guy ritchie filmi izlemeyeli o kadar uzun zaman olmuş ki niyeyse daha izlemeden kanımın kaynadığı film. gelse de izlesek. imdb'de açılışı 7,5'la yapmış..

(bkz: sensin başarısız)

(sir gawain - 23 Eylül 2008 23:52)

elimin tersi ve etkileri üzerine eğitici bir film.

(darkshine - 17 Ocak 2009 19:38)

--- spoiler ---

kovalama sahnesi ile gül gül öldürmüştür beni. o rus abilerimiz neymiş ya. adamlara tırla çarp, kafasına golf sopasıyla vur, makineli ile tara, sonra hiçbir şey olmamış bir şekilde kovalamaya devam. raylarda koşma sahnesi yarmış bitirmiş zaten. sonra adamlar almış painkillerı one twonun evini basıyorlar. sonları biraz acı oluyor ama neyse. guy ritchie abimizin eline sağlık. devamını bekliyoruz bakalım.

--- spoiler ---

(assassino5 - 19 Ocak 2009 03:33)

filmde sona dogru adeta efsanelesen archy ^* karakterinin arabada iken soylemis oldugu, 'ask no questions, you'd hear no lies' cumlesi de unutulmamasi gerekenler listesinde ki yerini almistir.

(showallye - 24 Ocak 2009 08:11)

delirten film dedirten film.. içindeki şu replikler yarmışdır bendenizi :

---
lenny cole :
get me those two flash idiots that used to manage him, what are they called, greek and mini?

archy:
roman and mickey.
---

(erk - 31 Mart 2009 16:35)

ulan dünya değişiyor da film eleştiren sözlük yazarı değişmiyor...
yok şöyleymiş, yok böyleymiş... sanırsın ki dünya film sektörü ekşi sözlük'ten 10 tane "divx arşivcisi"nin elinde.
derdin ne arkadaşım? bence lock stock şöyleydi snatch de böyledi ama bu çok boktan lock stockla sineçe ne kadar da benziyor değ mi, ay çok baneelll...
guy ritchie de zaten kimse aradaki benzerliği anlayamaz demiş. sakin ol izle eğlen zaten adamın iddiası yok 120 dakikada hayatın sırrını veriyoruz şeklinde.

tamam hadiseler, göndermeler, ikonlar benzer de adam biraz açılayım demiş, illegal dövüşün kralını, kumarın ağa babasını anlattığı filmlerden 80.000 kişilik stadı ofis olarak kullanan adama sıçramış. ortaya bir junkie koymuş ki evlere şenlik, sağ kol karakterini daha da güçlendirmiş bir de üzerine ihanet senaryosu eklemiş, detaylara girmiş bak arkadaşım keyfine. turkish'e '96 range hse kullandırırken one two'ya '08 range sport vermiş mesela o bile benim hoşuma gidiyor, ölmeyen rus da var fıstık gibi sabaha kadar güldürür adamı. diyaloglar daha yüzeysel görünse de dikkat kesilmedin mi boka sarmıyor mu sarıyor o zaman diyaloglar da güzeldir. ya neyse lafı fazla uzatmayayım ne bekliyordunuz? accountant hatunla sevişebilmeyi falan mı? fıstık gibi bir film işte...

(agk - 3 Nisan 2009 01:52)

johnny quid'in piano çalarken pete ile arasında geçen muhteşem diyaloğun tamamı şu şekildedir.

--- spoiler ---

- haklı olabilirsin, pete ama ondan vazgeçemem.

- nedenini biliyor musun?
- hayır. neden?

- bu benim bir parçam.

- piyanonun ucundaki bir paket virginia katil izmaritini görüyor musun?

- hayatla ilgili bilmek istediğin her şey o dört duvar arasında gizli.

- görkemli yanılsamaların, kişiliklerinden birini cezbettiğini fark edeceksin.

- kraliyet işaretli büyük boy altın paket. ihtişam ve servete yönelik çekici, saklı bir anlam.

- sigaraların aslında senin asil ve sadık dostların olduğuna dair ince bir ima. ve bu bir yalan, pete.

- diğer kişiliğin, dikkatini madalyonun öteki yüzüne çekmeye çalışır. sıkıcı, kalın, siyah beyaz harflerle yazılmış yazı... (smoking kills) bu küçük ecel askerlerinin aslında seni öldürmeye çalıştığını söyler. ve gerçek budur, pete.

- güzellik çekici bir ölüm çağrısı ve ben sirenlerinin tatlı sesine müptelayım.

- tatlının bittiği yerde acı başlıyor ve acının bittiği yerde tatlı başlıyor.

- o yüzden sen ve ben uyuşturucuyu seviyoruz ve yine bu yüzden o tabloyu geri veremem.

--- spoiler ---

(alpergoker - 21 Kasım 2010 22:16)

yazılanların aksine hiçbir saniyesinde sıkılmadığım aksine nasıl başladı nasıl bitti anlamadığım filmdir. kesinlikle türkçe izlenmemelidir.

(matthew mccourt - 29 Kasım 2010 13:57)

mehmet diye bi çalışanları var, bildiğin götün teki amk

(kizil sakal - 26 Eylül 2014 22:24)

beylikdüzü'ne açıldı bundan. ilgili bir entry göremedim, lakin beylikdüzü barlar konusunda üçüncü çağını yaşıyor diyebilirim.

ilk çağ: balıkçı kenan'ın altındaki meyhaneler. dayılarla birlikte atyarışı izleyerek ucuz ve soğuk bira içtiğimiz dönem. bu dönemin sonlarına tekabül eden eşşek gibi pahalı ve maç yayını yapan hırbo korner ve gepettoyu sürece dahil etmedim. zira skimde değil.

ikinci çağ: ayı ve fil'in açılmasıyla yeşeren umutlar. "hassiktir beylikdüzü'nde rock bar açılıyor" diyerek ayı'ya iltica etmemiz, lakin mekanın hande yener çalmasıyla birlikte ailemizin barı fil'e yerleşmemiz. ayı, radarları açıp karşı cins tarayan taze reşit arkadaşlara teslim edilirken, fil samimi köşe barı havasıyla gönülleri kazanmıştır.

üçüncü çağ: rocknrolla açıldı, 8 liraya weihenstephaner içip judas priest dinliyoruz. beylikdüzü'nde. daha da diyecek bir şeyim yok.

(manbearpig - 10 Kasım 2016 08:11)