• "lost'un gotune koyasica dizidir kendisi. bitti lan? ahah ne guzel bir seymis be boyle bir dizinin bitmesi, tamam sorular filan kaldi havada ama bitti iste oh."
  • "bu dizinin türk versiyonu yapılsa nesnelerden biri kesin akbil olurdu."




Facebook Yorumları
  • comment image

    insana ne kadar da dünyadan bihaber yasadigini gosteren dizi. kardesim adamlar diziyi bi sene once yayınlayıp bitirmisler, bizim daha dun haberimiz oldu. kimbilir boyle iskalayip kaçirdigimiz ne kadar sey var....
    neyse, geç olsun güç olmasin diyerek diziye geçiyoruz. "ben boyle, garip dizilerden hazederim" diyen her insan evladının karsisina oturması gereken bi dizi bu oncelikle. "ben kara kule'yi dusunmeden günümü geçiremiyorum" diyenlerin zaten ka'ları geregi karşılaşacakları bi olay. "john constantine neden olmadı, neden keanuuu!!!" diye geceleri yagmur altında aglayanları sokağın köşesinde bekleyen kurtarıcı. evet, çok güzel dizi, süper dizi, unutmayın, mini dizi.

    edit: geçen yıl diiil, geçen hafta yayinlanmis bu dizi.
    bu son gelismelerin isiginda neler kaçirdigimiza üzülmeyi birakip nasil yakaliyoruz artik tüm dünyayi diye sevinmeye çagiriyorum herkesi.


    (usagi yojimbo - 25 Aralık 2006 19:12)

  • comment image

    dizisi yapılmazsa yazık olacak seri. adventure oyunlarına benziyor, nesneler var, kullanım amaçları ve şekilleri farklı, derken bir bakmışınız 3 bölüm bitiveriyor. tadında da bırakılmış, pek bir güzel olmuş canım.. (kara kule hayranları için ayrı bir zevki var izlemenin, kanımca)

    serilerde özelliklerinden bahsedilen nesneler şunlar :

    --- spoiler ---

    anahtar : 10 numaralı motel odasına ait anahtar. anahtar deliği olan her kapıyı açıyor, başka bir boyutta olduğu düşünülen bu motel odasına açılıyor. anahtar yanınızdayken kapıyı kapatıp nereyi düşünürseniz oranın kapısının açılmasın sağlayabiliyorsunuz açmak istenilen kapının direk görüntüsü düşünülürse o kapı açılıyor, aksi halde rastgele mekanlara açılıyor. otel odasına anahtarsız girerseniz, kayboluyorsunuz, daha doğrusu boyutlar arasında bir yerlerde sıkışıyorsunuz.

    otobüs bileti : değdiği kişiyi new mexico, gallup dışındaki bir yolun ortasına , gönderiyor.

    kol saati: saatin bilekliğinin içne konan yumurtayı pişiriyor (çok basit ve aptalca bir özellik bence; başka bişi için de kullanılabilir olması lazım bu saatin; yoksa yazık)

    tırnak törpüsü : kendisine doğrudan bakan kişiyi kısa süreli ancak derin bir uykuya yatırıyor.

    şemsiye : insanları, sizin kendilerini tanıdığınıza inandırıyor.

    kurşun kalem : ucunu katı bir yüzeye değdirdiğinizde, amerikan peni’si (kuruş) yaratıyorsunuz.

    tükenmez kalem : değdiği herşeyi mikrodalga ile anında pişiriyor.

    tarak : saçtan geçirildiği zaman en fazla 10 saniyeliğine zamanı durdurabiliyor. (ancak çok pis mide bulantısı yapıyor). sadece kullanan kişi hareket edebiliyor.

    cam göz: canlı dokuyu iyileştirme ya da yoketme gücü bulunmakta.

    içki şişesi : kapağı açılınca, hedef alınan kişinin havasız kalmasına neden oluyor.

    makas: objelerin yerini değiştiriyor, objeleri döndürüyor.

    kol düğmeleri : takan kişinin kan basıncını düşürüyor.

    iskambil destesi :bakan kişinin çeşitli görüntüler görmesine neden oluyor ki etkileri yıkıcı derecede güçlü oluyor. kartları kullanan kişilerin de , kartı üzerinde kullandığı kişinin yalan söyleyip söylemediğini anlamasına neden oluyor.

    çeyreklik : yutulduğunda anıları geri getiriyor, öyle böyle değil, direk canlandırıyor. anılarınızdan bir kişiyi düşündüğünüzde onu kanlı canlı olarak karşınızda görebiliyorsunuz.

    gözlük: takan kişinin etrafındaki küçük bir alandaki yanma, ateşleme vb. eylemlerin gerçekleşmesini engelliyor (silah ateşlenemiyor, yangın sönüyor, araba çalışmıyor, vb).

    poloroid resim : 1961’deki *olay*ın gerçekleşmesinden hemen önce, odanın son durumunun görülmesini sağlıyor. tabii görmek için odada olmak gerekiyor ancak martin ruber odadan kilometrelerce uzaktayken fotoğrafa baktığında bazı görüntüler gördüğünden, bakana istediğini gösteriyor da olabilir.

    saat : pirinç maddesinin katı halden gaz haline geçmesine neden oluyor.

    saat kutusu : 10 metrelik bir alandaki entropi (evrendeki düzensizlik) ’yi azaltıyor.

    ustura : dokunduğu cam yüzeyi parçalıyor (scifi channel'da bununla ilgili bir video var. serinin hemen öncesinde bir oyun düzenlenmişti, lost room nesnelerini bulmaya yönelik, bunun bir parçası)

    radyo: doğru istasyon açıldığında, kişinin boyunu 7-8 cm uzattığı rivayet ediliyor.

    occupant (oda sakini) : prime object yani asıl nesne. canlı olan tek *nesne* olarak, diğer nesnelerin doğal eğilimlerini etkileyebiliyor, mesela kendisinden uzak tutabiliyor. motel odasının kapısı anahtarı sahibi tarafından açılıp kapatıldığında (ki oda içerisinde olup ta odaya ait olmayan her nesnenin kaybolduğu bir resetleme anı oluyor bu) occupant odadaysa, bilinç sahbi tek nesne olarak odada bulunduğundan, odaya ait olmayan nesnelerin tutulduğu boyuta giriş yapabiliyor (joe miller kızını bu şekilde kurtarıyor). occupant, ana nesne olarak, diğer nesneler gibi oda dışındayken yok edilemiyor ve zamandan da etkilenmiyor (yaşlanmıyor yani)

    kol saati + bıçak : bu kombinasyon kişinin telepati yapabilmesini sağlıyor.

    anahtar + saat kutusu + tarak : bu kombinasyon, 10 numaralı odadaki alternatif boyuta kısa bir süreliğine girilebilmesini sağlıyor.

    küllük + saat + anahtar + tırnak makası + diş fırçası + saat kutusu + sigara paketi : conroy deneyinde kullanılan kombinasyon olup, gerçeklikte bir yırtık açılmasına sebep oluyor, kapının kapatılması (ve genelde anahtar ile kapıyı açan kişinin odanın içinde kalması) ile yırtık kapatılıyor.

    ---
    spoiler ---

    edit: sunchaser'ın mesajıyla şöyle bir düzeltme yapma ihtiyacındayım.

    --- spoiler ---

    occupant, kendi ağzıyla prime object (asıl nesne) olmadığını söylüyormuş (kaçırmışım evet) ancak kendisi aynı zamanda prime object diye bişeyin olmadığını da söylemiş (bkz: wikipedi). şahsen bilinçli olan tek varlık olarak hala asıl nesnenin oda sakini olduğunu düşünmekteyim. oda sakinin net bişi sölemese de. (dolayısıyla joe miller oluyor asıl nesne) eğer mini dizi sezonluk dizi moduna sokulsaydı asıl nesne'nin oda sakini olmadığına dair kesin bişiler söylenebilirdi. joe'ya bir amaç biçilmeli ki bölümler boyunca bişileri arasın dursun dimi? ah ah asıl nesne peşinde koştururken bütün nesneleri toplamaya başlasa şöle 22 bölüm boyunca, o da güsel olurdu be..

    ---
    spoiler ---


    (auroriel - 4 Ocak 2007 14:24)

  • comment image

    lost'un gotune koyasica dizidir kendisi. bitti lan? ahah ne guzel bir seymis be boyle bir dizinin bitmesi, tamam sorular filan kaldi havada ama bitti iste oh.


    (nuitari - 29 Ocak 2007 03:08)

  • comment image

    hayatın garip bir tesadüfü sonucu (ki aynı garip tesadüf yeni hayat ' ı da otobüslerde, otellerde okutmuştu bana) az önce bir otel odasında izleyip bitirdiğim dizi...

    şimdi... sehpanın üzerinde duran boş starbucks bardağının olayı kapağı açıldığında karşındaki hatunun direkt vermesi olabilir mi??... hımmm... denemeliyim...

    --- spoiler ---

    edit: mna koduğum objeleri odada çalışmıyordu sahi...

    ---
    spoiler ---


    (michael jackson - 13 Nisan 2007 00:42)

  • comment image

    çok başarılı bir yapım. anında kendine çekiyor. küçük sorulara bikaç dakika içinde yanıt verip, yeni sorular yaratıyor. hareketli ve eğlenceli. nesnelerin güçlerini yavaş yavaş öğrenmek keyifli oluyor. kullanım alanlarını da güzel vermişler. karakterler çok iyi,

    --- spoiler ---
    peter jacobson otobüs biletli wally karakteriyle sinirlendiği insanları cehenneme gönderirken, kevin pollak kreutzfeld rolüyle çok başarılı. ki bu iki aktör, dizide yan karakterleri oynuyorlar, lakin oyunculuklarından büyük keyif alıyorsunuz. peter krause ana karakter ve josh duhamel karizmasına sahip bir arkadaşımız. kısacası, dizinin tüm bileşenleri ideal. ortaya ise rahatça izlenebilen harika bir yapım ortaya çıkıyor. yalnız bu kadar hızlı ilerleyen bir dizide dikkatli bakınca çok havada kalan ve sırıtan yerler var:

    - en son "ben peygamberim" diye ortalıkta gezinen dr. ruber a ne oldu?
    - rüyasında oteli gören, hatta ardından o o otele ulaşan dedektif lee (ki kendisini lost ta others ın zenci kadın üyesini oynayan april grace canlandırıyor) (zaten kendisi zenci olduğu için de zenci kadını oynamakta zorlanmıyor) (ve entry boka sarmaya başlar) nereye kayboluyor. onlardan önce ulaşmıştı halbuki otele lakin dizi bitiyor o ortalıkta yok)
    - zarar verilemez, otel müşterimizin gözü nasıl oluyor da yerinden çıkıyor.
    - kasa şifresine ne oldu? tarak, saat, makas. saatle makası kullandılar ama tarağı kreutzfeld sadece kaçmak için kullandı.
    - yıllardır örgütlerin, yeni din mensuplarının aradığı nesnelerin, nasıl oluyor da kıçı kırık bir japon kadın tarafından yerleri öğrenilebiliyor. o kadar uğraşan örgütler nasıl bu kadın sayesinde gözlüğe tarağa ulaşamamış. ayrıca misal tükenmez kalem sansar dan krause ye geçti, el değiştiren bu nesneyi bu kadının bilmesine imkan yok, ama kimi işaret etse kıçı kırık japon, cisim onda çıkıyor.
    - anahtar iki milyon dolar ediyorda, güzelim makasın bilgileri neden 10.000 $.
    - kız kaybolunca nereye gitti.
    - bizim ana karakter cisme dönüşünce neden, geçmişi silinmedi.
    - neden o güzelim kutsal odada iki ana karakter sevişti ve oda mundar edildi ( tamam bu soru pek olmadı :) )
    - müşteriyi neden öldürdü, müşteri oda içinde nasıl öldü, cisimler oda içinde zarar verilemez değilse, biz neden bunu son beş dakikaya kadar öğrenemedik. (dark darkest darko; cisimler odada özelliğini yitiriyor sıradan nesneler haline geliyor, bu şekilde odada onlara zarar verebiliyor dedi. evet mantıklı bence de, geçelim bunu.)
    -en başta 1961de nasıl bir olayla oda ve müşteri yok oldu bu olayın müsebbibi kimdir, nedir.
    -hani o oda, malum nesnelerle birlikte açıldığında tüm insanlığın sonu olurdu. altı üstü bi rüzgar esti o kadar. hatta o mekanın yakınında olmayanlar hiç etkilenmediler belki, neden kıçınızdan gerilim uyduruyorsunuz.

    edit: bi tane daha aklıma geldi: odanın içindeki parmak izinden zenci adama ulaşmışlardı ya hani. o parmak izini o adam oraya nasıl bıraktı. hani bu otelin 10 numarası hiç olmamıştı.
    ---
    spoiler ---

    gibi soruları havada bırakmış dizi. dizinin güzelliği ise bi sonraki cümlede gizli. bu kadar havada kalan şey olmasına rağmen yine de filmden keyif alıyorsunuz, çok rahatsız olmuyorsunuz, çünkü size eğlenceli vakit geçirmek birçok şey veriyor izleme esnasında.

    hala izlemediyseniz, ve lost, heroes , prison break gibi dizilerin yanından yöresinden geçip sevmişseniz,the lost roomu da izleyin bu mini-seriyi de çok büyük ihtimalle seveceksiniz.


    (theselfish - 19 Şubat 2008 00:36)

  • comment image

    belki spoiler falan vardır, izlemeyenler okumasa da olur. hoş, izlemeden okursanız muhtemelen birşey anlamazsınız ya.

    o anahtarın o denli önemli olmasının sebebi kira derdini ortadan kaldırmasıdır hacım. istediğin gibi gez toz, zıbaracağın vakit aç rastgele bir kapı, yat uyu. kirayı vaktinde yatırmadın diye ev sahibiyle kavga etmekmiş, tatilde sikindirik otellere para bayılmakmış yok öyle şeyler. yalnız tv bozuk, onun için de odaya bi digitürk bağlatırsın olur biter. işe, okula yakın ev derdin de olmaz, servislerde geçireceğin ömrünü de yaşarsın dolu dolu.

    düz adam new mexico'dan bildirdi.


    (jack in the box - 24 Mayıs 2009 09:18)

  • comment image

    yeni seyrettim, hoşuma gitti. aslında bu hikayeden nefis kitap ve çizgi roman çıkar. hatta daha da iyisi it came from the desert tadında süper bilgisayar oyunu olur. bu tür uzantıları yapılmışsa da bilmiyorum.

    --- spoiler ---

    tek bir şeye itirazım var. her tür sihirli majik mujik şeyi kabul ediyorum, dizinin olayı o zaten. ama o röntgenci zibidi tarak olayına açıklama getirirken ne dedi? "zamanı durdurduğunda hiçbir şeyi kıpırdatamazsın çünkü her şey donuyor, işte o yüzden cüzdanımı alamıyorsun" demedi mi? çok güzel. çok doğru. ve çok bilimsel. peki. kuralı ben koymadım, onlar koydu. her şey donuyorsa havadaki tozlar, partiküller, moleküller de donmuyor mu? vakumda geçmiyor ki dizi? ben demiyorum ki fantastik bir şey yapamazsın, ama neden kendi ayağını vuruyorsun ki? her şeyin donduğu bir atmosferde ilk hareketimizde rendelenmiş domatese dönmez miyiz? bunu akıl etselerdi öyle bir kural koymazlardı herhalde. sadece zaman donuyor der geçerlerdi temiz temiz.

    ---
    spoiler ---


    (ventolin - 16 Mart 2010 03:08)

  • comment image

    yıllar sonra tekrar izleyince zamanında cevaplandıramadığım birçok soruya cevap bulmamı sağlamış mini dizi.

    --- spoiler ---

    öncelikle 4 mayıs 1961 e dönelim. new mexico gallup’da 66. otoyolun üzerinde (route 66) sunshine otelin 10 numaralı odasında kalan bir müşteri (eddie mccleister) ve ona ya da odaya ait 100 civarı eşya nam-ı diğer “nesne” var. saat 13:20 sıralarında paranormal bir olay vuku buluyor. hem kendisi hem de nesneler bazı doğaüstü güçler kazanıyor. müşteri arizona’ya yani evine biricik karısına dönüyor(otel anahtarı yanında mı yoksa odalardan birine atıp kaçtı mı bilmiyoruz). karısı onu tanımıyor. daha önce hiç tanışmadıklarını söylüyor. en önemli ipucu bence bu.

    *adam birilerinin hafızasından silindi mi yoksa zaten bizim dünyamızdan biri değil miydi?

    birilerinin hafızasından silinmiş olsa finalde joe miller nesne olduğunda jennifer ve anna onu tanımazdı. benim teorim şu: bizim evrenimizdeki sunshine otel 9 odalı inşa edildi. ki otel müdiresi arlene ve eşi otel hizmetlisi gus jacobs bunu doğruluyor. paralel evrende ki en az 10 odalıydı. 4 mayıs 1961 de saat 13:20 de uzay zaman kırıldı ve 10 numaralı oda içindeki eşyalar ve müşteriyle birlikte bizim evrene geçti. müşteri ve eşyalar tam olarak bizim evrene geçmesine rağmen oda tamamiyle arafta bir yer edindi. yani otel odasından çıkmak için kapıyı açtığınızda sadece bizim evrendeki yerlere açılıyordu. paralel evrendeki yerlere değil. müşteriyi karısı tanımadı çünkü müşteri kendi evreninde ki mabel smith ile evliydi. buradaki mabel smith ile değil.

    *odadaki parmak izi?

    4 mayıs 1961 saat 13:20 de olay olduğunda ve olaydan önce lavabo dolabının camındaydı zaten. parmak izi otel müdiresinin kocası olan ve otelin temizlik işleriyle uğraşan gallupta ikamet eden şu kot bahçıvan giymiş adama aitti. adı gus jacobs. ama adam ve karısı 10 numaralı oda hiç olmadı diyorlardı. o zaman 10 numaralı odada hizmetlinin parmak izi ne arıyor? hem oda hem müşteri müdirenin ve hizmetlinin hafızasından silindi mi? hayır. o parmak izi paralel evrende ki hizmetliye aitti. orada 10 numaralı oda mevcuttu. daha sonra otelin kadın müdürü odalardan birinde 10 numaralı odanın anahtarını buluyor. büyük ihtimalle müşteri esas otelin olduğu yere geldi ve anahtarı atıp gitti. fakat 10 numaralı oda hiç var olmadığı için bu anahtarda neyin nesi?

    *bütün nesneler bir araya gelmeye çalışıyor?

    1966 yılına kadar motelin müdürü arlene conroy nesnelerin neredeyse tamamını buluyor. birkaç arkadaşını da işin içine kattı ve koleksiyoncular oluştu. kadın ve koleksiyoncular bazı nesneleri (kibrit kutusu, saat kutusu, diş fırçası, kül tablası, tırnak makası) bir araya getirip 1964 yılında 9 numaralı odanın kapısına çivileyip anahtarı kullanarak bir deney yapıyorlar. uzay zaman kırılıyor ve kadın kamikaze görevini üstlenip bu küçük kıyamete son veriyor. video çekimlerine baktığımızda kadın kendini içeri atarken müşterinin de gizemli odada olduğunu görüyoruz. tıpkı fotoğraftaki haliyle karşımızda duruyor. aynı takım elbise, aynı saç stili. bence 4 mayıs 1961 de saat 13:20 de müşteri odanın içindeyken olan haline bir kapı açtılar. ya da olay esnasında müşterinin bir yansıması arafta sıkışıp kaldı ve arlene’in arkasında müşterinin bu yansımasını gördük. ya da arlene müşteriyi görmek istediği için odada onu gördük. tıpkı finalde karl kreutzfeld’in aynı deneyi gerçekleştirirken 9 yıl önce lösemiden ölen oğlunu gördüğü gibi.

    *conroy deneyinden sonra kadın 9. odada sıkışıp kalıyor?

    anahtar birkaç saniye onu bizim uzay zaman aralığımıza getiriyor. saat kutusu ile tamamen bizim tarafa geliyor çünkü çürümeyi engelleme özelliğine sahip, tarak ise zamanı durdurarak kadını tamamen bizim evrenimize sabitliyor. tarağın zamanı durdurma süresi bitince yerde kadının cesedini görüyoruz, ceset kaybolmuyor. kadın annayı görmüş. joe’ya diyor ki: “onlardan biri misin” “kızını gördüm seni bekliyor.”
    onlar kim? koleksiyoncular mı? yoksa araftayken birileri arlene’e zarar mı veriyordu. finalde joe annayı araftan getirdiğinde anna “kötü adam gitti mi” diye soruyordu. kötü adam kim. kendisinin arafta sıkışmasına sebep olan sansar mı yoksa araftayken müşterinin bir yansımasını mı görüyordu. tıpkı arlene 1966 da conroy deneyini gerçekleştirirken içerde müşterinin görünmesi gibi. kötü adam müşteri miydi? aklımda deli sorular.

    *peki anna nereye gitti?

    ya da odaya ait olmayan ama içeri bırakıp kapıyı kapattığınızda yok olan demir kasa, ayıcık, müşterinin cesedi nereye gidiyor? hiçliğe mi? birden fazla oda var diyor müşteri. odalarda sadece arlene ve anna sıkışmadı. 1961’den bu yana çok kişi odalarda kaybolmuş olmalı. belki de bu yüzden arlene joe’ya onlardan biri misin diyerek sıkışanlardan bahsediyordu.

    * nesneler ve sahip oldukları özellik ise asıl muamma.

    tükenmez kalem insanları kızartıyor
    kurşun kalem masaya her vurduğunuzda size bozuk para veriyor.
    şemsiye insanların sizi tanımasını sağlıyor.
    radyo boyunuzu 7,5 cm uzatıyor
    tarak zamanı durduruyor
    kol saati yumurta haşlıyor
    kol düğmesi kan basıncını düşürüyor.
    makas insanları ya da eşyaları döndürüp fırlatıyor
    masa saati pirinci süblimleştiriyor
    anahtar kısa mesafe yol katetmek için müthiş
    gözlük yangını söndürüyor
    otobüs bileti sizi gallup’a ışınlıyor. pardon gökten armut gibi düşürüp asfalta yapıştırıyor
    törpü kısa bir süreliğine sizi uyutuyor
    cam göz iyileştirme ve insanları atomlarına ayırma gibi işlevlere sahip
    bozuk para eski anıları canlı kanlı yaşamanızı sağlıyor
    iskambil destesi otelle ilgili bazı görüntüler görmenizi ve kafayı sıyırmanızı sağlıyor.
    saat kutusu maddelerin çürümesini engelliyor.
    matara insanların nefes almasını zorlaştırıyor.

    *asıl soru şu: bu nesnelere ayrı ayrı bu özellikleri kazandıran yani bu nesneleri programlayan biri ya da bir program olmalı matrix misali.

    nesneler bizim evrenimize ait olmadıkları için doğaüstü şeyler yapıyorlar, ama neden kalem insanları kızartırken gözlük yangını söndürüyor? tam tersi de olabilirdi. gözlük insanları kızartırken kalem yangını söndürebilirdi. bunları kodlayan bir zeka olmalı.
    ya da bu eşyalar kullanım sebeplerine göre bu özellikleri aldılar. belki müşteri yumurta haşlarken hep kol saatine bakıyor ve süre tutuyordu. belki otobüs biletini willowbrook arizona’dan otele gelirken gallup’da tam da insanların kafasına vurduğunda ışınlandıkları yerden geçerken bileti kafasına sürüyordu. 61’de ki olayla birlikte eşyalar kullanım sebeplerine göre gizemli nesnelere dönüştü. asıl ilginç olan bazı eşyaları birleştirdiğinizde değişik özellikler kazanmaları. örneğin kol saati ve bıçağı birleştirince telepati yeteneği kazanmak gibi. bunları kodlayan bir zeka olmalı. ateist bir bakış açısıyla buna cevap vermek zor iken teist bir bakış açısıyla “o zeka tanrının ta kendisi” demek bence kolaya kaçmak.

    *nesneler hem kadın hem erkek eşyaları mı?

    ilk teorim şöyle: karısı da oteldeydi. olay olduğu sırada 10 numaralı odanın dışında belki lobideydi. kadın, ait olduğu evrende kaldı. müşteri ise olay sebebiyle bizim evrene geçti. ya da karısı hiç otelde yoktu. kadın eşyalarının sebebi törpü gibi otele ait temel eşyalarda olabilir. her otel odasında bulunan temel gereçler.
    ikinci teorim: kadın lobideydi, olay oldu, müşterinin tüm geçmişi silindi. bu durumda kadın yahu ben bu otele niye geldim hatırlamıyorum diye arizona’ya evine döndü. peşinden de müşteri. kadın adamı tanımadı. ama ortak bir noktaları vardı. az bir zaman önce ikisi de oteldeydi. burdan hareketle bir şeyler yakalayabilirlerdi. böyle bir konuşma hiç yaşanmadığına göre ilk teorim doğru.

    *müşterinin gözüne ne oldu?

    adam bir nesne olduğu için sadece otel odasında gözü çıkmış olmalı. dış dünyada değil. gözü onun bir parçası olduğu için o da bir nesne özelliği kazandı ve cam göz oldu. benim tahminim odada koleksiyonculardan biriyle kapıştı ve gözü böyle çıktı. ya da gözüyle insanları atomlarına parçaladığını fark etti ve gözünü çıkardı. sanatoryumda bekleyeceğine otel odasına gidip intihar edebilirdi ama anahtar uzun yıllardır belki 1961 den beri artık onda olmadığı için otel odasına dönemiyordu.

    *dr. ruber ise işin felsefi boyutunu çok güzel özetliyor.

    sanki 50 yıllık hayatını bir amaç ararcasına geçirmiş gibi nesneleri öğrenince boyundan büyük işlere girişiyor. çölde gördüğü imgelem sonucu ilahi bir görev edinmesi de binlerce yıldır ben peygamberim diye ortalığa dökülenleri güzel özetliyor.

    *filmdeki en büyük hata otel odasının anahtarı…

    odada bütün nesneler sihirli özelliklerini kaybediyor. ama anahtar çalışıyor. anahtar deliğine soktuğunda nereyi hayal edersen oraya gidiyorsun. hani nesneler odada çalışmıyordu? ayrıca son sahne de joe anahtarı odaya atıp kapıyı kapattığında anahtar hala yerdeydi. bütün nesneler 4 mayıs 1961 de saat 13:20 de hangi konumdaysa oraya yerleşiyordu otomatik olarak. kalem masaya, tarak banyoya, masa saati komodinin üstüne yerleşmişti. ama anahtar? kim bilir belki anahtarın yeri orasıydı.
    bir diğer hata ise conroy deneyinde ve karlın yaptığı deneyde kapıya çiviledikleri nesnelerin kapının kapanmasıyla yok olması. nereye gidiyor bu nesneler? motel odasına değil. çünkü joe müşteriyi vururken içerde nesneleri göremiyoruz. çekim ekibinin hatası diyor ve geçiyoruz.

    *esas nesne neydi?

    müşteri esas nesne diye bir şey yok dedi. esas nesneye gerekte yok zaten. olay olduğunda odanın içerisindeki canlı cansız herşey bu durumdan nasibini yeterince aldı. bir nesnenin bütün nesnelerden üstün olması anlamsız olurdu.

    *tabut?

    koleksiyoncuların kasasına girdiklerinde orda bir tabut var. içi boş. müşteriyi bulup tabuta koymayı mı planlıyorlardı bilmiyorum. bu sorunun cevabını bulamadım.

    ---
    spoiler ---

    bu kadar beyin fırtınası yeter.


    (hem kiz hem kadin hem bayan hem de disi - 29 Ağustos 2015 01:09)

Yorum Kaynak Link : the lost room