Strange Days (~ Tuhaf günler) ' Filminin Konusu : 1999 yılında‚ yeni milenyuma geçişin arifesinde‚ batı toplumu yarı anarşik kontrolden çıkmış bir hayat yaşamaktadır. Kendi geçmişinin hayaletlerinden kurtulamayan Los Angeleslı genç bir polis eskisi olan Lenny Nero‚ şimdi artık kısaca klip denilen‚ başkalarının yaşadığı anıların satıldığı karaborsanın simsarlarından biridir. Kaybettiği eski kız arkadaşı Faith ile olan kendi kliplerinin de bağımlısıdır. Los Angeles polisinden iki dedektif‚ Lennynin elinde bulunan bir klibi ele geçirmek için hayatını cehenneme çevirir. Yılbaşı kutlamaları yaklaşırken‚ bu esrarengiz klip Lennyyi umduğundan daha büyük bir komplonun içine itecektir. Kathryn Bigelowun kendi filmografisi adına bu sıradışı sayılabilecek yakın gelecek bilim kurgusu‚ görsel olarak baştan çıkarıcı olmanın yanısıra‚ meraklıları için hafif bir siber punk lezzeti de sunuyor. Tuhaf Günler‚ sürükleyici ve uzun finaliyle de izleyende bir tatmin duygusu bırakmayı biliyor.
Ödüller :
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Director"
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Actress"
senaryosunu kimin yazdığını bilmesem muhtemelen bir philip k dick senaryosu diyebileceğim kadar etkileyici, kimin yönettiğini bilmesem bu kesinlikle bir steven spielberg filmi diyebileceğim kadar büyüleyici, çekildği yıl göz önüne alındığında bilim-kurgu macera başlığı altında yapılmış en iyi filmlerden biri.
(jelly experiment - 12 Ekim 2006 23:33)
--- spoiler ---2000 yılının haberleri ; "muammer kaddafi nobel barış ödülünü aldı türkiye ermenilere katliamdan dolayı tazminat verdijeroki one (filmde bi karakter) öldürüldü" şeklinde üç beş saniyeliğine izlediğimiz, james cameron ın artık umduğu mu yoksa beklediği haberler midir bilemeyeceğim, filmdir. dünyanın sonunun siyah-beyaz çatışmasından dolayı olacağı gibi bir iddiası vardır bu filmin . ama filmin sonunda siyah ve beyaz iki karakter öpüşürler. "ırkçı pislikleri bertaraf edersek barış içinde yaşarız aksi halde dünya yok olur" gibi daha da düzenleyebiliriz bu filmin savlarından birini.filmin sonlarına doğru "herşeyi anladığımız an" vardır ki dikkate değerdir. o sapık katille lenny nin filmin senaryosundaki boşlukları doldurmak üzere röportaj yapması gibidir, içimiz ferahlar. haaa demek ki böyleymiş deriz, haa demekki böyleymiş dememiz için elden ne geldiyse yapılmıştır çünki o sahnede. devlete güvenilmeyeceği, olayların konuşarak sevişerek daha kolay çözüleceğini de gösterir bu film . o kadar bedbaht sahnelere rağmen hayat dolu bi film gibi geldi bana. rolex saat vardır mesela, kolpa altın rolex. 3 4 kere sahne alır , lenny nin imajına hi yakıştıramadım ben onu . casio ya da swatch olsa daha otururdu lenny karakterine (hem daha spor hem daha havalı olması babından)--- spoiler ---
(ditriell - 13 Aralık 2006 01:09)
juliette lewis in kendi sesiyle pj harvey nin bir parçası olan i can hardly wait i muhteşem bir şekilde söylediği film.
(abajur - 21 Şubat 2002 08:29)
the doors'un ilk albümlerinde kullanmadıkları şarkılardan oluşan ikinci albümleri...ilk albüm sonrası gelen bu albüm de beklenen seviyede olmuş ve grup hakkındaki düşünceleri pekiştirmiştir...albüm rolling stone'un gelmiş geçmiş en iyi albümler listesinde 407.inci sırada yer alır...içinden çıkan bir çok single da listelerde üst sıralara kadar çıkmıştır...bu şarkılar albümle aynı adı taşıyan açılış şarkısı strange days veya bir diğer klasikleri people are strange, love me two times'dır...albümde bulunan moonlight drive jim morrison'ın yazdığı ilk şarkı olup 65 yılında kaydedilmiştir fakat bu albümde kullanılmıştır ilk olarak...ilk albümün aksine bu albümde grup şarkılarında bas da kullanmıştır...bu albümde iki,üç ve sekizinci şarkılarda bassist olarak douglas lubahn yer almıştır...albümün son şarkısı when the music s over ilk albümün sonundaki the end kadar şiirsel olup onun gibi 11 dakikadan oluşmuştur...
(yeniyimburalarda - 6 Kasım 2007 13:52)
angela bir yerde lenny için der ki "kanalizasyonda yüzüp pisliğe batmiyorsun... senin bu yanini seviyorum*" o anda duygularimizi dile getirmiştir...
(portakal - 11 Nisan 2002 20:28)
hollywood'un ender kadın yönetmenlerinde kathryn bigelow'un yönettiği muhteşem filmdir. filmin ilk planı 4.5 dakika boyunca tek plandır ve çekimi inanılmaz zordur. kathryn bigelow yetkin yönetmenliğini ustaca sergilemiştir bu planda. yetkin yönetmenliğinin yanı sıra kathryn bigelow'un bacakları, dünyanın en güzel yönetmen bacaklarıdır, o ayrı konu.(bkz: kathryn bigelow)
(dikakana bey - 23 Haziran 2002 04:14)
az önce izlemiş olduğum, konusu itibariyle bir başyapıt olabilecekken işleniş nedeniyle iyi kategorisine giren film. işleniş yüzünden dediysek işleniş berbat değil hani. filmin ortalarına kadar kurgu gerçekten güzel ilerliyor. sonlara doğru biraz ritmi bozup, ilgiyi biraz da olsa kaybediyor. yine de güzel film. the thirteenth floor, existenz, bir de çok yakın zaman önce çıkan surrogates tarzı filmleri sevenler kaçırmasın diyoruz.--- spoiler ---başında konu çok iyi yedirilmiş olup heyecanla nelerin geleceğini bekledim. hele ki mühim olan klip jeriko one'ın öldürülmesi çıkınca heyecan tavan yaptı bende. onun ardından max polisin aslında bunu hep yaptığını, binevi disütopik olarak polisin kendine mahrum bıraktığını dediğinde içimden filmin sonunda v for vendetta finali gibi olur diyodum. ama o da nesi ? max katil çıkıp; aslında sizi oyalamak için dedim polisler falan aslında çiçek, 2 polis salaklık etmiş* diyince bitse de gitsek moduna girdim. ertesindeki sahnede ise 2 polisin yakalanmasıyla film biter diyodum. olmadı... eblek eblek birinin intihar etmesini ve diğerinin ağır ağır silahı kaldırmasını ve ölmesini izledik. artık bitti diyemeden sen arabaya bindin, ben arabadan çıktım gibi abukluğa dönüştürüp diyip bi 5 dakka daha oyalandılar ve öpüştürüp bitirdiler... neyse dediğim gibi film sonlarda bayağı bi dağılıyor film ya da beklediğim gibi gitmedi diye bana öyle geldi.--- spoiler ---
(zamazengo - 27 Ocak 2010 04:12)
filmle ilgili bir animi da anlatayim izninizle, bir arkadaşta kaldiğimiz gece, 7-8'li bir grupla, alkol falan filan, sizdi millet, iki kişi kaldik, film seyredelim olduk, strange days'de de tek bir çiplak sahne vardir, kiz t-shirt'ünü kaldirir, göğüsleri görünür, ben bu sahneyi arkadaşin önüne yem ataraktan başladik seyretmeye. film ilerliyor, süper film hakkaten, derken o sahne yaklaşti, o sahne geldi, ve salona - salonda yatiyoruz - evin sahibi arkadaşin annesi geldi, "çocuklar yorgan lazim mi?" diyerekten...sahne: gece 2. bütün salon kapkaranlik, sadece tv açik. tvnin önünde 2 erkek, tvde bir kadin çiplak bir şekilde kameraya göğüslerini salliyor. tvnin arkasinda evin sahibi hanim duruyor. erkek 1: yusuf yusuf yusuf?erkek 2: yusuf yusuf. erkek 1: yusuf!erkek 2: yok yok biz istemiyoruz yorgan biz yusufuz saolun varolunerkek 1: yusuf... yusuf...
(portakal - 25 Kasım 2002 00:54)
yilbasi gecelerinin ideal filmi. bir de lenny nin tom sizemoe un oynadigi arkadasinin renk koru olduguna sasirmasina aldigi "kravatlarina (hakikatten rengarenk, abuk subukturlar) baska turlu nasil katlandigimi saniyordun ki" cevabi hostur.
(phd - 14 Ocak 2003 19:46)
(bkz: strange days)(bkz: youre lost little girl)(bkz: love me two times)(bkz: unhappy girl)(bkz: horse latitudes)(bkz: moonlight drive)(bkz: people are strange)(bkz: my eyes have seen you)(bkz: i cant see your face in my mind)(bkz: when the musics over)(bkz: the doors)
(oblivion - 5 Mart 2003 00:06)
filmin çekimleri dönemin kameraları yetmediği için aksamış, sonuçta film için özel kameralar tasarlandıktan sonra bitirilmiştir. taksim istiklal'de okumanın nimetlerinden faydalandığımız dönemlerde sergi, müze gezer gibi felsefe derslerinde öğretmenler eşliğinde sinemaya gidilirdi. ezici çoğunluğun braveheart izlemek istemesine karşın ikna gücümü dibine kadar kullanıp sınıfça bu filmi görmemize önayak olmuş on dakika arada içerdiği seks ve şiddet unsurları yüzünden yetkili öğretmenimizden feci bir fırça yemiştim. not: film ayrıca hastası olduğum vincent donofrio ve michael wincott gibi sağlam oyuncuları da bünyesinde barındırır.
(saruman - 24 Mayıs 2003 03:40)
doorsstrange days have found usstrange days have tracked us downthey're going to destroyour casual joyswe shall go on playingor find a new townstrange eyes fill strange roomsvoices will signal their tired endthe hostess is grinningher guests sleep from sinninghear me talk of sinand you know this is itstrange days have found usand through their strange hourswe linger alonebodies confusedmemories misusedas we run from the dayto a strange night of stonehastasıyız
(kenny - 17 Ocak 2001 13:27)
lenny nero şimdi burda sözünü etmek istemediğim bir nedenden dolayı polislikten ayrılmış, göbek bağlamış, otla bokla uğraşmaktadır, o ara da sanal gerçekçilik gibi bişey moda olmuştur bunnarın zümresi içinde, kafasına kaskı takan kişi, diskte yer alan olayı gerçekten yaşıyormuş gibi, içlenmekte, duygu seli içinde yitip gidebilmekte, eli ayağı akmaktadır...bir gün lenny'nin eline bi disk geçer, diski izleyen lenny şahit olur ki; katilin biri cinayetlerini disklere kaydetmekte, bunları başkalarının da yaşamasını sağlayıp, kendi after together manyaklığını kitlelere yaymaktadır... katil lenny'e kafayı takınca bir sinema klasiği ortaya çıkmasın da ne yapsın...
(cyrano - 17 Ocak 2001 16:30)
filmin müzikleri de sağlamdır.. skunk anansie görünür filmde bir ara selling jesus çalarlarken..
(nueation - 1 Mayıs 2004 04:31)
alemin en uber-super filmlerinden. saka maka konsepti dusununce bugun gayet olasi gozukuyor, gecmisten gelen uzun bir black mirror fragmani gibi, ki black mirror da konsept olarak gelecegin kisa fragmanlarindan olusuyor. soundtrack'i asmistir. filmin son sekansinda sokakta skunk anansie'den selling jesus dinlemek/izlemek de cabasi. juliette lewis'ten "in my glass coffin, ı am waiting" adli eseri dinlemek ise yorumsuzluga tier. (bkz: hardly wait) buradan yakalim
(ses yalitimi - 3 Mart 2015 04:18)
ralph fiennes ve tom sizemore gibi usta oyuncuları barındaıran,daha ilk dakikasından itibaren farklı ve kaliteli bir film olduğunu belli eden (bkz: kathryn bigelow),kurgusu,kamera kullanımı ve seçilen planlar sayesinde seyir zevkinizi tavana vurduran,başarılı senaryosu (bkz: james cameron) sayesinde iki buçuk saate yakın sürenin nasıl geçtiğini fark ettirmeyen,bağlılık ve tutku üzerine, buram buram anime kokan muhteşem bir hikaye.filmin başlarında şöyle bir duyduğumuz deep forest finalde while the earth sleeps ile bizlere müzik zevki yaşatıyor.en iyi on listemde!
(l goshin - 11 Eylül 2004 00:52)
heyecan verici parlak bir düşünce ile seyirlik olarak güzelce tasarlanmış kurgusu ve başarılı oyunculuğa rağmen yeryer ve özelliklede sonunda milenyuma endeksli hollywood yanı kendini hissettirir bir finali olması filmi vasat kılmış bence...
(stinkfist - 12 Ağustos 2001 19:58)
filmin ana karakterinin ismiyle, çok popüler bir cd yazma programının isminin aynı olması (nero) sizce tesadüf mü? ayrıca iris adlı fahişenin taxi driver'a inceden bir gönderme olduğunu da düşünmüyor değilim.
(gioberg - 11 Mart 2005 02:56)
--- spoiler ---milenyum çağı olarak addedilen 2000 yılına ramak kala mevzuların geliştiği ve 2000 yılına girildiği anda filmin tamamındaki sürükleyiciliği yerle bir eden -aptal hollywood klişesi olarak adlandırılması hiç de abes kaçmayacaktır- finaliyle hayal kırıklığına uğratır gibi olsa da; iki saati aşkın bir süre boyunca olabildiğince özgün olan hikayenin izlenebilirliğini kaybetmeden ilerlemesi ve dahilinde klip sahnelerinin başarısı, juliette lewis'in şarkılarıyla filme ayrı bir çekicilik katması, angela bassett ve tabi ki ralph fiennes'ın o enfes varlığı, mevzu bahis finali affedilebilir kılmıştır nacizane fikrimce. en önemlisi de, kafaya yerleştirilen aletle bir nevi hayalleri gerçekleştirme fikrinin eleştirisi, yorumu vesairesi monolog şeklinde tezahür eden şu replik ile aktarılmıştır :"şerefe! sona eren her şey adına! dünyanın sonunun geldiğini nereden biliyorum, biliyor musun? çünkü yapabileceğimiz her şeyi yaptık... her çeşit müzik türü denendi, her çeşit hükümet, her çeşit saç stili denendi... püsküllü, kahküllü, her çeşit! yapacak ne kaldı ki? 1000 yılı daha nasıl geçireceğiz? söylemedi demeyin, artık bitti. her şeyi tükettik."--- spoiler ---
(antrakt - 30 Ekim 2005 17:42)
juliette lewis adli biraz shebek bir hatunun bile sahnede nasil succubusvari bir guzellige burunebilecegini gordugunuz film. ralph fiennes in kostumleri pek hostur, imaji pek hostur. lapd ye yaptigi giydirme, gecirmelerle oldukca tepki almis olduguna eminim. bir yanda kotu polis ler, bir yanda ihanet , bir yanda sanal fantaziler ... hikaye ayri ayri kollardan buyuleyici bir sekilde ilerlemektedir. 2 saat 17 dakika hic sikmadan baymadan izlersiniz ve heyecanlanirsiniz.
(jander - 4 Şubat 2002 15:16)
Yorum Kaynak Link : strange days