Facebook Yorumları
  • comment image

    hepsiburadada 2. filmle beraber seti 2.5 ytl diye aldık. japon korkusudur severiz, sayarız dedik, sonuçta paramızı da çıkardı son kuruşuna kadar(2.5 ytl ulan 2e bölsen hesap makinası kabul etmiyor) ancak fazla klişe sahne ile güzel olay örgüsü piç edilmiş o yönden üzüldüm. başlangıçtaki bir namus cinayetinin kar topu etkisi ile büyüyerek devam etmesi aslında bütün mevzu. ringu severler bunu da sevecektir o yönden tavsiye ederim(tekrar ediyorum 2.5 ytl yazı ile bile kısa iki ve buçuk ak!). neyse ki böyle japon efsaneleri ülkemizde yok yoksa namus cinayetlerinin bu kadar revaçta olduğu bir ülkede her evden bir garez çıkardı allah korusun.

    http://www.otekisinema.com/?p=1220


    (asden - 12 Kasım 2008 10:54)

  • comment image

    zamanında bu filmi evde 3 kişi beraber izleyip sonra 3 gün 3 gece beraber yatmışlığımız vardır. korkudan altıma sıçmıştım resmen. heyhat şimdi trailerını izleyeyim dedim de gülmekten altıma sıçtım. insan değişiyor.


    (captoll - 25 Şubat 2012 11:16)

  • comment image

    yine capon yine korku if 2004 ün nöbetçi sinemasının favorisi.. yönetmeni takashi shimizu "amerikan zombi ve seri katilleri bana çok kuru geliyor çünkü derinlerde gömülü kötü duyguları yansıtmıyorlar. oysa japon korku sinemasında bir hayalet görmek bile beni korkutuyor, çünkü onun derinlerinde taşıdığı garezi hissedebiliyorum" demiş bir insan, heyecanla bekliyoruz..


    (marlin - 4 Şubat 2004 13:32)

  • comment image

    filmin konusunu kisaca ozetlemek gerekirse:

    ruknettin ve suheyla, tuncay isimli ogullari olan mutlu bir japon ciftidir. fekat ruknettin kisirdir, oglunun kendinden olmadigini ogrenir ogrenmez gider karisi suheyla'nin once belini kirar, sonra orasini burasini keser. en sonunda saadeti bulan cift, tuncay'in okul masraflarini kar$ilayabilmek icin eskiden ya$adiklari evi hayalet halde lanetlerler, suheyla ozellikle soguk litrelik sprite'i bir diki$te icmi$ gibi ses cikartarak ve gol atan kocaelispor'lular gibi timsah yuruyu$u yaparak ailenin gecimini sirtlami$tir. olaylar geli$ir...

    $imdi bu japon birader, $unu dustur edinmi$ kendine, "iyi korku filminde kast'in en a$agi yuzde 80'i olmelidir". ote yandan , tarantinovari bir yakla$imla bir kac oykuyu birbiri ile alakali farkli ki$ilere odaklanarak anlatmayi denemi$, ama ortadaki hikaye en az dancer in the dark kadar agir ilerleyen bir omur torpusu oldugundan $apa oturmu$tur. ha, konu dersek, ps2'de oynadigim fatal frame bundan kat be kat daha iyi konuya sahipti, ayrica gercek bir olaya dayandigi icin daha bir havaya sokuyordu insani, burada bir tavanarasi, bir merdiven var, gerisi yalan... diger yandan, biz oraya ne kadar korku seyretmek icin oturmu$ olsak da, dakika ba$i "mo$i mo$i" duyarak, japonca'nin kendine ozgu tonlamalarina gulerek, kendimiz bok etmi$izdir ortami.

    velet olayina girmek bile istemiyorum, korkuyorum (bu sefer gercek), onumuzdeki bir 3-5 sene boyunca ucube formatinda yezid veletler korku filmi piyasasinda cok prim yapacak. bu arada ne? birisi ringu mu dedi? hahah, yok caniiim...


    (lord aragorn - 19 Şubat 2004 03:39)

  • comment image

    ringu serisinden aldığınız sürüngen teyzeyi* karanlık sulardan temin edebileceğiniz bir velet ve bir kaç kedi ile ağır ağır karıştırınız. servis etmeden önce şöyle öfkeli lanetli ölümlü bir cümle kurunuz.. buyrun size garez.. afiyetle yiyiniz.
    sonuç korkunç oluyor mu? olmuyor. japon çocuk görsem kaçar mıyım? evet, arkama bile bakmadan...


    (mask - 19 Şubat 2004 20:07)

  • comment image

    en büyük sorunu japonlarin birbirine karişmasi olan film... "ulan bu kimdi?" "bu ölmedi mi ya?" "kazuyama hangisi?" "kazuyama yok kazumi var katsuya var" "rika ilk baştakiydi di mi?" tarzı sorunsallarla boğuşturdu bu film bizi... ayrica zamana bağli kalinmamasi ve hop on sene önce hop on sene sonra dolaşmasi da güzeldi, ama sadece kizil japonlarla esmer japonlari birbirinden ayirt edebilen son kullanici tadindaki seyirci için de anlamayi da ayni şekilde zorlaştirdi...
    bunlardan başka, son derece saf, temiz, sinemaya inanmak amaciyla giden bir insanim, ama ben bile "aa makyaja bak" dedim, düşünün yani, olmamiş... kömürlükte takilmiş kurumlanmiş bir tekinsiz veledimiz var (anladığım kadarıyla son yıllarda japonyada tekinsiz veletler olmadan korku filmi çekilmesine izin verilmiyor) neyse, velet (euzubillah) bir anda ayağa sürtünüp yüzünüze bakınca "hassittir lan" diyip fitaş vip salolunun deri koltuklarini tutabiliyorsunuz, ama özünde tatmin etmekten de uzak kaliyor... zaten fitaş vip salonu da bana kalirsa daha çok sevişmek için dizayn edilmiş, çünkü arkaniza yaslanip ayaklarinizi dayadiğinizda altyazilar görünmüyor... festivallerde kaçinilmasi gereken bir mekan... (ama çok saol abi, süper makbule geçti, yine gidelim)
    bir korku öğesi olarak şekil bulmuş karanlik iyi bir fikir olsa da, zaman zaman mutant tesettürün saldirisi şekline bürünüyordu, o da kötüydü... zaten, genel olarak, film korkutuyor hoplatiyor ziplatiyor ama tatmin etmiyor... yani, ringu'da sonuçta sağlam bir hikaye, neden sonuç tarzi bir ilişki, gıcırdamayan ve ürküten bir karakter vardi... burada ise daha çok "adam kadını öldürür, kadın ve çocuk evi lanetlerler, bu ölenler de eve girenler, daha ne istiyorsunuz?" durumu sözkonusu...
    özetle garez, gaaaarezzzz, garreeezz, etkili bir isim.


    (portakal - 19 Şubat 2004 22:30)

  • comment image

    hakkinda sozlukte gordugum en yerinde tespitler yapilmis bir film olmanin otesinde, kafami kurcalayan bir soru (daha) var (kim kimdi sorularini bir yana biraktim). simdi amcam bu filmi once video icin cekmis, sonra tutunca filmini yapmis, simdi de amerikalilar bastan cekeceklermis. soru su: niye ki?


    (tramell - 20 Şubat 2004 13:36)

  • comment image

    tuvalette bekçi olan kocası tarafından öldürülen siyah bir kedi, çocuk kılığında dünyaya gelir ve etrafı geğirerek lanetlemeye başlar. bu arada şahmerdana benzeyen yerlerde sürünen kara bir varlıkla savaşırlar. kazanan lisenin fotoğraf yarışmasının ödülünü alır. ardından gerry ve arkadaşı hayal görmeye başlarlar. gerry polis olarak çalışan bir japondur. ardından kendisinin yaşlılığını görürüz. torunlarıne cee yapmaktadır. çok afedersiniz ben bu filimde uyumuşum. daha doğrusu ben gerry'nin ortasında uyumuşum sonra bu film başlamış.
    fizik tedaviye mi gitsem diyorum sırtım çok fena.


    (dragot - 21 Şubat 2004 02:41)

  • comment image

    festival seyircisinin filme bu kadar gülmesine ben de anlam veremedim. bunun iki nedeni var sanıyorum, biri filmdeki karakterler karikatür gibi. japon olmadığımız için tiplemeler özellikle konuşmalar komik geliyor. diğeri topluluk psikolojisi. o sinema salonunda tek başına seyrediyor olsalardı gülenlerin tırıs tırıs pusacaklarını adım gibi biliyorum. burda en önemli pay yönetmenin tabii ki, bu da filmi başarısız kılan yönlerden biri.

    ben hala bizdeki korkunun, japonların kendi mitlerinden ziyade bilinçaltı ve fobilerimize özellikle anlamlar yüklenen normal hayatta karşımıza çıkan öğelerin kullanılmasına bağlıyorum. örneğin; çatı katı, kapalı dolap, yatak altı, büyük boş bir binada yalnız bulunmak, tuvalette yalnız bulunmak, yalnız yaşamak, sürüngenler, peruk gibi öğeleri yakalamış film. ve bunları az efektle sunmuş. bu da filmin başarısı. yoksa filmin mit olarak kabul edilecek yönü o kadar korkunç değil, daha çok intikama dayalı.

    ayrıca bizim doğu kültüründe korku öğelerinin çok zengin olduğunu düşünüyorum. sadece arkadaş arasında anlatılan cin hikayelerinin bile bana yettiğini söyleyebilirim. kendi kültürümüzde en az japonlar kadar hatta japonlardan daha zengin malzeme olduğunu zannediyorum.


    (abarayel - 28 Şubat 2004 14:28)

  • comment image

    neredeyse yarım düzine kadar farklı sürümleri olan ju-on serisinden biri. imbd'de the grudge: ju-on (2003) olarak geçiyor. filmin senaristi ve yönetmeni takashi shimizu. filmde, malum eve bir şekilde girip çıkan altı ana karakterin birebir örtüşmese de aslında birbirleriyle ilintilendirilebilecek öykülerini belli bir kronolojik sıra gözetmeksizin arka arkaya anlatılıyor.

    her bölüme bir karakterin adı verilmiş ve hemen hemen her bölümün sonunda biri(leri) ölüyor. ilk bölüm gönüllü hastabakıcı rika'nın eve gitmesini; ikinci bölüm eşi ve yaşlı ve hasta annesiyle eve yerleşen katsuya'nın aynı evde eşini öldürmüş olan adamın etkisi altına girişini; üçüncü bölüm katsuya'nın kızkardeşi hitomi'nin başına gelenleri; dördüncü bölüm toyama'nın başarısızlıkla sonuçlanan evi yakma teşebbüsünün ardından ortadan kayboluşunu; beşinci bölüm birlikte sözkonusu "perili ev"e gittiği arkadaşlarını korkup o evde bırakarak kaçmasının ardından, o evde ölen ve fakat cesetleri bulunamadığından kayıp ilan edilen arkadaşlarının lzumi'nin (tayoma'nın kızı) peşine düşmesini; altıncı ve son bölüm rika ve mariko'nun da aynı evdeki ölümleriyle birlikte ju-on'un doğmasına sebep olan ilk cinayetin kurbanı kayako'nun öldürülüşünü anlatıyor.

    bu filmi hollywood remake'inden başarılı kılan bin kadar unsurdan biri film başlamadan önce verilen ju-on kavramının daha kapsamlı ve olay örgüsünü destekleyici olması: "güçlü bir öfkenin pençesinde ölenin laneti, o kişinin yaşadığı yerde toplanır ve etkin olur. bu lanetle karşılaşanlar ölürler ve yeni bir lanet doğar." bir başka deyişle, lanet her yeni kurbanla birlikte kendi kendini yeniliyor ve devamlılık kazanıyor.

    bir parça gazete kağıdı ve koli bantının nasıl dehşet verici olabileceğini gözler önüne seren shimizu klasikleşmiş korku öğelerine bir yenisini eklemiş. dream warriorsta da çubuk dondurmaların çubukları, gazete kağıdı ve tutkalla yapılmış bir maket evin nasıl yüreklere korku salabileceğini wes craven göstermişti.*


    (beatific - 25 Aralık 2004 10:38)

Yorum Kaynak Link : ju-on