Süre                : 1 Saat 49 dakika
Çıkış Tarihi     : 13 Mayıs 2005 Cuma, Yapım Yılı : 2005
Türü                : Komedi,Drama,Romantik
Taglar             : Danimarka,Planlanmamış hamilelik,Futbol,hakem,Yoksulluk
Ülke                : Danimarka,Iceland
Yapımcı          :  Nimbus Film Productions , Zentropa Entertainments , Zik Zak Kvikmyndir
Yönetmen       : Dagur Kári (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Dagur Kári (IMDB)(ekşi),Rune Schjøtt (IMDB)
Oyuncular      : Jakob Cedergren (IMDB)(ekşi), Nicolas Bro (IMDB)(ekşi), Tilly Scott Pedersen (IMDB), Morten Suurballe (IMDB), Bodil Jørgensen (IMDB)(ekşi), Nicolaj Kopernikus (IMDB), Anders Hove (IMDB), Kristian Halken (IMDB), Thomas W. Gabrielsson (IMDB), Michelle Bjørn-Andersen (IMDB), Pauli Ryberg (IMDB), Mikael Bertelsen (IMDB), Asta Esper Hagen Andersen (IMDB), Vera Gebuhr (IMDB), Peder Thomas Pedersen (IMDB), Angela Bundalovic (IMDB), Steen Budde-Lund (IMDB), Michael Rasmussen (IMDB), Nanna Schaumborg-Muller (IMDB), Josephine Thorup Arnfred (IMDB), Francisco Cañizares Quero (IMDB), Ib Tardini (IMDB), Simon Bonde (IMDB), Knut Harvik (IMDB), Asger Gottlieb (IMDB), Willy Rye Hansen (IMDB), Susan Jakobsen (IMDB), Anne Bærskog Hauger (IMDB), Marianne Møller (IMDB), Jørgen Nielsen (IMDB), Mads-Peter Schmidt (IMDB), Børge Wulff (IMDB), Keld Jensen (IMDB), Rikki Winter (IMDB), Peter Harton (IMDB), Morten Fisker (IMDB), Peter Nørgaard (IMDB), Rasmus B. Pedersen (IMDB)

Voksne mennesker (~ Tutunamayanlar) ' Filminin Konusu :
Hayatını duvarlara grafitti çizerek kazanan Daniel, kız arkadaşı Franc’le tanıştıktan ve ilişkileri ciddi bir boyut kazanmaya başladıktan sonra bir yetişkin olmanın getirdiği sorumlulukların farkına varmaya başlar. Diğer yandan ise disiplinli ve düzenli bir hayatı olan Yargıç, hayatını ve yaşam tarzını sorgulamaya başlar. Film boyunca Daniel ve Yargıç’ın birbirine zıt ve paralel olarak ilerleyen öyküleri anlatılmaktadır.


  • "'hayata gelen , giren renk'i tek karede çok güzel anlatan film..."
  • "arada aklıma geliyor bu film. hep gülümsüyorum. kızın kızıl saçlı olduğunu filmin son 5 saniyesinede -filmin renklendiği tek 5 saniyede- anladığımda güldüğüm gibi gülüyorum."
  • "tüm tanımlardan, tamlamalardan münezzeh; adının önünde hiçbir sıfatın tutunamadığı, siyah ve beyaz ve dingin bir filmdir bu. ve aşk; hayatı renklendirmenin hala en eski ve garantili yoludur."




Facebook Yorumları
  • comment image

    arada aklıma geliyor bu film. hep gülümsüyorum.

    --- spoiler ---

    kızın kızıl saçlı olduğunu filmin son 5 saniyesinede -filmin renklendiği tek 5 saniyede- anladığımda güldüğüm gibi gülüyorum.

    ---
    spoiler ---


    (purpurum - 13 Eylül 2010 16:21)

  • comment image

    filmekimi 2005de gösterilcek 2005 yılı izlanda - danimarka ortak yapımı bu filmin iksvda yer alan tanıtım yazısı;

    --- spoiler ---
    yönetmen: dagur kári
    oyuncular: jakob cedergren, tilly scott pedersen, nicolas bro

    danimarka-izlanda, 2005
    35 mm. / siyah-beyaz / 106’
    danca; ingilizce ve türkçe altyazılı

    4 salı 19.00
    6 perşembe 13.30
    cannes film festivali’nin “belirli bir bakış” bölümünde gösterilen tutunamayanlar, sorumsuz grafiti sanatçısı daniel, en az onun kadar umursamaz franc adında bir kız, dede yani roger, uykusuzluk çeken bir yargıç ve küçük bir fiat 500 hakkında bir öykü. albino noi / buzdan hayaller filminin yönetmeni dagur kári’den, kalıpların dışına çıkanları anlatan, dramatik öğeler de içeren hafif bir aşk hikâyesi ve alışılmışın dışında bir komedi. franc ve daniel, sorumluluktan ve bağlanmaktan alabildiğine kaçar, dede ise bütün kurallara uymak ister; bir yargıç, daniel’i duvarlara yazı yazmaktan suçlu bulur ama adliyeden çıkar çıkmaz, işini, ailesini, her şeyi geride bırakmaya karar verir. tutunamayanlar, dagur kári’nin bütün bildik öğelerini içeriyor: eğlenceli diyaloglar, alışılmadık bir mizah anlayışı ve bütün bunların yanında kahramanlarının duygusal dünyalarının derinlemesine bir incelemesi. filmin müziklerini, buzdan hayaller’in de müziklerini yapan dagur kári’nin kendi grubu slowblow bestelemiş.

    “aslında etrafımızda gördüğümüz belirli bir takım gençleri anlatmak istedik. hiçbir zaman sorumluluk almayan, topluma uyum göstermeyen ve toplumun hiçbir standardını karşılamayan kişiler bunlar: hiçbir eğitimi, hiçbir becerisi olmayan, zor tipler. toplumun gözünde umutsuz vakalar. zevk açısından bakıldığında ise olay değişiyor, çünkü bu çerçevede gayet sorumluluk sahibi insanlar. bu tiplerin nasıl büyüyüp sorumluluk sahibi yetişkinler olacaklarını, bir kravat takıp toplumla barışacaklarını hayal etmek bile zor.

    biçim açısından baktığımızda ise bu filmin, sinema dilinin hayat ve kayıtsızlık dolu olduğu ama aynı zamanda güçlü bir tarz anlayışının hakim olduğu o masum 60’lara bir saygı duruşu olmasını istedik. modern zamanı kucaklarken nostaljik kalabilmek istedik. siyah-beyaz çalışmak da bize günümüzde nostalji yapma imkânını verdi.” –dagur kári
    ---
    spoiler ---


    (ride - 15 Eylül 2005 20:50)

  • comment image

    filme bu "tutunamayanlar" ismini verene sormak isterim, neden? diye...
    genç çocuk mu, intihar eden selim ışık olmalıydı? yargıç, salon salamanjeden kaçan turgut muydu yoksa? nedeeeeen?
    luuuuuzııırr ın başka bir karşılığı yok mudur da bu "tutunamayan" sözcüğü bu kadar in olmuştur son zamanlarda.

    bence, aslında yargıç, nasıl olduğunu açıklayamayacağım bir şekilde, esas oğlanımızdı. yıllar sonra, ne yapıyorum ben yaaaa demişti ve evi terk etmişti. geride bıraktıklarının da bu durumda, kendisini bir şeyler çalarken görüntüleyen güvenlik kamerasına el sallarken izlemek zorunda kalan karısı franc ile, son sahnede arabanın arka koltuğunda gördüğümüz ve büyüyüp de doğumgününde, babasının marifeti ile partiye gelen arkadaşlarına, tadı kötü?? meyve suyu ikram eden kızı olmalı.

    o zaman derim ki, tamamdır, bu adam ne yapsa da olmamıştır, koca hakim olmuştur o yaştan sonra, gene de hayata yaranamamıştır.
    hem sonra, can çıkar huy çıkmaz.
    karşısına bir dava yüzünden gelen alelade bir genç yüzünden, kendi gençliğini hatırlamıştır; belki de bizim görmediğimiz o gence kamu hizmeti görevi filan vermiştir, kendisine de vakti zamanında verildiği gibi...
    bütün film de adamın gençliği ile şimdisi arasında gidip gelir. havaalanındaki karşılaşma da hayali bir karşılaşmadır bu durumda tabii. kağıt delgeçi ortaklığını da unutmayalım.

    neden olmasın???


    (bayan muannit sahtegi - 8 Ekim 2005 04:44)

  • comment image

    tüm tanımlardan, tamlamalardan münezzeh; adının önünde hiçbir sıfatın tutunamadığı, siyah ve beyaz ve dingin bir filmdir bu. ve aşk; hayatı renklendirmenin hala en eski ve garantili yoludur.


    (goodmorning spider - 9 Ekim 2005 00:28)

  • comment image

    "naber" dersiniz ya hani karşıdaki de "noolsun yuvarlanıp gidiyoruz der" hah işte kahramanımız da yuvarlanıp giden bir adamdır. 4 yıl boyunca yedi dolar dışında üstünde tek yosun tutmamış asla yeterince çabalamayan sadece kendini yuvarlanmaya bırakmış bir ya da bir kaç taşın öyküsü. hayat vergiler, kimlik numaraları ve benzerleri olmadan da keyifle yaşanabilir ya da bunların olması hayatı keyifli yapmayabilir.
    (bkz: dagur kari)


    (karanliktaparlayancakiltasi - 29 Kasım 2005 01:34)

  • comment image

    filmden bir ayrıntı:

    daniel, franc'ın evine ikinci kez gidişinde kapıyı franc'ın azmış annesi açar ve daniel'e bir bakış atıp "sen jakob değil misin?" diye sorar. daniel ise "tanıştığımızı sanmıyorum" diye karşılık verir. jakob, daniel karakterinin gerçek hayattaki* ismidir.


    (back to the future - 8 Ocak 2006 15:19)

  • comment image

    insani islemesi ve ictenligiyle deger kazanan, sonunda buyuk bir olay olmayan klasik cizgide bir avrupa filmi.

    --- spoiler ---
    yargic her ne kadar daniel'le(esas oglan) zitliklari ve parallelikleri karsilastirilip karakter gelistirimini guclendirmek ve farkli kesimler arasindaki kontrasti gostermek icin konulmussa da, aslinda o adam franc'in(esas kiz) babasidir. yillar once evi terk etmistir, franc ve annesi evde yalniz baslarina yasamaktadirlar. ayrica bos dukkandan aldigi mandolin, buyukbaba'nin, franc'in babanesinin evinde calmaya calistigi mandolindir.

    iki kere cekilen sahnelerin ise karakterlerin yapmak istediklerini ve yaptiklarini temsil ettigini dusunuyorum. yargicin istekleri ve yapmasi gerekenler film boyunca farklidir lakin son gidisinde yapmasi gereken de istedigi de ayni seydir. (topu fikrimce)
    ---
    spoiler ---

    ekleme: uzerinde dusundukce guzellesen, ozellesen bi' film.


    (surly chicken - 14 Ocak 2006 01:20)

  • comment image

    insanoğlunun hayatını düzenlemek için koyduğu normlar, yine aynı insanoğlunun hayatını zindana çevirebilecek kadar yüksek yaptırım gücüne sahip olabilir. o kadar ki, "normal"ler ve "anormal"ler arasındaki keskin(!) çizgi, her iki tarafın da diğerine öykünüş sebebi hâline gelir. mutlu olmamızı sağlayacak normları, azamî esneklikte bir çerçeve formuna getirip beynimizin en kolay ulaşılır yerine asarız. bundan sonra hissettiklerimize, olaylara vereceğimiz tepkilere karar vermek için bunları açıp bakmamız yeterli olacaktır. işte bu film de beynimizdeki bu şablonları eğip büken, hatta bazılarında ciddi oranda hasara neden olabilen bir film.

    iyi-kötü, doğru-yanlış, mutlu-mutsuz, seven-sevmeyen, sevilen-sevilmeyen vb. ile ilgili kriterlerimizi oluştururken kullandığımız kontrastın anlamsızlığını yüzümüze vurmak istercesine siyah-beyaz çekilmiş. aynı şekilde disleksi rahatsızlığı da, kesinlikle gelişigüzel yapılmış bir tercih değil; yine hayatımızdaki zıtlıklara, tersliklere, tez ve antitezlere çizilmiş bir paralel. bu yüzdendir ki, daniel'ın bu hastalığı, onu sadece ters yönlere saptırıp trafik cezası almasına neden olan bir illetten ibaret değil.

    --- spoiler ---
    örneğin: franc, daniel'a hamile olduğundan emin olduğunu vurgulamak için, bilmemkaç* tane test yaptığını ve hepsinin sonucunun pozitif çıktığını söyler. oysa daniel baba olmakla ilgili tamamen olumsuz çağrışımları gördüğü için, sonucun da negatif olması gerektiğini düşünecektir.

    kahramanlarımızın kendilerine çizdikleri dünyada her şey o kadar net(!) şekillenmiştir ki: gazete okumayan adamdan baba olmazken, bir başkası sokakta kalan oğlunu* evine almadan babalık görevini yerine getirebilmektedir. anasına bakmadan kızını almayacağını* söyleyip, seçiciliğiyle övünen bir adam**, kaçık bir kadının kızına* aşık olup, yine aynı kaçık anneyle beraber olabilmektedir. çizdiği grafitiler nedeniyle bir genci* cezaya çarptıran yargıç, kızına aldığı doğumgünü hediyesinin parasını ödemeden dükkânı terk ederken güvenlik kameralarına da el sallayabilmektedir.
    ---
    spoiler ---

    aslında dagur kári'nin anlatmaya çalıştığı, son derece leziz murathan mungan sözlerindekinden farksızdır:

    "ya dışındasındır çemberin
    ya da içinde yer alacaksın
    kendin içindeyken
    kafan dışındaysa.."*

    sistemin içinde ya da dışında, ona karşı ya da onun yanında, hayatımızı normalize etmeye, kalıplara sokmaya çalışmak, ondan alacağımız tadı yavanlaştırmaktan, görüntüyü siyah-beyazlaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.


    (gosalyn mallard - 22 Ocak 2006 04:10)

Yorum Kaynak Link : voksne mennesker