Çıkış Tarihi     : 28 Aralık 1990 Cuma, Yapım Yılı : 1990
Türü                : 
Taglar             : Başlığında karakter adı
Ülke                : Türkiye
Yapımcı          :  Feza Film
Yönetmen       : Yücel Çakmakli (IMDB)
Senarist          : Bülent Oran (IMDB)
Oyuncular      : Ulvi Alacakaptan (IMDB), Nezihe Becerikli (IMDB), Agah Hün (IMDB), Kivilcim KiliÇaslan (IMDB), Nazan Saatçi (IMDB), Perihan Savas (IMDB), Kadir Savun (IMDB), Lütfü Seyfullah (IMDB), Berhan Simsek (IMDB), Erol Tezeren (IMDB), Sümer Tilmaç (IMDB), Mesut Çakarli (IMDB), Can Özsoboy (IMDB)


  • "chp istanbul il başkanı olmuştur."
  • "mısır'daki tren yolculuğunun tcdd devlet demiryolları logolu trenlerle yapıldığı,nil nehri kıyısında oturan minyeli abdullah'ın piramitlerin yerine galata kulesini ve haliç'i seyrettiği film."




Facebook Yorumları
  • comment image

    ortaokula giderken mahalleden bir arkadaşımın babasının siz de video var al izlersin diye verdiği, lakin ortasında sıkılıp yarısından itibaren üzerine tv 1'den yurttan sesler korosu çektiğim film. hiçbir şey olmamış, izlemiş çok beğenmiş gibi geri vermiştim bu amcaya filmi, nasıl bir hoşgörü ve propaganda sebatıysa artık amcanın hiç sesi çıkmadı. hatta yüzsüzce 91 seçimleri arefesinde refah partisi'ne oy istemeye de gelmişti bu amca, allahın emri peygamberin kavliyle oyunuzu istiyorum demişti açık açık. peder bey, hiç kusura bakma sabri bey, ben babadan chp'liyim, bir atatürk, bir inönü chp'nin devamı shp'dir ona vereceğim demişti aynı açıklıkla. sabri amca yılmadı ama bu kez de yalnız değilsiniz filminin evinde gösterimine çağırdı mahalleliyi; annemler itibar etmese de ben öğleden sonra sıkıntısına ona da gittim. yarısında sıkılıp top oynamaya çıktım ama. sabri bey'in hanımı, başladığın işi bitirmezsen günah olur ama evladım demişti, sallamamıştım.
    annemler artık o mahallede oturmasa da duydum ki, sabri bey akp çizgisine geçmeyerek saadet'te kalmış. böylelikle mecliste değilmiş yazık. rp'nin çıkış yaptığı dönemde bunu alt sıralardan ısındırmak için aday gösteriyorlardı tam ona sıra geldi devran döndü demek.

    nereden mi aklıma geldi, şimdi şu rabbim geri döndür dalgasına aklıma geldi. artık propaganda filmleri bile masum değil amına koyiyim dedim. bizim zamanımızda sıkılma lüksümüz vardı, şimdi gerilim öğeleri katılarak yerini korku almış. çocuklar zaten avare. korkulur bunların cahilliğinden.


    (ama arkadaslar iyidir - 19 Nisan 2008 13:23)

  • comment image

    minyeli abdullah, 1980'lerden 2008'e gelene kadar köprülerin altından epey suyun aktığını gösterdiği için ibret alınası bir yapımdır. özellikle serinin ikinci filmi günümüzdeki gelişmelerle karşılaştırıldığında ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. artık bu serinin yeni bölümünün çekilmesine ihtiyaç yoktur. çünkü orada istenilen her emel bir şekilde islam ülkelerinde(dolaylı olarak türkiye) gerçekleşmiştir. ama ne yönde gerçekleştiğinden biraz bahsedecek olursak herkesin neşesi kaçıveriyor.. vahşi kapitalizme karşı filmde öve öve bitirilemeyen yeşil sermayenin neler yaptığına bir bakalım:

    ismi bizzat şahsen ihlas olan bir iktisadi oluşum filmde anlatıldığı üzere etrafına dini bütün bir sermaye topluyor ve o da nesi, bütün birikimi cebellezi ediyor. bunu ederken ülkedeki kendilerine karşı cepheden meşhur kadınlarla* milyon dolarlık anlaşmalar yapıyor. minyeli abdullah'ın islami yardımlaşma dediği kavram ise daha değişik kulvarlara yelken açıyor. müslümanlar için toplandığı söylenen trilyonlar ne hikmetse kayboluyor* diğer taraftan deniz feneri derneği gibi oluşumlar da islami yardımlaşmada diğerlerinin yolunda gidiyor. ben açıkçası kokteylde elinde kadehle kahkaha atan sömürgeci ingiliz karakteriyle bunların arasında bir fark göremiyorum.

    filmde methedilen hollanda'daki yarım metre boyundaki salatalıklara gelince, çok şükür bu diyarlarda da artık böyle moderin seralarımız var. rusya'ya bile ihracat yapıyorlar. arada bir ilacını fazla kaçırıyorlar ama bereket iç piyasalar bunu telafi edebiliyor.

    olaylar öyle bir saçma düzende gidiyor ki bir süre sonra minyeli abdullah kavramı içerisinde kitabı ya da filmi eleştirmeye hakkınızın olmadığını görüyorsunuz. yapımın islami yaşam için doğru olduğunu söylediği her şey uygulamada yanlış yönlere çekiliyor.. 2008 de minyeli abdullah çuvaldızı kendine batırmaktan başka ne yapacak..


    (bormaz - 8 Eylül 2008 00:17)

  • comment image

    sinemada izlediğim ilk filmdir. hekimoğlu ismail ise okuduğum ilk yazarlardandır. ilk olmalarının sebebi, lise biri tesettürlü kızların ve hacı yağı kokulu oğlanların bol olduğu bir sınıfta okumam ve öğretmenlerin yönlendirmesi. filmi hiç hatırlamıyorum. kitapları az biraz. hiç unutmadığım, bir millet uyanıyorkitabında istanbul ile ilgili "fatih sultan mehmet kabrinden kalksa, istanbul'da yaşayan insanlara bir baksa, istanbul'u yine bizans mı aldı diye sorar" minvalinde bir cümle vardı. etkilenmiştim. sanki.

    o dönemde birkaç gün namaz kılmışlığım vardır. lakin imana gelmeme yetmedi. kanım bozukmuş. sanırım bende mevzu, bahsettiğim lise arkadaşlarımın, günah diye karşı cinsin oturduğu sıraya en az yarım saat oturmadıklarını anlamamla koptu. her türlü seremoniden nefret ederim. bu manada bir kaç gün sonra namazdaki seremonik hal mana sorgusuna sebep oldu. bi de bizim evde komik kaçıyordu namaz.


    (akildan dumana - 6 Haziran 2009 00:07)

  • comment image

    az önce bitirdiğim kitap. çünkü merak ediyordum bu kadar neden sattığını, filminin hasılat rekorları kırdığını falan. hayretler içinde kaldım. çok sert, ve cüretkar bir kitap bu. batı dünyası, sosyalizm, kadın üzerine çok sivri ve bilgisiz bir tavır içinde.
    en basitinden sosyalizmin maddeciliğini paraya tapmak gibi algılamış bir yazar var karşımızda.
    romanda açık açık "bu sosyalistler para için herşeyini, karısını kızını bile satar, bunlarda ahlak denen bir şey yok" diyor. bu nasıl bir anlayıştır?
    islam dışındaki her türlü yaşayışı, inancı, ideolojiyi alaşağı ediyor, tamamen ahlaksızlık, gayri-insani ve sapkınlık olarak değerlendiriyor. batı dünyasının teknolojide ilerlemesini de, onların dinlerine saygısı ve dinlerini yaşamın her alanına hakim kılmaları ile açıklıyor.
    iyi kadını erkeğine tamamen itaat eden, hiç karşı çıkmayan, tartışmayan, bırakın kem söz söylemeyi, yüzünü bile ekşitmeyen olarak tanımlıyor (bu fena değildi:)
    gerçekten gözkamaştırıcı bir cehaleti var yazarının. bir gericilik başyapıtı. hatta başyapıt kelimesini de kullanmamalı. roman kurgu olarak o denli basit ve eğreti ki başyapıtın b'sine bile ulaşamıyor. tamamen didaktik, olması gerekenleri hep soru cevap gibi bir diyalogla çözümlenme yoluna gidilmiş. kurgusu hayli çarpık, edebi açıdan özelliği olmayan yalnızca bir misyoner kitabı.
    yani tarafsız gözle de bakılsa anında göze çarpanlar bunlar.
    du bakalım bi de filmini seyredelim, sinema açısından da yetersiz ve cüretkar mı?


    (haybedenkaybeden - 18 Haziran 2011 21:58)

  • comment image

    gosterdigi basarı uzerine minyeli abdullah 1-2 ve 3 olmak uzere serisi çekilen islami film dizisi; birinci bölümünde abduselam ebu nasır (baas partisi) zamanında -1950 lerin mısır ı- islamcı kesime yapıldıgı düşünülen baskılar vb tipik bir yeşilçam melodramı tadında (sosyetik parti ye dalan müslüman kişiye -ki berhan şimşek olur- elde kadeh hahahaha diye gülmek vb vb tarzında) yerden yere vurulmaktaydı; film çok iyi bir gişe yapmış ilki kadar olmasa da yine başarılı bir film sayılabilecek minyeli 2 çekilmiş -bugunun chp myk üyesi- berhan abimiz yine başrolde boy gostermişti

    minyeli 2 nin de güzel gişe yapması üzerine çekilen minyeli 3 ün ise biraz zorlama bir film oldugu her halinden anlaşılmakta idi zira 1 ve 2 de yaşadığı maceraların ardından yapacak pek bir şeyi kalmayan berhan abimiz bu bölümde bir şekilde finansman bularak avrupa turuna çıkmakta ve almanya nın vb nasıl kalkındıgını hollanda daki lale ve yüksek randımanlı süt ineği mucizesini yerinde incelemekte akabinde mısır ve müslüman alemine de "kızım sana söylerim gelinim sen anla" tarzında göndermeler yapmakta idi; filmin roman versiyonları ise zamanında timaş yayınlarından çıkmış ranking lerde pek görünmese de değme simyacı dan, anima mundi den vb kat kat daha fazla satmış tam bir islami best seller idi


    (gauche - 22 Mart 2004 02:40)

  • comment image

    özellikle birinci bölümde; elde şampanya kedehleri ile kristal avizeli salonda seğirtip kahkahalar atan kokteyl adamı "komünist" mısırlı fabrikatör tiplemeleri ile kopartan film serisidir aynı zamanda; yahu hadi sosyal demokrat, liberal sol vb işadamlarını anladık da malikanede elinde kadehle kahkahalar atarak lenin den marx tan bahseden herşeyi devletleştirip kendi kuyusunu kazmaya bu kadar meraklı yolunu şaşırmış, yarım akıllı, çatlak bir fabrikatör mısır da bile olsa cidden var mıdır; varsa nerededir kimdir, filmi izledigim günden beri hala arada düşünürüm*

    (bkz: kokteylde elinde kadehle hahaha diye gülmek)
    (bkz: misconception)


    (gauche - 22 Mart 2004 02:49)

  • comment image

    dini bir film olduğı için her nedense bir istatistiği tutulmayan, en çok izleyici toplayan listelere girmeyen enterasan bir filmdi.

    sinemanın iyiden iyiye dibe vurduğu dönemlerde ortaya çıkması ile aynı anda 150 sinemada birden oynatılması başlı başına bir olaydı. şimdiki gibi skor yükselten cep sinemaları da yoktu ortada, özellikle taşrada artık sineması üç film birden oynatan sinemalar yıllar aradan sonra , sperm, ter ve sigara kokuları sinmiş koltukları yenileyerek, zift tutmuş zeminlere tuzruhu dökerek minyeli abdullah için hazırlamışlardı salonlarını.

    eh o kadar temziledik, bakım yaptık , eli çükünde gezenlere yeniden kirletmem sinema salonumu deyip allah ne verdiyse deyip vizyon filmlerini oynatmaya başlamalarıyla türkiye’de sinema kültürünün yeniden canlanmasına sebep olmuştur.

    150 sinemada oynamanın ne anlama geldiğini kıyaslayabilmeniz için dönemin en çok seyredilen ve tarihi bir rekor olarak lanse edilen amerikalı filminin tüm ülke çapında 7 kopya ile oynadığını, antalya film festivali biter bitmez 8. kopyasının uçakla bakırköy’deki bir sinemaya yetiştirilerek oynatıldığını da ekleyelim


    (haslama cay - 3 Nisan 2014 15:11)

Yorum Kaynak Link : minyeli abdullah