Süre                : 1 Saat 36 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Kasım 1985 Cuma, Yapım Yılı : 1985
Türü                : Drama
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Metro-Goldwyn-Mayer (MGM)
Yönetmen       : Richard Brooks (IMDB)
Senarist          : Richard Brooks (IMDB)
Oyuncular      : Ryan O'Neal (IMDB)(ekşi), Catherine Hicks (IMDB)(ekşi), Giancarlo Giannini (IMDB)(ekşi), Bridgette Andersen (IMDB)(ekşi), Chad Everett (IMDB), John Saxon (IMDB)(ekşi), Hank Greenspun (IMDB), William Smith (IMDB), Keith Hefner (IMDB), Rafael Campos (IMDB), Patrick Cassidy (IMDB), Cherie Michan (IMDB), Tom Schanley (IMDB), William Prince (IMDB), Stu Black (IMDB), Tony March (IMDB), Johnny Sekka (IMDB), Steve Danton (IMDB), Timothy Blake (IMDB), Pearl Shear (IMDB), Chad McQueen (IMDB), Robert Jayne (IMDB), Heidi Sorenson (IMDB), Lonny Chin (IMDB), D.P. Bentley (IMDB), Joseph Bernard (IMDB), Bill Archerd (IMDB), Bill Caplan (IMDB), Sid Sakowicz (IMDB), Leonard Sacks (IMDB), John Kirby (IMDB), Alan Buchdahl (IMDB), Mary Asta (IMDB), Benita Bellamy (IMDB), Jimmie Spades (IMDB), Bill Willard (IMDB), Mel Albert (IMDB), José Aldana (IMDB), Monty Bane (IMDB), David E. Cousin (IMDB) >>devamı>>

Fever Pitch (~ Jackpot) ' Filminin Konusu :
Fever Pitch is a movie starring Ryan O'Neal, Catherine Hicks, and Giancarlo Giannini. An investigative journalist gets hooked on the subject of his inquiry - professional gambling.


  • "(bkz: fevri piç)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    “velhasıl ben futbolu izlerken hep onbir yaşındayımdır” diyen bir yazarın kaleminden oldukça samimi bir futbol kitabı. bazen zat-ı alim gibi futbola ilgili okur/yazarların da yaptığı gibi, futbolu duygusal bir nesne olarak edebiyatın içinde yedirmiyor nick hornby, bizzat edebiyatı futbolun içine eritiyor; üstelik oldukça samimi bir şekilde kotarıyor bunu. kitap boyunca adım adım futbol ve dahi arsenal sevgisi bağlamında küçük nick'in büyümesine şahit oluyoruz. nick'in babası ile iletişim kurma aracı olarak futbolu kullanması, kişisel olarak bana hiç yabancı değil, zira benim de babamla başabaş konuşabildiğim birkaç konudan biri futbol. kitap bağış erten tarafından dilimize kazandırılmış. kitabın içinden seçtiğim alıntılarla sürdüreyim bahsi;

    geçmişe özlem olarak futbol sevgisi üzerine:

    “…elbette geçmişe özlem duyuyorum, bu geçmiş hiçbir zaman bize ait olmamış bir geçmiş olsa da: söylediğim gibi bazı şeyler daha iyi, bazı şeyler daha kötüydü ve bir insanın kendi gençliğini anlamayı öğrenmesinin tek yolu her iki yarıyı da olduğu gibi kabul etmektir.”

    hornby'nin futbol sevgisi eğlence olsun diye değil, bunu da şöyle dillendirmiş:

    “ben futbolu eğlenmek için izlemiyordum. her yerde eğleniyordum ve eğlenmekten gına gelmişti. her şeyden öte sebepsiz mutsuzluğu yaşayabileceğim, sessiz kalıp endişelenip kederlenebileceğim bir yere ihtiyacım vardı. benim de kendime gore üzüldüğüm şeyler vardı ve takımımı izlerken bu duyguların dışarı çıkmasına izin verebiliyordum.”

    futbolu niye severiz, sorusuna cevap verme gayreti:

    “futbol herkes bilir ki, halk sporudur ve bu haliyle deyim yerindeyse halktan olmayan bütün insanların ilgisini çeker. kimisi duyarlı sosyalist olduğu için futbolu sever, kimisi devlet lisesine gitmiş ama buna pişman olmuştur; kimisi ise ait olduğu veya mensubu olduğu yerden mesleği -yazar veya haberci veya reklamcı- gereği uzak düştüğü için ve futbolu yuvaya dönmenin zahmetsiz ve hızlı bir yolu olarak gördükleri için sever.”

    zevksiz futboldan şikayet eden büyük takım taraftarları için:

    “büyük bir takım taraftarı olmanın değiştirmek için elinizden hiçbir şey gelmeyen, ama sineye çekip onunla birlikte yaşamak durumunda olduğumuz bir yan etkisi varsa, o da profesyonel futbol yüzünden pek tadının olmamasıdır”

    edit: çeviri daha önceki hornby çevirilerine göre daha ağdalı bir dille yapılmış. (uzun cümleler vs) oysa diğer hornby kitaplarının en önemli özelliği yalınlığıydı. acaba bu hornby'nin orijinal metninde de mi böyle? uzun süren çevirisi için bağış erten'e teşekkür etmekle birlikte; böyle de bir merakım var konu üzre.


    (ama arkadaslar iyidir - 4 Ekim 2006 15:48)

  • comment image

    kitabın en hoşuma giden kısmı 26 mayis 1989 liverpool arsenal maci bitişiyle 18 sezon sonra gelen şampiyonluk üzerine düşünceler. bi nevi neden futbol manyağı olduğumun cevabı.

    --- spoiler ---
    insanların hayatlarının en güzel anı olarak tanımladıkları anların hiçbiri karşılaştırmak için uygun değil gibi görünüyor. bir bebeğin doğumu olağanüstü derece coşku verici olmalı; ama içinde o akılalmaz sürpriz duygusu yok ve bu, daha da önemlisi çok uzun sürüyor; bir ödül almak, bir terfi kazanmak da ne son saniye faktörünü ne de o gece hissettiğim elinden birşey gelmeme duygusunu içeriyor. peki, birdenbirelik duygusunu yaşatacak başka ne olabilir? belki piyangodan büyük bir ikramiye vurması. ama büyük miktarda para kazanmak, psikolojinin tümüyle farklı bir yanını etkiliyor, içinde futbolun o ortak coşkusu yok.
    öyleyse, gerçekten de elimizde bu anı tarif edebilecek hiçbir şey yok. bütün mevcut seçeneklere baktım. ne yirmi yıl boyunca iki gözle beklediğim (yirmi yıl boyunca beklenecek başka şey var mı?), ne de hem bir oğlan çocuğu hem bir yetişkin olarak arzu ettiğim başka birşey hatırlamıyorum. öyleyse lüften sportif başarı anlarını hayatlarının en güzel anı olarak tanımlayanları hoş görün. merak etmeyin, hayal gücünden yoksun değiliz. acınası, kuru bir hayatımız da yok. yalnızca, gerçek hayat daha solgun, sıkıcı ve orada beklenmedik sevinçleri yaşama şansınız daha az.
    ---
    spoiler ---


    (anchor - 25 Aralık 2006 20:42)

  • comment image

    pazar ogleden sonralarında, beton tribunlerden oluşmuş boktan stadları doldurup, boktan sahalarda, oyuna dair butun guzellikleri sergileyen ama atletizm disiplininden, istastiki verilerden ve kondusyondan habersiz 22 yetenekli serseriyi izlemeyi ozleten film.

    babanın kucagında oturup cekirdegi kabuguyla yemek, diger macları radyodan dinleyip habire dakika ve skor alan trt merkez studyolarını takip etmek her ne kadar mazide kalsa da o gunleri hatırlamak icin en guzel yollardan biri bu film ve kitap...


    (seyuranto - 17 Aralık 2007 20:06)

  • comment image

    içinde, bir arsenal maçını izleyen taraftarın kızdığı futbolcusuna:

    ''haftada 100 pound mu! senin gibi bir topçuya haftada 100 pound mu! seni izlediğim için o parayı bana vermeliler!'' cümlesini barındıran başyapıt.

    ayrıca bağış erten'in kusursuz çevirmenliği söz konusu.

    samimiyeti, seçkinlikle serserilik arasında gidip gelişleriyle muhteşem bir futbol romanı...


    (engorras - 28 Ocak 2008 15:52)

  • comment image

    nick hornby'nin, about a boy kadar süper olmayan, ama bir futbol taraftarina çok şeyler anlatan kitabi... ben de aklimda kalan bir kismi aktarayim:
    "arsenal maçi olduğunda bütün işleri iptal etmemin sonsuza kadar süremeyeceğini biliyordum. ileride bir gün mutlaka oğlumun mezuniyeti, kizimin balosu gibi elzem şeyler arsenalin maçina denk gelecekti ve ben ikisi arasinda seçim yapmak zorunda kalacaktim... 2025 yilinda oğlumun ya da kizimin, psikiyatristin koltuğuna uzanmiş "babam arsenali bana tercih etti" dediğini görebiliyordum..."


    (portakal - 31 Ocak 2003 00:38)

  • comment image

    bir de bu leziz eserden uyarlanan film vardir ki, tek basina fena bir film degilse de, kitabi okuduktan sonra yavan gelir, uzer insani..

    1997 tarihli film david evans tarafindan yonetilmis olup senaryo yine nick hornby'e aittir.. basrollerde colin firth ve ruth gemmell yer alir ve islerini iyi yaparlar.. colin kardesimiz, bu arada, guzel kisa oykuler dokturur ara sira, kafa cocuktur..

    film iyi degildir, zira gereksiz bir duygusallik, romantizm sosuna bulanmistir her sey.. kitap futbol hakkindadir ve futbol tutkunu bir adamin ask hayatini anlatir.. film ise, ne yazik ki, ask filmidir ve ask hayatindan soz edilen adam bir futbol tutkunudur.. tum bunlara ragmen, her bir futbol meraklisinin o efsanevi 26 mayis 1989 liverpool arsenal macini da barindiran finali gormesi elzemdir, sarttir, farzdir..


    (rehavet - 7 Mayıs 2003 08:50)

  • comment image

    ingiliz futboluna ve taraftarlığa dair birçok şeyi barındıran, okuması gayet rahat olan güzel kitap. özellikle heysel ve hillsborough facialarını anlattığı bölümler aklımda yer etti. onlar için kara leke olan olayları tarafsızca anlatabilmesi gerçekten de takdire şayan. ingilizler için futbolun ne kadar önemli olduğunu bu kitapla daha net anlayacaksınız...


    (yakarca - 1 Mayıs 2014 19:43)

  • comment image

    futbolda herseyin sahane oldugu anları anlatan deyimdir. bir maçtan bahsederken fever pitch deyimini kullanmak icin atılan her calim rakibi kucuk dusurmeli, en uzun paslar bile oyuncularin goguslerinde bitmeli, hakem mantikli kararlar almali, seyirci 90 dakika desteklemeli, sahanın cimi bile o anin buyusuyle parlamalidir.

    fever pitch basli basina bir deneyim, az gorulen bir durumdur. bir mactan cikarken butun o kalabaliga ragmen suratinizda salak bir gulus, aklinizda (yine kalabaliga ragmen) dunya barisi ve insanlarin kardesligi uzerine dusunceler, hatta tibet'e gidip budizmle barisma planlari falan varsa bilin ki fever pitch durumuna maruz kalmis az sayidaki sansli insandan birisiniz, anlatacak bir maciniz, o macla beraber hafizaniza kazinan nick hornbyvari anilariniz var. cidden kiskandim sizi simdi.


    (nick belane - 18 Eylül 2004 22:42)

Yorum Kaynak Link : fever pitch