Süre                : 2 Saat 33 dakika
Çıkış Tarihi     : 19 Ağustos 2009 Çarşamba, Yapım Yılı : 2009
Türü                : Macera,Drama,Savaş
Taglar             : intikam,ırkçılık,Avcı avcısı,Katliam,alternatif tarih
Ülke                : ABD,Almanya
Yapımcı          :  Universal Pictures , The Weinstein Company , A Band Apart
Yönetmen       : Quentin Tarantino (IMDB)(ekşi), Eli Roth (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Quentin Tarantino (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Brad Pitt (IMDB)(ekşi), Mélanie Laurent (IMDB)(ekşi), Christoph Waltz (IMDB)(ekşi), Eli Roth (IMDB)(ekşi), Michael Fassbender (IMDB)(ekşi), Diane Kruger (IMDB)(ekşi), Daniel Brühl (IMDB)(ekşi), Til Schweiger (IMDB)(ekşi), Gedeon Burkhard (IMDB), Jacky Ido (IMDB), B.J. Novak (IMDB), Omar Doom (IMDB), August Diehl (IMDB), Denis Ménochet (IMDB), Sylvester Groth (IMDB), Martin Wuttke (IMDB), Mike Myers (IMDB), Julie Dreyfus (IMDB), Richard Sammel (IMDB), Alexander Fehling (IMDB), Rod Taylor (IMDB), Sönke Möhring (IMDB), Samm Levine (IMDB), Paul Rust (IMDB), Michael Bacall (IMDB), Arndt Schwering-Sohnrey (IMDB), Petra Hartung (IMDB), Volker Michalowski (IMDB), Ken Duken (IMDB), Christian Berkel (IMDB), Anne-Sophie Franck (IMDB), Léa Seydoux (IMDB), Tina Rodriguez (IMDB), Lena Friedrich (IMDB), Ludger Pistor (IMDB), Jana Pallaske (IMDB), Wolfgang Lindner (IMDB), Michael Kranz (IMDB), Rainer Bock (IMDB), André Penvern (IMDB) >>devamı>>

Inglourious Basterds (~ Soysuzlar Çetesi) ' Filminin Konusu :
Aynı günlerda Avrupa’nın başka bir köşesinde Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt), Yahudi askerler tarafından kurulan bir grubu düşmana karşı misilleme yapma amacıyla organize etmektedir. Düşmanları tarafından “Piçler” yakıştırmasıyla bilinen Raine’ın grubu, Nazi Almanyasının önde gidenlerine zarar verme misyonunu üstlenmiştir. Bu amaçla, Alman sinema oyuncusu ve gizli ajan Bridget Von Hammersmark (Diane Kruger) ile işbirliği yaparlar.Shasoanna’nın kendi intikamını alma planlarını yaptığı bir sinema salonunun çatısı altında hepsinin kaderleri kesişecektir.

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:Best Actor
Academy Awards - Oscar:En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
BAFTA:BAFTA Film Award-Best Supporting Actor


  • "(bkz: şerefsiz götlekler)"
  • "bazı sahnelerinde gülmekten koltuktan düşürmektedir:"i don't speak italian!""like i said, third best.""
  • "alman albayın "dağa tırmanırken oldu" yalanının basitliğine verdiği tepkinin muhteşem olan film."
  • "christoph waltz'un filmi.. oynadığı karaktere film çekilsin, dizi yapılsın."
  • "seda sayan ve kocasinin sinema cikisinda hakkinda "hic begenmedik." diye demec verdikleri film. biz de "hic sasirmadik.""
  • "brad pitt'in sakıp sabancı taklidi yaptığı film."
  • "şimdi bi yığın gerzek amerikalı 2.nci dünya savaşı'nın böyle bittiğini sanıyordur ya, en çok ona gülüyorum."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bazı sahnelerinde gülmekten koltuktan düşürmektedir:
    "i don't speak italian!"
    "like i said, third best."


    (can - 22 Ağustos 2009 10:53)

  • comment image

    sağlam oyunculukla örülü tarantino filmi.

    film iyidir veya kötüdür demeyeceğim ama şunu düşünmeden edemedim:

    --- spoiler ---

    filmde hitler, operation kino sonucunda, sinemada öldürülüyor. yani filmde hitler için gerçek tarihten farklı bir son yazılmış. hatta alman albayın demesine göre 4 üst rütbeli nazinin birden ölmesi ile savaş o gece bitiyor. tamamen kurgusal bir durum. aklıma gelen, herhangi birinin türkiye'de meb tarih kitaplarında yazandan farklı bir senaryosu olan filmi asla çekemeyeceği. galanın ertesinde senaristten oyuncuya, yönetmenden yapımcıya hatta kameraman ışıkçı dahil herkes topa tutulurdu gibi geliyor bana. gazeteler cahillikle suçlar, tarih dersine girmediniz mi diye dalga geçerlerdi. hiç kimse de çıkıp yahu bu gerçek değil, film diye kendini savunamazdı. iyice rezil edilirdi.

    ---
    spoiler ---

    düşünce özgürlüğü böyle de birşey. hayallerini anlatabilmek ve bundan dolayı rahatsız edilmemek.


    (dors venabili - 22 Ağustos 2009 22:56)

  • comment image

    filmi izleyen bir çok insanın aksine asıl eleştiriden nasibini alan ülkenin amerika olduğunu düşündüğüm filmdir.

    --- spoiler ---
    filmin kanımca vermek istediği ana mesaj abd'nin ne kadar iki yüzlü bir devlet olduğu gerçeğidir.

    amerikan tarihinin en kısa özetini aldığımızda göze çarpan en büyük "düşmanları" kızılderililer ve radikal islamcılar olmuştur. amerika'nın topluma dayattığı bu sübjektif tarihte aklımızda kalan iki olgudan kızılderililer ile ilgili olanı kafa derisi yüzerek ne kadar vahşi oldukları iken, radikal islamcılar ile ilgili olan ise intihar bombacısı kullanarak sivil-asker demeden yaptıkları katliamlardır. tarantino da fimde soysuzlar çetesine bu iki taktiği de kullandırarak, amerika'nın yeri geldiğinde sırt çevirdiği bu taktikleri kullanmaktan asla çekinmeyeceğini göstermiştir.

    soysuzlar çetesi, baskın yaptıkları zaman ele geçirdikleri nazi'lerin kafa derilerini yüzmüş ve hatta günümüz taliban'ın kullandığı taktiklerden birisi olan kafa keserek adam öldürme eyleminin tarantino çeşnili hali olan beyzbol sopası ile adamı döven jewbear karekterini de yaratmışlardır. taliban bu vahşetin video kaydını yayınlayarak düşmanına psikolojik baskı oluşturmayı hedeflemişse, aynı şekilde soysuzlar çetesi de aynı bağlamda baskınlarında bir nazi'yi canlı bırakarak olanları diğer askerlere anlatmasını ve aynı terör etkisini oluşturmayı hedeflemiştir.

    yine filmin final sahnesinde görüldüğü üzere, soysuzlar çetesi, "savaşı bitirmek için", üst düzey nazi yetkililerini öldürmeye karar vemiş ve bunun için en uygun yöntemin ayaklarına dinamitler bağlanmış iki askeri sinema salonunu havaya uçurarak yapmasına karar vermiştir. ancak tıpkı filmde altı çizildiği gibi salonda sadece askeri yetkileler değil aynı zamanda film eleştirmenleri, film yapımcıları, ünlü oyuncular gibi siviller de mevcuttur. amerika, günümüzde en çok eleştirdiği sivil ölümlerini bu kurgu filmde hiçe saymaktadır.

    ---
    spoiler ---

    işin özü, tarantino'yu sevip bu filmi sevmeyecek bir insanın olacağını pek tahmin etmiyorum. herkesin belirttiği gibi oyunculuklar, filmin müzikleri, tarantino'nun "chapter"'lı kurgusu, tarantino markalı yerinde bir vahşet çeşnisi, absürtlüğün dibine vurmuş sahneler ve unutulmaz karakterleriyle tarantino severlerin işte tarantino filmi böyle olur diyecekleri bir film.


    (kumru jr - 23 Ağustos 2009 13:57)

  • comment image

    bu filmde gitmeden önce her zaman yaptığım gibi imdb'den ne kadar sürdüğüne baktım: 153 dakika... "uzunmuş lan" diye düşündüm, "inşalla sıkmaz". ve film başladıktan sonra yaklaşık 10-15 dakika içinde tüm şüphelerim kayboldu gitti.. bir kere bile saatime bakmadım, bir kere bile ne zaman bitecek diye düşünmedim.

    bir kere son zamanlarda yaşadığım en iyi sinema deneyimiydi, o kesin.. nasıl anlatılır ki, ikinci dünya savaşı yıllarında geçiyor ama ikinci dünya savaşı filmi değil. paris'te geçiyor ama paris filmi değil. brad pitt başrol gibi gözüküyor ama ortalık o kadar ilginç karakter kaynıyor ki kendisi herhangi bir oyuncu rütbesine iniyor (ki çoğu zaman da öyledir, bu ayrı bir tartışma konusu). dram desen değil, komedi desen değil, aksiyon desen değil, gerilim desen değil... bütün bu saydıklarım o kadar güzel harmanlanmış ve ortaya dönem filmlerine kıyasla o kadar orijinal bir yapım çıkmış ki, bu filmden bahsederken yönetmeni ön plana çıkarmamak, hatta filmin başlığının yanına kocaman puntolarla adını yazmamak imkansız. bu yüzden de zaten, klişe bir tabir olsa da, kendisinin de dememizi isteyeceği gibi; "tam bir tarantino filmi". hiç bir zaman tarantino fanatiği olmadım, hatta çoğu zaman filmlerinin kendi zevklerini doyurmak amacıyla yaptığı garip deneyler olduğunu bile düşünmüşümdür, ki bu filmde de bahsettiğim şeyi defalarca yapıyor, ama nasıl olduysa olmuş ve ortaya seyir zevki çok yüksek, harika karakterlerle dolu, çok eğlenceli konuşmaların geçtiği, sürüyle ince espriyle donatılmış, sinematografi açısından çok başarılı, çok iyi sahnelere sahip, sinemaya verilecek parayı hakedecek güzel bir yapım çıkmış. (ki bu laftan da nefret ederim, film sinemada izlenir kardeşim, diğerleri ikincil araçlardır.)

    alman eleştirmenler bu film hakkında şu görüş etrafında birleşmiş: "quentin tarantino'nun yahudi intikam fantazisi". son derece doğru. ama yani "eeee?" ne farkeder? harika bir sinema filmi.

    --- spoiler ---

    shosanna'nın cafede şarap sigara kitap fransız şapkası sahnesinde paris'e uçasım, gözlerine bakıp yanaklarından öpesim geldi.. yan masaya oturup bir şişe şarap ısmarlayıp sigara üstüne sigara içesim geldi.

    ---
    spoiler ---


    (riquelme - 26 Ağustos 2009 10:59)

  • comment image

    uzun olması, daldan dala atlaması, müzikleri, silah sahneleri (özellikle bar sahnesi), karakterleri, girişi ve bitişiyle müthiş bir spaghetti western'dir. sadece farklı bir gerçeklikte ve olması gerekenden yüzyıl kadar sonraki bir zamanda geçmektedir. eğer sinema sanatını gerçeklikten kopmak, karanlık salonda o filmi yapanların hayal dünyasına ortak olmak için seviyorsanız ve tarantino'nun hayalleri size uyuyorsa, müthiş bir tatminle salondan çıkacaksınız demektir. bir de bir kaç dolar için, iyi kötü çirkin veya bir avuç dolar için filmlerine hastalık derecesinde bir sempatiniz varsa film bitsin istemeyeceksiniz.

    --- spoiler ---
    - brad pitt'in çingene aksanlı ingilizcesinden sonra red neck aksanlı ingilizcesiyle konuşmasına hasta olmamak mümkün değil.
    - arada çıkan tarihi sahneymiş gibi yapan sahneler keşke tarantino arada reklam filmi falan çekse dedirtecek kadar sevimli olmuş.
    - filmin sonunun bir sinema salonunda geçmesindeki amacın ne olduğu çok belli. tarantino'nun sanatına ölümcül bir aşkla bağlı olması tabi ki.
    - arada bir de sinema tarihi dersi alıyoruz. teşekkür etmek lazım.
    - dünyanın en muazzam buongiorno telafuzuna rastlanıyor bir sahnede.
    - sinema tarihine geçecek bir çok sahneyi karanlık salonda, dev perdede izlemek şart. sinema sanatına saygısı-sevgisi olan herkesin filmin genelini beğenmese bile hastası olacağı sekanslar bulacağı kesin.
    ---
    spoiler ---

    tek kelimeyle sinemaya gittiğiniz için sizi mutlu eden bir sanat eseridir.


    (kowalski - 27 Ağustos 2009 00:14)

  • comment image

    söz konusu tarantino olduğunda bence işi fazla ciddiye almamak lazım. yahudi mastürbasyonundan önce tarantino şiddeti estetize ediyor diye de yıllardır eleştiriliyor; aslında düşündüğünde çok da anormal eleştiriler değil, hatta haklılık payı da var. gerçi tarantino'nun sinemayı ele alış biçimi düşünüldüğünde böyle eleştirilerin gelmesi de gayet doğal, zira adam sinemada absürd, saçma, grotesk ne varsa bunların parodilerinden bir pastiş yapıyor ki bu da herhalde önemsizleştirme dediğimiz olayın daniskası oluyor. ama filmlerinde eğlence, ilginç karakterler, iyi kareler, sağlam kamera hareketleri, etkileyici kesmeler ve akıllara seza diyaloglar var mı? gani gani hem de.

    --- spoiler ---

    o yüzden tarantino ikinci dünya savaşı filmi çekiyorsa ilk önce bunu seyirciymişçesine yapar abi, zira kendisi yönetmenden önce iyi bir sinefildir, izleyicidir. senin benim gibidir ama hem muhtemelen senden, kesinlikle benden daha fazla film izlemiştir. ikinci dünya savaşında geçen bir filmi izleyen seyirci film boyu nazilerden alınabilecek bir intikamın hayalini kurar, hatta aynı seyirci filmleri izlerken ah be şu sahneyi ben olsam şöyle çekerdim, kamerayı şuraya koyar, oradan buraya kaydırır, arkaya da şu müziği veririm de der zaman zaman; işte tarantino 'sen' olmuş hayalini kurduğu sahneleri çekerek istediği gibi eğip büküyor olayı. filmin başında landa'nın "i love rumors. facts can be so misleading" gibi bir şeyler demesi filmin yaklaşımını muştuluyor aslında. based on a true storylerin gerçek diye anlattıklarıyla tarantino'nun fantezisinin karşılaştırması yapıldığında tarantino'nun bahsedildiği kadar da zararlı olmadığı bile düşünülebilir. şunu da düşünmek lazım basterds'da neden saving private ryan ya da the thin red line gibi filmlerin etkisi görülmezken leni riefenstahl'dan goebbels'in sinema projelerinden bahsediliyor, bence tarantino daha çok yine işin fantezi kısmıyla ilgileniyor, halka yutturulan kahramanlık hikayelerine gönderme yapıyor ve kendi filminin de farkında ki işi başından beri bir arınma filmi gibi tasarlıyor. zaten sonunda da hitler'i en fazla 'sinemayla' öldürüyor.

    tarantino leone sever malumunuz, bence şundan; leone'nin western'e postmodern yaklaşımı vs. tamam da, ilk önce leone sinemada anları kutsar, tadını çıkarır. bir sahneyi sessizce dakikalarca gösterir, close up'la ifadesiz bir yüzden onlarca anlam çıkartır. işte tarantino'da da böyle anlar var, izlerken keyif alıyorsunuz; sigaranın havada dönmesi, vurulanın yere düşmesi, yanan pipolar (ki filmin tonunu en net belirleyen noktalardan biri, landa kendini dedektif diye tanımlıyor filmin sonlarına doğru ve orada sherlock holmes göndermesindeki tercihi görüyoruz, tarantino saksafon büyüklüğünde pipoyla karakterleriyle bile dalga geçiyor, olayı absürdleştiriyor.), krema sahnesi (bu krema sahnesi nazilerle ilgili birçok şey ifade etmiyor mu: cilalı, gösterişli ama yakından bakınca iğrenç, abartılı, içi boş) ve dahi havadaki üç parmak.

    pipo sahnesi dedik de bence tüm o açılış sekansı tarantino'nun filmdeki en güzel numaralarını içeriyor. pipolar yakıldıktan sonra gerilimin artması, landa'nın söyledikleri, tarantino'nun arka arkaya iki kaydırmayla ayarladığı gerilimin dozajı, bu sahnedeki oyunculuklar, sesin etkisi ve nihayetindeki çatışma sahnesi bu filme olabilecek en iyi girişlerden bir tanesi. havaya kalkan üç parmak sahnesini de unutmamak lazım, öyle bir an (ve açıyla görüyoruz- ki orada bir şeylerin yanlış gittiği belli ama nedenini bilmiyoruz. film hep bu tip anlarla dolu, christoph waltz'ın enfes oyunculuğu sayesinde de, landa'nın * domine ettiği 'acaba anladı mı'nın üzerinden şekillendiği diyalogları misal. ayrıca tam o krema sahnesinden önce kahraman erle landa arasında diyalog sürerken tarantino'nun yahudi kızın yüzüne zoom yapması henri georges clouzot göndermesini de daha anlamlı kılıyor.

    yine daha önceki tarantino filmleriyle ilginç bir ortak noktası da filmin intikam temalı film olmasının ötesinde bir kadının aldığı intikamın filmi olması. buna ek olarak tarantino'nun ayak takıntısı da tüm hızıyla devam ediyor haliyle. bir de oyunculuk meselesi var tabi, bana kalırsa tarantino'nun kariyerindeki en iyi performanslar bu filmde, christoph waltz zaten sinema tarihinin en iyi kötü adam performanslarından birini gösteriyor, bunun yanında melanie laurent'ı da anmadan geçmemek lazım.

    bir de filmde dil mevzuu dikkat çekiyor. diyalogları şahsıyla bu kadar özdeşleşmiş, marka bellenmiş bir yönetmenin filmde bu kadar dil üzerinde durması önemli ve ironik de bir tercih ve aslında tarantino sinemasıyla alakası olmayanların haleti ruhiyesini çok iyi yansıtıyor, zira başka dilde söylenmiş bazı saçmalıklara diğerleri kahkahalarla gülerken sen öylece bakıyorsun perdeye, kolay değil bunlar.

    daha bahsedilecek çok sahnesi var filmin (aklıma geldi bak; sadece silah sesleri duyulan filmde öldürülen yahudilere kahkalarla gülen hitler'le filmin son beş dakikasında nazilerin kurşunlanmasını izleyen seyirciler arasında ne fark var sahi?) (dur dur, boğaza yumruk sokmalı miike göndermesi var, o da güzeldi), bir kere daha izlenince etraflıca bahsedilir, ancak filmi ne kadar sevsem de tarantino'nun son sahnede iddia ettiği bu benim başyapıtım olabilir kısmına şimdilik katılmıyorum, belki ikinci veya üçüncü defa izledikten sonra daha iyi oturur. filmin zaman zaman tempo problemi yaşadığı ve tarantino'nun diyaloga abanıp hikayeyi siktir ettiği anlar yok değil; hem ne olursa olsun filmin son beş dakikasında çok eğlenmedim; hani hayali karakterlerin fantezisi rahatsız etmiyor da böyle ciddi konularda geyik yapmak eğlenceli de olsa bir yandan dürtebiliyor. o yüzden ben yine o eski, mainstreame pek girmemiş tarantino alayım, inglourious basterds için de sezonun en iyi filmlerinden biri diyorum ama biraz cem yılmaz'ın gora'sı gibi olmuş; hani nasıl gora komikti, güldüm de cem yılmaz skeçlerinin toplamı gibi olmuş diyorsak bu film için de zaman zaman aynısını diyebiliyoruz.

    ---
    spoiler ---


    (shocktheworld - 27 Ağustos 2009 01:44)

  • comment image

    --- spoiler ---

    christoph waltz'ın 4 dilde * * * * oynadığı film.

    bir de yanılmıyorsam * hans landa, shosanna dreyfus'un kim olduğunu yahudilerin kosher/kaşer olayından anlamıştır. yahudiler domuz yemez, et ve süt ürünlerini karıştırmaz, daha önce karıştırılan tabaklarda yemek yemezler ancak landa muhtemelen domuz etinin hiç eksik olmadığı bir restoranda, yine muhtemelen hayvansal yağ içeren bir tatlıyı, krema ve süt eşliğinde shosanna'nın önüne "yem" diye atmış, shosanna da sadece bir çatal almıştır.

    ---
    spoiler ---


    (iklim - 27 Ağustos 2009 08:57)

  • comment image

    seyrine doyamadığım, uzun zamandır izlediğim en güzel filmlerden.

    --- spoiler ---
    col. hans landa'nın kişisel gelişim çabalarına bayıldım. yahu adam zaten 4 dilde konuşuyor, bir de üstüne ingilizce ve italyanca'sı için kafasına takılanları ana diliyle konuşan kişilere danışıyor. bir de nasıl bir iş aşkı var adamda. yaptığı mülakatlarda ben bittim, iyi ki insan kaynakları alanında işe alımdan sorumlu olmamış.

    ---
    spoiler ---

    edit: christoph waltz ödüle boğulur inşşşalllaaaaaaaah!!!!


    (visnekiraz - 27 Ağustos 2009 23:08)

  • comment image

    bu filmde, brad pittimizin boynundaki iz birçok insanın kafasının karışmasına neden olmuş. olur tabi, zira simgesel sinemadan anlamayan cahillerle dolu ortalık. neyse ki ben varım lan keranacılar, hadi yine iyisiniz.

    şimdi şöyle oluyor gençler. bazı insanlar osbirden aldıkları zevki artırmak için bir takım yanlış yollara başvuruyorlar. böyle boynuna bir şeyler bağlamalar, ağzına pinpon topu tıkamaçlar filan. sözde nefes alışverişlerini kısıtlayıp kalp atışlarını mı yavaşlatıyolarmış ne. böylece aldıkları zevk artıyormuş. bunları yazıyorum ama siz denemeyin ha. ölürsünüz! neyse işte, malumunuz bu kill bill dayı da geçenlerde böyle elim bir kaza ile aramızdan ayrıldı. işte tarantino da zamanında teşrik-i mesaide bulunduğu dayıya selam yolluyor brad pittimizin boynuna çizdiği bu izle.

    zaten bu gavur milleti böyle. bir mevlit okutayım, lokma döktüreyim demek yok. varsa yoksa, "seni unutmadık" anlamında brad pittimizin boynuna iz yapmalar. yok efendim, "seni düşünüyorum" manasında çaldırıp kapatmalar. rezillik.

    ama böyle yazdım diye şeyapmayın ha siz. gidin izleyin bu filmi. çünkü, tarantino biraderimin son sahnede brad pittimize söylettiği gibi "bu film onun şaheseri". çakal bu tarantino yææ.


    (kaba simsek - 8 Eylül 2009 16:32)

  • comment image

    baştan sona absürd olan bu filmde hata aramak ne kadar yerli bir davranış bilemeyeceğim ama aklıma takılan şu soruyu da sormadan edemeyeceğim.

    --- spoiler ---
    çetenin kino operasyonu için von hammersmark la buluştuğu sahnede yamulmuyorsam alman subayı kılığına giren çete elemanları arasında hugo stiglitz de vardı. ve adını hatırlamadığım her halinden orduda taşaklı bir adam olduğu belli olan alman binbaşı, 15 dakika boyunca hugo stiglitz ve diğer çete elemanlarıyla muattab oldu ve archie hicox un bir alman subayı olmadığını istediği 3 bardağı gösteriş şeklinden çıkardı ha? peki...

    yamulmuyorsam, filmin başlarına dönersek, çetenin pusuda yakaladığı alman askerlerine ve askerlerin komutanlarına haritada bir sonrak pusu bölgesini göstermesini rica(!) ettikleri yerde şöyle bir diyalog geçmişti;

    aldo: şu tepedeki de stiglitz, onu tanıyorsun değil mi?
    alman komutan: alman ordusundaki her asker hugo stiglitz' i tanır.

    sonrasındaysa siyah çerçevesli sarı yazılarla birlikte sevgili stiglitz'in tanınmasına sebep olan marifetleri gösterilmiş ve bu marifetlerinin gazetelerde boy boy fotoğraflarıyla nasıl haber olduğundan dem vurulmuştu.

    şimdi arkadaş. alman ordusundaki en ufak askerin bile tanıdığı bir vatan hainini taşaklı bir binbaşı nasıl tanımıyor? ben bu işe anlam veremedim.
    ---
    spoiler ---

    quantin, burayı okuyorsun biliyorum. en saf duygularımla sorumu tekrarlıyor ve 3 vakte kadar cevabın gelmezse başlığının altına derin bir haz duyarak "(bkz: cevab veremedi)" bakınızı yabıştırmayı kendime borç biliyorum, haberin olsun.

    bunun dışında bir taraninosever bir brad pitt aşığı olarak pitt &tarantino ortaklığını imdb de gördüğüm 2008 yazından beri yanıp tutuşuyorum bu film için. ortalama 1 seneyi aşkındır bekliyordum ve gördüm ki değil 1 sene 10 sene beklesem değermiş.


    (sekko - 11 Eylül 2009 23:39)

  • comment image

    gerçekten de bir masterpiece olmuş bu film kanımca. 2.dünya savaşıyla ilgili yüzlerce film var ama bu tür bir bakış açısını ilk defa görüyoruz bu da ancak tarantino'dan beklenirdi zaten. filmde en hoşuma giden noktalardan bir tanesi, herkesin kendi dilinde konuşmasıydı. almanlar kendi aralarında almanca, fransızlar kendi aralarında fransızca konuşuyolardı. eğer birgün bir film çekicek olsam, insanları mutlaka kendi dillerinde konuştururum diye düşünürdüm hep zira yabancılara bozuk aksanla ingilizce konuşturma adeti beni deli ediyor. bu yüzden tarantino'yu bir kez daha takdir ettim. filmde beni tek (o da çok az) rahatsız eden, brad pitt'in abartılı günay aksanıydı, o kadarcık kusur kadı kızında da bulunur ama di mi? soundtrack herzamanki gibi harikadaydı bol bol ennio morricone duyma fırsatımız oldu (aşağıda detaylı bir sonudtrack listesi vericem) senaryo açısından bakıcak olursak neredeyse kusursuz diyebilirim çünkü bir senaryoda en çok göze batan şey boşluklardır ve bu filmde boşluk yoktu kardeşim. tarantino filmlerini her izlediğimde tarantino'ya bir kez daha küvette kendini boğmaktan vazgetiği için minnettar kalıyorum zira ufkumuzu genişletiyo. şimdi gelelim en sevdiğim bölüme yaaani trivialara :))

    * quentin tarantino, bu filmi yazmaya kill bill volume 1'den önce başlamış fakat güzel bir sona karar veremediğinden araya kill bill'i almış.

    * tarantino, bu filmin bir savaş filmi olması kadar aynı zamanda bir spagetti western havasında olmasını istiyormuş o yüzden filmin adını ilk önce "once upon a time in nazi-occupied france" koymayı düşünmüş fakat sonra vazgeçip ilk chapter'ın adı olarak kullanmış.

    * lt. archie hicox rolü ilk önce simon pegg'e verilmiş fakat pegg başka bir film çektiğinden rol michael fassbender'e gitmiş.

    * sgt. donny donowitz rolü için ise adam sandler düşünülmüş fakat sandler o sırada funny people'ı çektiği için rol eli roth'a gitmiş. (bir 2. dünya savaşı filminde adam sandler'ı oynatmak zaten büyük bir hata olurdu bence! ne alaka yani? iyiki de eli roth'a vermişler rolü acayip iyi bir seçim bence.) (bu arada funny people ne boktan bir filmdir yaw! söylemeden geçemicem)

    * tarantino, francesca mondino rolünü bizzat julie dreyfus için yazmış.

    * nastassja kinski bridget von hammersmark rolü için düşünülmüş hatta tarantino aktrisle konuşmak için almanya'ya bile gitmiş ama sonradan rol diane kruger'a gitmiş. (bence çok yerinde bir seçim)

    * madame mimieux rolü için isabelle huppert düşünülüyormuş fakat kendisi başka bir film çektiğinden rol maggie cheunga gitmiş. fakat film çok uzun olduğundan kısaltılması gerekiyormuş bu yüzden madame mimieux karakterinin olduğu sahneler kesilmek zorunda kalmış. (madame mimieux sinemanın asıl sahibi, belkim director's cut versiyonunda izleyebiliriz kendisini)

    * michael madsen babe buchinsky adlı bir film yıldızını oynayacakmış ama sonradan vazgeçilmiş sanırım.

    * col. hans landa rolü için ilk seçim leonardo di caprio imiş fakat tarantino bir nazi subayını ana dili almanca olan birinin oynaması gerektiğini düşündüğü için rol christoph waltz'a gitmiş. (tarantino kusura bakmasın da leonardo'yu bir nazi subayı rolünde oynatmak acayip saçma olurdu bence! kimse o nazi subayını ciddiye almazdı yaw!? eğer bu filmde adam sandler ve leonardo oynamış olsaydı, yeminle bi boka benzemezdi. oyuncu değişiklikleri çok istikrarlı kararlar olmuş bence. özellikle christoph waltz harika bir iş çıkarmış)

    * tarantino'ya filmin ismini niye yanlış yazdığını sorduklarında "işte bunu hiçbir zaman açıklamıyacağım, bu tür sanatsal bir hareket yaptıktan sonra tutup da onu açıklarsanız hiç bir değeri kalmaz" demiş. (zamanında bununla ilgili bir entry yazmıştım (bkz: #14204199) tarantino'nun bu açıklaması, benim 1. ve 2. maddelerde bahsettiğim sebeplerden birisi olduğuna işaret ediyor sanırım hehehehe)

    * filmde izlediğimiz nation's pride adlı filmi eli roth yönetmiş.

    * filmin müziklerini ennio morricone yapacakmış ama baarìa adlı filmin müziklerini yapmaya başladığından film için yeni müzikler yazamamış, o yüzden eski filmlerinden müzikler kullanılmış.

    * nation's prideda amerikalı bir askerin "i implore you, we must destroy that tower!" dediğini duyuyoruz. o repliği söyleyen tarantino'ymuş.

    * film ilk tamamlandığında süresi 3 saat 10 dakikayı buluyormuş. ilk gösterimden 2 gün evvel tarantino filmi kısaltmış ve 153 dakikaya indirmiş.

    * shosanna dreyfus'un ismi julie dreyfus'dan esinlenerek konulmuş.

    * shosanna dreyfusu son sinema sahnelerinde giydiği kıyafet die sehnsucht der veronika vossta veronika voss'un giydiği kıyafete bir göndermeymiş.

    * landa'nın filmin başında lapadite'lerin çiftliğinde içtiği pipo bir sherlock holmes piposuymuş. (http://www.sherlock-holmes.co.uk/jobs/cameo.jpg)

    * filmin ilk senaryosunda shosanna karakteri, fransız direnişinin aktif bir üyesi olarak çizilmiş hatta çatıdan dürbünlü tüfekle nazileri falan vuruyomuş. fakat araya kill bil lgirince, tarantino bu "intikam senaryosunu" kill bill'de kullanmış ve inglourious basterds'da shosanna'yı daha dikkat çekmeyen (low profile) bir karakter olarak yaratmış.

    * silinenen sahnelerden birinde the bear jew'in beyzbol sopasının hikayesini ögreniyormuşuz. cannes gösterimi sırasında bu sahne mevcutmuş sonradan silmişler. ayrıca sopanın üstüne kazınmış isimlerden birisi anne frank'mış.

    * tarantio'nun pulp fiction'dan sonra ki en yüksek hasılatlı filmiymiş.

    * filmde "jew hunter" lakaplı hans landa'yı oynayan aktör christoph waltz'un oğlu hahammış.

    --- spoiler ---

    * filmde aldo raine'in boynunda büyük bir yara işareti görüyoruz. film boyunca bu işaret açıklanmıyor ama senaryoda verilen ipuçlarına göre raine bir linçten kurtulmuş. sebebi bilinmiyor.

    * hans landa'nın bridget von hammersmark'ı boğduğu sahnede, hammersmark'ı boğan eller tarantino'ya aitmiş. (ne adam be!)

    * eli roth ve omar doom sinemanın yanması sahnesinde az kalsın yanıyolarmış. çekimden önce yapılan testlerde alevlerin sıcaklığının 400 dereceye çıktığı görülmüş. çekim sırasında ise alevler kontrolden çıkmış ve odanın tavanında sıcaklık 1200 dereceyi bulmuş! o sırada tarantino bir vinçin üstünde alev geçirmez bir kıyafetle çekimi yapmaya çalışıyomuş. kimse çekimi durdurmaya cesaret edememiş, o sırada orda bulunan itfaiye ekibi "eğer 15 saniye daha çekim yaparsanız tavanı tutan çelik çökücek" demiş. roth ve doom ufak yanıklarla olayı atlatmışlar. (helal olsun valla ne diyim, bakın millet canı pahasına film çekiyo o yüzden filme bok atmadan önce 2 kere düşünün derim hehehehe)

    * filmin sonunda raine ve landa pazarlık ederken telefonda duyduğumuz ses harvey keitel'a aitmiş. (onsuz bir tarantino filmi düşünülemez zaten)

    ---
    spoiler ---

    soundtrack

    "the green leaves of summer"- nick perito & his orchestra

    "the verdict"- (la condanna)- ennio morricone

    "l'incontro con la figlia"- ennio morricone

    "white lightning (main title)"- charles bernstein (kill bill'de de vardı bu)

    "il mercenario (ripresa)"- ennio morricone

    "slaughter"- billy preston

    "algeri: 1 novembre 1954"- (battle of algiers)- ennio morricone, gillo pontecorvo

    "the surrender"- ("la resa")- ennio morricone

    "one silver dollar"-(un dollaro bucato)- gianni ferrio

    "hound chase (intro)"- charles bernstein

    "the saloon"- riziero ortolani

    "bath attack"- charles bernstein

    "claire's first appearance"- jacques loussier

    "the fight"- jacques loussier

    "davon geht die welt nicht unter"- zarah leander

    "the man with the big sombrero"- samantha shelton, michael andrew

    "ich wollt ich waer ein huhn"-lilian harvey, willy fritsch

    "main theme"- from the mercenaries (1968)

    "cat people (putting out the fire)"- david bowie

    "mystic and severe"- ennio morricone

    "the devil's rumble"- davie allan and the arrows

    "what'd i say"- rare earth

    "zulus"- elmer bernstein

    "tiger tank"

    "un amico"- ennio morricone

    "eastern condors"

    "rabbia e tarantella"- ennio morricone


    (venus - 22 Kasım 2009 17:05)

  • comment image

    uzun zamandır hakkında yorum yazmak istediğim film. lakin yazacağım yorumun uzun olmasından endişe ettiğimden, üşengeçliğimden yazamadım bir türlü.

    --- spoiler ---

    filmde bir grup yahudi amerikan askeri, nazilerin kafa derilerini yüzüyor; beyzbol sopasıyla kafalarını parçalıyor ve filmin sonunda yahudi bir fransız kız tüm nazi üst düzeylerini bir sinema salonunda yakıyor. hitler de mermi manyağına dönüyor, suratı tanınmaz hala geliyor. tüyler ürpertici bir şiddet ve vahşet var anlayacağınız. üstelikte insanlar bu vahşeti izlerken mutlu oluyor, kendini şiddeti uygulayan karakterlerle özleştiriyor. şiddet eylemini onaylıyor.

    kritik sorumuz geliyor; bu normal mi? bütün bu vahşet ve bunun tarafımızca onaylanması normal mi?
    "elbette!!" diyor seyirci. "onlar naziii!! katil!! insanları kamplarda topladılar!!" yani şiddetin uygulanması için geçerli nedenlerimiz var. yani diyoruz ki nedenlerin yeterince geçerliyse, şiddet ve vahşet onaylanabilir.
    o halde bu filmin tezi tam olarak ne?
    tarantino'nun basit bir yönetmen olduğunu asla düşünmüyorum; çoğu sinema eleştirmeni de benzer görüşte.
    usta denilen, dahi denilen bir yönetmenin kötü nazileri nasıl da öldürdük, intikam aldık yaktık, oh yea ana fikrinde bir film yapması mümkün mü? mümkün tabii ama bu henüz tarantino tarafından gerçekleştirilmedi.
    yendiden soruluyor: o halde bu filmin tezi tam olarak ne?
    aslında herşey gün gibi açık. alt metinlerinde böyle böyle demek yersiz olur. çünkü anlatılan alt metinde değil, bizzat ana metinde, sadece seyircinin çoğu görmezden geliyor.

    bir tarantino filminde ne vardır? bir çok şey vardır ama bildiğimiz anlamda iyi ve kötü tarafı yoktur. toplumda kötü, suçlu, katil olarak tanımlanan insanların da herkes gibi günlük hayat sorunları olduğunu, kötülük olsun diye kötülük yapmadıklarını; katil de olsalar suçlu da olsalar onlarla özdeşleşebileceğimizi anlatır. tarantino daima "öteki"lerin tarafından bakar olaya. bu tarantino'yu tarantino yapan en önemli şeydir.*
    şüphesiz ki ll. dünya savaşı filmleri atmosterinde katil, suçlu, kötü olarak yaftalanan "ötekiler" nazilerdir. o halde tarantino'nun inglorious basterds'ta olaya nazilerin gözünden yaklaşması olağan ve beklenen durum olurdu. ama herşey öyle söylendiği gibi kolay olmuyor; amerika'da amerikan başkanı öldürülebilir ama amerika'da nazi tarafında anlatılan bir ll.dünya savaşı filmi çekilemez.
    nitekim, çekildi bile!

    bir yahudi olsaydım eğer, bu filmden nefret ederdim. ama bu olayı kişiselleştirmek olurdu, kişiselleştireceğim tabii!
    filmin başlarında, bir nazi astsubayının infazi sahnesi var. vatanına ihanet etmeyen, inandığı şeyler uğrunda şerefiyle savaşan, onurlu bir adam. bir nazi evet, ama aynen bu şekilde yansıtılıyor. ve onu infaz etmeye gelen beyzbol sopalı bir piç. bir amerikalı evet, ama aynen böyle yansıtılıyor. ve piç, astsubayın yakasındaki nişanı göstererek soruyor:
    - sana bunu yahudileri öldürdüğün için mi taktılar?
    ve onurlu nazinin son sözü:
    - hayır, cesaretimden dolayı.
    bir nazi vahşi bir şekilde öldürülüyor; fonda dramatik bir müzik, vahşete midesi alışık olan izleyici mutlu. alışık olmayan çoktan nazi astsubayla özdeşleşip hüzünlere gark oldu bile.(tabii amerikalı ya da yahudi değilse)
    filmin en harika ve tarantino vari sahnesi; bar sahnesi.
    orada da bizi zekası, karizması ve soğukkanlılığına hayran bırakacak bir ss binbaşı bekliyor. ve taze baba, şirin nazi er. bu bölümde ss binbaşısını oynayan aktöre hayran kalmamış olan var mı merak ediyorum.
    barda çatışma oluyor, herkez ölüyor. taze baba şirin nazi er hariç. ve dramatik ve etkileyici bir sahne daha. ölen vatansever bir nazi için üzülen binlerce seyirci. ilginç.
    ve tabii ki hans landa. herkesi hayran bırakan zeki, karizmatik ss subayı. yahudi avcısı lakaplı üstelik. film boyunca izleyen herkes bir şekilde bir "nazi" olan hans landa'yı seviyor. n-a-z-i ve seviyor kelimelerini kullandım evet. buna bir çare bulmak lazım. bulunuyor da, filmin sonunda hans vatanını satıyor ama hayatta kalmasının tek yolunun bu olduğuna inandığı için. bir hainmiş, nazi değilmiş, oh! ama bu final sahnesinden önce sen çoktan landa'yla özdeşleşmiş, en azından ucundan hayranlık duymuştun!

    bu yukarda anlattıklarımdan hiçbiri, almanlarınkiler de dahil, hiç bir ll. dünya savaşı filminde gerçekleşmedi. kimse naziler için üzülmedi, nazilere hayran olmadı. bu filmde bu gerçekleşti, ama dengeler öyle bir kurulmuştu ki, kimse farkına bile varmadı.
    lastik gibi bir konu, çektikçe uzuyor. ama sorumuz hala cevapsız.
    o halde bu filmin tezi tam olarak ne?
    bu film kimin yanında?
    ne ispatlamaya çalışıyor?

    1.şiddeti meşrulaştırıyor.
    kendimizi zulm edenlerin tarafına koymamızı sağlıyor; acımasız olan, öldüren, yakanların tarafına. ve bizler bu tarafta çok mutluyuz; su çok güzel gelsene demediğimiz eksik sadece. "kendince geçerli sebeplarin varsa zulm edebilir, öldürebilir, yakabilirsin"

    2.nazilerin de insan olduğunu cesurca gözler önüne seriyor.
    onlar uzaydan gelmedi, sizin benim gibi insanlar. hatta siz de onlardan birisiniz. yaptığınız eylemlerdeki sadece tarzınız ve nedenleriniz biraz farklı. nazi olmadınız siz evet, çünkü 1.dünya savaşı almanyasında doğmadınız.

    ve bütün bunlara dayanarak çıkan sonuç, bomba:

    yahudi soykırımını meşrulaştırıyor!!!!
    film, şiddeti uygulamak için geçerli nedenlere ihtiyaç var dedi; nefretin, intikamın, nüfus kontrolünün, tiksintinin yeterince geçerli sebepler olabileceğine değindi. nefretlerini, intikam arzularını kusan abdlilerin şiddet eylemlerinde masum ve haklı olduğunu iddia etti.
    hans landa dememiş miydi? fare de kemirgendir, sincap da. ama sen fareden tiksinirsin, tiksinirsin ve onu öldürmek için sana göre geçerli bir nedendir bu!

    filmi izleyenler yahudi kızın vahşileşme sürecine tanık oldu, bizzat onunla vahşileşti. abd askerlerinin iğrenç şiddetine tanık oldu, onlarla beraber iğrençleşti.
    seyirci bizzat yaşayarak öğrendi ki, geçerli olduğuna inandığın sebepler seni şiddete yöneltebilir, severek uygulayacağın tatlı bir şiddete! bu sebepsiz değildir, altında nedenler vardır, bir süreçtir! naziler de belli sebeplerle şiddete yöneldiler, hatta onlar mekanik ve mantıksal davrandı, bizim gibi heyecanlı ve adrenalin dolu bir keyif almadılar şiddetten!
    bu olağandır! bu meşrudur!

    kim ne derse desin, bu film işte tam olarak bu sıradışı düşüncelerle ve müzmin "öteki" nazilerin gerçeğe yaklaştırılması ve kötü masal kahramanı kimliğinden çıkarılması mücadelesiyle dolu.
    ve bu film ağırlıklı olarak yahudi oyuncuların oynadığı bir amerikan filmi.
    ilginç
    tarantino gerçekten ilginç adam.

    ---
    spoiler ---

    not: olurda bu sonu başı belirsiz yazıyı sonuna kadar okuma gayret be başarısını gösterenler olursa diye, yazının savrukluğu ve karmaşıklığından dolayı özürlerimi belirtiyorum.
    fikirlerimi nasıl özetleyip aktarabilirim bilemedim, affola.


    (nine korkut - 14 Şubat 2010 06:52)

  • comment image

    quentin tarantino'nun başyapıtı.

    --- spoiler ---

    tarantino ne yapıyor bu filmde? hitler'i öldürüyor, tarihi yeniden yazıyor, varolmayan bir tim ile resmen öc alıyor değil mi? ne kadar da saçma.. ne kadar da ezik..

    aslında bu film, tam tersi olarak, tarantino'nun hollywood'a seslenişi. her yıl artık gelenek halinde yapılan ve oscar'ı garantileyen (bkz: extras) (bkz: kate winslet) soykırım filmlerine "yeter artık" diye haykırışı. "yeter artık, alın ulan, hitler'i de öldürdüm, yüzünü delik deşik ettim. bütün nazileri onların sizi yaktığı gibi yaktım. anladık, soykırım oldu. daha ne görmek istiyorsunuz beyazperdede!?" diyor.

    ve devam ediyor: "amerikalılar, alın, bu yaptıklarımı da tam amerikalı, güneyli bir "basterd" tarafından yaptıttırdım. sayenizde savaş bitti, kahraman oldunuz. daha ne istiyorsunuz, söyleyin, yapayım."

    ---
    spoiler ---

    bu filmin yahudi propagandasıyla alakası yoktur, aksine onunla alay eder. tarantino'nun sinema endüstrisine en güzel eleştirisidir.


    (sutsuz kahve - 23 Ağustos 2011 03:16)

Yorum Kaynak Link : inglourious basterds