Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Ağustos 1954 Cuma, Yapım Yılı : 1954
Türü                : Komedi,Drama,Aile
Taglar             : oğlan,kız,Yalvarıyor,Yoksulluk,gecekondu
Ülke                : Hint
Yapımcı          :  R.K. Films Ltd.
Yönetmen       : Prakash Arora (IMDB)
Senarist          : Bhanu Pratap (IMDB),Bhanu Pratap (IMDB),Bhanu Pratap (IMDB)
Oyuncular      : Kumari Naaz (IMDB), Rattan Kumar (IMDB), David Abraham (IMDB)(ekşi), Chand Burke (IMDB), Veera (IMDB), Bhupendra Kapoor (IMDB), Shailendra (IMDB), Mohanbali (IMDB), Nissar (IMDB), Bhudo Advani (IMDB), Prabhu Arora (IMDB), Prithviraj Kapoor (IMDB), Raj Kapoor (IMDB)

Boot Polish (~ Mendigar o morir) ' Filminin Konusu :
Boot Polish is a movie starring Kumari Naaz, Rattan Kumar, and David Abraham. Preteen brother and sister, abandoned by their father to care of an abusive prostitute aunt, survive life in an Indian squatters' camp, aided by a...


  • "slyvia plath ne güzel tespitte bulunmuş. kadınlar böyledir işte zorba erkeklerden hoşlanırlar, zorba gibi ruhlarından anlayanlardan değil."
  • "bu lafı memleketten bir hanım söyleseydi, yemediği laf kalmazdı."
  • "iki cocugu evde uyurken basini firinin icine sokarak intihar eden hasta bir kadinin tum kadinlar hakkinda yaptigi yanlis genelleme."
  • "(bkz: eva braun)"
  • "(bkz: heil hitler)(bkz: aynalıyım ezelden)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    kadınlar hormonları her ay alt üst olan, dengeleri sürekli değişen varlıklar olduğundan bir hayli olabilir bir durum. "kadınlar kendilerini güldürmeyen erkekleri de sever" demiş biri. mazoşizm evet. hatta başlığı piç etme pahasına: deveyi diken insanı siken.


    (haziran - 20 Nisan 2009 22:20)

  • comment image

    iki cocugu evde uyurken basini firinin icine sokarak intihar eden hasta bir kadinin tum kadinlar hakkinda yaptigi yanlis genelleme.


    (regina phalange - 6 Nisan 2010 02:14)

  • comment image

    sylvia plath'in daddy adlı şiirinde kült olmuş söz. türkçede her kadın faşist bir adama aşık olmuştur diye kullanılır. bu şiirin ta kendisidir.

    you do not do, you do not do
    any more, black shoe
    in which i have lived like a foot
    for thirty years, poor and white,
    barely daring to breathe or achoo.

    daddy, i have had to kill you.
    you died before i had time--
    marble-heavy, a bag full of god,
    ghastly statue with one gray toe
    big as a frisco seal

    and a head in the freakish atlantic
    where it pours bean green over blue
    in the waters off beautiful nauset.
    i used to pray to recover you.
    ach, du.

    in the german tongue, in the polish town
    scraped flat by the roller
    of wars, wars, wars.
    but the name of the town is common.
    my polack friend

    says there are a dozen or two.
    so i never could tell where you
    put your foot, your root,
    i never could talk to you.
    the tongue stuck in my jaw.

    it stuck in a barb wire snare.
    ich, ich, ich, ich,
    i could hardly speak.
    i thought every german was you.
    and the language obscene

    an engine, an engine
    chuffing me off like a jew.
    a jew to dachau, auschwitz, belsen.
    i began to talk like a jew.
    i think i may well be a jew.

    the snows of the tyrol, the clear beer of vienna
    are not very pure or true.
    with my gipsy ancestress and my weird luck
    and my taroc pack and my taroc pack
    i may be a bit of a jew.

    i have always been scared of you,
    with your luftwaffe, your gobbledygoo.
    and your neat mustache
    and your aryan eye, bright blue.
    panzer-man, panzer-man, o you--

    not god but a swastika
    so black no sky could squeak through.
    every woman adores a fascist,
    the boot in the face, the brute
    brute heart of a brute like you.

    you stand at the blackboard, daddy,
    in the picture i have of you,
    a cleft in your chin instead of your foot
    but no less a devil for that, no not
    any less the black man who

    bit my pretty red heart in two.
    i was ten when they buried you.
    at twenty i tried to die
    and get back, back, back to you.
    i thought even the bones would do.

    but they pulled me out of the sack,
    and they stuck me together with glue.
    and then i knew what to do.
    i made a model of you,
    a man in black with a meinkampf look

    and a love of the rack and the screw.
    and i said i do, i do.
    so daddy, i'm finally through.
    the black telephone's off at the root,
    the voices just can't worm through.

    if i've killed one man, i've killed two--
    the vampire who said he was you
    and drank my blood for a year,
    seven years, if you want to know.
    daddy, you can lie back now.

    there's a stake in your fat black heart
    and the villagers never liked you.
    they are dancing and stamping on you.
    they always knew it was you.
    daddy, daddy, you bastard, i'm through.


    (fiyakali tripler - 10 Mart 2013 15:07)

  • comment image

    sylvia plath'ın (bkz: elektra kompleksi)ni andıran duygusal-ruhsal durumuyla başa çıkmak için yazdığı bir itiraf-şiirindeki en etkili mısra. elbette okuyucu bunu düz ve dış anlamıyla "her kadın öküz herif sever" gibi yorumlayabilir, bunu yapmaya hakkı vardır, ancak sanırım plath biraz daha fazlasını kastetmiş.

    8 yaşında babasını kaybeden plath, daddy şiirini yazmış yıllar sonra, bu mısra da orada geçiyor. babasını türlü türlü şeylere benzetiyor, vampir vs de dese de bu metaforların ekserisi 2. dünya savaşı, nazizm ve yahudi soykırımı temalı. "meinkampf bakışların", "aryan gözlerin", "arasından hiçbir ışığın sızamayacağı kadar kara bir swastika", "senin luftwaffe'n", "her alman'ı sen sanardım", "belki de gerçekten bir yahudiyim" gibi ifadeler var şiirde.

    sanırım

    "...marble-heavy, a bag full of god,
    ghastly statue with one gray toe
    big as a frisco seal

    and a head in the freakish atlantic
    where it pours bean green over blue..."

    derken ünlü colossus heykeline gönderme yapıyor. colossus büyük bronz bir heykel, ancak bir süre sonra doğa şartlarına dayanamayıp yıkılmış ve kayıtlara göre uzun süre rodos limanında yüzüstü yatmış. atlantik dediği için buna özgürlük heykeli de diyebiliriz, belki de ikisi birden: erkek olan colossus'un yıkılması babasının ölümünü, kadın olan özgürlük heykelinin yıkılması da kendi kadınlığının tamamlanmamışlığını, özgürlüğünün hala baba figürünün heyulası tarafından kısıtlandığını anlatıyordur.

    bilemiyoruz.

    fakat şiirin temel mesajlarından birisi yukarıdaki dizelerde saklı. tanrıyla dolu, mermer kadar ağır bir torba diyor babasına. ve o baba sylvia'yı bırakıp gitmiş, belki de bu yüzden tanrı da onun için ölmüş. o yüzden babası bir nazi, anlaşılmaz, korkutucu, ancak boyun eğilecek bir heyula, bir vampir. fakat hanım kızımız nihayet diyor seni öldürdüm, artık aştım bunu.

    aşamamış kadınları ve kendi eski, eksik kadınlığını da "her kadın bir faşiste tapar" dizesiyle anlatıyor işte. tapsın değil, fakat tapar. zira olgunlaşma sürecini, seyr-i sülukunu tamamlayana dek bu gölge onun üzerinden gitmeyecektir. o sürece ket vurmak için başka başka erkeklerde, "her alman"da babayı görecektir, onların elinde bir yahudi gibi çaresiz, boyun eğmiş ve insanlıktan soyutlanmış halde, edilgen kalacaktır.

    tabii bunlar benim görüşlerim değil, şairin böyle demek istediğini düşünüyorum.

    bu dizenin ve dizenin geçtiği daddy şiirinin, biraz konunun dışına çıkacak olursak, en sevdiğim tarafı da yahudi soykırımını mitsel ve mistik bir şekilde ele alması. sahneler, kesitlerle soykırıma göndermeler var ama bir tarihi vaka gibi değil, bir masaldan, yahut gerçeküstü bir menkıbeden bahseder gibi. mitolojik boyutlarda bir kötülük demek bu; yani bu gerçek olamayacak denli ağır kötülük, kötülüğün bir remzi, bir anlatısı olma mertebesindedir, kötülüğün kendisi olduğu kadar.

    arz ederim efendim.


    (nostalgiaman - 12 Kasım 2017 02:44)

  • comment image

    cemil meriç de yine aynı mealde, "milletler de, kadınlar gibi, ırzlarını teslim edecekleri bir zorbayı beklerler" demiştir. ha keza, sylvia plath'in bu bıçaktan keskin mısrasındaki "fascist" sözcüğünü pek bir güzel karşılar "zorba". zira türkçede faşist, özellikle faşizmi siyasi görüş olarak izleyenler için kullanılır, halbuki bu akla ziyan kadının kast ettiği siyasi duruş falan olmayıp, kendisini iki çocukla bir başına koyup giden kocasının yaptığı gibi, gücüne güvenip elinden geleni ardına koymamak, aynı yastığa baş koyduğunun hakkını gün be gün gün hiç çekinmeden yemekte sakınca görmemektir. buna da basbayağı zorbalık denir.
    böylesi acı bir gerçeği dürüstlükle itiraf edebilen zihnin çıkışı kendi canına kıymakta bulmuş olması uykularımı kaçırıyor.


    (falan fesmekan - 5 Nisan 2005 13:51)

  • comment image

    slyvia plath'ten kabul edilmesi zor, yenilir yutulur olmayan bir mısra. aynı kadın "her kadın hoşlanır sertlikten, sever yüzüne inen tokadı" diye de yazmıştır. yirmili yaşların safiyeti, idealizmi ve katılığıyla okunduğunda insanı isyana sevkeden bir genellemedir. ancak yaş ilerleyip de hayatın nanikleriyle karşılaştıkça, kişinin kendine rağmen yaşadıklarını gördükçe, aşkın insanı kendinden olduran, bir nevi esriklik durumu olduğunu öğrenmeye başladıkça, yüzde derin bir mahcubiyet ifadesi ile tozlu raflardan tekrar gün ışığına çıkarılan bir mısradır. aşk acısının, tutukunun, aldatılmanın, ortada kalmanın doktorasını yapmış bir kadından, insanın içini acıtan bir tespit.

    her kadın olmasa da, en olmayacak bir kadın da bir faşiste (zorbaya) aşık olabilir, evet.


    (cathy - 15 Mayıs 2005 12:38)

Yorum Kaynak Link : every woman adores a fascist