Süre                : 1 Saat 44 dakika
Çıkış Tarihi     : 18 Temmuz 1991 Perşembe, Yapım Yılı : 1991
Türü                : Aksiyon,Komedi,Fantazi,Korku
Taglar             : hayalet,üçüncü BÖLÜM,kung fu,dövüş sanatları,Devam filmi
Ülke                : Hong Kong
Yapımcı          :  Golden Princess Film Production Limited
Yönetmen       : Siu-Tung Ching (IMDB)(ekşi), Hark Tsui (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Roy Szeto (IMDB),Hark Tsui (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Tony Chiu Wai Leung (IMDB)(ekşi), Joey Wang (IMDB), Jacky Cheung (IMDB)(ekşi), Nina Li Chi (IMDB), Choi-Chow Hoh (IMDB), Siu-Ming Lau (IMDB)(ekşi), Yuk-Ting Lau (IMDB), Waise Lee (IMDB)(ekşi), Kwong Leung Wong (IMDB)

Sien lui yau wan III: Do do do (~ A Chinese Ghost Story III) ' Filminin Konusu :
Sien lui yau wan III: Do do do is a movie starring Tony Chiu-Wai Leung, Joey Wang, and Jacky Cheung. Basically a retread of the first movie, in which the evil Tree Spirit is back with yet another ghost played by Joey Wong. The...


  • "yeri geldiğinde gayet dinlendirici ve anti depresan bir müziktir. ama bunun sebebi müzik değildir. oturur, dinlenmek için adamların triplerine kulak kabartırsın."
  • "arif susam, ümit besen, cengiz kurtoğlu vb ile kod yazarken hayal gücü geliştirip kafa açtığına inandığım müzik türü."
  • "karadeniz temsilcisi ayhan alptekindir.(bkz: karadeniz tavernası)(bkz: karadeniz tavernası 2)"
  • "kadın isimler arasında serpil örümcer, erkeklerde ise cengiz coşkuner gibi isimlerin de unutulmaması gereken akım."
  • "(bkz: eksi sozluk birinci geleneksel arif susam zirvesi)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    turgut ozal iktidari olmasa bu tarz muzik ortaya cikar miydi, supheli. 80'lerin ortalarinda, arabesk'in altin cagini geride birakmaya, kendini tekrarlamaya basladigi yillarda, geleneksel arabesk'ten bir kopma olarak ortaya cikti. 80'lerle ozdeslesti sonra bu tarz.
    karakteristigi, muzigin 70'lerin arabeskinin zengin muzikalitesinden uzakligi ve orgla isi goturen piyanist santor guruhu. bu guruhtan akla ilk gelenler, umit besen, nejat alp, arif susam, digerlerinden biraz daha farkli olsa da cengiz kurdoglu ve aslinda butun bu taverna olayini 70'lerin sonunda baslattigi soylenebilecek ferdi ozbegen. sozler de iyice dunyevilesmis, tabiri caizse hafiflesmistir 80'ler sonrasina uygun olarak.. 70'lerde felekle sohbet edilirken, taverna muzigi protagonisti kizla bulusacagi icin arkadastan gomlek odunc almaktadir.*
    musteri kitlesi de geleneksel arabesk'ten farkli. daha cok sonradan zengin olmus, kulturel olarak zenginligin pek degistirmedigi kitle. kendilerini bu sarkicilarin kasetlerindeki 'oo.. x bey ve y hanim da tesrif etmisler, cistak cistak' gereksizliginden hatirlariz. aklima kurklu, bol makyajli,bol takili sisman hanimlar ve mercedesli beyler geliyor nedense. bir de lise bitirmis veya bitirememis hayirli bir kismet bekleyip evde oturan ev kizlari*..
    tarabya'daki muzikli, ickili lokantalar, o yillarda bu tarza evsahipligi yaptigi icin, bu muzige tarabya sound demekte bir sakinca gormuyorum ben. *


    (willy van der kerkhoff - 25 Mart 2002 00:44)

  • comment image

    yıllardır bilgisayar programlama ile uğraşmaktayım. en rahat ve en güzel kodlamayı taverna müziği dinlerken (arif susam, ümit besen, cengiz kurtoğlu ..vb) yapıyorum. inanılmaz ama gerçek. mutlaka bilimsel bir yeri olmalı. araştırılsın istiyorum.


    (ugokhan - 17 Ocak 2012 20:38)

  • comment image

    yeri geldiğinde gayet dinlendirici ve anti depresan bir müziktir. ama bunun sebebi müzik değildir. oturur, dinlenmek için adamların triplerine kulak kabartırsın.


    (papalina tava - 23 Nisan 2003 18:06)

  • comment image

    çıkışı ve yükselişi 80’li yılların ortalarından itibaren iyice ivme kazanmış olan ve bir müzik türünden ziyade bir ekolü, ve hatta duruşu simgeleyen sosyolojik bir olgudur ki, tarabya sound’u olarak nitelemenin yanı sıra bir de çınarcık scene kökenlidir (burada kaya gazinosu’nu ve dahi çınaraltı çay bahçesi’ni es geçmek olmaz, olamaz). 60’ların ve 70’lerin gazino kültürüne bir çeşit başkaldırıdır zira 60’lı yıllarda orta halli aileler de gazinolarda eğlenebilecek maddi standartlara sahip iken bu durum 70’li yıllardan itibaren giderek güçleşmeye başlamış ve sonunda imkansız bir hal almıştır, gazinolar gelir düzeyi yüksek, sosyetik kişilerin tekelinde geçmiştir.

    tavernacılık başlı başına bir ekol haline dönüşmeden önce, çınarcık örneğinde de görüldüğü üzere, bir ailenin şöyle “keyifli” bir akşam geçirebilmesi için astronomik rakamlar gerekmemekteydi idi, o dönemlerde hanımlar kelebek tokalarını aslan yelesi saçlarının tepesine iliştirip, parlak kumaştan (tafta veya saten) dikilmiş japone veya reglan kollu tuniklerini kalın düşük kemerlerle süslemek suretiyle ince topuklu pabuçlarının üzerinde gerdan kırmaktaydılar synthesizer marifetiyle tutturulan ve bol diyezli oryantal melodilerle süslenen ritmler eşliğinde.

    erkekler ise, ki o dönemlerin, çiğdem tunç ekürisi formatındaki mehmet ali erbil’ini hatırlayanlar bilir, önleri kabartılmış fazla da kısa olmayan saç (genelde ense traşı çok radikal değildi), ille de bıyık, minyon bir vücut yapısı, açık renkli kısa kollu gömlek ve altın takılarla (künye, zincir, yüzük) maruf idiler. spoyler, camlarda siyah film ve olmazsa olmaz “ekolayzırlı* tesisat*” bulunan tofaş orijinli arabalar da şehrin genelinde karizma yapmak için yeterliydi, yeter ki o tesisattan comanchero, wild boys, brother louie’nin yanı sıra gençliğin romantizm gereksinimleri de cengiz kurtoğlu, ümit besen, atilla kaya, selami şahin ve fedon gibi üstadların şarkılarıyla karşılana.

    avrupa yakasında tarabya scene ne ise, anadolu yakasında bu misyonu bostancı sahili (efes pilsen) ve feneryolu (anchovy restaurant’ı örnek vermeden olmaz) yürütmekteydi ziyadesiyle, o dönemlerde deniz henüz doldurulmamış olduğundan kelli, istanbul dışında ise çınarcık örneğine dönmekte fayda vardır, taşkın sabah ’ın yıllarca program yapmışlığı vardır bu küçük beldede, başlı başına bir sound oluşturmak ve çınarcık’ın pek çok taverna üstadı tarafından konser vermek için tercih edilmesinde öncü bir rol üstlenmek suretiyle. dım tısı, dım tısı, tım tısı, “zühtü beyler de buradalar hoş geldiniz efendim”, çıs taka çıs taka çıs taka “ooo fabrikatör hilmi bey ve saygıdeğer eşini de pistedavet ediyoruz efenim” şekilli nidalar ise genelde gerçekten de bursalı tekstil imparatoru fabrikatör hilmi bey ve etli butlu, mücevherleriyle yılbaşı ağacı kıvamını bulmuş eşinin ortama bir güneş gibi doğmuş olmasından değil, genelde kasetlerde ambiyansı gaza getirme amacıyla kullanılan birer şablondular, belki de hilmi bey’ler hiç olmadı, yalnızca piyanist şantörün hayal dünyasında yaşadılar.

    taverna müziği ve onu icra eden piyanist şantör ekolünün olmazsa olmazı ise afişler ve gazetelerdeki mekan tanıtımları için çektirdikleri artistik fotoğraflardır, 80’lerde çocuk ve genç olanlar bilir, kabarık saçları, papyonlu giysileri, çenelerinin altına hafifçe yerleştirdikleri elleri ve yumuşacık, sevecen bakışlarıyla türkiye’nin glamour boy’ları idiler her biri. şimdi ise türkçe popun ısrarla fabrikasyon şeklinde icra edilip kafa siken örneklerini gördükçe mumla aranır oldular lakin.


    (jamsession - 15 Haziran 2005 14:47)

Yorum Kaynak Link : taverna müziği