Süre                : 2 Saat 28 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Ekim 2010 Çarşamba, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Drama,Romantik
Ülke                : Meksika,İspanya
Yapımcı          :  Menageatroz , Mod Producciones , Focus Features
Yönetmen       : Alejandro González Iñárritu (IMDB)
Senarist          : Alejandro González Iñárritu (IMDB),Alejandro González Iñárritu (IMDB),Nicolas Giacobone (IMDB)(ekşi),Armando Bo (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Javier Bardem (IMDB), Maricel Álvarez (IMDB), Hanaa Bouchaib (IMDB), Guillermo Estrella (IMDB), Eduard Fernández (IMDB)(ekşi), Cheikh Ndiaye (IMDB), Diaryatou Daff (IMDB), Taisheng Chen (IMDB), Jin Luo (IMDB), George Chibuikwem Chukwuma (IMDB), Lang Sofia Lin (IMDB), Yodian Yang (IMDB), Tuo Lin (IMDB), Xueheng Chen (IMDB), Xiaoyan Zhang (IMDB), Ailie Ye (IMDB), Xianlin Bao (IMDB), Ana Wagener (IMDB), Rubén Ochandiano (IMDB), Karra Elejalde (IMDB), Nasser Saleh (IMDB), Tomás del Estal (IMDB), Ángel Luis Arjona (IMDB), Dolores Echepares (IMDB), Adelfa Calvo (IMDB), Manolo Solo (IMDB), Violeta Pérez (IMDB), Germán Almendros (IMDB), Isaac Alcayde (IMDB), Nacho Moliné (IMDB), Carmen La Lata (IMDB), Annabel Totusaus (IMDB), Eduardo Gómez (IMDB), Ramón Elies (IMDB), Juan Vicente Sánchez (IMDB), Félix Cubero (IMDB), Carmen Peleteiro (IMDB), Federico Muñoz (IMDB), Leticia Albizuri (IMDB), Maria Casado (IMDB) >>devamı>>

Biutiful ' Filminin Konusu :
Barcelona’da geçen hikayede, Javier Bardem, Uxbal adında kanuna aykırı işleriyüzünden başı polisle derde giren bir adamı canlandırıyor. Biutiful, zorunlu olarak yaptığı yasadışı işlerle para kazanmaya çalışan sorunlu ama sadık ve duyarlı bir babanın hikayesi.Bu filmde, baba olmayı, sevgiyi, ruhsallığı, suçu, pişmanlığı ve ölümlülüğü,Barcelona'nın tehlikeli yer altı dünyasında dengelemeye çalışan Uxbal'ın hikayesini izleyeceksiniz. Parasını kazanmak için hiçbir kural tanımıyor, çocukları için yaptığı fedakarlıklarda ise hiçbir sınır tanımıyor. Aynen hayatın kendisi gibi bu hikaye de başladığı yerde bitiyor.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:Best Actor


İşçi / 14
  • "sinemada yediğim en sağlam dayaklardan biri."
  • "diplerdeki insanların diplerdeki hikayeleriyle sizi de dibe çekiyor. tutunacak dalı olmayanların bir meşe ağacına göbekten bağlılıklarının hikayesi."
  • "kardeşlerden kız olanın ronaldinhoya erkek olanın messiye annenin de lady gaga'ya benzediği filmdir. edit: ekleme"
  • "fotoğraflardan hatırladığının dışında babasının yüzünü hatırlayamayanlara ayrı bir koyan film. evet, dayak yesem bu kadar acırdı canım."




Facebook Yorumları
  • comment image

    hayatın orta yerinden tam da hayat gibi bir film, rahatsız edici... sürekli çarpıyor yüzünüze ve hiç de yumuşak değil, çarpıldım oradan biliyorum.
    ayrıca maricel álvarez'e özellikle dikkat, javier bardem ise benim için yorumlar üzerinde.

    --- spoiler ---

    söylendiği gibi yazılıyor...

    ---
    spoiler ---


    (denizdedalga - 13 Ocak 2011 14:46)

  • comment image

    türkçeye "gizel" olarak çevrilirse çok şahane olacak film.

    edit i: türkçeye nasıl çevrildiğini bilen varsa haber verebilir. versin hatta.

    edit ii: gördüğüm kadarıyla isim aynen kullanılmış, çeviremediler galiba.

    edit iii: marijuana kişisi "acı hayatlar" diye çevrildiğini görmüş. oy oy oy.


    (bamako - 28 Ocak 2011 21:49)

  • comment image

    javier bardem'i çok severim.
    hem oyunculuğunu çok beğenirim hem de manitunun bildiğini kuldan saklamanın alemi yok, feci yakışıklı, karizmatik, etkileyici bulurum kendisini. özendiğim, kıskandığım, gıpta ettiğim adamlardan biri. bakışı, gülüşü, ses tonu vs...

    inarritu denen yönetmeni de amores perros'tan ötürü çok severim. 21 gram'dan hazzetmemiştim, babel iyidir, vs... özetle inarritu yönetip bardem oynayınca merak ettim, ettik, gittik...

    salonlar kurtlar vadisi denen garabetin oynadığı salonla yanyana. kurtlar vadisi'nde yer yok, biutiful'un yarısı boş...
    fuayede resim çekip yollamak istedim bir an size. dün geceki görüntü ışığında, elimde imkan olsa tüm ülkeyi içine alabilecek iki sinema salonu yapar, birinde kurtlar vadisi, diğerinde biutiful oynatır, kurtlar vadisini seyretmeyi seçenleri direk salonda gaz vermek suretiyle idam ederdim.

    ülke nüfusu en fazla 10 milyonlara falan düşerdi tahminen ama şahane süzme bir popülasyon yakalardık bence. 3'erli 5'erli gruplar halinde apaçiler, dayılar, öküzler, kırolar, hanzolar, barzolar, gundiler... saçı başı bir acaip tipler. deri ceketleri ve kumaş pantolonları, "büfeden mısır mı alıyor, sinemayı haraca mı kesiyor belli değil" bakışları ile bir dolu sik kafalı...

    salonun %99unun siki taşağı olduğunu söyleme gereği duymuyorum bile...

    neymiş, israil'e gelmemişmiş, filistin'e gelmişmiş... kahramanı polat alemdar olan gençliğin hayatını sikeyim..!
    ....
    biutiful'a gelince
    film güzel. bardem muhteşem
    uzun biraz... içine, yer yer benim neden olduğunu anlamadığım ama mutlaka yönetmene anlam ifade eden yan ögeler, karakterler ve tekrar ve uzun sahneler konduğundan sanki gereksiz uzamış.
    sabır istiyor, dinç kafa istiyor, düzgün bir ruh hali istiyor. dün gece seyrettiğime pişman oldum ben mesela. zaten içim sıkkın, filmin yarısında "amınakoim atom bombası patlasın da karakterler de kurtulsun ben de kurtulayım allaaam! yeter lan bu kadar ızdırap, acı, çirkinlik. sikeyim öyle hayatı" noktasındaydım.

    neyse.
    21 gram, babel'i, mar adentro falan seveniniz varsa bunu da sever. seyretsin...


    (diem perdidi - 29 Ocak 2011 11:53)

  • comment image

    diplerdeki insanların diplerdeki hikayeleriyle sizi de dibe çekiyor. tutunacak dalı olmayanların bir meşe ağacına göbekten bağlılıklarının hikayesi.


    (ojos rojos - 29 Ocak 2011 12:41)

  • comment image

    hani ne varsa hayatta berbat, boktan olan işte o var bu filmde. acı var en çok ama en çok umut yok bu filmde. yeter diye bağırmak istiyorsun, sesin çıkmıyor. film yerden yere vuruyor seni ama dur diyemiyorsun sanki. şükretmeye çalışıyorsun ona yetecek kadar bile inanç kalmamış filmin sonunda içinde. javier bardem gelsin kucağıma uzansın, başını seveyim, ağlasın istiyorsun. o küçük erkek çocuğun yüzündeki masumiyet, umut bile yetmiyor inanmana... böyle sabaha kadar düşünüyorsun ne yaşıyorum ben diye, ne yaşıyor insanlar... çözüm bulamayınca gözyaşı oluyor inançsızlığın, dökülüyor yanaklarından.
    bir de gece 1'di; film bitti. kimse kalkmadı yerinden 2 dakika. kalkamadı...


    (kalorican - 29 Ocak 2011 13:30)

  • comment image

    --- spoiler ---
    uxbal aldığı ucuz ısıtıcılarla onca insanın ölümüne neden olduğunda, marambra kocasının kardeşiyle yattığında insanın bu karakterlere karşı duyabileceği tek duygu nefret olabilirdi ancak bunu yapamıyorsunuz. film sürekli "insanın yaptığı her şeyde masum olduğu ikinci bir vatanı vardır" diyor.
    ---
    spoiler ---
    bu nedenle filmden sonra insanda kalan sadece hüzün ve bir rahatsızlık hissi oluyor.


    (letheia - 30 Ocak 2011 11:25)

  • comment image

    mutlu olmak için değil..
    huzurlu olmak için değil..
    zengin olmak için değil..
    sadece ve sadece..hayatta kalabilmek için ellerinden geleni yapan iyi insanların hikayesidir..

    --- spoiler ---

    "gözlerimi kapadığımda..düşüncelerim geliyorlar..ve beni çok korkutuyorlar.."

    ---
    spoiler ---


    (alkarso mannasa - 30 Ocak 2011 19:17)

  • comment image

    şahane film.

    --- spoiler ---

    öncelikle filmde güzel olan hiçbir şey yok. filmdeki hemen herşey çirkin ve bozuk; aynı deforme olmuş biutiful kelimesi gibi. kirli tuvaletler, kan işemek, kaçak göçmenlerin başına gelenler, pis kapitalist iğrenç dünya düzeni, bunlarının sırtından para kazanan çakallar, bipolar zavallı bir kadın, zaaflarına yenik zavallı eşcinsel çinli gibi.

    ölüm üzerinden çürümüşlük ile ilgili bir film. hemen her sahnesi pis kokan bir film. kadınlar bile çirkin filmde. herşey öyle kusursuz bir çirkinlikte planlanmış ki. hayran oluyoruz yönetmene. kulüp sahnesinde beklenen güzel kadınlar yerine, dans eden kızların silikon meme şeklindeki popoları var ki hayatımda gördüğüm en çirkin şeylerden biri. marambra gördüğüm en çirkin kadınlardan biri. vücudu da çirkin. barcelona... barcelona nasıl bu kadar çirkin bir şehir. kim diyebilir bunu. kim çekebilir, eh bir kez daha takdir ediyoruz yönetmeni.

    pirenelere gitmelerini içimden iple çektiğimi farkettim film boyunca. böyle bir ferahlama olacaktı bende, bir nefes alacaktım, aynı semtlerinden bile çıkmamış olan çocuklar, bipolar bozukluğunda kıvranan marambra ya da çivisi çıkmış dünyanın en çirkin oyunlarının dibindeki uxbal gibi. ama olmadı. sadece en son karlı sahnede nefes alabildim, uxbal gibi.

    ---
    spoiler ---

    muhteşem bir dram. tek kelime ile muhteşem.


    (shea body butter - 31 Ocak 2011 22:10)

  • comment image

    her sene tekrarladığım oscar'a aday filmleri izlemek gibi bir kadim hatayı yeniden kendime musallat ederek başladığım şu can sıkıcı serüvende şimdiye kadar izlediğim tüm o sahte, her türlü gündelik, sahici duyguya tümden uzak, tüm o her bir köşesinden formül sinemacılığı akan ve kendi adıma konuşursam bende tek bir duygu oluşturmaktan kilometrelerce uzak tüm o filmlerin arasında ilaç gibi geldi biutiful. benim için sinema bir puzzle çözmek, bir takım bulmacalar ile uğraşıp neticeye gitmek, gerçek hayatta asla olmayan şekilde başı ve sonu kesin çizgilerle belirlenmiş hikayeleri seyretmek, kat'a formülize etme imkanımız olmayan gerçek hayatı ortalamanın sınırları, beğenisi, algısı içerisinde çizilmiş bir takım kaidelerin etrafında, daimi yüksek perdeden seyreden bir kurguymuş gibi anlatan, anlar ile değil büyük resim ile uğraşan, gündelik olanla değil abartılmış dramların peşinde koşan filmleri sevmiyor oluşum ve biutiful'un da bunun tam karşısında konumlanmış oluşu kendisini sevmem için yeterli sebep oldu, hakkında daha başka bir şey söylememe de lüzum yok herhalde.


    (coffee and cigarettes - 31 Ocak 2011 23:24)

  • comment image

    --- spoiler ---

    eldeki malzemeler;

    multiple metastaz prostat kanseri, insandan cantaya geniş bir yelpazede kacakcılık organizasyonu ile ugrasan psişik bir baba,

    manik depresif, içinde dur diyemediği bir fahişe barındıran, muhtemelen alkolik bir anne,

    babasının mezarını satıp da parayı vurma planları yapan,yengesine bile göz koyabilen,yine kacakcılıkla gecinen, her hareketi,jesti,mimigi ile puştun önde gideniyim diye bagıran bir abi,

    hemşerisini gözünü kırpmadan kaçak işçi statüsünde çalıştıran,işçilerin yaşadığı bodruma bir tüp bile almayan,sevgilisinin güdümünden cıkamayan gay bir uzakdoğulu patron,

    bu patronun aç gözlü sevgilisi,

    bu ortamda büyümeye çalışan çocuklar,

    olunca takdir edersiniz ki,vur patlasın çal oynasın bir film çıkmasını beklemiyoruz.

    ama innaritu abimiz de bu malzemeyi öyle bir harmanlamış,ortamı öyle bir karartmış,barselona'ya öyle bir renk vermiş ki,filmi izlerken ve elbette sonrasında dayak yemişten betere dönüyoruz.

    oyle ki film boyu sürekli dertler sıkıntılarla bogusan uxbalîn, ölüme gitmenin de verdigi motivasyonla daha iyi bir insana donusme emareleri gosterdigi "ulen olup gidecez 2 sevap kazanalım" dedigi noktalarda bile, yapmaya calıstıgı güzellikler olayları daha büyük bir kaosa surukluyor.

    senegalli işportacıyı polisler yakaladıgında mudahele ediyor,gozaltına alınıyor.

    cinli isciler gece rahat uyusun diye tup alıyor,hepsi zehirleniyor.

    karısına bir şans daha vermeye kalkıyor,sevimli velet di mateo neredeyse evi yakıyor.

    hayatta dram var ama güzel seyler de var arkadas,iyilik yap iyilik bul kolaycılığına kaçmıyor innaritu film boyunca.

    kısaca film; 2 saat boyunca içimizdeki mutluluğu saniye saniye emiyor ve de "başladığı gibi bitiyor".

    ---
    spoiler ---


    (daysleeper - 2 Şubat 2011 10:10)

  • comment image

    kardeşlerden kız olanın ronaldinhoya erkek olanın messiye annenin de lady gaga'ya benzediği filmdir.

    edit: ekleme


    (maxter - 4 Şubat 2011 00:08)

  • comment image

    ağzıma sıçmış olan filmdir. olmamış,bu sefer sırıtmış diyen tüm sözlükçü arkadaşlara selam eder, inarrituya alkışlarımı sunarım...

    --- spoiler ---
    javier bardem in tuvalette kızıyla kucaklaştığı o sahnede benim diyen insan evladı dayanamaz, filmin zaten her anı sizi tokaktlıyor,sarsıyor ama filmin en can alıcı sahnesi sanırım burasıydı. bir de 30 sene sonra mezarından çıkarılan babasının mumyalanmış cesedi ile karşılaştığı sahne vardı, neredeyse oğlu olacak yaştaki babaya şefkatli sevgi dokunuşları... javier ciğimin bebek beziyle dolandığı sahneyi hala hafızamdan silmeye çalışıyorum buarada...
    ---
    spoiler ---


    (kesuda - 5 Şubat 2011 13:40)

  • comment image

    eve dönünce karım neyin var dedi. bir sezon öyle bir geçer zaman ki dizisini peşisıra izlemiş gibiyim dedim. sözümü geri alıyorum.

    bu arada uxbal sokakta yürürken ;

    --- spoiler ---
    sanırım gaz sobalarını almaya gittiği sahnede, vitrin televizyonlarında karaya vurmuş yunuslar / balinalar görünmektedir.

    ---
    spoiler ---

    izleyince gerisini anlarsınız.


    (veryveritas - 8 Şubat 2011 09:45)

  • comment image

    mükemmel bir polis - işportacı kovalama sahnesi bulunan film.

    --- spoiler ---

    uxbal babasını ilk kez gördüğü anda babasından 20 - 25 yaş büyüktü. ama filmin başındaki ve sonundaki orman sahnesinde yine de babasının sözünü dinliyor ve ona çocuk gözleriyle bakıyordu.

    ---
    spoiler ---


    (askaros - 8 Şubat 2011 10:04)

  • comment image

    "vay be benim bildiğim barselona bu değildi" dedirten film. hastanedeki odadan la sagrada familia görülmese orasının barselona olduğuna inanmayacağınız film. güzeller güzeli sanılan barselona’nın varoşlarında geçen bir film.
    inarrutu öyle bir film yapmış ki, izlerken canınız yanıyor, javier bardem öyle oynamış ki yüreğiniz parçalanıyor...

    --- spoiler ---

    > baba özlemi duyan bir babanın çocuklarını kendisinin ölümüne hazırlamaya çalışmasını, yokluğunda onları açıkta bırakmamak için didinişini oya gibi işleyen bir film...

    > barselona’nın barça diye bağıran zengin katalonyalılardan ibaret olmadığını gözler önüne seren bir film...

    > aynı odada yanyana dizilerek yerde yatan kadın, erkek kaçak işçilerin, ısınmayı üç kuruş ucuza getirtmek için, nefessiz kalışını, sonrasında da karaya vuran foklar gibi cansız bedenlerinin kıyıya vuran bedenlerini göreceğiniz bir film...

    > bardem'in bu çaresiz insanlara iş bularak yaptığı şeyin, simsarlığın iyi mi yoksa kötü mü olduğuna karar veremediğiniz bir film...

    > çakma çanta, cüzdan yanısıra uyuşturucu satan afrikalıların sokakları istila etmesine tanık olacağınız bir film...

    > bebeğiyle çaresizce hapisteki kocasını bekleyen zenci kadının vicdanına tanık olacağınız bir film...

    > bir annenin küçük çocuğunu evde yalnız bırakıp tatile gidecek, altını ıslattı diye küçücük çocuğu dövecek kadar akıl sağlığını yitirebildiğine, libidosunu dindirmek için eşinin abisi ile sevişmesine tanık olacağınız bir film...

    > barselona'nun varoş bölgelerindeki aç, sefil insanların yanısıra çılgın gece hayatını yaşayan umarsız insanlara da kıyısından köşesinden tanık olacağınız bir film...

    > bir babanın çocuklarını annelerine emanet edemeyeceğine içiniz cız ederek tanık olacağınız bir film...

    > öleceğini kızına söyleyen bir babanın kızına sarıldığı anda tek yürek olan kalplerinden gelen kalp atışını duyacağınız bir film, dahası kızına sarılan babanın o anda sanki size sarılmış gibi duygu aktarabildiğine tanık olacağınız bir film...

    > bardem’i izledikçe, çökük omuzları ile yürüyüşünü gördükçe bir insan çaresizliği nasıl olur da bu kadar iyi yansıtabileceğini gözlemleyeceğiniz bir film...

    > filmin başında konu olan yüzüğün kime gideceğini filmin sonunda öğreneceğiniz bir film...

    > dört kelimeyle “canınızı acıtan bir film”...

    ---
    spoiler ---


    (pacta sunt servanda - 8 Şubat 2011 19:28)

  • comment image

    fotoğraflardan hatırladığının dışında babasının yüzünü hatırlayamayanlara ayrı bir koyan film.

    evet, dayak yesem bu kadar acırdı canım.


    (zahmet - 6 Mart 2011 03:11)

  • comment image

    babasızlığın filmidir.

    --- spoiler ---

    uxbal'ın babasız büyümesi ilk gerçeklik zaten. babasız büyüyen uxbal, aynı kaderi yaşayacak olan evlatlarının bunu minimum hasarla deneyimlemesi için uzatmaları oynuyor. ama sonrasında kaçak çinli kadın ve kızın dramını görüyoruz, hayata babasız tutunmaya çalışan. en son senegalli adamcağızın ailesini bırakıp gitmek zorunda kalması da bunun altını çiziyor. dolayısıyla babasızlık, göçmenlikle ilişkilendiriliyor. göçmenler, yeni kapitalist dünyanın daimi yetimleri.

    ve uxbal'ın da babasızlığından ileri gelen bu süreklilik durumu, dönemsel de bir sürekliliğe işaret ediyor aslında ve sert bir mesaj bu: bundan birkaç on yıl önce franco yüzünden babasız büyüyordu çocuklar, şimdiyse neo-emperyalizm aynı işlevi görüyor. böylece faşizm ve sömürgeciliğin bu yeni versiyonu arasında paralellik kuruluyor.

    filmin işlediği yapısal en büyük problemse barınma. çinlileri donarak ölmeye götüren de, senegalli ailenin de derdi barınma problemi. ve birçok sahne geçişinde dev (ve donmasalar bir tanesinde çinlilerin çalışacağı) inşaatların gözlemlendiği barcelona manzarasından harab olmuş evlerin içine pan yapan kamera izleyiciye sürekli aynı şeyi söylüyor: oturduğunuz evleri donarak ölen göçmen işçiler yapıyor ama onlara barınmayı bile çok görüyorsunuz. bu trajediden hissedilecek suçluluğuysa filmin genel ritmini bir anda bölerek giren kulüp sahnesi alıyor. kıçların memeye dönüştüğü, kanserli bir adamın ayartılmaya çalışıldığı, kokainin dibine vurulan bu sahnede yabancılaşma o kadar müthiş verilmiş ki.. elit yaşamın fantazmagorisi göçmenlere reva görülen yaşamın mazur gösterilmesine engel oluveriyor.

    ölülerle konuşmaktan çıkabilecek de pek çok yorum var aslında. ilki uxbal üzerinden işleyen mesaj: uxbal ölülerin gitmesini engelleyen yarım kalmışlık duygusunu bildiğinden, kendisi dünyadaki son dönemini bunu yaşamamaya adıyor, ama işler sarpa sarıyor çünkü sorun bir adamın çözebileceği bir sorun değil, sistemik bir sorun. genel çerçevedeyse filmin bağlamına en uygun yorum, kaybettikleriyle kuramadıkları iletişimi ölümlerinden sonra çaresizce uxbal'dan bekleyen yerleşiklere sessizce ölüp giden göçmenlerin sorunlarına eğilmek için hala bir şansları olduğu mesajının veriliyor olduğu.
    ---
    spoiler ---


    (sakarkral - 28 Ocak 2012 19:01)

Yorum Kaynak Link : biutiful