Çıkış Tarihi     : 07 Şubat 2020 Cuma, Yapım Yılı : 2020
Türü                : Drama,Fantazi,Korku,Heyecanlı
Taglar             : idw publishing,doğaüstü güç,cinayet,Ahlaka aykırılık,Büyü
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Circle of Confusion , Take 5 Productions
Yönetmen       : Michael Morris (IMDB)(ekşi), Vincenzo Natali (IMDB), Tim Southam (IMDB)(ekşi), Mark Tonderai (IMDB)(ekşi), Dawn Wilkinson (IMDB)
Senarist          : Meredith Averill (IMDB),Carlton Cuse (IMDB),Aron Eli Coleite (IMDB),Joe Hill (IMDB)(ekşi),Elizabeth Ann Phang (IMDB)
Oyuncular      : Kevin Alves (IMDB), Thomas Mitchell Barnet (IMDB), Coby Bird (IMDB), Ashanti Bromfield (IMDB), Laysla de Oliveira (IMDB), Griffin Gluck (IMDB)(ekşi), Eric Graise (IMDB), Connor Jessup (IMDB)(ekşi), Emilia Jones (IMDB), Hallea Jones (IMDB), Petrice Jones (IMDB), Genevieve Kang (IMDB), Jackson Robert Scott (IMDB), Darby Stanchfield (IMDB), Kolton Stewart (IMDB), Sherri Saum (IMDB), Bill Heck (IMDB), Felix Mallard (IMDB), Steven Williams (IMDB), Sabrina Saudin (IMDB), Ellen Olivia Giddings (IMDB), Nicole James (IMDB), Kayla DeSouza (IMDB), Alexander Elliot (IMDB), Andre Daegun Kim (IMDB), Nicole Stamp (IMDB), Andrew Ahmed (IMDB), Isai Rivera Blas (IMDB), Chris Britton (IMDB), Bobby Brown (IMDB), Jesse Camacho (IMDB), Chris Farquhar (IMDB), Kyle Hodgson (IMDB), Kaleb Horn (IMDB), Michael Mast (IMDB), Erika Nonato (IMDB), Owen Ois (IMDB), Ken Pak (IMDB), Charlotte Tavares (IMDB)

Locke & Key ' Dizisinin Konusu :
Dizi, babalarının öldürümesinden sonra Maine'deki eski evlerine dönen 3 kardeşin hikayesini anlatıyor. Kardeşler eve döndükten bir süre sonra, onlara birçok güç ve yetenek veren mucizevi anahtarları oldığunu fark ederler. Fakat bir şeytanın bu anahtarların peşinde olduğunu ve ona ulaşana kadar da durmayacağını henüz bilmiyorlardır.


  • "olayları türlü twistlerle ilerlediği heyecan verici bir çizgi-roman serisi. hala da devam ediyor, merakla bekliyorum yeni bölümlerini."
  • "zırt pırt reklamı çıkan merakla başladığım dizi, başından o kadar olay geçiyor sabah bişi yok gibi uyanıp okula gidiyorlar bu sinir bozucu"
  • "diziyi boşver de çizgiroman, herkesin yeni bölümünü beklediği bir dizi vardır ya, benimki de bu."




Facebook Yorumları
  • comment image

    tamam işim yoktu binge watching moduna girdim ama sinirden ekrana anneanne tepkisi verdiğim anlar oldu.

    --- s1xe7 ve final spoiler ---

    biri şu gerizekalı kıza korkusunu geri verebilir mi? avril lavigne moduna girdiğinden beri sıfır mantık gidiyor.

    yahu elinizde bir sürü işe yarar anahtar var. çocuk olan kardeşin ölmüş dirilmiş eve kimin girdiğini adıyla soyadıyla söylüyor. mal mısın gidip diğer anahtarları kullanmayı düşünüyorsun? müzik kutusunu kullanıp eve giren tipi etkisiz hale getirsene.

    diğer salak abi, başka sinir nedeni. son anda annenin bu kapı neymiş diye bakması sebebiyle, tüm anahtarlar gitti. kadın içki içmiyorken ayrı mal, içerken ayrı mal. ailecek genetik zeka geriliği taşıyan bir american teenage family sendromu var.

    küçük çocuğun da iletişim kopukluğundan geberiyor oluşu. well lady diyeceğine kadının neye benzediğini anlatsana çocuğum, ağabeyin kadınla yatıyor olur olmadık yerlerde. anahtarı neden kaybettiğini de anlatıver.
    çocuklar o kadar salak ki sezon sonunda üçü de ölse, bunlara müstahak diyip geçeceğim. son ana kadar yaşıyor olmaları tam bir muamma.

    kadın madem yardım için geliyor. eve özürlü oğluyla neden yalnız gönderiyorsunuz bir de anahtarla.

    iyi fikir mi yoksa tek fikir mi ne olduğu belli olmayan saçma salak çözüm önerilerine bir aklı başında insan bu böyle olmaz, bak "babamların arkadaşlarının başına ne geldi diyemiyor." bir de kapıyı yayla gibi açıp kapamanıza gerek bile yok normalde ama şov olsun tabii ki.

    düşmanında kimlik değiştirme anahtarı varsa, nasıl kimse "bunun önüne geçmeliyiz" diye sorgulama moduna geçmiyor?

    final o kadar basit yazılmış ki, güya ters köşe yapacaklardı, sıçıp batırmışlar.

    o çocukta bir sıkıntı olduğu müzik kutusunun kafeteryada kullanılması esnasında olayı şıp diye çözmesinden belliydi. ama tabii ki korku unsuruyla tüm mantık kısmını atan çakma avril bunu algılayamadı.

    --- s1xe7 ve final spoiler ---

    7/10 o da the lost room en sevdiğim dizilerden olduğu için. bu kadar eğlenceli bir konu içinde karakterlerin teenage draması beni öldürüyor gerçekten.


    (kinge dorduncu - 8 Şubat 2020 19:22)

  • comment image

    orijinal eserde durum nasıl bilmiyorum ( bu hafta jbc yayınlayacak, okuyunca editlerim ) ama sik kadar kasabada zenci çekik gözlü engelli, asya kökenli kız, zenci ingiliz, klasik çakma sarışın var. yani çok kültürlülük meselesini anlıyorum, gerçekten anlıyorum ama mantıksız geliyor bu şartlarda. dizi büyük bir şehirde geçiyor olsa gerçekten itiraz etmeyeceğim ama lan ufacık yer, bu kadar etnik insan nasıl toplandı?

    diziye gelirsek eğer, joe hill babasından ( stephen king ) maine aşkını, kızılderili mezarlığı saplantısını ve öykü anlatma şeklini birebir almış. yine iyi kalpli, herkese yardımcı olmaya çalışan ama katledilen yaşlı karakter var. yine uzun koridorlu, eski bina var.

    yalnız hikayede çok hoşuma giden tek bir şey var; kötü karakterin gevşekliği. sık sık da görüyoruz kendisini, karanlıklarda plan yapmıyor. hill'in, babasının tarzının üstüne koyduğu en büyük fark bu bence.

    diziyi tamamlamadım, tamamladığımda da eklentilerim olacak.

    not: bir lafım da ailenin annesine. bir kadın bu kadar mı eblek olabilir. bir şeylerden şüphelenmesi için açık açık görmesi gerekiyor kadının.

    edit: ailenin babası da çakma keanu reeves. sürekli john wick gibi konuşuyor.


    (solidsnake - 9 Şubat 2020 12:13)

  • comment image

    olayları türlü twistlerle ilerlediği heyecan verici bir çizgi-roman serisi. hala da devam ediyor, merakla bekliyorum yeni bölümlerini.


    (sali - 5 Kasım 2011 16:39)

  • comment image

    öyküsünün orijinal kaynağına göz atmadan izlemeniz gereken diziler kervanında yerini almış netflix dizisi.

    the boys'da yapılan tekrarlanmış ki, bu diziyi de çizgi romanı önceden okumadan izlemek gerekli. asıl kaynağın tüm o ağır şiddet, seks ve argolu yapısını kaldırarak, yerine öykünün sadece temel noktalarını kopyalamış bir yapım çıkıyor karşınıza.

    hoş, the boys en azından daha ilk bölümden biraz olsun olanı biteni asıl kaynağın ruhuna uyumlu verebiliyordu(a-train'in kaldırım kenarındaki yaya kazası misal...). bu dizi onu bile başaramamış. olaylar çizgi romanın kurgusundan o kadar uzaklar ki!

    ek: çizgi roman da pek öyle ahım şahım sayılmaz aslında...

    --- spoiler ---

    misal, çizgi romanda lesser adlı saldırgan locke ailesinin evine bir kankasıyla beraber saldırıyor. sonrası anneye tecavüz, büyük oğlanın rehine alınması...vb. bir arada olduğu bir korku filmi adeta.

    üstelik ailenin hayattaki üyeleri bu olaydan o kadar etkileniyorlar ki kasabadaki ilk günlerinde anne alkolizmin pençesinde, büyük oğlan taşla bayılttığı saldırganı rehin almasına rağmen suratına silah doğrultulunca ölümüne ramak kaldığından ağır depresyonun etkisinde, şok içindeki kız tüm olayı korkudan küçük kardeşini boğacak denli sarılarak atlattığından çevresinden kendisini soyutlamak isteğinde ve diğerlerine nazaran tüm yaşananları daha olgun karşılayan küçük kardeş macera peşinde atlatmaya uğraşıyorlar. yani dizide yaş sınırı olabildiğince aşağı çekilmiş.

    dahası, çizgi romanda küçük kardeş ilkin astral seyahat anahtarını bulmasına ve neredeyse ilk kitabın sonuna değin bileklikteki anahtarın varlığı gizemini korumasına rağmen daha ilk bölümden her yer anahtarını kullanarak ufaklığın dondurma almaya gidebilmesi maalesef dizinin geri kalan bölümleri için beklentimi çok düşürdü. daha da beteri, daha ilk bölümden locke gençleri yeni evlerinin sahip olduğu olanakları keşfettiler.

    ---
    spoiler ---

    dolayısıyla, izlerken kimi fantastik unsurlar içeren bir ergen dizisinden fazlasını bulamayacağınıza emin olun.


    (erazur - 11 Şubat 2020 01:06)

  • comment image

    karakterlerin moron seviyesinde bir iq’ya sahip olduğu netflix dizisi. bütün bölümleri oturup 2 günde bitirdim daha doğrusu kendim için final dediğim yerde diziyi bıraktım. çünkü hikaye bombok bir yerlere gidecek ve daha fazla sinir olacaktım. gayet akıcı sürükleyici bir dizi fakat karakterlerin yaptığı aptalca davranışlar ööeehh artık dedirtiyor. bu kadar güzel bir konu çok daha akıllıca işlenebilirdi sanki.


    (volokine20 - 11 Şubat 2020 13:10)

  • comment image

    zırt pırt reklamı çıkan merakla başladığım dizi, başından o kadar olay geçiyor sabah bişi yok gibi uyanıp okula gidiyorlar bu sinir bozucu


    (3310 efsanesi - 10 Şubat 2020 22:11)

  • comment image

    diziyi boşver de çizgiroman, herkesin yeni bölümünü beklediği bir dizi vardır ya, benimki de bu.


    (sali - 13 Haziran 2012 00:31)

  • comment image

    bir cizgi roman manyagi olarak diyebilirim ki hayatimda okudugum en basarili cizgi romanlardan birisidir bu eser.

    sahane karakterler, muhtesem bir konu, gittikce artam gerilim ve bomba gibi bir final; arada ise komedi, dram, ask, gerilim, korku, fantastik ne arasaniz var.

    boynuz kulagi gecmis.* *


    (eben - 22 Ağustos 2014 00:41)

  • comment image

    bu çizgiromanı nasıl olup da daha önce keşfetmediğime, kimseden duymadığıma inanamıyorum... nasıl ya...

    hani bazen bir kitap okur, bir film izlersin filan da sonra bilirsin ya, artık ömrünün sonuna kadar o o şeyi seveceksin. öyle bi kitap locke and key. okuyup bi süre sonra unutup gideceğin bir çizgiroman değil de, yıllar sonra "hikayenin detaylarını unutmuşum, du bi daha bi ağız tadıyla okuyayım" diyeceğin türden birşey.

    geceleri filan uyumadım bunu okudum yani, öyle de sürükleyici, elimden bırakamadım. hiç bir şeyiyle de beni hayalkırıklığına uğratmadı. yani ne hikayesi, ne karakter gelişimleri, ne sonunu bağlama şekli, çizimleri, anlatımı yarıyolda bıraktı beni.. hepsi şahaneydi. toplamda 10 üzerinden 11 veriyorum.

    konusu özetle ve en spoilersız olmaya çalışan halimle; süper sıradan bir ailenin babası anlamsız görünen bir saldırıyla öldürülür. babanın ölümünden sonra aile, babalarının "bana birşey olursa eski aile malikanesine dönün" lafı üzerine kalkıp eski eve taşınırlar. annenin ayrı, büyük oğlanın ayrı, kız kardeşin ayrı sorunları vardır, her biri babanın ölümünden farklı şekilde etkilenmiştir. en küçük kardeş ise 6 yaşında gamsız bir velettir, yeni taşındıkları evi kurcalamaya başlar. çok da acayip şeyler keşfeder, bu acayipliklerin en başında da bahçedeki kulübenin içindeki kuyuda duyduğu "eko" gelir. ya da kendisinin sadece bir eko olduğunu söyleyen bir ses.

    konu böyle başlayıp buradan çok daha ilginç yerlere yürüyor. adından da belli olduğu üzere bu evde çeşitli fantastik şeyler yapan çeşitli anahtarlar bulunuyor. babanın ölümü, aile bireylerinin çeşitli iç çatışmaları, anahtarlar, kapılar, kuyudaki kişi, beden hocasının zihinsel engelli oğlu , eşcinsel amca, beyazlardan nefret eden yaşlı zenci kadın filan o kadar şahane ve zekice bir araya geliyor ki, hem soluksuz okuyorsun, hem hikaye bittiğinde aklında hiç soru işareti kalmıyor. kalması gerekenler dışında tabi.

    özellikle de böyle fantastik, gerilim, grotesk filan işleri seviyosanız, hemen koşun alın. durduğunuz hata.

    demişken hemen spolierlarıma geçiyorum. sakın spoilerları okumayın, sakın internetten resimlerine bakayım, bi göz atayım filan demeyin, spoil olmasın, bak valla, spoil olacak çok şey var, onların hepsini böyle hikayenin geliş lezzetiyle almak en süperi oluyo.

    --- spoiler ---

    perili ev atmosferinin üstüne gitmiş joe hill ama hikayenin perili evle tabi alakası yok. yine de atmosfer olarak babasının işlerinden kokladığı belli.

    çok ilginç karakterler yaratmayı başarmış. sam lesser karakterini ben çok beğendim. özellikle de rufus'la konuştuğu sahnede. hani rufus hayaletleri görebildiğini fark ediyor, sam de asker kılığına girip rufus'a olan biteni anlatıyor, zack'i nasıl yok edebileceğini anlatıyor filan, o sahnede. bence orada sam sadece dodge'dan yediği kazığın intikamını almak için değil ama o intikam isteğinin üstüne bir de pişmanlıkla rufus'a durumu anlatmaya çalışıyor. verdiği zarardan çektiği acı tam da iyi niyetli bir pişmanlık da değil, ama kötü olana karşı hırslanıyor yine de, dolayısıyla kendine karşı da öfke beslediğini görüyoruz. yani iyi olmak isteyip asla olamayacağını bilmek gibi. bence karakterin bu sahnede ortaya konan kompleks yapısı çok güzeldi, anlatımı da çok güzeldi. sam'in asker olarak görünmesi, rufus'un dilinden konuşması filan. sam'i affetmiyor da insan zaten kitapta, ama en azından anlıyor.

    scot ayrı bi mesele. tam bir ilgi manyağı, ama bi o kadar da sempatik. en sevdiğim karakterler listesine öyle giriyor, bir değişik konuşması, sürekli alternatif zorlaması filan ama bi yandan da hem şıp sevdi olup hem de aslında hakikaten çok kocaman yürekli olması.. valla adam yavaş yavaş ölürken ağladım, ne diyeyim, çok kötü yazık oldu yiğidoya. ama hikaye bakımından boynunda o herkül zımbırtısı varken iblis metale dönüşmeye başladığı için onun böyle yavaş yavaş ölmesi bence çok akıllıcaydı. bir sahneden elde edilebilecek maksimum duyguyu elde etmek anlamında.

    rufus'u da hem pamuklara sarmak istiyorum, hem de yürü be aslanım diye ortamlara salmak istiyorum. hem sürekli aptal muamelesi görüp kendisi de aptal olduğunu düşünüyor, hem de diğer taraftan çok zekice fikir yürütüyor ama hiç bir zaman uygulayamıyor. hikayenin sonunda akıl hastanesinden kaçmasını saymazsak. durumları çok net anlıyor ama ne polise doğru dürüst anlatabiliyor, ne zack'e karşı nasıl davranması gerektiğini kestirebiliyor. en son bode'nin boğazına yapışması da anlamak ama ne yapacağını bilememek. halbuki kendine güvendiği ortamda, askeri taktik zekayı konuşturmayı da çok iyi biliyor yani. sadece bunların hep oyun olduğunu bildiğinden gerçek hayatta o kadar akıllıca taktik yürütemeyeceğini düşünüyor. güzel ikilemlerin adamı, görünmez kahraman.

    bode ise tam bir yürek titreten. çocuğa bişi olacak diye hop oturdum hop kalktım. hikayenin sonuna kadar pek bir karakter sergilemiyor, zaten de çok komplike duygular için biraz küçük. ama sırf serçelerle köpekleri kovaladığı sahne ile bile en sevdiğim karakterler arasına giriyor. bir de hikayenin sonunda geri gelme şekli düşünsem aklıma gelmezdi, ama okuduktan sonra çok da "tabi lan, nasıl düşünemedim" bir çözüm.

    tyler, kinsey, jamal, ellie, duncan filan da ilginç karakterlerdi, hiç bir karakteri ya da onların hikayelerini okumaktan sıkılmadım ama bazılarını diğerlerinden daha çok sevdim tabi.

    kitabın sonunda tyler istediği depremlerden filan geçip başka birisi olmakla, kendini olduğu gibi kabul etmek arasında dengeyi yakaladı. herhalde en böyle baş rol denebilecek de tyler zaten? mesela filmi filan çekilirse lütfen onu trailer'da göründüğü gibi ergen taklidi yapmaya kasan bi tip oynamasın. mesela paul wesley ya da josh hutcherson filan olsun. şöyle çeneli çeneli.

    saoirse ronan da kinsey'i oynasın. hele de böyle hiç korkmayan, ağlamayan filan bi kinsey için cuk oturur.

    scot'u da buldum, robert sheehan. kafasını kazıyıp kendisini oynasın yeter.

    zack/luke rolüne de tyler posey diyesim var ama sanırım çok kolaya kaçmak oluyor, oynayamayabilir ama tip olarak tam uygun, nitekim: http://images4.fanpop.com/…8_1314206778063_full.jpg

    anneyi jennifer connelly, beden hocası ellie'i tilda swinton, rendell locke'ı da jason isaacs oynasın.

    malesef ki elimde böyle kafamdaki herşeyi filme dönüştüren bir anahtar yok. yoksa ben böyle cast kurardım herhalde.

    sadece bir kaç hafif rahatsız eden şey oldu. mesela demonlar niye o kadar kötü? o kadar kötüyse kendi aralarında da birbirlerine ihanet ediyorlardır, dodge niye diğer demonları da getirmeye çalışıyor derken, adam çıktı açıkladı, "yok lan son anda onlara da satış koymaya karar verdim" diye, eyvallah. ama yine de o demon sırf kötü olduğu için kötü olmaktan kurtulmuş olmuyor. yani hikayenin kötü karakteri çok aşırı saf kötü. çok aşırı saf iyilik timsalinin de beni rahatsız ettiği gibi, çok aşırı saf kötülük timsali de inceden rahatsız ediyor. sam lesser gibi bi kötü karakter daha ilginç geliyor bana. kesinlikle kötü ama çok saf kötü değil.

    sonra bir de children of leng meselesi. ben onların olayını tam anlamadım. yani kötü şeytanların olduğu bir dünyaya açılan bir kapı var, tamam da, hikayedeki diğer herşey o kadar sebepli sonuçlu, mantıklı açıklanıyor ki, o demonlar niye orda, kimin nesi, filan havada kalıyor, kıyasla. ha sonradan öğrendiğim birşey, 'leng' zaten lovecraft'ın cthulhu mithosunun bir parçasıymış. öyle düşününce, hikaye lovecraft diye bir yerde geçiyor işte bu h. p. lovecraft demonları var orada filan güzel, ama hikayenin kendi içinde çok da alakalı değil, okur için güzel bir alaka. kendi içinde açıklaması yok.

    tabi bu bahsettiğim iki mevzu da kusur denebilecek şeyler değil.

    ---
    spoiler ---

    bir de fragmanı konusunda diyeceğim de şudur ki, hiç olmamış. atmosferini bok ederek çekeceklerine hiç çekmesinler. bence bundan sinema filmi çekilse hiç tatmin edici olmaz, olaylar çok aceleye gelmiş gibi olur, ama atmosferini de en sağlam sinema filmiyle verebilirler. dizi çekilecek ise de para kıyıp ciddi böyle game of thrones tadında bi prodüksiyona girmeleri lazım bence. ki kesinlikle harcanan parayı katmeriyle geri getirir diye düşünüyorum. şöyle çok kaliteli bi dizi yapsalar şundan, yemin ediyorum yeni bir breaking bad, bir firefly, bir game of thrones gibi sevilecek, sahiplenilecek, fan kitlesi yaratacak. ama şu an internette dolaşan trailer gibi bişeyle değil.

    çekilecekse bir kere atmosferinin çok çok daha karanlık olması lazım. mekanları çok iyi bulmuşlar, cast felaket. aydınlatma, ışık, görüntü yönetmeni filan çok önemli olacak, ve tabii ki kötü karakter rolünü kime vereceklerini çok çok ince eleyip sık dokumaları lazım, ya da hiç çekmesinler, akıllarda böyle ucuz dandik bir iş olarak kalmasın.

    öyle harcanmak için fazla iyi bir hikaye. çizgi roman halinde de zaten çizimleri inanılmaz tat katıyor hikayeye.

    bir de o anahtarları yapmışlar satıyolarmış, almak istiyorum. bi head key'im filan olsa, çok mutlu olurdum.

    nasıl daha meşhur değil bu kitap, nasıl, nasıl.. hala inanamıyorum.


    (eye snap - 9 Eylül 2014 00:31)

Yorum Kaynak Link : locke & key