Süre                : 1 Saat 44 dakika
Çıkış Tarihi     : 12 Haziran 1947 Perşembe, Yapım Yılı : 1947
Türü                : Drama,Müzikal,Romantik,Spor
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Metro-Goldwyn-Mayer (MGM)
Yönetmen       : Richard Thorpe (IMDB)(ekşi)
Senarist          : George Bruce (IMDB)(ekşi),Lester Cole (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Esther Williams (IMDB)(ekşi), Akim Tamiroff (IMDB)(ekşi), Ricardo Montalban (IMDB), John Carroll (IMDB)(ekşi), Mary Astor (IMDB)(ekşi), Cyd Charisse (IMDB)(ekşi), Fortunio Bonanova (IMDB), Hugo Haas (IMDB)(ekşi), Jean Van (IMDB), Joey Preston (IMDB), Frank Puglia (IMDB), Los Bocheros (IMDB), Alan Napier (IMDB), Alex Ball (IMDB), Bobby Barber (IMDB), Eumenio Blanco (IMDB), Nick Borgani (IMDB), Paul Bradley (IMDB), Gene Coogan (IMDB), Gino Corrado (IMDB), Paul Cristo (IMDB), Elias Gamboa (IMDB), Kay Koury (IMDB), John Maxwell (IMDB), Paul Ravel (IMDB), Carmela Restivo (IMDB), Dewey Robinson (IMDB), Jane Ross (IMDB), Sammy Shack (IMDB), Jack Tornek (IMDB), Ben Welden (IMDB)

Fiesta (~ Fiesta brava) ' Filminin Konusu :
Fiesta is a movie starring Esther Williams, Akim Tamiroff, and Ricardo Montalban. When a matador leaves town to focus on his music, his twin sister takes on his identity in the bullfighting ring.


  • "oturunca rahatça sığılıyor içine. başka türlüsünü denemedim henüz."
  • "polo yerine bunu almak için parçasının polo'ya nazaran daha ucuz olduğunu unutmamak lazım. iq'ya bok atmak gerekmez hemen."




Facebook Yorumları
  • comment image

    eski kasaları tamam, ama yeni kasaları hiç de şirket arabasına benzemiyor. çamur atıp durmayın amına koyim. ford gibi araba bulmuşsunuz da bunuyorsunuz. gidin siz hiçbir özelliği olmayan bomboş vw polo'ya paraları bayılın ya da özellik ekletip 42 bin tl'den sahip olun. doğuş oto size az bile yapıyor.


    (spitzer - 6 Ekim 2010 17:33)

  • comment image

    çalışarak, terleyerek kazanan, bununla gurur duyan ve parayla adam olunamayacağını bilen bir çok insanın tercihi olan arabadır. gerisi boştur, çok rahatsız olan varsa son model arabaları ile gaza basıp rahatlıkla bu rahatsız edici `: ?` görüntüden uzaklaşabilir.


    (drahosa - 23 Mart 2011 20:35)

  • comment image

    hayatımda sahip olduğum en salak aile dramını bana yaşatmış araçtır. bundan 1.5 yıl önce artık toplu taşıma araçlarına binmekten sıkılmış, gına gelmiş bir insandım. hayatım boyunca hiçbir zaman "baba arabayı versene ehehe." triplerim olmamış hatta 1.5 yıl öncesine kadar ehliyet bile almayı lüzumlu bulmamıştım. fakat artık canıma o kadar tak etmişti ki metrobüs, metro falan filan babama gidip "baba be hani bana üniversite başlayınca araba alacaktın amına koyim?" minvalinde bir konuşma yapmıştım, evet peder bey beni senelerce sikti. duygularımla oynadı lan. herif arabaya hevesim olmadığını bildiği için çocukluktan itibaren "ben sana ferrari alacam sen büyü." bahaneleriyle beni büyüttü. ayrıca ben ufakken ferrari'yi alman çikolatası sanardım, o da ayrı geyik.

    babam tabi bu lafı duyunca şaşırdı. çünkü 23 yaşındayım (o zamanlar) o güne kadar bir tur bile araba sürmemişim, istememişim, hevesim olmamış ve gidip bu sözleri söylüyorum. sonra tabi açıklamasını yaptım. "şöyledir, böyledir falan filan." diye. o da klasik baba yanıtı verdi "bakarız..." ben de mecbur "eyvallah." deyip başım önde çıktım. gel zaman git zaman babam benle araba muhabbeti yapmaya başladı. "ne istiyon lan geranacı? ehehe." türevindeki sorulara ben de o dönem piyasada görüp çok hoşuma giden 3 arabayı söyleyerek yanıtladım. yok bugatti değil. volkswagen scirocco, alfa romeo guiletta ve audi a3. hepsi aynı sınıftan, hepsi güzel arabalar. he çok pahalı değil ama yine de pahalı. yani normal bir adamın alabileceği türden araba değil açıkçası. çünkü vergilerle herbirinin fiyatı 60 bin lira oluyor a3 hariç. ikinci el değil tabi sıfır almak istediğimizden mütevellit babam bana 1-2 saniye baktı ve şöyle buyurdu "hassiktir pezevenk !" tabi boynu bükük yine çıktım.

    babam 14-15 yaşından beri araba kullanan, arabalara meraklı bir adamdır. rahmetli dedem mantıklı adammış, esirgemezmiş arabaydı falan filandı. 1974 model bir chevrolet'i varmış, 1990'ların başında sattı peder onu ve aldığı araba renault flash oldu (!) mantıklı adam ya babam, dedem ne kadar sövse de kar etmedi babam mutlu mesut sikko arabasını 15 yıl kadar kullandı. 15 yıl kullandığı bu araba 55.000 km'de (!) şaka gibi bir şekilde, çiziksiz, kazasız, tamamen orjinal bir şekilde evin önünde yatıyordu. bir gece "satacam ben arabayı." dedi gitti 5 milyara satmış. onun sattığı adam 2-3 ay sonra aynı arabayı 9 milyara sattı. babam tabi salaklığına doymadı, hep bir ibnelik yaptı. ne kadar hata yaparsa yapsın, o hatasızdı. bense hep suçlu amına koyim, bir sik yapmamama rağmen. aynı bokları ben yesem evlatlıktan reddederdi, öyle garip bir adam.

    mahalleden bir eleman bizim pederin kanına giriyor. lavuk ford'da çalışıyor. "abi süper ya yeni fiestalar." diyor. babama katalog veriyor, babam da görüyor beğeniyor. akşam bana getiriyor. "bak bakalım beğenecen mi?" tarzında uzatıyor katoloğu, bakıyorum ve beğenmiyorum hacı. açıkça babama "baba kusura bakma da zevkini sikeyim." diyorum. dedim bunu, sonra bana "sen ne anlarsın amına koyim, sana gösteren de kabahat göt lalesi!" şeklinde çıktı. aradan birkaç saat sonra tekrar geldi "ben cidden alacam bu arabayı. söyle hangi renk istiyorsun?" dedi. lan araba benim istediğim araba değil, senin istediğin araba. ben beğenmemişim zaten bunu da sana söyledim, ne sike gelip bana renk söylüyorsun? gönlü olsun diye buz mavisini gösterdim cevap olarak "cık, nıah. o olmaz ya güzel değil o. aha bu güzel, bu olsun." dedi. bak bak olaya bak amına koyim. hem istediğim araba değil, hem beğenmiyorum sırf gönlün olsun diye renk söylüyorum onu bile kendi istediği renkten alıyor. elektrik kırmızı (!)

    2010 yazında, 2011 model bir adet elektrik kırmızı ford fiesta sıfır olarak yarrak kürek valencia'dan istanbul'a doğru geldi. gelir gelmez babamı aradılar, beni de alarak arabayı almaya gitti. baktım, iç dizaynı falan hoş değil çok basit arabanın. bir tek göstergeleri ve direksiyonu hoşuma gitti. el freni ve vites berbattı. keza üst kısım arabayla aynı renk olarak kırmızıydı fakat dizayn olarak rezildi. o parayı etmezdi. ne kadara aldık söyleyeyim, o salak arabayı bir de full+full almak isteyen babam, kredili olduğu için full+full'üne 40 milyar (!) ödedi yani hala taksit ödüyor o ayrı da neyse. 40 kaat tutuyor totalde. aldık arabayı, tabi o kullandı. görevli çocuk arabayı tanıttı, falan filan. bana anlatmaya çalışıyor da ben "ona anlat o kullanacak." dedim. çocuk anladı tabi, anlattı peder beye. çok da anlar ya teknolojiden amına koyim hız sabitleyiciyi falan anlamadı. bir tek klima açıp kapayabiliyor, elektrikli camları ve teybi açabiliyor. o kadar, full+full aracın sadece 80 model arabalarda bile olan özelliklerini yapıyor ama gel gör araba 2011 model !

    tabi çıktık ordan eve dönüyoruz, arabayı babam sürüyor doğal olarak. o 2010 yazının temmuz ayından aha 2011 kasım oldu, 2012'ye gireceğiz. arabayı bir kere, 2 tur atarak kullanmamın dışında arabayı hiç kullanmadım. he kullanmak istemedim mi? denize düşen yılana sarılır. istedim. vermedi. vermeme sebebi de "sen istemiyodun yarram bu arabayı." değil. bahane olarak "çarpar ölürsün oğlum." oldu. nasıl lan? yaşamayalım o zaman, ölelim ne de olsa bir gün öleceğiz. sonra klasik bir bahane buldu "ben sana güveniyorum oğlum trafikte çok denyo var sana gelirler çarparlar falan..." dedi. aynını ben 16-17 yaşımdayken dışardan geç geldiğimde derdi "ben sana güveniyorum ama etrafa güvenmiyorum it kopuk dolu dışarsı." derdi. şimdi düşündüm de benim alkolik olmama sebep yaşadıklarım ve geçmişim değil babammış amına koyim. valla, bir teraziye koysam %70 babam çıkar. ona sorsan ben de onun alkolik olmasına vesileyim. çocukluktan ergenliğimin sonuna kadar hep kavga etmem, ağız burun dağılmış eve gelmem falan filan. yalan halbuki dünya sikine minare götüneydi. neyse konu araba son birkaç şey yazıp bitiriyorum.

    1.5 yıl içinde arabanın yaptığı km 4500 falan. belki o kadar bile yok. sabah evden çıkıp üzerinde güneş batmayan metrobüs kuyruğunu henüz görmeden evin önünde yatan, daha herhangi bir çiziği falanı filanı olmayan arabaya bakıyorum. üzülüyorum, çünkü bir sikim yapmayacak bütün gün yatacak öyle ve ben kullanamadan milletin içinde sinirlene sinirlene okula gideceğim, muhtemelen sıra ve kuyruk yüzünden derse de geç kalacağım. peder bey de götüne kına yaksın "ahaha bindirmiycem işte eheh !" diye. sanırsın 66 shelby amına koyim, kıyamadığından vermiyor. bu da böyle bir acımdır, babişkonuz size zınk diye çıkarıp verdiyse bu ve bunun muadili araçları, hatta size aldıysa o gün bugündür siz biniyorsanız yatın kalkın dua edin diye yazdım tüm bunları. he babamın kendi arabası da var bu arada, bu arabayı güya bana aldı ve vermiyor. var böyle babalar, varlık içinde yokluk yaşatan. ne desen boş, mezun olmama şurda 1 yıl kaldı. mezun olur, gider kendi paramla alırım. bir yıl da bir şekilde idare ederim toplu taşıma araçlarında, sıkıla bayıla da olsa ama daha minnet etmem. 4 yıldır bir kere arabayla gitmedim okula, 1 yıl daha gitmesem de olur. üstelik il dışına veya yurtdışına gitmeme köstek olan "gözümüzün dibinde olacan !" diyerek zorla istanbul içi tercih ettiren de babamdı. "yoksa okutmam !" diyen de. neyse amına koyim, daha çok başım ağrımasın yoksa konuştukça deli oluyorum. benden de bir tavsiye, bunun 2011'ini alacağınıza 3-5 biraz daha kasın gidin 2012 ford focus alın. mümkünse hatchpack. cidden araba kullanmış olursunuz. bunun ben debriyajını sikeyim, vitesini ayrı bir sikeyim.


    (hayrullah amazingogullari - 26 Ekim 2011 19:14)

  • comment image

    her şeyine laf söylense de yol tutuşuna laf söylenemeyecek araba. bmw için "her şeyi iyi de sürüş dinamikleri beş para etmez" ya da toyota için "iyi hoş da motoru çok dayanıksız" demek gibi bir şey bu. "b" sınıfında bu konuda tartışmasız liderdir. yüksek hızlarda birçok "c" sınıf araçtan bile daha iyi yol tutuş sunar. bok atacaksanız ses yalıtımına, malzeme kalitesine falan giydirin. oralarda gayet iyi fırsatlar var.


    (escherichiacoli - 18 Kasım 2014 22:26)

  • comment image

    100 cm3 motor hacminin neleri değiştirebileceğini anlatan otomobildir.

    ford fiesta 1.5 tdci econetic technology, 1.5 litrelik dizel motoruyla ve şasisiyle ford'un referans olarak görmesi ve üzerine yatırım yapması gereken bir modeli.

    normalde küçük otomobilleri (a segmenti ve b segmenti otomobilleri) sevmek zordur. küçük boyutlu olarak “bilinirler” ama artık oldukça büyükler: örnek olarak güncel (5. kuşak) volkswagen polo (mk5 6r) ilk volkswagen golf’den daha büyük boyutlara sahip. ayrıca bu otomobiller artık kimlik bunalımı yaşıyorlar: otoyollar için hem performansları ile hem de yere sağlam basamayan şasileriyle hala “küçük”ler. şehirlerde ise kıvrak manevralar ve park yerleri için boyutları sınıra yaklaştı ve pratik olma özelliklerini kaybetmek üzereler. bir de üzerlerine yapışan “içerisinde bayan var” etiketi işi daha da zora sokuyor.

    ama bazen istisnalar oluyor. hem de çok sağlam istisnalar: ford fiesta 1.5 tdci econetic technology ise kendisine bu entry’yi yazdıracak istisnai özelliklere sahip bir b segmenti otomobil.

    2008 yılından beri yollarda olan mk6 ford fiesta, 2013 yılındaki makyajla yeni bir 1.5 litre dizel motorla donatıldı. bu motor ile, fiesta 1.5 tdci econetic technology, ford’un “başyapıtı” olan bir üst sınıftaki ford focus dahil tüm modelleri için referans olarak alması gereken önemli özelliklere sahip.

    aracın “en iyi” yerinden başlayalım. ve bunu yaparken, hikayeye birbiri ile bağlantılı 3 soruyu sorarak başlamak gerekiyor:

    1. “100 cm3 motor hacmi bir otomobilde neyi değiştirebilir?”

    2. “ford, 1.6 ve 1.4 litrelik dizel motorlarının arasına 1.5 litrelik yeni bir dizel makineyi neden koyar?”

    3. “100 cm3 fark derken, hangi motorla karşılaştırmalı? 1.6 litrelik motorla mı? 1.4 litrelik motorla mı?”

    1.5 litrelik yeni dizel motor tek kelimeyle mükemmel.

    kaputu açınca, gördüğünüz manzara etkileyici: 1.5 litrelik motor ve hemen önündeki turbo, kaput altında motor için ayrılan boşluğun tamamının doldurmuş. küçük sınıf otomobillerde böyle bir manzaranın etkisini en iyi 1994 - 2002 arasında üretilen 1.9 litre turbo dizel motorlu 6n kasa volkswagen polo’yu kullanmış olanlar anlayacaktır.

    buradaki “küçük ve hafif karoser + yüksek tork” kombinasyonu kulağa iyi geliyor. ama daha fazlası var. bunun için bu yeni 1.5 litrelik yeni tdci motorun özelliklerine ve aracın bagaj kapağına yapıştırılan “econetic technology” yazısının anlamına bakmak, biraz daha derinlere inmek gerekiyor.

    ford'un pazarlama konusundaki acizliğini ve teknolojileri için isim bulma konusunda ne kadar yaratıcı (!) olduğunu kimse inkar edemez. “tdci” gibi aklıda kalması zor uzun bir kısaltma, benzinli motorlara “duratec” dizel motorlara “duratorq” denerek ne anlatılmak istendiği, şanzımanlara “durashift” isminin verilmesi… gibi örnekler var elimizde. ford pazarlama dünyasında bir kısır döngü içerisinde gidiyor (“süreklilik” anlamına gelen bir kelimenin (duration) hemen her ford teknolojisine yapıştırılması güzel ama insanlarda bıraktığı etki ve akılda kalıcılığı aynı derecede iyi değil)

    örnek olarak, herkes, çift kavramalı şanzımanı dsg olarak biliyor, modern common rail dizel motorları “tdı” kısaltmasından tanıyor. hem de eski yıldız pompa (pumpe düse) teknolojisini bırakıp common rail’e en son geçen üretici volkswagen olmasına rağmen. akılda hep volkswagen kısaltmaları kalıyor…

    ford uzun zamandır psa grubu (peugeot-citroen) ile beraber geliştirilmiş “tiger” isimli dizel motorlar kullanıyor. fiesta’da daha önce 1.4 litrelik bir dizel motor (dld-414) kullanıyordu. focus'da ise yine psa grubu (peugeot-citroen) ile beraber geliştirilmiş dld-416 kodlu bir dizel motor sunuyordu.

    yeni 1.5 litrelik motor, focus’da bulunan 1.6 litrelik dld-416’dan devşirme. 1.6 litrelik motorun çapı 75 mm x strok’u 88.3 mm. ford bu motorun strok’unu değiştirmeden, silindir çapını 73.5 mm’ye düşürmüş.

    1.6 litrelik motorun focus’da, yazılım ve turbo basınçlarına göre 95 hp ve 115 hp’lik 2 versiyonu var. bu versiyonlar sırasıyla 230 nm ve 270 nm tork üretiyor. co2 emisyonu ise 117 gr/km.

    1.5 litrelik küçültülmüş motor ise fiesta’da 75 hp güç ve 185 nm tork üretiyor. ama azalan güç ve tork, kayıp değil kazanç olarak geri dönüyor. ford fiesta 1.5 tdci econetic technology, 98 gr/km co2 emisyonu ile 100 gr/km co2 sınırının altına iniyor ve tüketimi de ortalama 3.7 litre / 100 km.

    peki örnek alınacak ne var? fiesta 1.118 kg ağırlığında ve hatchback hali ile 1.344 kg olan focus’dan 200 kg daha hafif (sedan focus 1.350 kg) tasarrufun yolu sadece “downsizing” ile geliştirilmiş verimli motorlardan ve uzun şanzıman oranlarından değil, aynı zamanda hafif karoserden geçiyor. 1.5 litrelik dizel motor, 1.118 kg karoserin içerisinde hem çok ekonomik hem de fazlasıyla hareketli.

    volkswagen’in mqb platformu ile (modularer querbaukasten) golf’ü 100 kg hafiflettiği gibi, ford’un ve diğer üreticilerin de kompakt modellerini benzer bir geliştirme ile hafifletmesi gerekiyor. işte fiesta bu hali ile bunu anlatıyor.

    bu yeni 1.5 litrelik dizel motor ile daha önce sunulan 1.4 litre 67 hp’lik motor arasında dağlar var: çalışma karakterinden, güç dağılımına ve daha önemlisi gürültü düzeyinden, tüketime ve co2 emisyon değerlerine kadar motor bugüne kadar ford’un sunduğu en harika dizel makine.

    motor atmosferik gibi çalışıyor, hiç turbo boşluğu (turbo lag) yok. hangi viteste olursanız olun uyumuyor, hareketlenmek için bir “bekleme süresi”ne ihtiyaç duymuyor, asla zayıflık hissettirmiyor, gaz pedalına dokununca dengeli şekilde hızlanmaya başlıyor. 2.000 devirin altında kullanıldığında inanılmaz yakıt ekonomisi sunuyor (zaten motor 2.000 devir’e ulaştığında gösterge panelinde vites değiştirme [yükseltme] önerisi görüntüleniyor)

    şanzıman 5 ileri vitesli, kullanırken “6. vites de sunulabilirdi” diyorsunuz.

    1.118 kg ağırlığındaki bir otomobilde 185 nm tork sunulması, her yol şartında mobilite garantisi getiriyor. yalnız tek bir sorun var: otomobilde çok belirgin bir “torque steering” var. direksiyonu açıyla tutuyorken kalkış yaparsanız ön tekerlekler “ileri mi gitsem sağa sola mı gitsem” diye bocalama yaşıyor, araç burnunu bir sağa bir sola çekiyor. viraj içerisinde gaza basarsanız otomobilin burnu kendisini virajın dışına doğru atıyor.

    “100 cm3 motor hacmi bir otomobilde neyi değiştirebilir?” sorusunun cevabı burada: 1.4 litrelik dld-414’e göre mükemmel verim ve performans, 1.6 litrelik dld-416’ya göre güç kaybı yaşamadan tasarruf ve daha az emisyon.

    biraz da motor dışında fiesta’nın nasıl bir otomobil olduğundan bahsetmek gerekiyor: işte burada, ford’un hastalıkları ve ayrıca araştırma geliştirme paralarını nereye harcadığı ortaya çıkıyor.

    ford, “kapaksız yakıt sistemi” isimli bir yakıt donanımı kullanıyor. sistemin amacı aslında depoya farklı türde yakıt konulmasını engellemek. çünkü, örnek olarak dizel modele benzin tabancası ile yakıt koymak mümkün değil. ancak sistemin ne kadar kullanışlı olduğunu “sormak” gerekiyor. aracın kitapçığında, yıkama sırasında, yıkama tabacasının depo kapağından uzak tutulması ve kapağın su alabileceği uyarısı yazıyor. ayrıca, yakıtınız biter ve yolda kalırsanız, depoya bu sisteme zarar vermeden yakıt koymanın tek yolu, yine otomobil ile beraber verilen özel bir huniyi kullanmak.

    otomobilin dikiz aynaları “rüzgar yemiş” gibi duruyor, dış uçları otomobilin arkasına doğru sivrildiğinden ve iç köşeleri daha önde kaldığından, aynaları ideal ayarlarına getirdiğinizde, ayna camları ile ayna kapağı arasından içerideki elektrikli mekanizma dışarıdan görülür halde kalıyor.

    iç mekana geçildiğinde araç ile ilgili motoru kaynaklı “pozitif” hisler “nötr” hale gelmeye başlıyor: otomobilin iç mekanında zaman geçirme ve alışma gerektiren unsurlar var: kapı içlerindeki dörtgen açma kolları bunlardan ilki. orta konsolun tasarımı da öyle. ters konumlandırılmış yakıt seviyesi göstergesi de öyle. gösterge aşağıya doğru baktığından, ilk anda boş depoyu dolu sanabiliyorsunuz. motor soğutma sıvısı göstergesi bu otomobilde de bulunmuyor, soğutma sıvısının sıcaklığı yol bilgisayarının ekranından takip edilebiliyor. burada da maliyet tasarrufu yapılmış. kumanda ve şalterler ile ilgili “olumlu olmayan” düşünceler direksiyon için geçerli değil, direksiyon simidinin çapı küçük, ele otuyor ve kullanımı “rahat”, ancak direksiyon simidi biraz ince kalıyor.

    otomobilde sunulan “ford audio” isimli müzik sisteminden “güzel sesler” alabilmek için ayarlarıyla oynamak gerekiyor. (örnek olarak sistemin standart ayarları “standart” değil ve iyi bir ses almak için bass ayarını +7’ye, treble ayarını da -7’ye çekmek gerekiyor) sistemi biraz denemek, audi concert ya da bmw business gibi sistemlerin ne kadar kaliteli olduğunu anlamanızı sağlıyor.

    otomobilin göstergelerinde “yanıltıcı” olan sadece yakıt seviyesi değil. hız göstergesi de “fazla” gösteriyor: otomobilde 220 km’lik bir kadran var, otomobil hızlandıkça ve devir saati yükseldikçe hız göstergesi daha büyük bir aralıkla ilerlemeye başlıyor. otomobil 5. viteste 1.500 devirde 75 km/h, 2.000 devirde 95 km/h 2.500 devirde 115 km/h yapıyor. 3.000 devire gelindiğinde ise gösterge 145 km/h’ye ulaşıyor.

    göstergedeki bu sapma 120 km/h aşıldığında hissediliyor ve düşük viteslerde ve düşük hızlarda yok (otomobil 3. viteste, 1.500 devirde 40 km/h, 2.000 devirde 55 km/h 2.500 devirde 70 km/h, 3.000 devirde 85 km/h yapıyor. 4. viteste ise, 1.500 devirde 55 km/h, 2.000 devirde 75 km/h 2.500 devirde 95 km/h, 3.000 devirde 115 km/h yapıyor.)

    ford’un da bir verimlilik yönetimi, tasarruf ve çevre koruma donanımı var. ford buna “econetic technology” adını veriyor. econetic technology de, bmw’nin “efficient dynamics” programı gibi bir dizi “tedbir”i kapsıyor ancak fiesta’da bu sadece arka bagaj bagaj kapağının soluna yapıştırılan bir yazı olmaktan öteye gidemiyor. bu donanımlar fiesta’da yok.

    diğer taraftan, otomobil bu haliyle bile çok ama çok tasarruflu. 5. viteste 2.000 devir’de 95 km/h yapan otomobil, bu devri aşmadığınız sürece 3.4 litre / 100 km tüketiyor. otoyol kullanımlarında ise tüketim 4.4 litre / 100 km’ye çıkyor.

    otomobilin sürüş sırasında arka camları düşüyor. başlayan rüzgar sesini farkedip arka camları kontrol ettiğimde 1 cm kadar aşağı indiğini gördüm. kapatıp yola çıktıktan birkaç dakika sonra aynı şey yine oldu, ve yine oldu… (belki de bu durum sadece bana verilen otomobilde vardı)

    şimdi sıra geldi 2 önemli “acı gerçek”ten bahsetmeye:

    birinci acı gerçek ford fiesta’nın mevcut ve potansiyel müşterilerinin yüzünü güldürecek türden: 195 mm tabanlı lastikleriyle bu otomobil, bir üst segmentteki bir çok araçtan, örnek olarak toyota auris ve renault megane’den daha iyi yol tutuyor. otomobilin ve şasisinin size verdiği “yere basma” hissi görülünce, ford’un araştırma ve geliştirme bütçesini nereye harcadığı çok iyi anlaşılıyor.

    ikinci acı gerçek ise üzecek türden: tüm bu olumlu ilerlemelere rağmen, daha araca ilk bindiğiniz anda kontak anahtarı yuvasının renault 12 (toros)’den farklı olmadığını gördüğünüzde, amortisörü olmayan kaputu açıp kaputu sabitlemek için çubuğu aradığınızda, silecek suyu kabı kapağının pet şişe kapağından farklı olmadığını farkettiğinizde, 2. değil 3. sınıf plastikten üretilmiş yağ çubuğu ile yüzleştiğinizde ya da motor kaputu kapandığında çıkan “teneke” sesini duyduğunuzda, o’nun neden bir ford olduğunu ve neden asla bir audi ya da bmw olamayacağını anlıyorsunuz.

    yine de: ford fiesta 1.5 tdci econetic technology, üretim amacına ulaşmış, görevini çok iyi yerine getiren bir otomobil. küçük sınıfın en etkileyici otomobili.


    (agleonema - 6 Ocak 2015 23:59)

  • comment image

    piyasada fiyat performans açısından b sınıfında alınacak en iyi araçtır. hele bir de çok boş olan trend ile üst seviye olan titanium arasına trend x diye bir donanım konumlandırmışlar ki harika olmuş.

    ford fiesta trend x 1.25 82ps yaklaşık 40.000 lira...

    bu araçta fiesta trend donanımına ek olarak, çelik jant, karartılmış arka camlar, hız sabitleyici ve deri kaplı direksiyon var. öyle stratejik olarak konumlanmış ki, 45.000 lira olan titanium bile almaya gerek bırakmıyor. çünkü titanium'da 1.4 motor ve 96 ps olması dışında hemen hiç fark yok. (led farlar, ambians aydınlatması, biraz daha albenili panel dışında...) küçük sınıftaki bir araç için sürüşü gayet yeterliyken 5000 tl fark vermek isteyen olursa onu bilemem tabi...

    en yakın rakibi vw polo'ya bakınca comfortline modelinin 45.000 tl olduğunu görüyoruz. çelik jant 2500 tl, hız sabitleyici 1700 tl, karartılmış cam 650 tl ekstra olarak geliyor. yani polo dünya çapındaki en büyük rakibi fiesta'nın trend x ara donanımında sunduğu özellikleri toplam 4850 tl ekstra ödeme ile ancak veriyor. arabanın kendisi de 45.000 olunca fiyat 50 bin liraya geliyor. şu doğuş otomotiv gerçekten de cimri...

    fiesta mükemmel yol tutuşu, süspansiyonu ve dengeli direksiyonu ile sürüş dinamikleri açısından b sınıfının en iyisi... bunu ben demiyorum, parkers.co.uk diyor.

    2004'ten beri her araba alışımda dikkatle takip ettiğim parkers, polo için en önemli kusuru fiesta kadar eğlenceli bir sürüşe sahip olmaması diyor.

    diğer rakipleri renault clio, opel corsa, peugeot 208, citroen c3, hyundai i20, fiat punto fiyat performans açısından bu iki arabanın epey gerisinde kalıyor.

    hele clio gibi bir aracın fiesta ve polo'ya yakın fiyatlarda ve hatta daha pahalı satılmasına cidden bir anlam veremiyorum. dizayn olarak yeni olabilir ama hala kalite hissi vermekten uzak olduğunu düşünüyorum.

    bu arada bundan 7-8 sene önce abs bile ek paketle satılan bir özellik iken, esp'nin bile hem fiesta, hem de polo'da standart gelmesi harika bir şey. esp ve abs'nin yanında, ebd (elektronik fren gücü dağıtım sistemi), tcs (çekiş kontrol sistemi), eba (acil durum fren desteği), hla (yokuş kalkış destek) de standart. araçlarda güvenlik donanımının geldiği nokta gerçekten etkileyici...

    makul bir fiyata güzel bir b sınıfı almak isteyen arkadaşlara trend x modelini tavsiye etmiş olduk. fakat ford'a bir sözüm var: yıl 2015 arka camları çevirerek açmak nedir? titanium hariç arka camlar manual... bu biraz ayıp oldu ford fiesta...


    (justinian - 11 Mart 2015 21:49)

  • comment image

    eski bir atasözü der ki:

    "eğer bir insan arabasının ne kadar az yaktığı ile övünüp arabasına bu yüzden aşıksa şüphesiz ki o kişi dünyanın en pahalı benzininin satıldığı 3üncü dünya ülkesinde yaşayan bir fakirdir."


    (epir - 27 Ağustos 2016 14:28)

  • comment image

    giris modeli 87 bin tl olmustur. 2010 yilinda 27 bin tl ye aldigim zaman bankada yeni mezun yonetici adayi maasi 2 bin tl civariydi. su an 3 bin tl civari sanirim. 2010 yilinda 12 ayda alinabilecek bu araba icin ayni pozisyonla is giren birinin 29 ay calismasi gerekiyor.

    ulke olarak alim gucumuzun ne kadar dustugunu gormek acisindan iyi bir ornek diye dusunuyorum.


    (spy of soul - 16 Temmuz 2018 11:44)

Yorum Kaynak Link : ford fiesta