarihi     : 31 Ocak 2018 Çarşamba, Yapım Yılı : 2018
Türü                : Cinayet,Drama,Gizemli
Ülke                : Fransa
Yapımcı          :  En Voiture Simone , France Télévisions
Yönetmen       : Xavier Durringer (IMDB)
Senarist          : Marie-Anne Le Pezennec (IMDB),Marie-Anne Le Pezennec (IMDB),Marie-Anne Le Pezennec (IMDB),Guy-Patrick Sainderichin (IMDB)
Oyuncular      : Didier Bourdon (IMDB)(ekşi), Hugo Becker (IMDB)(ekşi), Isabelle Renauld (IMDB), Flore Bonaventura (IMDB)(ekşi), Slimane Yefsah (IMDB), Benjamin Voisin (IMDB), Patrick Le Mauff (IMDB), Elisabeth Macocco (IMDB), Jules Durringer (IMDB), Vincent Jouan (IMDB), Laurent Olmedo (IMDB), Béatrice de Staël (IMDB), Alicia Hava (IMDB), Jérôme Keen (IMDB), Mariama Gueye (IMDB), Eugénie Derouand (IMDB), Bruno Guillot (IMDB), Jean Miez (IMDB), Emmanuelle Escourrou (IMDB), Nina Villanova (IMDB), Jean-Alain Velardo (IMDB), Pascale Mariani (IMDB), Dorothée Brière (IMDB), Flavien Videau (IMDB), Joël Ravon (IMDB), Isabelle Ziental (IMDB)

La mort dans l'âme (~ Death in the Soul) ' Filminin Konusu :
Gerilim filmi ''Ölümcül İçgüdü-L'ınstinct de Mort'', vizyona girdi. Yönetmenliğini Jean-François Richet'nin üstlendiği filmin başrol oyuncuları, Gerard Depardieu, Gerard Lanvin, Mathieu Amalric ve Ludivine Sagnier. Fransa-İtalya-Kanada ortak yapımı film, 1979'da hayatını kaybeden Fransız gangster Jacques Mesrine'in hayatını beyazperdeye getiriyor. Vincent Cassel’in rolü için 20 kilo aldığı, çekimleri 33 hafta süren, yapım bütçesi 80 milyon dolara ulaşan, ve 10 dalda Fransız Oscar’ı Cesar’a aday gösterilme başarısını elde eden film, Türkiye Sinemaları’nda iki bölüm olarak gösterime sunulacak. “Ölümcül İçgüdü 1” 27 Mart 2009’da, “Ölümcül İçgüdü 2” ise 01 Mayıs 2009’da sinemaseverlerle buluşacak. Fransız gangsterlerin sonuncusu Jacques Mesrine, yaşamı boyunca 1 numaralı halk düşmanı ilân edilmişti. Düzenli olarak kamuoyu anketlerinin zirvesinde yer aldı. Paris’in göbeğinde polisin yakın mesafeden yoğun ateşi altındaki görkemli ölümü onun efsane statüsünü taçlandırdı. Öyle ki, 1979 yılındaki ölümünden 30 yıl sonra bugün bile Jacques Mesrine efsanesi hâlâ capcanlı.


  • "jean paul sartre'in ozgurlugun yollari uclemesinin son kitabi."
  • "la mort dans l'âme, jean paul sartre'ın eseri. türkçe'ye yıkılış ve ruhun ölümü isimleriyle çevrilmiştir. les chemins de la liberté* üçlemesinin üçüncü kitabıdır."
  • "tükeniş ismiyle de türkçe'ye kazandırılmıştır."
  • "j.p sartre nin ünlü eseri."




Facebook Yorumları
  • comment image

    jean paul sartre'ın yazdığı müstesna romanlardan biridir. kitapta ikinci dünya savaşı dönemindeki fransız askerlerinin yaşadıklarına ve iç dünyalarına dair anlatımlar yer almaktadır. örneğin mathieu isimli karakterin yaşadığı ruhsal göçler

    "hem suçlu, hem suçsuz, çok sert, çok da yumuşak, hem bir iş beceremez, hem sorumlu, hem gerçeği eksiksiz görüyor hem de tümden aldanıyor, bir yandan esir, bir yandan egemen, demek ben de herkes gibiyim."

    cümlesi ile kendini bulmaktadır ki sartrecı varoluşçuluğun yüzeysel bir çözümlemesi gibidir. bir başka örneğin sahibi boris'tir:

    "ona bunu yapamam, fikrini sormadan bir kere daha başımı alıp gidemem. ve şimdi onun için kalırsam bu aşkımın ispatı olur. haydi, haydi! kendini kandırma... acaba bir kadın uğruna burada kalmaya hakkım var mı ki? francillon ve gabel 'yoktur' diyecekler şüphesiz. ama onlar çok genç, henüz aşkın ne olduğunu bilmiyorlar. benim öğrenmek istediğim aşkın ne olduğu değil: bunu öğrenmek bana pahalıya oturdu. `aşk neye mal olursa değeri odur. bir kadının mutluluğu uğruna burada kalmaya hakkım var mıdır? bu şekilde sorulursa elbette, 'yoktur' denebilir. fakat, eğer bu gidiş bir kadını mutsuz ediyorsa o zaman insanın çekip gitmeye hakkı var mıdır?"

    asıl olarak bu roman hem bireysel hem de toplu bir tükenişin hikayesidir.


    (epistemolojik zombi - 1 Ocak 2011 13:52)

  • comment image

    sartre'nin bu kitaba nazaran çok daha sert kitapları var. bu bir üçleme olduğu için ancak üçünü okursanız keyifli olur diye düşünüyorum ve daha anlaşılır bir hale gelir.
    ben l'age de raison ve bunu okudum ortadaki kitabı bulamadım, aramadım; ondandır.

    kitabın ve üçlemenin özetini şurda buldum, üçüncü kitabın sonlarındaydı

    --- spoiler ---

    beden, boyun eğmek için yaratılmıştır.

    ---
    spoiler ---


    (achtundsiebzug - 15 Ocak 2012 02:53)

  • comment image

    seneler önce yazacaktim, simdi unuttum neler yazacagimi,
    --- spoiler ---

    fakat ultra yüzeysel bir sekilde kitabin sonunu hic begenmedigimi söylemek geliyor icimden su an. jean paul abicim felsefen var, destekliyoruz, ama nihayetinde fiction yaziyorsun. hadi baskarakteri babalara getirdin. bitir kitabi orada bari ya. o kadar kendimizi özdeslestiriyoruz di mi ama?
    ---
    spoiler ---


    (hophophoba - 18 Ocak 2013 17:39)

  • comment image

    özgürlük yolları sersinin üçüncü ve son kitabı. ilk ikisine nazaran daha ağır, daha yavaş ilerleyen bir yapıya sahip. zira çok fazla kişilik çözümlemesi var. ana karakter mathieu'ya tanımadığımız, bu kitapta ilk kez karşılaştığımız onlarca karakter ekleniyor. hepsinin ayrı dünyası, olaylara ayrı bakış açısı ve hikayeleri var.

    yıkılış, sartre'nın en ağır kitapların biri bana göre. ikinci bölüm, ilerlemiyor, zorluyor desem yeridir. her ne kadar akıl çağı'ndaki gibi kısa bir zamanı aktarmasa da, savaş koşullarının ağırlığı cümlelere yansıyor. herkes çok yavaş hareket ediyormuş gibi sanki.

    --- spoiler ---

    bu sefer beni en çok etkileyen karakter daniel oldu. içinde boğulduğu nefretin, insanı nasıl adım adım tanrıya yönelttiğinin göstergesi daniel. yaşamak için kendi davranışlarımızı, kendimize kabul ettirmeye ihtiyacımız var. hepimiz bunun için çıkar yollar arıyoruz. tıpkı daniel gibi. varoluşunun ağırlığını üstünde en çok hisseden o, mathieu'dan bile çok. kendini sevmiyor çünkü.

    en acıtıcı ve yaralayıcı kısımlar, halkın savaş imtihanıydı. adından da anlaşılacağı üzere, her karakter, her insan, tüm fransız halkı teker teker yıkıldı.

    "her şey alacağımız kararı soruyor bize. her şey. dev bir soru işareti çepeçevre etrafımızda; bizi sarmış, hapsetmiş. bu bir oyundan başka bir şey değil. bir oyun. bize insanmışız gibi soru soruyorlar; bizi hala insan olduğumuza inandırarak aldatmak istiyorlar. ama yok, hayır. hayır, hayır. bunlar insan görünümündeki bir savaş hayaletinin sorduğu hayalet soruları. ne tuhaf bir oyundu bu; bir alay, bir eğlence."

    savaşmaktan bıkmış bir halk, savaşmak istemeyen, korkan, korktuğunu kendine bile itiraf edemeyen; korkudan celladına aşık olma sanrısına kapılan, aç, haysiyeti, onuru, inancı elinden alındığından gücün yanında olacak kadar tükenmiş askerler. masa başında oturarak ulusunun kaderini tayin etmeye çalışan devlet adamları ve ne istediği belli olmayan, asla yetinmeyen, doymayan bir adam hitler.

    bekleyişin ağırlığında ezilip ölümü göze alan, ve dahi ölmeyi isteyen gencecik insanlar. barıştan yana olduğunu söylediğinde nefretle bakılan, savaş istememenin korkaklık addedildiği çetin bir ortam. kısacası ikinci dünya savaşı fransa'sı, 1940 fransa'sı. bitmiş, ele geçirilmiş, yakılmış, yıklmış, sinmiş fransa. umutlanmanın suç sayıldığı ülke fransa; tüm haşmeti ve acımasızlığıyla, bir taraftan komünizmin gölgesiyle almanya'nın karşısında diz çökmüş fransa.

    "ölümün, yaşamın gerçek ve gizli nedeni olduğuna karar verdim; yaşamanın imkansızlığını ispat etmek için ölüyorum; gözlerim, dünyayı bütün ışıklarıyla söndürecek ve onu sonsuzluğa dek kapayacak, örtecek."

    "insanları sevmedikçe onlara yardım etmek zordur."

    "beden boyun eğmek için yaratılmıştır."

    "insanlar sevilmek istemiyorlar (...) sevilmek istemiyorlar, alışık değiller buna."

    ve kadın, çocuk,yaşlı, genç demeden tüm halkın yapmaya çalıştığı şey; gülümsemek.

    "not to grin is a sin." *

    ---
    spoiler ---

    yıkılış bir romandan daha fazlası, tarihsel bir kaynak, neden savaşa karşı olmamız gerektiğini anlatan felsefi bir metin.


    (eylulayigelsin - 9 Nisan 2015 09:15)

  • comment image

    bana klişe üçleme sıralaması yaptırmış kitaptır: 1> 3> 2.
    savaş uzak bir gerçeklik gibi gelmediğinden olsa gerek, yalnızca mathieu'la değil bütün karakterlerle özdeşleştirdim kendimi. yani hem yalnızlık hissini azaltıyor hem kocaman bir acı veriyor. sartre romanından beklenen şey kısacası.


    (findikli pekmez - 12 Mayıs 2016 15:56)

  • comment image

    "...ben, kendimi suçluyorum yalnızca, diye düşündü. öfkem kendime. ama kendini suçlu bulduğu için de suçluydu, çünkü böylece kendini bütün ötekilerden üstün görüyordu demek ki. herkese karşı affedici, kendine karşı acımasız, bu da suçlu gururunun bir başka kurnazlığı değil miydi? suçsuz ve suçlu, çok haşin ve çok yumuşak, acımasız ve affedici, iktidarsız ve sorumlu, bir ortak kaderle yan yana ve kendi kaderiyle yapayalnız, apaçık beyniyle tüm bilinç ve baştan sona aldatılmış, tutsak ve hükümdar..."

    affedici olmayla kibir arasında kurulan bu net bağlantı bana dogville'i hatırlattı.


    (guvercin kanatli kadin - 24 Aralık 2019 19:06)

Yorum Kaynak Link : la mort dans l'ame