• "bir tane bile yakın plan yok. spencer tracy tek kollu ve bu garip. "bak ahbap biz bu kasabada yabancılardan hoşlanmayız" filmi. güzel."
  • "bu filmde spencer tracy oynadığı john j. macreedy karakteriyle cannes film festivalinde en iyi aktör ödülünü kazanmıştır.*"
  • "çok kısa süren bir film olmasına rağmen güzel bir çalışma çıkmış ortaya. özellikle filmin açılışındaki trenin çekimlerini çok beğendim."
  • "adım adım gerilimin had safhaya ulaştığı; olacaklar bilinmesine en azından tahmin edilmesine rağmen soluksuz izlenen bir film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    düzgün giyimli bir adam kuş uçmaz kervan geçmez bir vahşi batı kasabasında trenden iner, hane sayısı 5'i 6'yı geçmeyen kasabanın sakinleri 4 yıldan beri ilk kez kasabada durmaya tenezzül eden trenden inen adama bir bufalo şaşkınlığıyla bakakalırlar. sonra adam bişeyler araştırmaya girişirken kasabalı işkillenir, bir artistleşmedir başlar.

    şimdi bu, biraz shane'i anımsatan ama klasik intruder/stranger temalı filmin bir western olduğunu yukardaki gibi bir sinopisten anlayabiliyoruz ama işin ilginci bu gayet de western denebilecek film ikinci dünya savaşı sonrasında geçiyor ve yirminci yüzyılı nadiren gören western kronolojisini biraz esnetiyor ama henüz duymamışsanız duymuş olun, inanmadıysanız allah inandırsın buradan felaket bir öykü çıkıyor, sadece öykü mü, resmen bir başyapıt peyda oluyor. (bkz: hüseyin peyda)

    tabi trenden inen adam spencer tracy, kasabadaki kadrodaysa insanın hırt ambiyanslı bir western çekerken ihtiyacı olacak herkes yani robert ryan, lee marvin ve ernest borgnine, hatta amerikan anadolulusu, dürüst amerikalıyı canlandırma hususunda veteran aktör walter brennan olunca işin rengi değişiyor, insan imdb'deki puanı ne acaba diye meraka düşebiliyor.

    spencer tracy bir şeyler araştırmaya girişiyor demiştik, zamanında yöreye komako adında bir japon yerleşmiş 40'ların başında. filmden öğreniyoruz ki pearl harbor baskını gerçekleşince amerika'da yaşayan japonlara karşı bir dalga yükseliyor, etraflıca bir mesele olsa gerek ama bizim 6-7 eylül olaylarına benzetilebilir belki, dışardaki bir mülkümüze zarar geldi ve alın madem gibi. derken bu komako pearl harbor baskını sonrasında birden kayıplara karışıyor. o sırada zaten devreye spencer tracy giriyor ve filmi izlemeye başlıyoruz.

    spencer tracy savaşta yer almış bir kolu sakat bir adam ve janti kılığıyla küçücük kasabada dolaşırken kasabalıları huzursuz ediyor. çünkü küçük yerde en ufak bir olayın sorumlusu bile kaçamaz, metropoldeki gibi acaba nereye kaçtı gibi sorular sorulamaz, kovalamacalar olmaz, sadece düello olur. ve küçük kasabalarda failler bellidir ve bu fail tüm şehri de dize getirdiyse orda omerta vardır. yabancılar istenmez, onlarla konuşulmaz.

    yönetmen john sturges, misal atom egoyan'ın the sweet hereafter'da aczle yapmaya çalıştığı şeyi yapıyor burda, küçük şehrin muhafazakarlığını, zenofobisini, ketumluğunu 40'lar taşrasında geçen uluslararası bir meselenin içinden anlatıyor. gerçi şerif basiretsiz, telgrafçı satılıkken ve bir yabancıya yardım edecek kimse yokken birden ahlakı hortlayan kasabalının öyküsü denebilir buna ama bu elbette bir kusur sayılmaz, high noon kadar olmasa da eleştirel dozu yüksek bir film bad day at black rock. hem kaliteli bir western, hem cepheden uzak iyi bir ikinci dünya savaşı filmi.


    (grapes of butcher - 8 Ekim 2006 16:47)

  • comment image

    gösterişsiz, sade ama vurucu bir film. gerilimi bu kadar iyi, adım adım yükselten, heyecan verici az sayıdaki filmlerden biri. sean pean'in u-turn filmindeki kasabadan biraz daha iyice bir kasaba bu. en azından kötüler belli.


    (haybedenkaybeden - 28 Şubat 2011 00:38)

  • comment image

    çok kısa süren bir film olmasına rağmen güzel bir çalışma çıkmış ortaya. özellikle filmin açılışındaki trenin çekimlerini çok beğendim.


    (efreet sultan - 13 Temmuz 2012 02:01)

  • comment image

    adım adım gerilimin had safhaya ulaştığı; olacaklar bilinmesine en azından tahmin edilmesine rağmen soluksuz izlenen bir film.


    (sacriphorius - 14 Şubat 2014 12:44)

  • comment image

    aslında çok işlenmiş bir konu "günahkar kasaba" konusu. mesela "günahkar kasaba" deyince benim aklıma direkt clint eastwood'un western türündeki high plains drifter filmi geliyor. bu film de geçmişi kirli olan, kötü bir olaydan sonra verimi kaçan bir kasabaya odaklanıyor. "burada yabancıları sevmezler" şeklindeki klişeyle de daha ilk dakikada karşılaşırız bad day at black rock'ta. spencer tracy kasabaya gelmiş, tek kollu, efendi bir adam; ama buraya beş senedir kimse gelmediği için tuhaf karşılanır. sonra eski defterler açılır, hesaplar tamam edilir. western, vahşi batı falan diyeceğiz filme ama aslında ikinci dünya savaşı'nın sonrasında geçiyor film. beceriksiz bir şerif (öyle ki rozetini bir kanunsuz'dan almıştır. yeri geliyor bu kanunsuz'un rozetini almasına sesini çıkaramıyor), kendisini satmış ve ürkek bir telgrafçı, kanunsuz'dan korktukları için onun yanında durmuş bir grup insan... adeta ülkemizi anlatıyor. polise haber vermesi gereken ama haber vermeyen telgrafçı yerine bizleri dinleyip ihbar eden tib'i ve internette ne yapıyorsak kaydetmeye çalışan ttnet'i, beceriksiz şerif yerine rte'nin yanında saf tutmuş bütün emniyeti ve pek tabi rte'den korktukları için onun yanında kümelenmiş yalakaları bu filmdeki insanlar yerine koysak sırıtmaz. adamlar '55'te çekmişler filmi, ama 2014'teki türkiye'ye de cuk oturuyor anlatılanlar.

    tek günde geçiyor film. ama öyle bir gerilim ki, finalde bir düello olacağını bol bol western izlediğimiz için bilmemize rağmen heyecanla izleniyor. tıpkı high noon gibi. zaten kasabalının kötü'nün yanında saf tutması, ahlaklı olan tek kişiyi desteklemek yerine kösteklemesi, kanuna uymaması vs ile high noon'u hatırlatıyor film. ama bence eastwood'un filmi kadar gerilimli değil. lakin dört dörtlük olduğunu söylemek mümkün (gerçi finaldeki çatışma sekansı pek kısa ve basitti. high noon'daki gibi değil). tıkır tıkır işleyen rejisinin yanında oyunculuklar da şahane. western'lerde sıkça gördüğümüz ernest borgnine, robert ryan, lee marvin, benim westernlerde pek görmediğim spencer tracy döktürmüşler. marvin ve borgnine gene sinir bozucu karakterlerde, ryan filmin en kanunsuz karakterinde, tracy ise belirttiğim gibi kasabaya gelen yabancı bir adam rolünde karşımıza çıkıyorlar. ben özellikle tracy'den etkilendim. film boyunca tek koluyla oynamış. akademi'den de buradaki performansıyla hakkı olan adaylığı kapmış. ödülü ise bu filmde patakladığı borgnine'a kaptırmış. borgnine, marty'deki performansıyla almış ödülü, ki borgnine'ın hak etmediğini söylemek imkansız. özetle dört dörtlük bir western.


    (sherlock holmes 90 - 13 Mayıs 2014 15:48)

Yorum Kaynak Link : bad day at black rock