• "amerikan sineması fragman çekmeyi öğrendiğinde iyi film yapmayı ikinci plana attı. bu film de bunun en güzel örneği."
  • "o değil de heralde new york'un sapasağlam kaldığı ilk felaket filmi olarak tarihe geçmiştir.new york'a saldırmayan yaratığa yaratık demem ben arkadaş"
  • "yonetmenin filmdeki japon'a "abi saskin bir ifadeyle ortada gez, ara sira da cok ciddi bir sekilde gojira diye haykir" dedigi film."
  • "(bkz: reis) butun sehri kurtarip sakin olun gencler olay bende havasi guzeldi."
  • "insanın yanaklarından makas alası geliyor o kadar sorumluluk sahibi olmuş o kadar akıllı"
  • "godzilla filmde tek bir insanı öldürmemiştir.hatta gemilerle birlikte usulca yüzmüştür.ulan bu nasıl predator.sevimli godzilla.mınımını."




Facebook Yorumları
  • comment image

    5 mart 1958'de istanbul'da lüks, inci, marmara ve alemdar sinemalarında "sinema aleminin 9'uncu harikası", "şimdiye kadar görülmemiş bir mevzuu", "tokyo'yu mahveden canavar" duyurularıyla vizyona giren film.


    (esef esef - 21 Mart 2010 10:21)

  • comment image

    umarim bu soylediklerimi yemek zorunda kalmam ama kendi turunde muthis bir film olacak gibi duruyor. ozellikle bu "kiyamet/facia/afet/istila filmi" turunde bolca bulunan kliselerden nasibini almasi kacinilmaz olsa da yarattigi atmosfer ve konuyu gorsel isleyisi fragmandan ve -bana gore- daha simdiden efsane olmus teaser'dan anladigim kadariyla harika olacak.

    japon isi olan gojira serilerini bir kenara ayirirsak (bu serilerle dalga gecip fazla laf etmemek lazim, azili ve dehsetli hayranlari var adami parcalarlar valla) hollywood tarafindan daha once cekilen versiyonu teknik olarak zamanina gore dehset olmasina ragmen el attigi her fikri mahvetmeden duramayan roland emmerich denen herif sayesinde sulu zirtlak bir yapim olmustu. daha ana slogan olarak onemli olan boyu degil islevi cumlesine atifta bulunaraka onemli olan boyu gibi bir cumle secen utanmaz roland herifi araya kendince sokusturdugu espiriler ve aslinda ortada dehsetli bir atmosfer olmasi gerekirken birbirini kovalayan igrenc sozde komik sahneler kepazeye cevirmisti ayaga gelen muthis firsati.

    neyse ki seyirci kitlesi ve dunya pazari da goz onune alindiginda bolca klise barindiracak ve kendi ideolojilerini pompalayacak olmalarina ragmen bu filmde zevzekce espiriler ve komedinin olmayacak/az olacak olmasi bile umut vadediyor. etraf yakilip yikilirken sacma sapan laf ve durum espirileri yerine caresizlik, bilinmezlik ve umutsuzluk izleyecek olmak heyecan verici.

    neden etrafi devasa sekilde yakip yikan dogal felaket/canavar/uzayli/zombi izlemekten bu kadar zevk aliyoruz onu ayrica konusmak lazim ama bu filmin ciddiyetidir bir felaket filmine lazim olan bunu konusmaya gerek yok.

    son olarak: eger film kotu cikarsa entry'yi siler kacarim oyle de pis bir insanim (yok lan saka yaptim, sanki gise hasilati cebime girecek), yalniz roland emmerich denen herif sozum sana, su filmin teaser'i senin butun film kariyerinden daha etkileyici ulan yeteneksiz herif.


    (lemre - 26 Şubat 2014 15:54)

  • comment image

    amerika nice felaketleri atlatmıştır. bolca uzaylı, bolca zombie istilasına maruz kalmış, canavarlarla uğraşmış ve john mcclane' i zorlayan teröristlerin merkezi haline gelmiştir. bunu da atlatır..

    nah atlatır, nereye atlatıyor?? karşınızda godzilla var olm.. pacific rim ve clovefiled daki bebelere benzemez. pacific rim' deki canavarlar hatırlarsanız zaman zaman ikili olarak saldırıyorlardı; cloverfield' daki ilk canavar da böğründen mini yaratıkları salıyor, filmin sonuna doğru da ikinci canavar daha çıkıyordu. demem odurki godzilla bunlar gibi değildir, yapacağını tek başına yapar. kurdun ensesi kalın. adam tek başına amerika' ya kafa tutuyor, bi okka taşak var.

    ağadır babadır. mazisi şöhretlidir kendisinin.


    (tzameti - 2 Mart 2014 10:58)

  • comment image

    amerikan sineması fragman çekmeyi öğrendiğinde iyi film yapmayı ikinci plana attı. bu film de bunun en güzel örneği.


    (hot sauce - 16 Mayıs 2014 22:25)

  • comment image

    2014 yapımını seyrettikten sonra merak ettiğim iki konu var.
    --- spoiler ---

    1 - rus nükleer denizaltısındaki kıçı kırık reaktörün içindeki yakıt için yanıp tutuşan muto içinde eşek kadar reaktörler olan uçak gemilerinin nasıl yanından gelip geçti ?
    2 - uyduruk x ray cihazlarından bile geçerken bozulan floppy disketler nasıl oldu da o kadar serpinti olmuş olan, arada bir de elektromanyetik şoka maruz kalan yerde sapasağlam kaldı ?
    ---
    spoiler ---
    not: evet filmin geri kalanı son derece mantıklı.


    (tonitrum - 17 Mayıs 2014 12:40)

  • comment image

    o değil de heralde new york'un sapasağlam kaldığı ilk felaket filmi olarak tarihe geçmiştir.
    new york'a saldırmayan yaratığa yaratık demem ben arkadaş


    (lord seithel - 17 Mayıs 2014 13:57)

  • comment image

    imax'te izlediğim aksiyon filmi. girizgah biraz uzun olsa da güzel film denebilir. yalnız imax 3d'nin hakkını pek verememiş. isterdim ki godzilla'nin sümüğü gözlüğüme yapışsın, uçaklar helikopterler kafamın yanından geçerek düşsün falan. uzaktan uzaktan seyrettik.


    (yirmilik dis - 17 Mayıs 2014 23:31)

  • comment image

    2014 mayıs versiyonu şimdiye kadar çekilmiş ve benim de seyrettiğim en iyi godzilla filmidir.

    baştan söyleyeyim. taa yukarlarda bir arkadaş yazmış. "1954 yapımı gojirave sonrasındaki bir dizi eski japon godzilla filminin acayip fanatik hastaları var. onun için onların yanında godzillaya laf etmeye gelmiyor, çıldırıyor herifler" diye. işte bu godzilla manyaklarından biri benim.

    bu filme kötü film diyenler, godzilla yı tanımayan, daha önce hiç godzilla filmi seyretmemiş, godzilla yı sıradan bir holywood canavarı sanan yeni yetmelerdir.

    godzilla canavarlar/mutantlar aleminin ağır abisidir. öyle diğerleri gibi film boyunca ben ön planda olayım, filmin esas oğlanı ben olayım gibi bir derdi yoktur.

    kıyamet filminde dört saatlik flmin sadece son yarım saatinde ortaya çıkan albay kurtz( marlon brando) ne ise godzilla da odur.

    godzilla nın olayı budur. bir yerden bir iki tane şerefsiz kötü canavar/mutant peydah olur. bunlar dünyanın içine sıçmaya kalkar. godzilla gelir. insanlar godzillayı da kötü ekibin elemanı sanar sonra godzilla gelir diğer yavşak canavarların eline verir ve yalnız kovboy tadında hiç bir şeyi sikine takmada geri gider.

    godzilla kendisini doğanın sahibi ve hakimi sanan insanoğlunun çaresiz kaldığı anlarda doğanın dengesini yeniden kurmaya gelen mutant mesihtir. deccalın kralı gelse godzilla nın karşısında suda siklmiş sıpaya döner.

    bu son film godzilla nın ilk yaratıcılarına bir saygı ve selam filmidir. bunu da filmin sonunda yapmış oldukları ithaf ile belirtmişler zaten.

    dolayısı ile bu son filmi bu saygı ve selam çerçevesi içinde, orijinaline uygunluk ve yakışırlılık açısından değerlendirmek lazım. bu çerçeveden baktığımızda olmuş hem de güzel olmuş bir film olduğunu görürüz.

    ayrıca teknik olarak da önceki godzillalara göre daha güzeldi. muto lar çok güzel olmuştu.

    japon abi nin filmde ne işi olduğunu anlamadık diyen bir arkadaşımız olmuş. o abimiz godzilla nın ne olduğunu anlayabilmemiz için vardı. o abimiz, babasından yadigar kalan ağustos 1945 de hiroşima da durmuş saati, hiroşima nın katillerine göstermek için vardı.

    şimdilik bu kadar. aklıma daha başka şeyler gelirse sonra ilave ederim.


    (lojbat - 22 Mayıs 2014 10:56)

  • comment image

    2014 versiyonu ile sinemalarımızı şereflendirmiş canavarlar kralı. e gidip görmemek olmazdı elbette.

    açıkcası seri ile alakam 1998 yapımı vasat film uyarlaması ile sağda solda hakkında okuduklarımdan ibaret. ancak bu bile yeterli gojira'nın sinema tarihindeki önemini kavramak için. iyi ya da kötü olsun, mevzu uzaylılar, canavarlar, doğa ana vs. hangisinin etrafında dönerse dönsün, sinemanın büyüsüyle koltuklarımıza mıhlanarak ve yer yer üç buçuk atarak izlediğimiz ne kadar felaket filmi varsa, orjinal king kong ile birlikte öncülüdür gojira. beyazperdeye ilk teşrif ettiği 1954 senesinden bugüne onlarca devam filmi, versiyonu, parodisi çekildi ancak etkisini hiç yitirmedi. ondandır ki, az evvel vasat olarak tanımladığım 1998 uyarlamasını bile sinemada altıma sıçayazarak izlemişimdir. insanoğlunun aslında ne kadar çaresiz olduğunun vurgulandığı filmleri pek severim, her ne kadar çoğu derinlikten uzak, en fazla çerezlik olarak değerlendirilebilecek yapımlar olsa da. gojira da dediğim gibi bu tarz filmlerin bir nevi atası ve hala, her zaman canavarların kralı.

    spoyler gir.

    --- spoiler ---

    öncelikle, bu tarz bir filme bir godfather, shawshank redemption, ne bileyim bir 12 angry men izleme beklentisiyle gidilmemesi gerektiğini yaşı kemale ermiş çoğunluğumuz biliyordur zaten. amaç eğlendirmek ve ürkütmektir, yeri geldiğinde "vay amk" dedirtmektir. düşündürmek ikincil amaçtır, olursa ne güzel olur, olmazsa sağlık olsun der geçilir. bu minvalde değerlendirdiğimizde hollywood'un bu yakın zamandaki ikinci godzilla girişiminin amaçladığını gerçekleştiren, kendi türü içinde başarılı bir yapım olduğunu söyleyebiliriz.

    gözleriniz boşuna başrol aramasın, zira (bence oldukça isabetli bir şekilde) filmde başrol godzilla'ya ait. diğer tüm karakterler ikinci planda. öncekileri izlemediğim için yorumda bulunamıyorum, ancak 1998 yapımındaki neredeyse tamamen insanlar üzerinden dönen hikayenin tersine bu filmde godzilla'nın adeta bir anti-kahraman olarak yer almasını fevkalade beğendim. doğru düzgün bir amacı olmadan şehre dalıp, yakıp yıkan bir canavar yerine, doğal dengeyi sağlamak amacıyla mutlu mesut yaşadığı derinliklerden çıkarak düşmanlarıyla çarpışan bir godzilla var filmde. teoride ve pratikte başarılı, filmi sürükleyen bir fikir.

    filmin açılış sekanslarından itibaren hasretle godzilla görünsün diye beklerken pat diye başka bir canavar çıkarmaları oldukça hoş bir sürpriz oldu. üstelik canavarımız yalnız değil, bir adet de dişisi mevcut ve kavuşup yuva kurma çabasındalar. yani, her ne kadar denk geldikleri ne kadar şehir varsa hepsini sikertseler de, bir amaçları var. ve feci şekilde cloverfield canavarını andırıyorlar (özellikle dişi olan).

    godzilla beyefendi ise filmin ikinci yarısında ancak teşrif ediyor, doğru düzgün görebildiğimiz sahneler ise bir elin parmaklarını geçmez. çoğu kimse şikayetçi bu durumdan anladığım kadarıyla, ancak ben canavarı görememekteki gerilimi ve nihayet geldiğinde yaşattığı coşkuyu, 90 dakika ekranda kalıp manasızca sağı solu dağıtmasına tercih ederim. nihayetine görsellik olarak oldukça başarılı bir film var önümüzde, özellikle sonlardaki godzilla vs. muto sahneleri çok iyiydi. yapması gerekeni yapmak için hiçbir engel tanımayan, bu sebeple diğer yaratıklar kadar olmasa da ortalığın amına koyan, en sonunda da görevini tamamlayıp geldiği derinliklere sessiz sedasız dönen bir godzilla var filmde. anti-kahraman dememin sebebi bu, filmin sonunda haberlerde godzilla için "king of all monsters - savior of our city" denmesi boşa değil. sinemada izleyenler bilir, jurrasic park filmi boyunca sövdüğümüz ve tırstığımız t-rex son dakikada gelip bizimkileri raptor'ların elinden kurtardığında mutlak suretle bir alkış kopmuştur salonda (çünkü 90'lar), bağrımıza basmışızdır o an canavarı. işte bu film bittiğinde de godzilla'ya karşı benzer bir hissiyat içerisinde oluyor insan.

    godzilla yaratığının tasarımı yakın zamandaki örneklerine göre çok daha başarılı, 1998 uyarlamasındaki görece ufak ve kertenkelemsi halinden (o dönem popüler olan dinozorlu yapımların ekmeğini yemek amacıyla böyle olduğunu düşünüyorum) orjinal filmindeki halinin neredeyse aynısına dönülmüş şekil olarak. okuduğum kadarıyla da 110 metre boyu ile şimdiye kadarki en büyük godzilla kendisi. bu sebeple muto yaratıkları ile birlikte ve hatrı sayılır ölçüde ilerlemiş teknoloji sayesinde her zamankinden daha korkutucu biz insanlar için. özellikle muto ile dövüş ettiği kısımlarda durup durup attığı "şimdi ananı siktim" bakışı süperdi.

    oyunculardan birini illa ki başrol olarak atamamız gerekirse, bu şüphesiz ki aaron taylor-johnson olur. kick-ass olarak bildiğimiz ve sevdiğimiz bir abimiz kendisi, lakin bu filmde fazlasıyla durgun ve amaçsızdı. karısına ve çocuğuna kavuşma derdindeyken bir anda kendini askeri operasyonların göbeğine atması, geçmişinden şöyle bir bahsedilip konunun bir daha gündeme gelmemesi, seyircinin kendini özdeşleştirebileceği ve sempati duyabileceği bir karakter yaratamaması ile "olmasa da olurmuş" dedirtti. bu arada filmde karısını oynayan elizabeth olsen ile the avengers age of ultron filminde kardeş rolünde olmaları gibi enteresan bir durum söz konusu. buradan marvel'ın ultimate evrenine bağlayacaktım konuyu ama en iyisi fazla dağıtmadan bırakalım.

    ve bryan cranston. açıkcası bir miktar kandırılmış hissettim kendimi, filme başrol gibi başladı ancak toplasan 15 dakika görünmüyor. her bir mimiğiyle rol çaldı sahneyi paylaştığı aktörlerden, ne kadar özlemişiz. gerçi amerikan filmlerindeki klasik "baba-oğul arasındaki gergin ilişki" klişesine kurban gitmiş karakteri bir miktar ama olsun, varlığı dahi filme kafadan artı puan yazdırdı benim için.

    bir de sanırım filmi izleyen new york şehri sakinleri derin bir oh çekmiştir, zira nihayet şehirlerinin hasar görmediği bir amerikan yapımı felaket filmi çıktı. filmin ilk çeyreğinin neredeyse tamamen japonya'da geçmesini de orjinal gojira filmine bir saygı duruşu olarak ayrıca takdir ettim.

    total toplamda, bütün klişelerine ve karakterler nezdinde dağınık konusuna rağmen benden geçer not alan bir yapım bu son model godzilla filmi. gayet beğendim, eğlendim ve yıllar sonra ilk defa canavarlı bir filmden bu denli tırstım. umarım devamı gelir, umarım bok etmezler ve bir kez daha canavarlar kralını beyazperdede izleme fırsatımız olur.

    long live the king!

    ---
    spoiler ---


    (bruce parkus - 23 Mayıs 2014 01:43)

  • comment image

    sizin için iyi olup olmayacağı beklentinize göre değişecek filmdir. eğer görsellikten zevk alıyorsanız filmi çok beğenirsiniz, fakat kurgu-senaryo-oyunculuk bekliyorsanız beğenmezseniz. zaten film onları sunmuyor. içerisinde bol bol klişe mevcut. filmde açıkca verilen güzel mesaj doğanın kendi dengesini kendisinin bulacağı idi. insanoğlu -ki filmde amerika haliyle- bazı durumlarda çözüm üretmekte aciz kalıyor. nitekim öyle oldu. onun dışında ekosistemin bir denge içerisinde hareket ettiğini ve çok fazla müdahale edilmemesi gerektiğini bir japona söylettirip, amerikalıları haksız çıkarmak doğu felsefesi ile batı felsefesi farkını ortaya koyuyordu bence. ha bunu düşünerek yapmışlar mıdır yapmamışlar mıdır bilmiyorum ama bana öyle geldi.

    --- çok hafif spoiler ---

    filmin en komik sahnesi godzillanın son sahnede serinlemek için denize atlamasıydı. daha doğrusu baktı su soğuk, bele kadar girip dayanamadı atladı.

    --- çok hafif spoiler ---

    özetle görselliğin hatrına 7 verdim.


    (yeryuzugezgini - 30 Mayıs 2014 16:40)

  • comment image

    böyle godzilla filmi mi olur lan?

    --- spoiler ---

    sizin stratejinize, öngörünüze sokayım amerikalı komutanlar. lan hiç mi film izlemediniz de kafadan çatlak gözüken profesörleri dinlemiyorsunuz? adam radyasyonlu bombayı yaratığa yollamayın diyor, siz iyilik edip trenle yaratığa yolluyorsunuz. az biraz mantık lan.

    çatlak profesörümüz hep altına sıçmışcasına uzaklara bakış attı, babasının saatini gösterdi, az biraz ''yapmayın, etmeyin'' dedi ama olmadı. lan hıyar 15 yıldır yaratığı kozada büyüttün ettin, besledin durdun. gram da mı aklın çalışmıyor da gerekli önlemleri almıyorsun? yok efenim radyasyonu emiyormuş da yaratığı bile bile kozada büyütmüşler de. siktir git lan öyle iş mi olur. bas amına kodumun yaratığın üstüne betonu bakalım çıkabiliyor mu pezevenk. üstüne anca bir tel örtmüş amk.

    güzelim godzilla'mız da fazla hamur işiyle beslenmiş koca kıçlı anadolu teyzelerimize benzemiş. tamam ilk godzilla'lar da bu şekildi lakin az biraz fit yapaydınız keşke hayvanı. her şeyi geçtim filme godzilla diye geldik paso hayzınberg'in oğlunu izledik. böyle iş mi olur? ulan pacific rim'i beş parçaya bölsen her biri daha çok yaratık kavgası içeriri. koca filmde godzilla bir hayvanın üstüne ışın attı, kuyruğuyla uçan pezevengi gökdelene geçirdi bir de büyük olanın ağzından içeri ışın attı bu kadar. bu mudur lan koca godzilla'nın kendi filmindeki rolü?

    sevgili bryan cranston, çok çabuk öldün. mal oğlun da bir türlü ''gidin babamın evine bakın orada yaptığı çalışmalar mevcut'' diyemedi, ''ehüe yaratıglar gonuşuyor iletişime geçiyor capon abe'' diyebildi. hem fragmanda paso seni göstersinler hem de cırt diye öldürsünler. öyle iş mi olur?

    amerikalı'ların mal olduğunu biliyorduk, bu tür filmlerde kendilerini zorla kahramanlaştırıyorlardı, godzilla'da bunu bile yapamadı herifler. lan bıraksan yüce godzilla iki yaratığı da öldürecek edecek. sen durduk yere nükleer bombaları yaratıklara götürüyorsun, bomba atıp ortalığın içine sıçıyorsun. bi kenara çekil, çılgın profesörünü dinle lan. illaki her bir şeye burnunu sokacaksın.

    özet olarak godzilla'nın iki yaratığın ağzına sıçtığı filmdir. olmuş mu? olmamış. pacific rim'i izlerken on katı daha çok eğlenmiştim.

    ---
    spoiler ---


    (pillimiyango - 9 Haziran 2014 01:41)

  • comment image

    --- spoiler ---

    şimdi...yamulmuyorsam japonlar bu godzilla denilen mahlukatı uzun zaman esas oğlan niyetine kullandılar. esas oğlan derken elbette filmin iyi adamı olmasından bahsediyorum.

    ilk versiyonları sinemada izlemiş bir adam olarak (evet 80 lerden bahsediyoruz) açıkçası özellikle filmin başlarında o tadı verdi. hatta konuyu okumadan izlediğim için 90 ların japonya'sında geçecek diye düşündürdü başta (ve hatta keşke öyle olsaydı), elbette sonradan klasik "amerikan" etiketi yapışınca etkiyi bir ölçüde kaybetti.

    aslında bu tür filmlerin çıkış noktasında insanları yaratıklarla ürkütmekten çok, çaresizlikleri üzerinden ürkütmek yatıyor. okul otobüsinde kaderine razı bir şekilde godzilla'yı izlemek (köprü sahnesi), ya da trende hapis kalmışken böceğin ortalığının a... koyduğunu görmek gibi. şehirdeki yıkımı efektler bazında iyi yansıtabildikleri için bence bu anlamda sınıfta kalmamış.

    genel olarak beğendim mi? evet eskiden izlediğim orjinal godzilla'yı anımsattığı için beğendim. filmin ilk amerikan versiyonu gibi jurassic park bozması bir formatta olmasındansa, japon versiyonundaki gibi devasa canavarların şehrin ortasında birbirlerine girmeleri bence daha keyifliydi.

    sonuç olarak hoş zaman geçirmek için izlemeye değeceğini düşünüyorum. özellikle benim gibi 70 lerde doğup 80 lerde orjinal seriden en az bir iki film izlediyseniz o tadın iyi kötü devam ettiğini göreceksiniz ki, e bu da izlemek için fena bir neden sayılmaz.

    ---
    spoiler ---


    (loosey - 23 Ağustos 2014 07:03)

  • comment image

    bu tarz filmlerde benim anlamadığım, daha doğrusu çözemediğim birşey var. dünyanın en büyük felaketi yanı başındayken, şehirler yıkılmışken, tam manasıyla her yere kaos hakimken, ölüm denilen şey çıtır çerez olmuşken, en ufak bir ambulans şoförü bile işini bırakmıyor. "sikerim işinizi ben istifa ediyorum" deyip kendisini ve ailesini kurtarmaya, tahliye planları yapmaya çalışmıyor.

    filmden örnek vereceim, spoiler olmaz sanırım; hemşire misal? lan neyin çabasındasın? niye çocuğunu elin kadınına bırakıp işine dönüyorsun? bu kadar mı alman disiplinine, idealine sahipsin. madem kadınla çocuk şehri terkedebiliyor, hazır araç da var, sen neden arkada kalıyorsun? bak aracın şoförü bile kalmakta haklı. sen haksızsın abla. bencillik desen değil, ortam olmuş kaos, çocuğun lan senin, kap elinden kaç işte. aklım bunu kesmiyor.

    hadi askerleri, polisleri geçtim, adamın götünden kan alırlar görevi bırakırsan, ama abi filmde döküntüleri toplayan işçiler gördüm yahu. hepimiz biliyoruz 10 dk sonra öleceksiniz lan. 1000 dolarlık maaş çekinin mi peşindesin? ailen yok mu olum senin? giymişsin tulumu, 50 km ötende 300 metrelik canavar var, sana doğru geliyor, boya badana yapıyorsun abisi. kızma bana ama aklını sikeyim dayı senin.

    filmi de sinemada izleyin, ya da evde geniş televizyonda, ya da 1080p-bluray olarak pc'de. senaryo sikik, görseller şahane, youtube videosu gibi izlenir.


    (nezaretten taharet - 24 Ağustos 2014 03:49)

  • comment image

    --- spoiler ---

    filmin son sahnesinde godzilla suya girmeden önce şöyle hafiften bi geriye dönüp, ırkımızın minnetine mukabele, fatih terim'li tadelle reklamındaki çocuk gibi inceden gülümseyip, cool bi şekilde yoluna devam edecek sandım, bi o eksik kalmış. şehirde terör estirecek diye başladık, süper kahraman oldu aga. bi dahaki filme avengers'a alın bari.

    ---
    spoiler ---


    (lindemann - 30 Ağustos 2014 16:40)

  • comment image

    --- spoiler ---

    godzilla filmde tek bir insanı öldürmemiştir.
    hatta gemilerle birlikte usulca yüzmüştür.
    ulan bu nasıl predator.
    sevimli godzilla.
    mınımını.

    ---
    spoiler ---


    (zlipknot - 10 Eylül 2014 18:41)

  • comment image

    mantık hatalarından geçilmeyen film. baştan aşağı kurgu hatası dolu, bu filmi beğenenler elbet olabilir ama kimse mi dememiş bunlara aga yanlış yapıyorsunuz diye.

    --- spoiler ---

    radyasyonla beslenen dinazorlar patlamamış füzeleri yiyorlar. patlamamış nükleer başlıklı füze içerisinde radyasyon yoktur. o füzeyi evine alıp 100 yıl onunla yaşayabilirsin ve sana zarar vermez. nükleer başlıklı bir füzeyi başka bir füze ile vursan dahi nükleer patlama meydana gelmez. balta ile vurabilir, yüksek bir yerden atabilir ya da yiyebilirsiniz, kesinlikle patlamaz.

    nükleer başlıklı füzeyi füzenin fünyesinden başka bir şey tetiklemez. füze yiyerek beslenmek nedir aga.

    bir de filmin sonlarına doğru analog bir başlık takılı füzeyi aramaya gidelerken radyasyon ölçüm cihazı kullanıyorlar. az evvel söylediğim sebepten ötürü patlamadığı için radyasyon yayılımı olmaz yani bulamazsın o cihazla. ayrıca elektromanyetik şok ile tüm elektronik cihazlar bozulurken radyasyon dedektörünün bozulmaması manidar.

    filmin son sahnesinde patlayan bir bomba görüyoruz ve adam buna helikopterin kapısından bakıyor, hah işte o patlama hayvani derecede bir elektromanyetik şok yaratır ve asıl o dalga helikopterin amına koyar, helikopterler şok yemekten bağışıklık kazandılar ellaam.

    helikopter pilotlarını unutmuşum. abi neden filmde ki tüm helikopter pilotları yere 20 m yükseklikten uçuyor ve bir şeylere çarpıyor. yükseklik korkusu mu var adamlarda.

    ---
    spoiler ---

    sevmek için neden arasanız dahi sevilemeyecek bir film. pek spoiler sayılmaz bir tanım gerekirse de yükseklik korkusuna sahip helikopter pilotlarının olduğu film diyebiliriz.


    (tungnafellsjokull - 14 Ekim 2014 23:15)

  • comment image

    2014 model olan filmi için konuşuyorum, şu zamana kadar yapılmış en boktan godzilla'dır.

    --- spoiler ---

    yıllar sonra uyanıp özgürce çiftleşip en az üç çocuk yapmak isteyen iki dev böceği döve döve öldüren dünyalar tatlişkosu bir godzilla var filmde. 1 tane bilem gökdeleni isteyerek yıkmadı şapşik şey.
    ---
    spoiler ---


    (akmaral - 16 Ekim 2014 02:53)

Yorum Kaynak Link : godzilla