• "bir muzik grubu.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    coldplay'in viva la vida or death and all his friends isimli albumunde yer alan ve oryantal keman riff'iyle gayet cekici hale gelmis sarkinin orjinal isminde bir de unlem isareti vardir, yani su sekilde*: yes!

    sozlerini verip entry'i tamamlayarak farzimizi da yerine getirmis olalim:

    when it started we had high hopes
    now my back's on the line
    my back's on the ropes

    when it started we were alright
    but night makes a fool of us in daylight

    yeah we were dying of frustration
    saying "lord lead me not into temptation"

    but it's not easy when she turns you on
    since they gone

    if you'll only, if you'll only say yes
    whether you will's anybody's guess

    god, only god knows i'm trying my best
    but i'm just so tired of this loneliness

    so, up they picked me by the big toe
    i was held from the rooftop then they let go

    there's only screaming
    let the windows down
    as i come to the ground

    if you'll only, if you'll only say yes
    whether you will's anybody's guess

    god, only god knows she won't let me rest
    but i'm just so tired of this loneliness
    i've become so tired of this loneliness


    (pleasure delayer - 15 Haziran 2008 01:03)

  • comment image

    ingiliz progresif rock grubu ama eksi sözlükte hakkında yazılanları okuyabilmek için başlığa yazılan tüm entarileri okumak gerekiyor. ingilizce evet, israil'de tv kanalı, pet shop boys albümü, bilmem ne yönetmenin filmi falan derken öyle bir başlıktan başlığa atlamışım ki en son erkeklerde göte kilitlenme başlığını okurken buldum kendimi. yessss.


    (kennyd - 30 Ekim 2009 08:38)

  • comment image

    bbc'nin 2009 yılında çektiği prog rock britannia* belgeselinde rick wakeman gruba katıldığı günü anlatır. üstad aynı gün ziggy stardust olayının dibindeki david bowieden de teklif almıştır ve ya spiders from mars'a ya da yes'e katılacaktır. neden daha önce çalıştığı** ve büyük üne sahip bowie yerine sadece üç albüm çıkarmış yes'i tercih ettiğini şöyle açıklar:

    -niye mi yes? çünkü herifler <caps>her şeyi</caps> yanlış yapıyorlardı. bateristleri* davullarını o kadar saçma sapan bi tona ayarlıyordu ki kulağa müthiş geliyordu, bi gitaristleri* vardı; tüm rock müzisyenleri hendrixe özenip distorsyonlu fender türü elektro gitarlar çalarken bu eline yarı akustik bi gibson almış onla solo atıyor. basçıları* zaten bi tuaf; benim bildiğim basçı dediğin alttan alttan çalar bu gidiyor hayvan gibi şarkının ortasında coşuyor. buraya kadar yaşadığım şoktan çıkıp kendime geleyim diye uğraşırken o da ne?! o dönem bütün rock gruplarının vokalleri 2 metrelik iri yarı kıldan tüyden yüzügözü görünmeyen ve ter kokularını sahnenin en arkasından hissettiğim tiplerken sahnenin ortasında 1.60 boylarında alto sesli bi vokal*.

    bill bruford ise close to the edge'in yapım aşamasını şöyle anlatır:

    -simon and garfunkelın bridge over troubled waterı kaydederken üç ay boyunca stüdyoda kaldığını duyunca "ha demek öyle? toplayın eşyaları biz üç ay bir gün kalicaz!" dedik. direkt...

    aynı dönem hakkında steve howe ise:

    -akşamları eve dönüyorduk, bi sabah yine stüdyoda toplandık ve beşimiz birden geçen akşam şarkıya eklediğimiz son bölüm hakkında hiçbir şey hatırlamıyorduk.

    bununla beraber halk düşmanı phil collins grubun ilk dönemlerinde bir arkadaşından yes'in davulcu aradığını öğrenip jon anderson ile tanışmış ve tanıştıktan sonra jon ona "perşembe gel bi bakiim deniyelim seni" cevabını aldığı halde bir daha grupla tekrar iletişime geçmemiş.

    hazır konu yes'in alternatif bir evrende kendi içinde bulundurduğu hayvani müzisyenlerden açılmışken, steve howedan önce adamların robert fripp'e teklif götürdüğünü de söylemek lazım. ha fripp hem bunların teklifini reddedip hem de iki sene sonra bunların davulcularını* kapmış sonra. o başka bi konu.


    (rdx - 21 Şubat 2010 18:57)

  • comment image

    acilimi keneddy-lugar youth exchange study olan "%100 burslu" bir lise ogrenci degisim programidir.baslangici 11 eylul saldirilarina dayanir.bu tarihten sonra amerikan halki ve muslumanlar arasindaki iliskileri gelistirmek amaciyla baslatilan programdir.bilinenin aksine sadece afs degil 7 farkli ogrenci yerlestirme organizasyonu bu programin parcasidir.secim asamasi 3 temel bolumden olusur ; yazili sinav,mulakat ve ingilizce yeterlilik testi lakin bu 3 sinavi gecmis olmaniz bursu kazandiginiz anlamina gelmez (bir yes mottosu olarak ; ucaga binene kadar hepiniz adaysiniz.) bu sinavlari gectikten sonra uzun bir form doldurma seruvenine atilirsiniz.haftada kac saat jaz dinlediginizden ata binmeyi bilip bilmediginize kadar hayatinizdaki herseyi yazarsiniz bu formlara.formlarla birlikte yazmaniz gereken essay ler de vardir.yes ogrencileri bu butun asamalari tamamlayan ve cevresinde fark yaratabilecek ogrencilerdir.

    yes programi bir lise ogrencisi icin hayatin donum noktasidir.dunyanin obur ucunda yeni bir hayat kurar yeni arkadaslar edinir,ingilizceyi ana diliniz gibi konusur kendi paranizi kendiniz yonetirsiniz.lise hayatini lys/ygs e adamis yasitlarinizdan ne kadar farkli ve olgun oldugunuzu donunce anlarsiniz.


    (ikaros - 26 Ocak 2013 22:41)

  • comment image

    sally potterin senaryosu kadar goruntuleriyle de harikalar yarattigi yeni filmi.
    --- spoiler ---
    sally potter bambaska dunyalardan iki insanin -irlanda kokenli amerikali bir bilim adami ve londrada ascilik yapan lubnanli doktor- tutkulu asklari cevresinde kimliklerini ve inanclarini irdeleyip onlari komunist kuba da kavusturmus.
    ---
    spoiler ---
    dahice yazilmis senaryo shakespeare oyunlarina benzer bir sekilde ritm iceriyor, siirsel olarak yazilmis ve bu siirsellik filmin akisina oylesine uyum saglamis ki olusturdugu kalip aslinda filmi daha da ozgurlestiriyor. aralara serpistirilmis hizmetci kizin toz uzerine yaptigi cesitlemeler ayri bir sirinlik katmis. bu ozellikleriyle izledikten sonra senaryosunu hatmetme istegi duydugum ender filmlerden...
    goruntu yonetmeni alexey* ayri bir yetenek. bazi kareler resmen birbirleriyle dansediyorlar. basrollerde simon abkarian ve joan allen var.


    (arundati - 28 Ekim 2004 02:45)

  • comment image

    12 nisan 2005'te emek sinemasi'ndaki gösterimine yönetmenin de katildigi siirsel film. filmden sonra yapilan soyleside sally potter filmin zihninde olusum sürecinin yillar aldigini ancak 11 eylül'de senaryoyu yazmaya karar verip 12 eylül'de ise yazmaya basladigini söyledi, film baslamadan da hayirlarla* dolu dünyamizda en güzel kelimenin evet* oldugunu söylemisti. temizligin felsefi bir tarafinin oldugundan, güvenlik kameralariyla çevrili hayatlarimizda, bu kameralara düsen karelerin akisindaki kesintilerin ritmi ile, yunan trajedyalarindaki korolara benzeyen temizlikçi ve mutfak isçilerinden olusan anlaticilarinin olusturdugu koronun aktardigi filmin metnindeki siirin ritmiyle aktarmaya çalistigi uyumdan söz etti.. bunlarin hepsini ardarda söyledi, biraz ondan biraz bundandi film, çok etkileyici sahneleri vardi, ask üzerine, ayrimcilik üzerine, siddet üzerine, din ve inanç üzerine önemli sorular soruyordu, renkler, görüntüler, sahneler çok göz oksayici idi, içinden çok sayida film çikabilecek malzemeye sahipti... amasi da var o yüzden, tam da bu nedenlerle malzemeyi biraz daha ekonomik kullanabilse daha da müthis olurdu sanki.
    --- spoiler ---
    en güzel sahnesi olanca yalinligiyla, temizlikçi kizin, "hayatinizi temizlemeye çalismayin, temizlik aslinda sadece bir seylerin yer degistirmesinden ibarettir, yer degistiren seylerin de izi kalir, bosuna ugrasmayin, yasayin gitsin.." dedigi ve izleyicinin gözünün içine bakarken gözünden bir damla yasin süzüldügü son karesiydi, acelesi olanlarin göremedigi bir sahneydi, olsun kimileri için temizlenecek ne çok sey var hayatlarinda kimbilir. beyhude
    ---
    spoiler ---


    (koyumavi - 12 Nisan 2005 22:50)

  • comment image

    yazanı ve yöneteni sally potter olan film..

    aşkı hayatın ciddiyeti içine yedirebilmiş bir film. aşkın o acaipliğini, kuralsızlığını, sınıfsızlığını, farklılığın tohumundan yarattığı şehveti anlatıyor bu film.

    batıda bir doğulu olarak yaşamanın mücadelesi, batı insanının koca bir yalanın içinde döngüselleştiğini, beyaz yakalının "ayaktakımı" olarak gördüğü insanların "küçük dünyaları"ndaki yankıları (bunlar hep tırnak içinde, söz meclisten dışarı), tanrının varlığı ile yokluğu arasında gidip gelen insanın acziyeti ve yabancı düşmanlığı gibi konularda sütün kaymağı mesajları da var filmin.

    ama şairene üslubtan da bahsetmek gerek.. filmi türkçeye kazandıran kişinin emek ve şiir kokan çevirisini de göz ardı etmemeli. çok az film de görülebilecek bir armoniye sahip bu film. sırf bu sebepten ilgi çekici olabilir.

    --- spoiler ---
    sally potter filmde kanımca, başroldaki kadının gözünden günah çıkartıyor. filmde de var olan bir sahneydi bu, kadının kamera karşısında günah çıkarttığı sahne. tekrar tekrar o diyaloğu seyretmeli..
    ---
    spoiler ---

    hiç bir şey yok olmaz diyor film. ( önce bir vardı diyenler yanılıyorlar, insan sıfırı yarattı. birden önceki varlık, yokluk ve hiçlikti. bir yokluğa alternatifti, ikilik bire rakip. böylece çoğaldı hayat, şimdi bire ulaşmak için çabalıyor herkes. görünmeyen bir ruhun kışkırtmasıyla. )


    (mafizzamir teklif - 22 Ağustos 2005 23:35)

Yorum Kaynak Link : yes