• "1.83 gb büyüklüğünde 0.11.4 versiyonlu yaması gelen oyun.(bkz: oha)"
  • "geçen global chatte birisinin "poe is poor mans d3" lafına karşılık olarak "d3 is poor minds poe" cevabını aldığı oyun. devamı malum chat baştan aşşağı #rekt oldu."




Facebook Yorumları
  • comment image

    yeni zelandalı bir geliştirici olan grinding gear games(ggg) tarafından dün itibariyle duyurulmuş olan action rpg. ggg henüz küçük bir geliştirici. üç yakın arkadaş(ve diablosever) tarafından 2006 kasımında auckland'da kurulmuş ve ilk oyunları olan path of exile'ı geliştirmeye başlamışlar. o zamandan bu yana da kadrolarını genişletmişler ve oyunun yapımında da hayli ilerlenmiş.

    rastgele yaratılan mekanlar, bol bol yaratık kesme, tonla eşya toplama zaten bu türün oyunlarının sunduğu standart ve de aranan özellikler olduğundan, oyunun farklılaştığı bir kaç noktaya bakmak gerek:

    ilk öne çıkan nokta, oyunun bedava oluşu. ilk yayınlanan oyun içi görüntülere bakılacak olursa bu kalitede bir oyunun tamamiyle bedava oluşu hayli güzel. tabi bunda muhtemelen diablo 3'ün ufukta görünmesinin payı büyük. bu sayede normalde d3'ü beklemek uğruna oyunu oynamayacak oyuncuları da kendine çekip havasını koklatması olası. d3 ve blizzard'a rakip olmaktan ziyade bu durum ggg'nin geleceğe yaptığı bir yatırım olarak değerlendirilebilir. bu süreçte en çok zora girecek olanlar ise eğer çıkacak olan varsa diğer diablo klonları olur. torchlight 2 bile bu oyundan daha önce çıkacak olmasına rağmen riskli bir durumda. "peki bu adamlar nasıl para kazanacak?" sorusuna ise oyunu farklılaştıran bir diğer nokta da cevap bulabiliyoruz.

    free to play kavramına genelde mmorpglerde rastlanır. oyunu tamamen bedavaya oynamak mümkündür, ama en baba özellikler, ekstra ciciler için parayı bayılmak gerekir. sadece bu paraları veren premium hesaplılar oyunun tüm özelliklerinden faydalanabilir. kimi oyunda bu ekstralar ihmal edilebilir düzeydedir, ama bazılarında da parayla satın alınan bonuslar para vermeyenlere göre çok sağlam avantajlar sağlarlar. path of exile'ın tüm bu anlattıklarıma bağlandığı nokta da burası. oyun aslında bir nevi mmorpg. ana serverlar olacak, karakterlerinizin bilgileri buralarda tutulacak, oyuna girdiğinizde bulunduğunuz şehirde oyuna bağlı diğer insanlar da olacak. tabi hack and slash bazlı bir oyunda 70 kişi dungeona girmek kaosa gebe olduğundan şehir dışında max 8 kişilik partilerle takılabileceğiz. yapımcının parayla sattıkları ise tamamen estetik bazlı eşyalar ve bazı servisler olacak.

    gelelim oyunun farklılaştığı son noktaya, yani skill sistemine. bu sistemi tarif etmek için en uygun örnek herhalde final fantasy 7'nin materia sistemi olacaktır. bilmeyenlere özet geçersek, bu sistemde kullandığınız zırh ve silah içinde slotlar vardır. bu slotlar birbirine bağlı olabileceği gibi tamamen tek başlarına da durabilirler. ayrıca genelde itemın kalitesine bağlı olarak slot sayısı da artar. oyuncunun yaptığı şey bu slotlara skill sağlayan materiaları(poe'da skill geme karşılık geliyor) yerleştirmektir. böylece sahip olduğunuz materialara göre hayalinizdeki karaktere ulaşmak mümkün olur. aynı zamanda yaratıcılığı da devreye soktuğundan ayrıca bir tatmin sağlar. yine ff7'den bir örnek vermek gerekirse; farz edelim ki silahımızda birbirine bağlı dört tane slot var. ilkine oyunun en çılgın summon materiasını koyuyoruz. ikincisine counter, üçüncüye hp absorb, dördüncüye de mp absorb koyuyoruz. sonuç? bize kim zarar verirse kendisine oyunun en baba summonıyla karşılık vermekle kalmayıp, üzerine hp ve mp de çalıyoruz. bu tarz tonla kombinasyon yaratmak mümkün olduğundan her şey oyuncunun yaratıcılığına ve tabi ki de sahip olduğu materialara kalıyor. bu sistemdeki bir diğer önemli parça ise materiaların da level atlayabilmesi. söylenenlere göre bu sistemin çok benzeri path of exile'da da olacak.

    oyun halen geliştirme aşamasında, ama 2011 başlarında açık betaya geçileceği söyleniyor ve şu an siteye kayıt olanlar aynı zamanda kendilerine beta çıktığı zaman da kullanabilecekleri bir oyun hesabı da açmış oluyorlar. şu saatten sonra çok heyecanlanmak herhalde saçma olur; sonuçta blizzard çıkış tarihiyle ilgili soruları yanıtsız bıraksa da d3 gümbür gümbür geliyor, ama bir de biraz olsun iyi olacaksa(ki ilk yorumlar o yönde) en azından torchlight 2 haricinde d3'e kadar idare etmemizi* sağlayacak hem de bedava bir hack and slash'imiz daha olur.

    şu da oyunun resmi sitesi:
    http://www.pathofexile.com/

    ek: d3 gümbür gümbür gelmedi.


    (fragman - 2 Eylül 2010 12:11)

  • comment image

    oyunun şu anda aktif olan 3 bölümünü (devamı gelecek sanırım) normal zorluk seviyesinde bitirmiş biri olarak sağlıklı bir yorum yapabilirim gibi. bunu yaparken de d3 ile kıyaslayacağım. evet, yapacağım.
    bir kere oyun grafikler açısından diablo 2 hayranlarının arayıp da bulamadığı, yıllardır hayallerini kurup d3 ile babasını aldığı o kaf dağının ardında yatan grafiklere sahip. en aydınlık ve ferah ormanlık alanından tutun da dipsiz zindanlarına kadar tekinsiz, karanlık ve klostrofobik. bu yönüyle -karakter tiplemelerinden biraz kaybederek- 9,5/10 rahat alır benden. grafiklerin teknik özelliklerine ek olarak mekanların tasarımı da harikulade ki bu ikisi birleşince gözlerimiz bayram ediyor, içimiz büzüşüyor. örneğin d3'e o ferah havasını veren zindanlardaki açıklık, havadarlık yok bir kere. genelde dört duvar arası. ha öyle olmayan yerler de mevcut ama oralarda da karanlık havayı vermeyi ve dipsiz çukurlardan mavi ışık saçmamayı başarmışlar. ayrıca bir lunaris temple var ki; kan budur, işkence budur, acı budur.

    sesler de iyi. müzikler çoğunlukla karakteri olan melodiler ve güzel, vurucu ezgiler mevcut yer yer. bir tristram var mı? yok. ama d3'ün saçma sapan ses dosyalarından daha iyi. torchlight'tan da iyi. seslendirmeler de basit, lazım olduğu kadar. npc'lerle muhabbet kısmı aynen diablo 2 gibi, yer yer diğer karakterler hakkında, yer yer görevler hakkında size bir şeyler anlatıyorlar. sizin oyunda bir kaç haritanın girişi ve ana düşmanların ölümü sonrası dışında bir repliğiniz yok. diğer ortam sesleri de gayet iyi. ha vuruş hissi zayıf kalıyor biraz. genel olarak bi 7-8/10 alır benden.

    hikaye açıkçası sarmadı. her karakterin ayrı bir sürgün hikayesi var ve bu şekilde wreaclast denen topraklara sürülmüş olarak başlıyoruz. üstümüz başımız sefil, hiç bir karakter öyle ışıl ışıl, seksi bir karakter değil. basit birer insanız işte. sonra efendime söyliyim, bize görevler verilmeye başlıyor. biz de bu görevleri yapıp birilerini kesmeye başlıyoruz ama ilk oynayışta açıkçası kimi niye öldürdüğüme pek hakim olamadım. genel itibariyle bu lanetli topraklardan kurtulmaya çalışıyoruz işte. lanetli demişken öyle cehennemden çıkan zebanilerin dünyayı ele geçirmeye çalışması gibi şeyler yok. yaratıklar ve zalim insanlar var. biz de dünyayı falan kurtarmaya çalışmıyoruz. yani şu ana kadar anladığım bu. dediğim gibi pek hakim olamadım ve daha eklenecek kısımlar var. d3'te bulamadığımız diablo 2'nin o gotik hikayesini pek özlüyor olsak da kendine özgün bir senaryosu olması iyi tabii. 5/10 desem de puansız bırakmak şu an için daha adil şahsi açıdan.

    oyunda 6 sınıf var. marauder (güç), ranger (çeviklik), witch (istihbarat...); templar (zeka-güç), duelist (çeviklik-güç) ve shadow (zeka-çeviklik). burdan da anlayabileceğimiz gibi oyundaki üç temel birim strength, dexterity ve intelligence. üçü de karaktere farklı şeyler katmakla beraber seviye atladığımızda hiç biri pasif olarak artmıyor. seviye atlamanın size o ünlü yetenek ağacından (skilldrasil gibi bir espiri var) bir pasif özellik seçmek için harcanacak bir yetenek puanı vermek dışında ve yüksek seviye eşyalar kullanabilme dışında kattığı bir şey yok. bu nedenle mesela witch iseniz ve 32 dexterity isteyen bir eşyayı kullanmak istiyorsanız (bir büyü mesela) yetenek ağacında kendinize ona göre bir yön çizmeniz gerekiyor.

    yetenek ağacı ortak. üst dallar mavi (int), sağ alt dallar yeşil (dex), sol alt dallar kırmızı (str) özellikler barındırıyor. melez sınıflar da bunların arasında yerlerini almış. her sınıfın yetenek ağacında başlama yeri bu saydığım özelliklere göre konumlanmmış ve tüm özellikler birbiriyle bağlı. yani bir witch, yeterli yetenek puanıyla teorik olarak kırmızı özelliklere yönelip öküz gibi can kasabilir ve elindeki wand ile çotanak diye vurabilir. iş burada yaratıcılığa ve sınırlı yetenek puanıyla (toplamda 111 sanırım) işlevsel bir şeyler oluşturmaya kalıyor. yetenek ağacında olan pasif özellikler ise stat artımı (+10 int gibi), kritik şansı, minion canı ve azami sayısı, büyü hasarı, büyü hızı, iki elli silah hasarı, element dirençleri vs vs gibi tanıdık şeyler yanında 'kaos hasarına bağışık ol ama toplam canın 1 olsun nihehe' veya 'giydiğin kalkandaki özelliklerden sen faydalanma ama minionların faydalansın eki eki' gibi espirili şakalı, bir yerden alıp bir yerden veren güçlü özellikler. yani kısacası iş burda oyunun başında biraz kafa yorup istediğiniz karakterin rotasını çizmeye ve puanları heba etmeden verimli bir şekilde kullanmaya bakıyor. ha bunu da bir kaç tane kötü karakter yaratıp ileriki zorluk seviyelerinde ele alıp karakteri silmeden başarmak pek mümkün değil zira tek tek puan silmek mümkün olsa da tüm yetenek ağacınızı sıfırlamak şimdilik pek mümkün değil.

    bunun yanında oyundaki aktif büyüler -ki bunların çoğu diğer oyundan tanıdık büyüler- 'gem'leden ediniliyor. bu cemleri de her zırh veya silahta bulunan deliklere sokarak kullanabiliyoruz. yani oyundaki gem-socketed item olayı sadece bu işe yarıyor. cemler ya ordan burdan düşüyor ya görev hediyesi olarak temin ediliyor ya da takas kanalında 'wtb' diye çığırarak diğer oyunculardan alınıyor. işin güzel yanı, bir saf intelligence sınıfı olarak bile gerekli şartları sağlıyorsanız frenzy (diablo 2-3'ten bildiğimiz barbarın frenzy'si) büyüsünü takıp kullanabilmeniz. taktığınız ve üzerinizde duran mücevherler siz tecrübe kazandıkça tecrübe kazanıyor ve kendi kendilerine seviye atlayarak güçleniyorlar. seviye atlamadan önce sizin onayınız gerekiyor ki bu da kullanmak istemediğiniz kadar seviye atlamasına engel olup geleneksel 'puan vererek güçlendirdiğimiz büyü' sistemine güzel ve eksiksiz bir alternatif olmuş oluyor.

    oyunun bu noktadaki özgün ve etkili bir sistemi de 'support gem' denen diğer mücevherleri. bunlar da yine eşyalara takılıyorlar ve aktif büyü cemlerine yeni pasif özellikler kazandırıyorlar. bunun için iki deliğin de birbirine bağlı olması gerekiyor. bu support olayında büyülerinize zincirleme, kritik şansı, üçlü fırlatma, minyon hasar ve can artışı, can çalma gibi bir çok yararlı özellik ekleyebiliyorsunuz. bir destek mücevheriyle birden farklı büyüyü veya bir büyüyle birden fazla destek mücevherini bağlayabiliyorsunuz ve bu sistem, eşya üzerindeki delik sayısı ve bu deliklerin bağlanış biçimini değiştirebildiğimiz göz önüne alındığında derya gibi bir özelleştirme ve kombo imkanı sunuyor. örneğin bildiğimiz klasik fireball büyüsünü 'fork' ve 'chain' özellikleriyle destekleyerek ortalığı ateş topuna boğabiliriz veya zombilerimizi 'lifesteal' ile can çalan daha dayanıklı tanklar haline getirebiliriz.

    oyunun diğer en büyük özelliği de para olmaması. eşyalarımızı satarken para almak yerine bozdurmuş oluyoruz ve karşılığında ender bulunan 'identifying scroll' veya orb denen oyunun en değerli zımbırtılarını veriyorlar. bir satıcıdan bir eşya almak içinse bu parşömenleri veya orbları harcıyoruz. çeşit çeşit orb var ve bunlar genelde eşyaların özellikleriyle oynamaya yarıyor. mesela üzerindeki deliklerin rengini, sayısını değiştirmek veya beyaz bir silahı mavi, sarı yapmak; ek özellik getirmek, özelliklerini tümden değiştirmek vs vs... ve bir orb'u kullandığımızda sonuçları randomize olduğu için (mesela tek delikli sarı zırhımızın 6 delikli olmasını istiyoruz ve bunun için ilgili orbu kullanıyoruz. bu orb delik eklemiyor, sadece delik sayısını tesadüfi olarak değiştiriyor. böylece 6 delikli zırh elde edene kadar onlarca orb harcayabiliyoruz.) orbların değeri kat be kat artıyor. bu da oyunun gerek oyuncular arası gerek tek oyunculu ekonomisini canlı ve aktif tutacak, oyunu d3 gibi piç etmeyecek bir durum yaratıyor.

    harita randomizasyonu diablo 2 ayarında. d3 gibi yalandan değil. ve haritalar geniş. fakat yaratıklar sabit. bu yer yer sıkıcı olabiliyor. ayrıca aktif olarak bulunmadığınız harita bir müddet sonra kendini sıfırladığı için git gel yaptığınız ve görev icabı yeniden girip baştan aşağı temizlemek zorunda kaldığınız haritalar da oyunun bir diğer 'sevsem mi sevmesem mi' dedirten özelliği. çoğu yaratık insanı zorladığı için (tek karakterle oynadığım için sağlıklı bir değerlendirme olmayabilir) bu sıfırlanmalar can sıkıyor fakat bir taraftan bakınca da daha çok yaratık kesmek demek. eşya randomizasyonu da iyi ve d3 gibi kısır bir durumda değil. lakin daha 'unique' görememiş ve tüm sarı eşyalarımı kendim orblarla elde etmiş biri olarak eşya düşme yüzdeleri normal zorluk seviyesi için pek ödüllendirici değil. fakat sohbet kanalında gördüğüm kadarıyla yünik aytımlar kaliteli.

    oyunun bahsedilecek diğer özellikleri içinde global bir sunucuda herkesin bir arada oynuyor olması var ki az daha unutuyordum. endişe etmemek lazım, çünkü oyuncular her ne kadar şehirler içinde hep bir arada olsalar da diğer haritalar oyuncuya özel. fakat bu durum sunucu hataları nedeniyle çökmelere neden oluyor ki açık beta'nın şu andaki en büyük sorunu bu. stabil bir sunucu yok, bir anda kopuyorsunuz; sık sık sunucu güncellemesi için sunucular bir dakikalığına kapanıyor ve oyunun çoğu yerinde bu; diablo 2'de o devasa zindanlarda götüm götüm ilerlemiş; konseyi, ismail abi'yi ter içinde altedip tam mephisto'ya gelmişken elektriklerin gitmesiyle aynı etkiyi yaratıyor. ayrıca tam son anda düşmüş şahane bir eşyanın yenidene bağlandığınızda inventory ekranında olmaması acınıza acı katıyor. umarım beta sürecinde bu aksilikleri hallederler. diğer yandan irili ufaklı bir çok bug mevcut. ve oynanışta da küçük küçük sıkıntılar (örneğin minyonlarınızın hedeflenebiliyor olması ki on tane zombinin arasında düşmanı bulup ateş etmek işkence şu an. hele ki bir melee sınıf ile parti kurmuşsanız küfürlerin en alasını yiyorsunuz ve şu anda dışlanan bir sınıf varsa o da summoner sınıflardır. ühü.. ) mevcut. fakat geliştiriciler bu sorunları düzeltmek için gayretli görünüyor.

    son olarak da kendi oynadığım witch karakterinden bahsedebilirim (öküz gibi yazdım, daha da yazayım bari. iş işten geçmiş). bildiğiniz büyücü bir sınıf. bir cadı olduğu için sürgün edilmiş. ateş, buz ve yıldırım büyülerinde uzmanlaşmak yanında necromancer gibi bir sınıf oluşturmak için yetenek ağacında yeri en uygunu ki benim yaptığım da bu. az str nedeniyle bir gıdım canı ve az dex nedeniyle bir gıdım 'evasion'u mevcut fakat oyunda can ve evasion dışında intelligence'a bağlı 'energy shield' denen ve alınan hasarla candan önce tükenen bir zımbırtı mevcut ve witch de hayatta kalmak için buna bel bağlıyor. yıllardır büyücülerin oyunlarda çektiği sıkıntıya kıytırık, mana canavarı 'zımbırtı shield' büyüleri yerine böyle bir çözüm buldukları için gözlerinden öpüyorum geliştiricilerin. ha yine de enerji kalkanını pas geçen kaos hasarı diye bir hasar türünü koyarak bu öpücüklerin bir kısmını geri iade ediyorlar fakat olsun. oyunda çağırabildiğimiz üç minion tipi var: zombi (cesetlerden oluşturuyoruz ve kalıcılar), iskelet (yoktan var ediyoruz ve belli bir süre misafir olup yok oluyorlar), spectre (ölmüş adamın daha güçsüzünü şeyediyoruz). ilk seviyelerde ve yetenek ağacında ilgili pasiflere puan verene kadar çok zayıflar ve sayıca da azlar. bu nedenle diğer elemental büyülere bel bağlıyoruz fakat doğru bir yetenek ağacı rotasıyla erken seviyelerde pasiflerini tamamlarsak işte o zaman tam bir 'minyoner' oluyoruz ki normal seviyeyi bitirdiğim şu sıralarda ortalıkta 15+ yaratık benim adıma dövüşürken değmeyin keyfime. ha şu anda daha önce bahsettiğim hedef alma durumu ve minion yapay zekasının aptallığı nedeniyle yer yer çok sıkıntılı hallere düşsem de geliştiriciler bunları düzelteceklerini açıkladılar. ayrıca çoğu boss onca minyonu çotanak diye iki vuruşta indirebiliyor. bu nedenle yan stratejilere ve yıldrım, buz mızrağı, alev topu, alev alatlı gibi büyülere hep ihtiyaç var. ayrıca bir 'curse' mücevheri edinmekte ve bunu geliştirmekte de fayda var. oyunda beddualar (ehm) diablo 2'den tanıdık ve gereksinimleri nedeniyle farklı farklı sınıflara hitap ediyorlar. necromancer'ımızın tarzına uygun 'hasarını düşürme, daha çok hasar yeme, daha ağır kritik yeme' vs lanetleri sadece int istediği için witch'e uygun fakat 'buza zaaf, ateşe zaaf' tarzı lanetler dex veya str de isteyebiliyor ve ileriki seviyelerinde saf int giden bir cadı için uygun değiller.

    şimdilik müziğimi de dinlerken aklıma gelen şeyler bu kadar. daha da ne yazayım zaten, vicdansız? bu kadar çok yazmamdaki en büyük rol de aslında diablo gibi bir fenomenin içine sıçan ve d3 ile içimde çok büyük bir boşluk yaratan jay wilson başkanlığındaki blizzard ekibidir. path of exile eserini bizlere sunan bu insanlar da 'diablo oyunu dediğin böyle olur' dememişler, adeta 'böyle diablo 3 mü yapılır orspu çocukları?' diye masaya vurmuşlardır gözümde. gönül isterdi ki diablo evreninin o gotik, şeytanlı meytanlı, pentagramlı hikayesinin devamını bu tür bir oyunla yaşasaydık; lunaris temple'daki ceset yığınlarının ve kan denizinin içinden diablo'nun sülfür kokan nefesini duyabilseydik... ama ölenle ölünmüyor azizim.

    bağımsız, üstelik bedava (pay2win'e tamamen karşı olduklarını söyleyen ve sitesinde parasal destek için sadece silahlara parlak efektler ve sizi takip eden kurbağa gibi kozmetik şeyler satan, gözümde de saygıyı hakeden geliştiricileri var) bir oyun için çok çok iyi.

    ekleme: arkadaş bir dünya bilgi verdim, hala aynı şeyleri sorup durmuşlar hiç konuşulmamış gibi benden sonraki yazarlar. ayıp lan. ekşi sözlük'ün geldiği nokta bu kadar lümpen olmasın artık.
    ayrıca oyunda tuzak üzerine uzmanlaşmış templarlar gördüm. templar dediğin paladin, normalde trap olayına en uzak sınıflardan biri fakat adam yetenek ağacından ayarlamış, tuzaklarla yardırıyor. 'yetenek ağacının bi olayı yok yeaa, bildiğimiz çiçekli bitki işte' diyenlere gelsin.


    (dr cucu - 31 Ocak 2013 03:31)

  • comment image

    çok net belirtmek isterim ki diablo sevenin, türe öyle ya da böyle gönül vermiş olanın bundan ayrı yöne bakmaması gereken oyundur. tam anlamıyla gerçek diablo 3'tür.

    artıları filan hep yazılmış zaten. ancak bizi hack & slash türüne bağlayan, mouse'a milyar kez tıklayıp canım cihazların ömrünü s*kmemize rağmen kaybolmayan haz duygusu her yaratığın yere yığılışının ardındaki ekranda belirecek renk renk itemlere beslenen umuttur ya hani, işte yıllardır kaybolmuş olan hatta diablo 3'le birlikte tam manasıyla içine sıçılan o hissi tam anlamıyla geri kazandırmakta olduğunu burdan uyandırayım.

    diablo 3 'ü almak için çektiklerimi hatırlıyorum, bir de şu oyun için iki yere tıklayıp 10 dakka beklediğimi düşünüyorum da... değişik lan hayat.

    ınventory managementı bile özlemişim anasınısatayım, iki iksiri sağa çekip eldiveni yerleştirebilmek, baltaya yer açmak için kafalığı geride bırakmaktır lan diablo, sevsekde vazgeçebilmektir ulan!

    sinirlendim.


    (tabaque - 18 Nisan 2013 18:12)

  • comment image

    sözlükçülerin "diablo ii havasında, diablo iii'ün amına koyar" diye bombardımana tutmasından etkilenip indirdiğim oyun. dün gece bir barbar açtım. level 2 oldum. * uzun boylu bir arkadaş vardı onu öldürdüm yere balta düştü. baltaya da gem taktım. çok mutlu oldum.

    ama eğer olur da oyundan yazarların bahsettiği kadar tat alamazsam ya da belli başlı yerlerde takılıp kalırsam ilk entryden itibaren başlayarak herkese tek tek mesaj atacağım. ıstırabınız olacağım. knight online'da "aga beni kassana" diye milleti spamleyen internet cafe veletlerini aratmayacağım. bittiniz hepiniz. hele bi kötü olsun.


    (oldboy - 23 Ekim 2013 13:11)

  • comment image

    diablo 2'de nefret ettiğim şeyi yeniden yaşatan oyundur.

    yaptığınız seçimin yanlış olduğunu anladığınızda iş işten geçmiş oluyor ve bu hatayı telafi etmek isterseniz yeniden başlamak durumunda kalabiliyorsunuz.

    ilk hatam, passiveleri yanlış dağıtmak oldu. olsun dedim zamanla bize sunulan değiştirme şanslarını iyi kullanırım. ikinci hatam da yanlış support gemi seçmem akabinde mana akışını sağlayamamam oldu. bu iki hatayı da düzeltebilmem için eziyet çeke çeke uzunca bir süre oynamam gerekiyor. bu hataya düşmemek içinse uzun uzun araştırıp reddit'ten forumlardan youtubeçulardan falan bilgi edinmem gerekiyor ki ne anladım ben o oyundan...


    (jai vu - 28 Ekim 2013 18:31)

  • comment image

    bir müddet daha oynadıktan sonra "bu kadar iyi bir oyunu nasıl ücretsiz oynatabiliyorlar" diye merak ettiğim oyun. oyun içindeki mağazada satılanlar tamamen oyunun işleyişine etki etmeyen ürünler, efektler, başlıklar, evcil hayvanlar, vs.
    umarım bu şekilde devam edebilirler. zira ücretsiz başlayan bir oyun daha sonra ücretliye dönmez, anca kapanır. yürü be ggg (bkz: grinding gear games)


    (lordspike - 29 Ekim 2013 16:11)

  • comment image

    geçen global chatte birisinin "poe is poor mans d3" lafına karşılık olarak "d3 is poor minds poe" cevabını aldığı oyun. devamı malum chat baştan aşşağı #rekt oldu.


    (shoop da whoop - 27 Aralık 2013 03:27)

  • comment image

    nasıl bir oyun diyenler için özet geçeyim:

    10 yıl boyunca bıkıp usanmadan diablo oynadım. 10 yılım diablo 3 hayalleri kurmakla geçti. 10 yıl sonra blizzard "diablo 3" diye tanıttığı casual rezilliğiyle tüm hayallerimi çaldı benden. ardından grinding gear games diye bir oyun firması çıktı ve path of exile'la tüm hayallerimi geri verdi.


    (jc denton - 23 Ocak 2014 15:44)

  • comment image

    her class, her skill gem'i kullanabilir. bu da tabi ki "neden farklı classlar var o zaman?" diye bir soru bırakabilir kafalarda.
    ggg*'nin istediği ise; insanların passive skill tree'ye yoğunlaşması.

    daha açık yazayım;
    skill gem'ler tek başlarına bir şey ifade etmezler. çalışabilmeleri için belli stat*'lara ve düzgün çalışabilmeleri için ise bazı sinerjilere ihtiyaç vardır.
    işte burada passive skill tree devreye giriyor. evet, poe'de class'ları birbirinden ayıran tek şey, passive skill tree'deki başlangıç noktaları. bunun dışında görüntüleri ve isimleri dışında (bir de quest rewardları) hiç bir farkları yok birbirlerinden. oyun başında çok saçma gelen bu durum, ilerleyip 70 level'i falan geçtikten sonra end gamede ne kadar önemli ve ince düşünülmüş bir şey olduğunu bize gösteriyor.

    konuyu biraz dağıtacağım ama, gemlerin passive skill tree ile ilişkilerini anlatmadan önce, passive skill tree'deki başlangıç yerleri neye göre belirleniyor ona bir değineyim.

    oyunda 3 ana stat var, strength*, dexterity* ve intelligence*

    oyunda skilllerden itemlara kadar her şey bu 3 stat üzerine kurulu.

    toplamda 7 adet class var. bunların passive skill tree'deki başlangıç yerlerini şu şekilde göstermeye çalışayım:

    ...................................................................witch

    .........................................templar....................................shadow

    ...................................................................scion

    .........................................marauder..................................ranger

    ...................................................................duelist

    scion oyuna en son eklenen, oyunu sadece en az 1 kere bitirmiş olanların açabildiği bir class, tam hybrid, skill tree'de istediği yere gidebilir. şimdilik onu bırakıyorum. asıl olay diğer class'ların yerleşiminde.

    yukarda, oyunun tamamen 3 stat üzerinden döndüğünü söylemiştim. şimdi skill tree'de witch ile başlayıp saat yönünde dönelim;

    witch: intelligence (pure)
    shadow: intelligence + dexterity (hybrid)
    ranger: dexterity (pure)
    duelist: dexterity + strength (hybrid)
    marauder: strength (pure)
    templar: strength + intelligence (hybrid)

    scion: strength + dexterity + intelligence (hybrid'in dibi)

    peki neden böyle? bunun için skill tree'deki skill'lerin yerleşimine bakalım.
    passive skill tree'deki skilller önem sırasına göre 3'e ayrılır:

    basic passives (+10 to strength, dexterity, intelligence node'ları)
    notable passives (attack speed, charges node'ları gibi, orta derecede önemli passive skilller)
    keystone passives (chaos inoculation, iron grip, resolute technique gibi, karakterde çok önemli değişiklik yapan passive skilller)

    şimdi tekrar konumuza dönelim, yeterince dağıttık*
    buildler genelde belli keystone'lara gitmeye çalışır. bunun nedeni, kullanılan skill gemler ile sinerji sağlaması ve skill gem'i en güçlü bir şekilde kullanmaktır. keystonelara giden bu yol ise, path of exile'ın ta kendisidir. yani önemli olan bu devasa skill tree'deki yolunuzdur*. somut örnekle açıklayalım;

    tamamen summoner ve curser olan bir karakter yapmak istiyorsunuz. (diablo 2'deki necromancer hesabı)
    bunun için kullanmanız gereken başlıca skill gemler (detaya girmiyorum, detay isterseniz build sitelerinden summoner buildlerine bakabilirsiniz.);
    raise zombie
    raise spectre
    summon skeletons ve gerekli curse*skilleri.

    şimdi; düşündüğünüz zaman, bu gemleri hangi class ile kullanırsak o class summoner + curser olur. doğrudur.
    ama en iyi summoner + curser witch olur. neden? bu build için önemli keystoneların passive skill tree'deki yerleşimine bakalım:

    passive skill tree'den search kısmını kullanıp aşağıdaki keystone'ların yerlerine bakın:

    hex master
    whispers of doom
    minion instability

    bu 3 keystone, bu build için olmazsa olmazdır. ve hepsi skill tree'nin en üstünde yer alır. yani en kolay witch'in ulaşabileceği yerdedir. peki biz bu buildi bir duelist ile yapmaya kalksak ne olur? duelistin başlangıç yerinden oraya ulaşabilmesi için dünya kadar gereksiz skille (ki bunların çoğu +10 strength node'udur) skill point harcaması gerekecektir. ve bir summoner + curser'a sadece bir kaç support skilli çalıştırmak için intelligence'a göre daha az miktarda strength gereklidir.

    yani, bu devasa passive skill tree'de ki yolunuzda*, yola başlangıç yeriniz çok önemlidir. evet her karakter her skilli kullanabilir ama kimi karakter kimi skillleri daha güçlü kullanır. işte classlar arasındaki fark bu "path" yani yolunuza başlangıç yerinizdir.

    biraz çorba olmuş olabilir ama işyerinde canım sıkıldı, biraz aydınlatmaya çalışayım dedim. umarım faydalı bir yazı olmuştur.

    grafikleri haricinde mükemmel bir oyundur. action-rpg seven herkese tavsiye edilir.

    uzun süre sonra edit: ben yazıyı yazalı tabi çok şeyler değişmiş, skill tree o zamanki gibi değil, ben de oynamayı bıraktım zaten. ama yine genel mantık aynıdır heralde. entry hala işe yarar bilgiler içermekte diye düşündüğümden silmiyorum.


    (edlund - 28 Ocak 2014 17:16)

Yorum Kaynak Link : path of exile