Süre                : 1 Saat 39 dakika
Çıkış Tarihi     : 25 Eylül 1997 Perşembe, Yapım Yılı : 1997
Türü                : Komedi,Drama
Ülke                : Kanada
Yapımcı          :  Max Films Productions
Yönetmen       : Jennifer Alleyn (IMDB), Manon Briand (IMDB), Marie-Julie Dallaire (IMDB), Arto Paragamian (IMDB), André Turpin (IMDB), Denis Villeneuve (IMDB)
Senarist          : Marie-Julie Dallaire (IMDB),Sebastien Joannette (IMDB),Denis Villeneuve (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Carl Alacchi (IMDB), Audrey Benoit (IMDB), France Castel (IMDB), Pascal Contamine (IMDB), Stéphane Crête (IMDB), Micheline Dahlander (IMDB), Normand Daneau (IMDB), Stéphane Demers (IMDB), Pascale Desrochers (IMDB), André Forcier (IMDB), Eve Gadouas (IMDB), Gabriel Gascon (IMDB), Patricia Groleau (IMDB), Elise Guilbault (IMDB), Marjolaine Huard (IMDB), Marc Jeanty (IMDB), Sebastien Joannette (IMDB), David La Haye (IMDB), Marie-France Lambert (IMDB), Gilbert Larose Jr. (IMDB), Nicolas Lemieux (IMDB), Alexis Martin (IMDB), Marie-Hélène Montpetit (IMDB), Mireille Naggar (IMDB), Martin Neufeld (IMDB), Igor Ovadis (IMDB), Sarah-Jeanne Salvy (IMDB), Ali Trad (IMDB), Karim Trad (IMDB), Martin Villeneuve (IMDB)

Cosmos ' Filminin Konusu :
Cosmos is a movie starring Carl Alacchi, Audrey Benoit, and France Castel. Through an immigrant cab driver, our world collides with a nervous filmmaker, a lawyer whose new breasts her ex-boyfriend wants to see, a mystery man, a gay...


  • "dünyada bir kutsal kitap varsa o da budur heralde."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "ailenizin bilim adamı" carl sagan'ın, bilimin temel kavramlarını müthiş benzetmelerle inanılmaz derecede anlaşılır kılarak izleyicilerin gözüne soktuğu, naif ve nazik tavrıyla çekildiği güne kadar bilim için fenomen haline gelmiş bir çok konuya değinen, hatta değinmekle kalmayıp haklarında kısa dersler veren, yapımının üzerinden 30 sene geçmesine rağmen bugün izleyen insanların yüzlerini aydınlatacak, 13 bölümlük mük-kemmel belgesel serisi.

    evren, uzay, galaksiler, nebulalar, yıldızlar, pulsarlar, kuyruklu yıldızlar ve gezegenler kadar, atomlar, moleküller, organik moleküller, hücreler ve evrim konuları da ayrıntılı olarak incelenmekte ve tarihten çarpıcı örnekler ve ünlü bilim adamlarına yapılan göndermeler ile açıklanmakta bu seride. üstelik birazcık araştırma hevesiniz ve merakınız varsa, izlerken bir saniye bile sıkılmıyorsunuz carl sagan'ın sevgi ile parlayan bakışları karşısında.

    ancak tabii ki bu belgesel serisinin bu kadar yapıcı, öğretici ve her kesimden insana hitap edebilir olmasının sebebi, sagan'ın insan varoluşuna olan bakış açısından kaynaklanmakta. insanı ne tamamen tesadüfi ve amaçsız, ne de ilahi bir takım özelliklere sahip dünyanın ve evrenin sahibi üstün ırk olarak görmeyen, insanın keşfetme güdüsünün yönelmesi gereken noktalarda müthiş bir denge sağlamış bu bakış açısı, 30 veya daha çok yıl sonra bu yapımları izleyen bilim gönüllüleri ve insanlarının gözlerini yaşartacak derecede hassas ve bir o kadar tutarlıdır.

    "carl herkesin bilimsel bir eğitim görmesi ihtiyacının farkındaydı. herkesin bilimadamı olmasını beklediğinden değil ama, herkesin en azından belli bir dereceye kadar gerçek dünyanın nasıl işlediğini bilmesi gerektiğini hissettiğinden. ona daha fazla katılamazdım." - james randi - #15969599


    (911 turbo - 17 Nisan 2009 04:37)

  • comment image

    "...beş parmağımız var, çünkü yüzgeçlerinde beş parmak kemiği ya da kemik yapısı bulunan devon balığından türemişiz. eğer yüzgeçlerinde altı ya dört kemik bulunan bir balıktan türemiş olsaydık, her iki elimizde altı ya da dört parmak bulunacaktı ve pekala bunları da doğal sayacaktık. temeli on sayısına dayalı aritmetiğe başvurmamızın nedeni, ellerimizde on parmak bulunmasındandır. parmak sayılarımız değişik olsaydı, aritmetiğin temeline oturtacağımız sayı da ona göre olacaktı. aynı durum, sanırım varlığımızın daha birçok temel özelliği için de söz konusudur. kalıtsal harcımız, içimizdeki biyokimyasal süreç, biçimimiz, boyumuz, organ sistemlerimiz, aşklarımız, nefretlerimiz, ihtiraslarımız, düş kırıklığımız, şefkatimiz ve saldırganlığımız, hatta çözümleme süreçlerimiz... bütün bunlar, hiç olmazsa kısmen, bizim son derece uzun evrim tarihimizdeki raslantısal olguların sonuçlarıdır..."


    (sosruquo - 5 Şubat 2014 13:19)

  • comment image

    lafı afedersiniz bilmem neresinden anlayanların kendi kafasına göre yorumladığı belgeseldir.

    neil degrasse tyson abi o kadar güzel herşeyi anlatıyor ama bizim aklı evveller gene lafı kendince anlıyor. adam ne diyor: genetik hatalar (mutasyon) rastlantısal olur ama onu çevre koşulları seçer (doğal seçilim). bu olay 150 yıldır darwin'den beri aynı ama bizim moron tayfası lafı başka yerden anlamaya bayılıyor.

    hele bugünkü bölümde neil degrasse tyson yaşamın nasıl başladığıyla ilgili şahane bir laf etti.

    "yaşamın nasıl başladığını bilmiyoruz. bunu söylemekten de çekinmiyoruz çünkü bilim cehaletle bilginin arasındadır ve bunu söylemekten utanmaz. esas utanılacak şey hiçbir şey bilmediği halde biliyormuş gibi yapmaktır"

    evrim kuramı hakkında bir halt bilmeden ben çürüttüm diyen utanmazlara ithaf olunur ...


    (turkish wagnerian - 17 Mart 2014 23:31)

  • comment image

    son bölümünde evrim konusunu adeta bir ilkokul çocuğuna anlatırmış gibi duru ve basit anlatmasına rağmen görünüşe göre bazıları tarafından hala anlaşılamamıştır. saba tümer'miş, gelecekte bu saçmalıkları izlerken gülecekmişiz. yav he he.


    (spacetimereality - 22 Mart 2014 14:54)

  • comment image

    ne zaman bu belgesele denk gelsem de izlesem hüzünlere gark oluyorum. evet, manyak olduğumu düşünenler olabilir. haluk bilginer sesli* neil degrasse tyson abimiz anlatırken; "şööle sonsuz evrende yaşıyoruz, beele toz parçası gibi bir nokta bile değiliz" diye evlat olsa sevilmez kişilik rte geliyor aklıma. arkadaş insan milyonlarca yılda bin bir zahmet, kıyametle oluşmuş bu kadar muazzam, daha sırlarının milyonda birine bile vakıf olmadığı bir evrende yaşasın ve bizim oğlan gibi kendini eşsiz görsün, egodan ölsün, kendini biricik hissetsin, çok sevsin, kendine ölsün bitsin, aşktan adeta kendini siksin. yazık lan. biri haber versin adama şu belgeselden; paralel evren, kara delik, saman yolu falan öğrenir belki de kafası karışır.


    (kekil - 9 Mayıs 2014 13:31)

  • comment image

    kurşun ile ilgili bölümü yeğenimle izlediğim belgesel dizisi.
    5 yaşındaki yeğenim dönüp bana "ben kimyacı olcam bak nasıl işlerle uğraşıyorlar" dedi. ben de "boşver topçu ol bu memlekette böyle şeyler yapamıyorsun" dedim.

    not: fizikspor'un sol bekiyim.


    (skyisfreedom - 8 Haziran 2014 19:24)

  • comment image

    --- spoiler ---

    on milyonlarca yıl süreyle bu kocaman, akıllı ve haberleşme yeteneği gösteren yaratıklar, doğada bir düşmanla karşılaşmadan yaşamışlardır. xıx. yüzyılda buharlı gemi yapımına girişilince, denizlere hiç de hayırlı olmayan bir çevre kirliliği işareti ulaştı: gürültü. ticari ve askeri gemilerin daha da çoğalmasıyla okyanuslara yayılan gürültü (özellikle yirmi hertz frekansında) kulak ardı edilemez duruma geldi. okyanuslararası haberleşme girişimini yürüten balinalar için anlaşmak giderek zorlaştı. haberleşme giderek kısa mesafelere indi. iki yüzyıl önce finback denen balina türünün anlaşması 10.000 km. uzaktan mümkün olurken, şimdi bu mesafe birkaç yüz kilometreye inmiş olabilir. balinalar birbirlerini isimleriyle mi çağırırlar? yalnızca ses yoluyla birbirlerini tanıyabilirler mi? balinaların haberleşme olanaklarını kestik. milyonlarca yıl haberleşebilen yaratıkları şimdi susturduk.

    onları susturduğumuz bir yana, balinaları öldürüp ruj ya da makine yağı üretimi için cesetlerini satıyoruz. böylesine akıllı canlıları öldürmenin sistemli bir cinayet olduğunu birçok ülke anlıyor. fakat japonya, norveç ve sovyetler birliği’nin önderliğindeki balina cesedi ticareti sürüp gidiyor. biz insanlar, tür olarak, yerküremiz dışındaki akıllı yaratıklardan haber alma peşindeyiz. peki, bu uğurda, önce yerküremizdeki akıllı canlılarla, değişik kültürden ve ırktan insanlarla, maymunlarla, yunuslarla, fakat özellikle derin suların üstadı olan balinalarla haberleşmeyi yoğunlaştırsak daha iyi olmaz mı?
    ---
    spoiler ---

    carl sagan'ın okuması zor bir kitabı. insanlığımdan utandım.


    (62951413 - 8 Ekim 2014 21:36)

Yorum Kaynak Link : cosmos