Süre                : 8 dakika
Çıkış Tarihi     : 01 Ocak 1973 Pazartesi, Yapım Yılı : 1973
Türü                : Animasyon,Kısa Film,Komedi
Taglar             : kurtarmak,Ada,ölüm,Barnegat Bay,iyi niyet
Ülke                : Kanada
Yapımcı          :  National Film Board of Canada (NFB)
Yönetmen       : Yvon Mallette (IMDB)
Senarist          : E.B. White (IMDB)
Oyuncular      : E.B. White (IMDB)

The Family That Dwelt Apart (~ La familia que vivió apartada) ' Filminin Konusu :
The Family That Dwelt Apart is a short starring E.B. White. A family of seven lives on a New England island with nobody else. One winter, they got stranded because the bay froze over. This didn't much matter to them, but someone on...


  • "ilyada ve odysiea'da, homeros'un ege denizi için kullandığı teşbih."
  • "(bkz: red tide)"
  • "ulysses sözlüğü'ne göre epi oinopa ponton homeros yunancası olup "şarapkarası bir denizde." demekmiş.(bkz: mavi rengin modern zamana değin görülemediği savı/@ibisile)"
  • "(bkz: gül rengi bahar)"
  • "(bkz: güzel betimleme)"
  • "(bkz: wine-dark sea)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    ilyada'da bu benzetmenin gectigi kisimlara asagidakiler ornek verilebilir..

    kaynak: http://www.fullbooks.com/the-iliad-of-homer.html

    "and of them that possessed arkadia beneath the steep mountain of kyllene, beside the tomb of aipytos, where are warriors that fight hand to hand; and of them that dwelt in pheneos and orchomenos abounding in flocks, and rhipe and stratie and windy enispe, and that possessed tegea and lovely mantineia, and possessed stymphelos and dwelt in parhasie, of these was ankaios' son lord agapenor leader, even of sixty ships; and in each ship embarked many arkadian warriors skilled in fight. for agamemnon king of men himself gave them benched ships wherewith to cross the wine-dark sea, even he the son of atreus; for matters of seafaring concerned them not."

    "and when they came to the place where achilles had bidden them, they set down the dead, and piled for him abundant wood. then fleet-footed noble achilles bethought him of one thing more: standing apart from the pyre he shore off a golden lock, the lock whose growth he nursed to offer unto the river spercheios, and sore troubled spake be, looking forth over the wine-dark sea: 'spercheios, in other wise vowed my father peleus unto thee that i returning thither to my native land should shear my hair for thee and offer a holy hecatomb, and fifty rams should sacrifice there above thy springs, where is the sacred close and altar burning spice. so vowed the old man, but thou hast not accomplished him his desire. and now since i return not to my dear native land, unto the hero patroklos i may give this hair to take away.'"


    (vasishta - 30 Ekim 2007 19:55)

  • comment image

    odysseia'da da bu benzetme su sekillerde yer almaktadir..

    kaynak:http://www.theoi.com/text/homerodyssey19.html

    "there is a land called crete, in the midst of the wine-dark sea, a fair, rich land, begirt with water, and therein are many men, past counting, and ninety cities. they have not all the same speech, but their tongues are mixed."

    "yet do thou cease from weeping, and hearken to my words; for i will tell thee with sure truth, and will hide nothing, ow but lately i heard of the return of odysseus, that he is near at hand in the rich land of the thesprotians, and yet alive, and he is bringing with him many rich treasures, as he begs through the land. but he lost his trusty comrades and his hollow ship on the wine-dark sea, as he journeyed from the isle thrinacia; for zeus and helios waxed wroth against him because his comrades had slain the kine of helios."


    (vasishta - 24 Şubat 2008 10:08)

  • comment image

    1984 yılı can yayınları basımı "ilyada"da dört (178, 205, 534, 540. sayfalar), yine can yayınları'ndan 1987 yılında basılan "odysseia"da da on iki yerde geçer (38, 59, 70, 92, 108, 111, 115, 126, 141, 231, 334, 337. sayfalar) güzelim "şarap rengi deniz" benzetmesi. ayrıca her iki destanda yalnızca üç kez kullanılan ("ilyada" 286, "odysseia" 106, 203. sayfalar) "menekşe rengi deniz" tanımı da "şarap rengi"nden pek aşağı kalmaz. öte yandan, denizi şarap ya da menekşe rengiyle betimleyen homeros o güzelim içkiyi de "yanık yüzlü şarap" olarak tanımlar, böylece ozanların ozanı olduğunu bir kez daha kanıtlar.

    eskil çağların homeros'la birlikte en önemli öteki egeli ozanı hesiodos da kullanmıştır bu tanımı "işler ve günler"in sonunda, yalnızca bir kez ("hesiodos eseri ve kaynakları" içinde, ttk, 1977; s. 169).

    öte yandan fethi naci, "eleştiri günlüğü" adlı kitabında (özgür yayın dağıtım, 1986; s. 229) "şarap rengi deniz"le ilgili şunları yazmıştır :

    //haluk şahin, nokta'ya yazacağı bir başyazıyla ilgili olarak geçen yıl sormuştu: "homeros niçin 'şarap rengi deniz' diyor?" diye. bunun cevabını dursun'un teknesinde kafaları çekerken buldum: gün batımında deniz tam "şarap rengi" olmuştu.//

    sait faik ise, sonradan gelen ekleme olarak kaydedelim, "çok kaynamış ıhlamur rengi"yle betimler denizin kızıllığını o eşsiz "sinağrit baba" öyküsünün açılışında ("mahalle kahvesi", yky, 2002; s. 102). sait faik'i neredeyse ezbere bilen fethi naci nasıl atlamışsa bunu :

    //güzel bir ocak akşamı. hava lodos. denize kırmızı rengin türlüsü yayılmış. çok kaynamış ıhlamur rengindeki yayvan, geniş, ölü dalgalar. sandallar ağır ağır sallanıyor, oltalar bekliyor, insanlar susuyor...//


    (keziban - 20 Ekim 2012 00:17)

  • comment image

    celal üster kalemiyle tarif edilendir: "leonardo sciascia’nın ‘şarap rengi deniz’ adlı öykü kitabı neyyire gül işık’ın çevirisiyle yayımlandı
    sicilya’yı sciascia’dan dinlemek...
    “şarap rengi denizde varabilmen için yurduna, / güzel kurbanlar sunmalıydın yola çıkmadan / hem zeus’a, hem öbür tanrılara…”
    leonardo sciascia’nın şarap rengi deniz (yapı kredi yayınları) adlı yapıtındaki öyküleri okumaya başlamadan, kitabı dilimize kazandıran neyyire gül işık’ın sunuş’u beni aldı, azra erhat ile a. kadir’in türkçeleştirdikleri homeros’un odysseia’sına götürdü.
    “’şarap rengi deniz’ der homeros odysseia’sında,” diyordu neyyire gül işık, “ulysses’in [odysseus] yurduna dönerken on yıl süren bitmek bilmez yolculuğunda, kıyı bucağında başına bin türlü işin geldiği akdeniz’i betimlerken: ‘şarap görünümlü, şarabî deniz.’”
    sicilyalı yazar sciascia’nın, üç bin yıla yaklaşan bir zaman önce homeros ya da homerosoğullarının kurduğu edebiyat geleneğinden 20. yüzyılın modern edebiyatına çektiği bitimsiz çizgiyi vurguluyordu işık.
    daha önce sciascia’nın oyunun kuralı adlı yapıtını da çevirmiş olan işık’ın bu yeni çevirisi de, yazarın 1959-1972 yılları arasında kaleme aldığı öyküleri de edebiyatın ve türkçenin tadına vararak okumamızı olanaklı kılıyor. çevirinin yetkinliği, belli ki, işık’ın çeviri ustalığından olduğu kadar, sciascia’nın yazarlığının gizlerini derinliğine kavramış olmasından kaynaklanıyor.
    sciascia’dan italyan değil de, sicilyalı yazar diye söz etmemin nedeni, yalnızca sicilya doğumlu olması değil, hemen tüm yapıtlarında sicilyalıların yaşam biçimi ve davranışları üzerine yoğunlaşması. ama onun, yerelliğin dar kalıplarını paramparça ederek sicilya’nın ada sularından evrensel sulara açılmasını sağlayan da, kaleminin ustalığı ve düşgücünün sınır tanımazlığı olsa gerek.
    şarap rengi deniz kitabındaki “değiş tokuş” öyküsünde işlenen “bir bedenin diğer bir beden için fidye ödemesi” izleği; “uzun yolculuk” adlı öyküde ele alınan “zengin ülkelere göç etmek için yanıp tutuşan yoksul, umarsız insanların aldatılması” izleği; sicilya özelinde anlatılmalarına karşın, bugün hâlâ yeryüzünün pek çok yerinde yaşanan tragedyalar değil mi?
    sciascia, siyasal yozlaşmalar ve yolsuzlukları da, her türlü iktidarın keyfî kullanımını da metafizik denilebilecek sorgulamalarla işleyen bir yazar. ama, neyyire gül işık’ın deyişiyle, “anayurdu sicilya’yı, başlangıcı akdeniz’in söylencelerinde kaybolan olanca tarihiyle birlikte kucaklayan” bir yazar aynı zamanda.
    “fizikötesi” ve “gülmece” öğeleri, sciascia’nın en trajik konuların kalıplarını sıradışılıkla kırmasını, zaman zaman tarihsel bir boyuta taşımasını kolaylaştırıyor kuşkusuz.
    işık’a kulak verirsek:
    “sciascia gününün sicilya’sını feodal kökenli toprak ağası zenginlerinin umursamazlığı, yoksullarının çaresizliği, mafyanın amansızlığıyla, insanları ve toplumuyla görüntüleyerek, bilgece buruk bir gülümsemeyle irdelerken o tarihsel boyutu hiç gözden kaçırmıyor; çoğu zaman da (“crowley vakası hakkında düzmece evrak” ve “eufrosina” öykülerinde yaptığı üzere) doğrudan doğruya gerçek tarihsel kişilerin ya da olayların çevresinde örüyor konularını.
    öyle ki sicilya’yı sciascia’dan dinlemek, bu eski uygarlık adasını, açıkça dile getirilmediği anlarda bile, tarihsel derinliğiyle izlemek, hatta duyumsamak anlamına geliyor.
    yazarın incelikli değinmelerle fark ettirdiği gibi, günümüzün gerçekleri arasında yaşayıp giden sicilyalıların hiç bilmedikleri ya da çoktan unuttukları, ama alttan alta hep var olan ve varlığını duyuran, bugünkü birkaç nimetin ve birçok illetin sorumlusu olan tarih o…”

    ‘şarap gibi görünüyor!’
    kısa bir süre önce bir kos gezisinde dostum, yazar ve çevirmen zeynep avcı önermişti şarap rengi deniz’i. zeynep, fırsat buldukça, çok sevdiğim irlandalı yazar frank o’connor’ın öykülerini çevirdiği bu gezi sırasındaki sohbetlerimizden birinde, leonardo sciascia’nın yeni okuduğu öykü kitabından söz açmış, “mutlaka oku” demişti. “üstelik neyyire gül işık çok güzel çevirmiş…”
    sciascia’yı, daha aydın emeç’in e yayınları’ndan yayımladığı 1970’li yıllardan tanıyordum. mısır konseyi’ni o dönemden anımsıyordum. daha sonra yayımlanan oyunun kuralı, baykuşun günü gibi kitaplarını da okumuştum. bir kitabı okumam için “leonardo sciascia” adı benim için yeterliydi. ama zeynep’in ince edebiyat beğenisine olan güvenim, yolculuktan döner dönmez şarap rengi deniz’e yelken açmamı sağladı.
    çevirmeni neyyire gül işık, kitaba adını veren “şarap rengi deniz” adlı kısa öykünün “çarpıcı renk yakıştırmasıyla onun belki de odak noktasını oluşturduğunu” söylüyor.
    küçük bir çocuğun, akdeniz’in rengini, büyüklerin “mavi, lacivert ya da yeşil” olarak görmelerine karşılık, “şarap rengi” olarak görmesi; bu “renk yakıştırması”nın, mürekkep yalamış bir “yabancı”ya bir zamanlar okumuş olduğu eski bir kitabı, homeros’un odysseia’sını belli belirsiz de olsa çağrıştırması, bana hem “işte, edebiyatın özü!” dedirtti, hem de anlatılarının pek çoğunu uçsuz bucaksız bir edebî çağrışımlar zincirine dayandıran jorge luis borges’i düşündürttü.
    akdeniz’in “mavi, lacivert ya da yeşil” değil, “şarap rengi” olduğunu ancak küçük bir çocuğun “düş gözleri” ya da bir ozanın “düş gücü” görebilirdi…
    o öyküden tadımlık bir bölüm size:
    (…) öğretmen biraz bozularak, “doğru aslında!” dedi. ama taormina’nın denizinin karşısında hemen coşmanın fırsatını buldu. “denizimiz nasıl ama! böyle bir deniz daha başka nerede vardır ki?”
    “şarap gibi görünüyor!” dedi nene.
    “şarap mı?” diye söylendi öğretmen. “bilmem bu çocuk renkleri nasıl görüyor: sanki hâlâ adlarını bilmiyor. bu deniz size şarap rengi gibi mi görünüyor?”
    “bilmem, ama içinde kırmızımtırak damarlar varmış gibi…” dedi kız.
    “ben bunu daha önce duymuştum ya da bir yerde okumuştum: şarap rengi deniz diye…” dedi mühendis.
    “belki öyle yazan bir şair olmuştur, ama ben henüz şarap rengi bir denizi hiç görmedim,” dedi öğretmen, sonra nene’ye, “bak. burada, aşağıda, kayaların dibinde, deniz yeşil; daha ileride mavi, lacivert!” diye açıkladı.
    “bana şarap rengi gibi geliyor…” dedi çocuk güvenle.
    “renk körü bu!” diye hükmetti öğretmen.
    “ne renk körü canım?” diye isyan etti hanım. “dikkafalı, hepsi bu.”
    o da çocuğu denizin mavi-yeşil olduğuna inandırmaya çabaladı.
    “şarap işte!” dedi nene.
    (…)
    “şarap rengi deniz”… iyi de, bunu nerede işittiydim ben, diye kendi kendisine soruyordu mühendis. “deniz şarap rengi değil, öğretmen haklı. belki şafağın ilk saatlerinde ya da güneş batarken, ama bu saatte değil. yine de çocuğun dediğinde bir doğruluk payı var: belki de böylesi bir denizin insanda yarattığı şaraba benzer etki. sarhoş etmiyor, insanın düşüncelerine hakim oluyor, yeniden uyandırıyor eski bilgeliği…”


    (kilikyada bir dublinli - 29 Kasım 2012 00:29)

Yorum Kaynak Link : şarap rengi deniz