Süre                : 1 Saat 42 dakika
Çıkış Tarihi     : 03 Mart 2018 Cumartesi, Yapım Yılı : 2018
Türü                : Korku
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Nightfall Pictures
Yönetmen       : Anthony Catanese (IMDB), Amanda Payton (IMDB), Tim Ritter (IMDB), Todd Sheets (IMDB), Brad Sykes (IMDB)
Senarist          : Anthony Catanese (IMDB),Amanda Payton (IMDB),Tim Ritter (IMDB),Todd Sheets (IMDB),Brad Sykes (IMDB),Brad Sykes (IMDB),Josephina Sykes (IMDB)
Oyuncular      : Todd Sheets (IMDB), Fabiana Formica (IMDB), Dilynn Fawn Harvey (IMDB), Antwoine Steele (IMDB), Jensen Jacobs (IMDB), Julia Vally (IMDB), Kristen Adams (IMDB), Kate Durocher (IMDB), Renee Galarza (IMDB), Penny Praline (IMDB), Thomas Kindler (IMDB), Jodie Nelles Smith (IMDB), Jack McCord (IMDB), Jay Sosnicki (IMDB), Todd Martin (IMDB), Craig Kelly (IMDB), Ashely Fern (IMDB), Peter Dudley (IMDB), Sebastian Kult (IMDB), Sherri Annucci (IMDB), Jim Gordon (IMDB), Lehze Flax (IMDB), Brian Shadensack (IMDB), Christine Ceresina (IMDB), Ricky Schinder (IMDB), Erik Monsees (IMDB), Nick Guzman (IMDB), K. Shadensack (IMDB), Dylan Thomas (IMDB), Eve Smith (IMDB), Moana Midnight (IMDB), Jessica Orne Holroyd (IMDB), Billy Nicholson (IMDB), Trish Erickson-Martin (IMDB), Annyece Delaney (IMDB), Todd E. Goldberg (IMDB), Kathleen Ritter (IMDB), Steve Revesz (IMDB), Amanda Renee (IMDB), Eric Salinas (IMDB) >>devamı>>

Hi-Death ' Filminin Konusu :
Hi-Death is a movie starring Todd Sheets, Fabiana Formica, and Dilynn Fawn Harvey. From the makers of "Hi-8", five new tales to blow your mind. When two young women take the "Terror Tour" through the underbelly of Hollywood, they...


  • "neil gaiman'ın death karakteri üzerinde odaklandığı kitabı. önsözünü tori amos'un yazmış olması ise ayrı bir güzellik tabi."
  • "neil gaimanin yonetecegi bir film olacakmis amcasi bu da buyuyunce."




Facebook Yorumları
  • comment image

    neil gaiman 'in sandman e bir devam, bir ek olarak yazdigi, adindan da anlasilabilecegi gibi bas karakteri death olan, insani bir ucurumdan asagiya itip kanatlarida yaninda vererek yasamin inanilmaz hafifligini tattiran asmis cizgi roman.
    on sozunu yazan tori amos 'a olan askim cifte katlanirken, death karakterine yeniden asik oldum. onun gibi yasamak istedim, onun gibi algilamak, olumu kabul edebilip yasam mucizesinin tadina varabilmek istedim herseyle. nefes almaya ve elmalara asik olmak istedim. olume inanmak istedim biraz. kalbini olumden saklamanin, kalbini kaybetmek olduguna da.

    ucan bir balon kadar hafif yasam, bi balon kadar tesadufi ve incinebilir. ama bir o kadar da neseli. tori amos arka planda calarken okunursa daha bir lezzetli olur kanimca.


    (cattenlent - 23 Şubat 2009 06:40)

  • comment image

    raflardaki yerini 25 tl'lik ücretiyle yerini almıştır. her çizgi-roman, neil gaiman, sandman ve tabi ki death endless hayranının edinmesi gerekir. baykuş kitaba da sonsuz +rep, inatla, pes etmeden çizgi-romanı yaşatmak için uğraştıkları için.


    (the 8th endless - 23 Mart 2010 21:21)

  • comment image

    kapagina "rock bardan firlamis gotik kari" fotografini uygun goren dave mckean'i esefle kiniyorum. oldu olacak goksel'i koyaydin be abi? "ben goksel, yani olum. sizin aaziniza sicacaaam!" he? death'in cizim hali bu aciyip modelden cok daha hayirli olurdu.


    (flexi - 9 Ağustos 2010 21:17)

  • comment image

    bu cizgi romanda eksik olan sey, death karakterinin neil gaiman ile beraber yaraticisi olan mike dringenberg tarafindan cizilmemis olmasidir.
    chris bachalo, mark buckingham ve dave mckean gibi cizerler de pekala isi kotarmislar ancak sadece death'e ayrilan bir kitapta, karakterin iki yaraticisinin beraber calismasi cok daha manidar olurdu sanki.

    ayrica kitabin sonunda, death'in genclere seks, aids, kondom kullanma vb. hakkinda bilgiler verdigi ve 6 sayfadan olusan "death talks about life" adli bir bolum var.


    (zeki muren kapisi - 9 Ağustos 2010 21:43)

  • comment image

    ahey, kapak. once bi onu acayim, aciklayayim: mor-beyaz-siyah tonlarinin tercih edilmesi alayina-gotik kabilinden neredeyse rahatsiz edici uc tonlar yerine hafif ve icerigi ozetleyen bir tad yaratmis. basligin "the high cost of living" kismindaki font'u sade, punto uygun, uzerine cekilmis blur de sik durmus. "death" ve yazar isimlerinin siralandigi kutular ise direkt ehh: son gunde yetistirmeye mi calismislar napmislar artik, siyah arkaplan uzerine beyaz metni uygun gorup, bunu da bembeyaz ana arkaplanin uzerine cat diye yapistirmakta herhangi bir beis gormemisler. kotu degil, rahatsiz da etmiyor ama simplicity-is-the-ultimate-sophistication dusturu her zaman calismiyor ne yazik ki. moderno leonardo sen bazen hakkaten haksizsin. sana laflar filan hazirlamadim; seninle ugrasamam ibne.

    kapakla derdim bitmedi: baslik, yazi, renkler, hepsi guzel. ve fakat death'i neden 'reel' resmetmeyi, anlatmayi secmisler, onu anlayamadim iste. yani cizgi romanin icine baksan en az on kare bulursun death'in bu 'reel' model daha iyi durdugu. ayrica ismi death de olsa, endless da olsa, hikayenin genel atmosferindeki sirinligin, veya nasil diyeyim neredeyse-neseli ketumlugun, izi renk tonlariyla sinirli kalmis sadece; figurun yuzundeki ifade anlatimin minor anahtar-noktalarini damitip damlatmis sayfaya; gerisine yazik olmus.

    sadece minor anahtar-noktalar derken abartmiyorum: hikayenin guzel kisimlarindan biri sexton'in death'in kendinden emin yuruyusunu hayranlikla dusunmesi mesela. bundan, bu kendinden eminlik tasvirinden eser yok kapakta. alayina depresif, alayina kus ve gucsuz. buna karsin neil gaiman okuru the sandman'den biliyor ki, ara sira atar abla'ya aforizmik sert duruslu kadin'a donusen death esasinda cogu zaman kedi gibi oyuncu gibi sirin bir varlik. o yuzden, sirf bu kapak ozensizligi bile neil gaiman'in kazanabilecegi yeni meraklilarin sayisini dusurmus olabilir. hos adamin daha ne kadar okuyucuya ihtiyaci var, elini sallasa ellisi. twitter'da da carcar konusuyor zaten, la bi sus? dream dedik bagrimiza bastik ve fakat adam geveze cikti?

    cizimleri biraz daha kurcalamadan once tori amos'un -- hayranlari kusura bakmasin ama -- cut-the-bs'lik onsozune degineyim. yahu, arkadas, anladik tamam arkadassiniz, cancissiniz, iyi araniz, hos, cok guzel, de, tori sen naptin yahu? onsoz yaz dedi adam verdigin cevap bu mu oldu? "yagli bolgelerim var, bacak bacak ustune atamiyom. kaktus vardi da sacimi boyattim da col mol iste." wtf you arachnoid spawn of hell?! nn'ool'u'yo lan? bir daha boyle bir standalone death calismasi olursa ekibe tori'yi degil angela gossow'u onermek isterim, cidden. en azindan bogurur mogurur, geceleri dusunuyom ehe filan der. yakismadi tori. olmadi.

    onsozu gectik, cizimlerle devam edeyim. bir kere, bolum baslangici ara kapaklar sahane. distorted twirl efekti yazi ve yazma ve harf ve kelime fetisi insanlarin agzini sulandiracak cinsten. renkler de keza oturakli secilmis. kapaktaki figur yine bizimle, ama olsun, alistik, benimsedik; ve isin guzel yani kendisi anakapaktaki haline gore nispeten uyumlu kullanilmis. ben bu modelden ziyade, twirl'li centikli cizikli 'bulanik' yari-kaotik tarafa hasta oldum gerci. ayrica bildigimiz death'in saclari modelde bi dalgalanmis bi cozutmus, hayirdir diyesim geldi. ben death'i oyle sevmistim abi; duz ama dumduze gore nispeten hacimli, siyah simsiyah ve sahibinin omzuna dokulen, dalgasi usul ve "kimseden nefret etmeden ve hicbir seyden korkmadan, socrates gibi giden anarch"inki gibi (kindred dick) olumleri hatirlatan saclariyla sevmistim death'i, dalga nerden cikti? hasbinallah, nerelouyor bana, edebi bir sampuan reklamindan firlamis gibi konusuyorum. su guzel sabah ezani da okunurken artik bu sac dalgasini bitireyim, cizimleri kareleri irdemeleye devam edeyim cozutmadan. essalatu hayrun minen nevm.

    evvela, sexton'a tersten bakan o death'i yirim ben. nasil bir sirinlik, nasil bir naiflik var yahu. cizgi roman boyunca death cizimleri bu sekilde ilerliyor zaten: o yururken de, konusurken de, dinlerken de genelde gulumsuyor. yuvarlak bir yuz, sekilli bir burun, iri gozler, ve tum bu manzaranin onune ince ince dokulmus sac telleri. mimikler; saskinlik halleri, eli cebe sokup wtf bakisi atmalar, hepsi guzel ve ifadeyi layikiyla anlatan sekilde cizilmis. congrats to chris bachalo.

    renklerden filan cok anlamadigim halde yorum yapmadan gecemiyorum: hikaye boyunca tonlar klasik cizgi roman canliliginda, ne eksik ne fazla. bu yonden goze carpan, rahatsiz eden veya vouvv-cok-super tepkisine yol acan herhangi bir detay yok. ne var ki (yok yok, o bile var), beni benden alan kucuk bir cizim tekniginden bahsetmeden de gecemiyorum: bazi karelerde, bachalo, en arka zemini, mesela duvari, mesela cityscape'i, goze batmayacak sekilde 'daha gercekci' cizmeyi tercih etmis; cok da guzel eylemis. gecis cok tatli ozellikle: ilk bakista fark edilmiyor, ikincisinde anlasiliyor, ucuncusunde cezbediyor. bu teknigin en saglam gozuktugu kare, coplugun onde, sehir binalarinin arkada resmedildigi kisim. duvarli, tavanli, kapili kisimlarda bu barizlik yerini ufak tefek serpistirilmis 'gercekci' centik-golgelere birakmis. cok sevdim, hatta yaziyi buraya kadar takip etme sabrini gostermis cizgi roman severe benden bir adet bonus fikir gelsin: bachalo'nun yaptigi 'gercekci zemin' hamlesinin 'kademe kademe gercekci zeminler'e genisletilmesi. visualize gibi ucuk grafikerlere anlatsak, zor da olsa (belki de programlama yardimiyla?) cizerler, bizim de dibimiz duser, benden soylemesi. tahminim bachalo'nun isbu teknigi biraz cekinerek kullandigi yonunde, zira cok tercih etmemis, belki de iyi yapmis. bilemiyorum. nedense, ayni yontemi cok degil birkac karede daha uygulayabilirdi gibi geldi bana.

    yazilar genelde uygun serpistirilmis, hatta bazi sayfalardaki girintili cikintili, starcraft menusunu hatirlatan koseli kutular hosuma gitti. bunu da soyledikten sonra, hikayeye gecebilirim artik.

    cok fazla sey soylemicem: sade, minimal ve cizimi arkada birakmayan bir kurgu var; death her yuzyilda bir yaptigi 'fanilesme' deneyimlerinden birini yasiyor ve bu sirada ona sexton adinda yari-cool yari-soguk bir ergen eslik ediyor. diyaloglar, oldugu kadar. kotu degil tabii, sadece cizgi roman biciminin getirdigi bir kisit var ortada. neil gaiman'i the sandman disinda hic okumadim, cizgi'nin disindayken iyice cosuyordur belki, bilemem. cizgi dahilinde bile yeterince iyi zaten. vayy demeden edemedigim bir unsur da vurgu kelimelerdeki bold'lamar, italik'lemeler. kelimeler iyi secilmis, ki kisacik cumlede bile death'in "hos." deyisini azcik yana yatik gorunce gulumsemeden edemedim. hah, hikaye demisken, bir de, giristeki 'dal kirma' ani. evet. oha.

    yoruldum lan, yazamicam daha fazla. hikayeden ziyade cizim mizim agirlikli bir 'yazi' oldu. olsun, boyle olsun bizim olsun. hem ilk cizgiroman 'kritigimde' (cpr beni bekler) yeterince gonulden sacmalama ve kaynaklari abuk subuk kullanma hakkina da sahibim di mi? neyse, kimsenin okumadigi ve muhtemelen de okumayacagi bir entry'nin daha sonuna gelmis bulunuyorum boylece. yazicidan cikti alip siseye koyucam bunu. sonra okyanusa savuracam, ki birileri bulsun, aa salak ama sempatik lan diye de olsa yorum yazsin. okyanusa (yazsin yorumu).

    savuruyorum okyanusa.

    olum'un an'a tabi oldugu o okyanusa.


    (flexi - 20 Şubat 2011 06:26)

  • comment image

    kopi-peyst yapmak gibi olmasin ama eksik kalicagina kopya cekerim dedim. iste tori'nin agzindan; kitabin intro su.

    it's funny but on good days i don't think of her so much. in fact never. i never just say hi when the sun is on my tongue and my belly's all warm. on bad days i talk to death constantly, not about suicide because honestly that's not dramatic enough. most of us love the stage and suicide is definitely your last performance and being addicted to the stage, suicide was never an option - plus people get to look you over and stare at your fatty bits and you can't cross your legs to give that flattering thigh angle and that's depressing. so we talk. she says things no one else seems to come up with, like let's have a hotdog and then it's like nothing's impossible.

    she told me once there is a part of her in everyone, though neil believes i'm more delirium than tori, and death taught me to accept that, you know, wear your butterflies with pride. and when i do accept that, i know death is somewhere inside of me. she was the kind of girl all the girls wanted to be, i believe, because of her acceptance of "what is." she keeps reminding me there is change in the "what is" but change cannot be made till you accept the "what is."

    like yesterday, all the
    recording machines
    were
    b
    r
    e
    a
    k
    i
    n
    g

    d
    o
    w
    n
    again.

    we almost lost a master take and the band leaves tomorrow and we can't do anymore music till we resolve this. we're in the middle of nowhere in the desert and my being wants to go crawl under a cactus and wish it away. instead, i dyed my hair and she visited me and i started to accept the mess i'm in. i know that mess spelled backwards is ssem and i felt much better armed with that information. over the last few hours i've allowed myself to feel defeated, and just like she said if you allow yourself to feel the way you really feel, maybe you won't be afraid of that feeling anymore.

    when you're on your knees you're closer to the ground. things seem nearer somehow.

    if all i can say is i'm not in this swamp, i'm not in this swamp then there is not a rope in front of me and there is not an alligator behind me and there is not a girl sitting at the edge eating a hot dog and if i believe that, then dying would be the only answer because then death couldn't come and say peachy to me anymore and after all she has a brother who believes in hope.


    (thessaly - 27 Nisan 2003 23:37)

  • comment image

    16 yaşında intihara meyilli bir gencin "death" ile yaşadığı doruk deneyim. kimi zaman misafir olan, kiltli kalan, duvardan giren öyküden çok, deneyimler ön plana çıkar. siyahlar içinde ölüme merak duymaya ama aynı zamanda da yaşamı sonuna kadar keşfetmeye davet eder kahramanını ve bizi. gaiman'ın kaleminin gölgesi şüphesiz, karanlıklar içinde bir tori amos'tur. etkileyici bir grafik romandır.


    (enis zenci - 12 Kasım 2003 23:03)

Yorum Kaynak Link : death the high cost of living